Kurbandan geriye ‘sadece bir kürek kemiği’ mi kaldı?

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

Bir bayram daha geldi ve “Ah nerede o eski bayramlar?” hasretiyle bitmek üzere. Kurbanlar kesildi, yenilmek üzere etler özenle derin donduruculara yerleştirildi. Kıyısından, köşesinden ihtiyaç sahiplerine de verildi.

Hz. Âişe’den (r.anhâ) rivayet edildiğine göre Rasûl-i Ekrem’in ailesi bir koyun kesmişlerdi.

Peygamber Efendimiz (sav) bir ara “Ondan geriye ne kaldı?” diye sordu.

Hz. Âişe: “Sadece bir kürek kemiği kaldı” cevabını verdi.

Bunun üzerine Hz. Peygamber: “(Desene) bir kürek kemiği hariç, hepsi duruyor!” buyurdu. (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme 35)

Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden Fransa’da Müslümanlar, ülkenin yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor. Euronews, Fransa’da halka Kurban Bayramı’ndan ne anladıklarını sormuş. Verilen cevaplarda temel nokta:

Fakirlerle paylaşmak.

“Yemek için ekonomik durumu olmayan insanlarla ellerindekini paylaşıyorlar.”

“Bayramın yardımlaşma tarafı, diğerlerini düşünerek hayvanların kurban edilmesi.”

İslam dünyasına baktığımızda ise yine kan ve gözyaşı görüyoruz. Ramazan Bayramı’ndan Kurban Bayramı’na kadar geçen sürede İslam Âlemi daha çok ölümle tanıştı. Birlik ve beraberlikten uzak, savaşlarla iç içe bir hayat düzeni devam ediyor.

Siyasiler başta olmak üzere toplumun önde gelenlerinin verdiği bayram mesajları, her ne kadar birlik, beraberlik, barış, sevgi, kardeşlik, hoşgörü, yardımlaşma temaları içerse de, gerçek dünya düzeninde bu kavramların hiçbiri Müslümanlar arasında hâkim değil.

Savaşların gölgesindeki birçok İslam ülkesinde, iktidar hırsı, Müslümanın Müslümanı öldürmesine yol açıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bayram mesajında yer alan şu ifadeler İslam Âleminin içinde bulunduğu sıkıntılı durumu özetliyor:

“İslam dünyasının içinde bulunduğu tablo, Veda Hutbesi’yle de çerçevesi çizilen sosyal, siyasal ve kültürel iklimin çok uzağında. Ne acıdır ki, dünyadaki savaşların, yoksulluğun, eşitsizliğin, adaletsizliğin, yerinden yurdundan edilmişliğin merkezinde büyük oranda İslam ülkeleri var. Demokrasi ve insan haklarının evrensel ilkelerinden mahrum milyonlarca Müslüman, umut dolu bir gelecek için çareyi ülkelerinden göç etmekte görüyor.”

Bugün Suriye’den Irak’a, Filistin’den Çeçenistan’a, Arakan’dan Doğu Türkistan’a, Yemen’den Somali’ye, Pakistan’dan Hindistan’a kadar ismini sayamadığımız daha nice ülkelerde Müslümanlar zulüm altında inliyor.

Ekonomik gelişmişlik seviyesi yerlerde.. İnsanlar aç, susuz ve yardıma muhtaç. Bırakın başkalarına yardım etmeyi kendilerine yardım edecek halleri kalmamış.

Sürekli İslam Âlemi’nin umudu olduğu söylenen Türkiye’de yaşananlar da maalesef çok iç açıcı değil. Ekonomiden adalete, siyasetten dış politikaya varana kadar onlarca başlık altında ülkemiz problem yaşıyor. Bırakın dünyadaki diğer Müslümanlara yardım etmeyi, hızla kendi sorunlarını dahi çözemez noktaya sürükleniyor.

Cezaevlerinde çocuklarıyla birlikte kalmak zorunda bırakılan annelerden tutun da binlerce insan umutla adalet terazisinin doğru tartmasını bekliyor.

Kendi insanı için adaleti sağlayamayan bir ülke, nasıl başka ülkelerdeki Müslümanların derdiyle dertlensin?

Örnek mi?

Her gün dünya basınından öğrendiğimiz Çin’in, toplama kamplarında Uygur Türklerine uyguladığı baskı ve zulümler karşısında tepki bir yana doğru düzgün iki kelam dahi edemiyoruz.

Tam bir sessizlik hâkim.

Anlayacağınız bayram, herkesi eşit şartlarda karşılamıyor.

Bayram günlerinde böylesine bir karamsar tablo çizmek istemezdim. Lakin yaralarımızın artık kanamadan çıkıp kangrenleştiğini hatırlatmak istedim. İrkilmek ve biran önce kendimize gelmek gerekiyor. Bunu laf cambazlığıyla değil fiiliyatla göstermek şart.

Eğer hastalığımızı doğru teşhis edemezsek şifa bulmak için kullanacağımız ilaçların da hiçbir faydası olmayacaktır. Her şeyden önce doktora gitmek için de önce hasta olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor.

Yine de yüreğimizdeki umut tohumlarını beslemekten geri durmamalıyız. Onları yeşertmek için zorlu iklim şartlarına rağmen mücadele etmeliyiz, gayret göstermeliyiz.     

Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Daha mutlu, umutlu bayramlarda buluşmayı Allah’tan diliyorum. 

Hayırlı Bayramlar.

Önceki İçerikİnsan Onuru ve Değeri
Sonraki İçerikİstanbul’u Almaktan Daha Önemlisi Kaybetmemektir
1978 yılında Erzurum'da dünyaya geldi. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Tv ve Sinema Bölümü mezunu; Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu; Atatürk Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu mezunu. 2001 yılında gazetecilik hayatına başladı. Erzurum'daki yerel gazetelerin çeşitli birimlerinde 3 yıl çalıştıktan sonra Diyarbakır ve Ankara'da Parlamento Muhabirliği başta olmak üzere çeşitli alanlarda 11 yıl gazetecilik yaptı. 2017 yılından itibaren ise Ocakmedya'da yazmaya başladı. Halen Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümünde Yüksek Lisans yapmaktadır.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz