Kırk Yıl Sonra Geldiğimiz Sonuç

Romantizm iyidir, hoştur ama bir halk, bir ulus istemi için bir o kadar da boştur.

Romantizm; gençler için olmazsa olmaz bir umut arayışıdır. Buna Romantik Aşk ve romantik Devrimcilik, denir.

Ama bir oluğun adamlık ve babalık adaylığı için; akıl-mantık ve geleceğin sağlamlığı esastır. Gençlik biraz da delikanlılıktır. Kan damarları zorlar, kalp çok hızlı atar. Ve gençlik yapısı gereği radikaldir. Sağda ve solda fark etmez. Uçlarda olmayı ve vuruşmayı gerektirir.

Buna romantik gerillacılık Che Guveracılık da diyebiliriz.

Lakin bir halk, bir ulus ve bir sınıf, hele de devrim gibi bir dava için bu romantizm bir felakettir.

X

PKK adıyla kurulan ve ilk çıkışında; bağımsızlık, özgürlük talep eden hatta ‘’Bağımsız, birleşik ve müferreh Kürdistan’’ diyenlere sormak gerekir. ‘’Kırk yıldan sonra geldiğiniz noktada bir kez olsun geriye baktınız mı? Nerden nereye geldiğinizi görüyor musunuz?’’

Az Önce Özgür Politika Gazetesinden Selahattin Erdem (Duran Kalkan’ı okudum. Ve aklıma Abdullah efendi ile bir diyaloğu gözlerimin önüne geldi.

Bir defasında Hazret;

-Abbas kalk Ordulaşma Neden Gereklidir? diye bir konuşma yap! Dedi.

Abbas, yani aynı Selahattin Erdemsiz ve de Duran Kalkan, tam üç saat ‘’Ordunun neden gerekli olduğunu anlattı.’’. Hazret bıyık altından güldü.

-Olmadı! Beğenmedim. Şimdi de ‘’Ordulaşma neden gereksizdir’’ sorununu anlat.

Ayn adam, Abbas-Duran ve Selahattin Erdem tam altı saat Ordunun gereksizliğini anlattı.

Hazret sadece bir kahkaha attı.

İşte mesele bu!

Sorun ordu ve ordulaşmama değil, sorun hazreti memnun etmedir. Şimdi de Selahattin Erdem-siz efendi bana –hem de 40 yıldan sonra- 

‘’Özgür Kurdistan ve Demokratik Türkiye’yi başlatmanın tam zamanıdır.’’ Diyor.

Diyor demesine, lakin hazret yok karşısında, ya o olmuş olsaydı ve şöyle söyleseydi;

‘’Gereksiz bu Özgür Kürdistan da nerden çıktı. Türkiyemiz var ya.. Ben, sen, o, hepimiz Demokratik Türkiye’de zaten özgür olacağız. Benim özgürlük gibi bir talebim yok. Ben Türkiye’yi ve Mustafa Kemal Türkiye’sini düşünüyorum. Benim özgürlüğüm teknik bir mesele. Ben burda –bu adada- hepinizden bile özgürüm.Siz aslında özgür değilsiniz ve beni anlamaktan uzaksınız. Kendinize çeki-düzen verin. Hepiniz bana özeleştiri vereceksiniz!’’ derdi .

Hal ve gidiş böyle.

Kel başa şimşir tarak…

27. Mart.2023