Merkez Bankası’nın Tüketilen Döviz Rezervleri

0

Türkiye Cumhuriyeti’nin Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu göreve geldiğinden beri; 

2021 yılında toplamda 5 defa politika faizinin sabit tutulması yönünde karar vermiş, 

2021 yılında toplamda 4 defa politika faizinin indirilmesi yönünde karar vermiş, 

2022 yılında da toplamda 5 defa politika faizinin sabit tutulması yönünde karar vermiştir… 

20 Mart 2021 tarihinde göreve gelen Merkez Bankası Başkanı bu zaman zarfında 10 defa politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Daha doğrusu kendisi değil Cumhurbaşkanı tarafından karar verilmiş ve yönlendirilmiştir. 

Eski Başkan Naci Ağbal faiz artırıyordu eleştiriliyordu… Kendisi ile birlikte ekonomiyi yönetenler o kadar çaresiz ki (enflasyon arttığında faizi artırmak yerine) genel olarak faizi sabitlemeye çalışıyorlar… Faizi indirse de dert / artırsa da dert aslında. Hep bahsettiğim , yazılarımda vurgu yaptığım yapısal reformlar yok çünkü… (Hani bir lafı 40 defa söylersen olur ya. Ben de bu sayı tamamlamaya çalışıyorum!)  

Merkez Bankası’nın döviz rezervleri değerlendirmesine gelirsek; 

Sıfırı tüketen Merkez Bankası’nın çaresizliği Türk Lirasını daha da yalnız bırakacaktır… 

2019 sonunda Merkez Bankası’nın swaplar hariç net rezervleri 18,4 milyar dolar. 

2020 yılı sonu itibarıyla bu tutar eksi 58,4 milyar dolarmış. 

2021 yılı Eylül ayında peş peşe(4 kez) gerçekleştirdiği faiz indirimiyle (Naci Ağbal döneminde 19 olan politika faizinin Yeni başkan ile birlikte 14’e indirilmesi) döviz kurlarında artışın devam ettiği ve dolar kurunda her geçen gün yeni rekorların kırıldığı bu dönemde şu an ki Merkez Bankası’nın net döviz rezervleri eksi 57,1 milyar dolar seviyelerinde seyretmektedir. Rakam Artı değil eksi. Korkunç. 

Demek ki TCMB’nin rezervi kalmadığı gibi emaneten kendisinde bulunan rezervleri tamamlaması için bugün itibarıyla 57,1 milyar dolar bulması gerekiyor. 

2019 yılı sonundan bugüne kadarki rezerv kaybı (artı 18,4 milyar dolardan eksi 57 milyar dolara inişle) 75,5 milyar dolar olmuş. 

2020 yılı sonunda eksi 58,4 milyar dolar olan rezervler şu an eksi 57,1 milyar dolar olduğuna göre rezervlerdeki azalma 2021 yılında durmamış, artmaya devam etmiş görünüyor. 

Buna ek olarak Mahfi Eğilmez üstadımın dediği gibi Merkez Bankası Başkanının daha önce yapmış olduğu açıklamadan iki kurum arasında 2017 yılında yapılan (ve bu açıklamaya kadar kamuoyuna duyurulmamış olan) bir protokolle TCMB’nin Hazine’ye döviz sattığı, Hazine’nin de bu dövizleri kamu bankaları aracılığıyla kurun yükselmesini önlemek amacıyla piyasaya verdiği ortaya çıkmış bulunuyor. 

Bunları da hesaba katınca kamuoyunda konuşulan 128 milyar dolarlık tutara ulaşılıyor. Bu konu zaten kapatıldı ya da örtbas edildi. Ben kendi yazımda alınan faiz kararlarının net döviz rezervlerine yansımasından bahsettim. Lütufta bulundum! Ama bakıyoruz ki dönüp dolaşıp geldiğimiz nokta hep aynı yer. 

Burada sorulması gereken soru TCMB’nin döviz yönetimi konusundaki görevini Hazine’ye niçin ve nasıl bıraktığı meselesidir. 

Heba edilen döviz rezervleri, yıllarca ödemek zorunda kalacağımız borçlar….  

Bu kadar hatalı ve ders çıkarılmayan işlemleri görünce gerçekten aklım duruyor, öğrencilere anlattığım makro iktisat dersini bazen unutturuveriyorlar, lakin gerçekten yapmışlar.  

Nihayetinde ne olmuş koca bir sıfır hatta eksi üstüne eksi. 

Bir ara Yabancı yatırımcılar da geldi 5,80’lerden aldığı dolarları 7,50-7,60’lardan satarak şahane para kazandılar. Vay be!  İşte işinizi bilmez ülkenizi kötü yönetirseniz böyle olur. 

Burada sorulması gereken soru TCMB’nin döviz yönetimi konusundaki görevini Hazine’ye niçin ve nasıl bıraktığı meselesidir. 

Rezervler, faizi indirerek enflasyonu düşürme teorisi uğruna kullanılmış, hedeflenenin tam tersine riskler de kurlar da faizler de yükselmiş bulunuyor. 

Sonuç olarak Merkez Bankası’nın rezervleri satılmıştır. 

Merkez Bankası rezervlerinin kişi ve kurumlarca satın alınıp bankalarda veya yastık altında tutulması rezervlerin yok olduğu hakikatini değiştirmez. 

Merkez Bankası, bu rezervleri yeniden satın alıp yerine koymak durumundadır. 

Daha düşük kurdan sattığı bu rezervleri yüksek kurdan satın alacak olması Merkez Bankası açısından ciddi bir olumsuzluktur. 

İşin bir başka negatif yanı da heba edilen rezervlerin yerine konmasının uzun yıllar alacak olmasıdır. 

Uzun zaman alacak bu süreçte de rasyonel olmayan yaklaşımların faturasını ödemeye devam edeceğiz maalesef. 

Önceki İçerik‚İslam’ın şartı beştir‘ diyenler ya cahildir ya sahtekar
Sonraki İçerik“Bekara Karı Boşamak Kolay” 
1987 yılında Diyarbakır'da doğdu. Eğitimine aynı yerde başladı. 17 yıl muhasebe sektöründe çalıştı ve sekiz yıldır mali müşavir olarak çalışmakta. Aynı zamanda eğitmen olarak faaliyetini sürdürüyor. Yazarlığa ilk olarak Radikal Gazetesinin iki haftada bir yayınladığı Radikal iki dergisinde başladıktan sonra bağımsız olarak muhtelif gazetelerde ekonomi yazıları yazmaya devam ediyor. Ayrıca sosyal sorumluluk projelerinden biri olan ve gönüllü olarak insanlara iş arayan ve işveren ile iş arayanı buluşturan/ünlü ve tanınmış insanlarla motivasyon kariyer adı altında canlı yayın programlarını yaptığı iş kariyer ilanları sayfası ile instagramda da faaliyetlerini sürdürmektedir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz