- Kılıçdaroğlu: MİT onun emrinde, bizim gizli kapaklı görüşmemiz varsa çıksın açıklasın - 29 Nisan 2023
- Demir Grup Sivasspor 1 – 3 Fenerbahçe.. - 29 Nisan 2023
- Yurt dışına kayıtlı seçmenler oy vermeye başladı.. - 29 Nisan 2023
Dünyanın en büyük halk kütüphanesi ağına sahip Londra’nın kütüphaneleri hem koleksiyon büyüklüğüyle hem de mimari özellikleriyle dikkati çekiyor.
325 halk kütüphanesinin bulunduğu Londra’da özel ve üniversite kütüphaneleriyle bu sayı 600’ü aşıyor. Kentteki kütüphanelerin bir kısmını şiir, suç, mühendislik ya da sanat gibi sadece bir alana odaklanmış olanlar oluştururken dünyanın en büyük koleksiyonuna sahip kütüphane de Londra’da yer alıyor.
Şehrin merkezinde bulunan British Library, İngiltere’nin milli kütüphanesi olsa da tarihi çok da eskiye gitmiyor. Çıkarılan yasa sonucu 1973’te kurulan kütüphane, British Museum’un koleksiyonunu transfer etmesiyle oluşturuldu.
Kütüphanenin bugün kullandığı St. Pancras binası ise 1998’de eski İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth tarafından açıldı. Bugün önemi nedeniyle birinci derece sit alanı olarak korunan kütüphane binası, farklı noktalarda farklı kat sayısına sahip bulunsa da en yüksek noktasında 14 kat yer alıyor.
Bu noktada 9’u yer üstünde 14 katı bulunan kütüphanenin yer altındaki 5 katı, 8 katlı bir binayla aynı yüksekliğe sahip. Yerin yaklaşık 25 metre altına kadar inen bu bölüm, Londra Metrosu’nun Victoria hattına kadar ulaşıyor. Toplam 112 bin metrekarelik alana sahip kütüphane, İngiltere’de 20. yüzyılda inşa edilmiş en büyük bina özelliğini de taşıyor.
Bugün yaklaşık 200 milyonluk koleksiyonuyla dünyanın en büyük kütüphanesi kabul edilen British Library’nin raf uzunlukları 750 kilometreyi aşıyor, buna her yıl ortalama 8 kilometre daha ekleniyor.
Her gün kütüphanedeki basılı materyalden 5’i incelenmek istense tüm koleksiyon ancak 80 bin yılda tamamlanabiliyor, sadece HD kalitedeki görüntülü materyalleri izlemek ise 3,5 yıl alıyor.
Magna Carta’nın orijinalinden Aristo’nun “Atinalıların Devleti”ne, Kral 3. George’un 50 yılda biriktirdiği harita koleksiyonundan bugüne ulaşan en eski bazı Kur’an nüshalarına kadar dünyaca ünlü ve önemli çok büyük eserlere ev sahipliği yapan British Library’deki en eski eser ise yaklaşık 3 bin yıllık olduğu tahmin edilen Fal Yazıtları.
Çin’deki Shang Hanedanı dönemine ait olduğu düşünülen yazıtlar, büyükbaş hayvanların kürek kemiklerine işlenmiş ve bunlardan kütüphanede 450 adet bulunuyor.
Kütüphanenin kendisinden büyük bir de deposu var. İngiltere’nin kuzeyindeki Boston Spa’da yaklaşık 180 bin metrekarelik alana sahip British Library şubesi, aynı zamanda kütüphanenin deposu olma özelliği de taşıyor. İki kütüphane arasında her gün yaklaşık 1000 materyal kamyonlarla taşınıyor.
Bugün King’s College London (KCL) bünyesinde bulunan Maughan Kütüphanesi ise British Library’den farklı olarak Gotik mimarisiyle dikkati çekiyor.
Hem içi hem de dışı, Londra’da çekilen birçok film ve diziye ev sahipliği yapan müzenin merkezindeki cam kubbeli salon, hem birçok kütüphaneye ilham oldu hem de Harry Potter filmlerindeki Dumbledore karakterinin ofisine.
KCL Rektörü’nün lojmanına da ev sahipliği yapan Maughan, 11. yüzyıl kilisesinin üzerine inşa edilen ekler ve genişlemelerle bugünkü halini 1800’lerin ortalarından itibaren almaya başladı.
Ulusal arşiv binası olarak 1990’lara kadar kullanılan bina, 2001’de KCL’ye geçti ve kütüphane olarak hizmet vermeye başladı. Bugün 750 binden fazla materyale ev sahipliği yapan kütüphanenin en önemli koleksiyonunu ise İngiliz Dışişleri Bakanlığının tarihi belgeleri oluşturuyor.
Dışişlerine ait yaklaşık 60 bin belgenin arasında Britanya İmparatorluğu dönemine ait çok sayıda yazışma ile savaş kararı bulunuyor. Bunların arasında en çok İngiltere’nin ABD’ye 1812’de açtığı savaşın kararnamesi dikkati çekiyor.
Londra kütüphaneleri arasında koleksiyonu ya da tarihiyle değil mimari özellikleriyle ön plana çıkan kütüphaneler de bulunuyor. Bunların başında açılışını 1964’te Kraliçe Elizabeth’in yaptığı ve açılış konuşmasında mimarına övgüler dizdiği Swiss Cottage Kütüphanesi geliyor.
Simetri hastalarının uğrak noktası bu kütüphane, ince uzun bir yapı olarak dikkati çekiyor. Dış cephesindeki 238 kanatla ses yalıtımı yapılan bina, modernist mimari akımın en önemli örnekleri arasında sayılıyor.
Londra’nın bir diğer modern mimarisiyle dikkati çeken kütüphanesi ise kentin güneyindeki Canada Water’da bulunuyor. Canada Water Kütüphanesi, Londra’nın en yoğun kütüphanelerinden biri olarak öne çıkarken hem 60 derece eğik yapısı hem de içinde bulunduğu dönüşüm projesinin özellikleriyle tanınıyor.