- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 100. yıldönümü coşkuyla kutlandı. Gençlerimizin ve kendini genç hissedenlerin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı yürekten kutlarım.
Evet, milliyetçilik Avrupa’nın düşmanıdır. Bu sözler Angela Merkel’e ait. Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’de EVP’nin (Avrupa Halk Partisi) seçim mitingine katılan Merkel milliyetçilik konusuna özellikle değindi.
Neden mi?
Gelecek hafta pazar günü Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacak. AP’de aşırı sağcı/ milliyetçi politikacıların sayısının artması ve bunun da Avrupa için büyük tehlike olduğu çok açık.
Avrupa ülkelerinde aşırı sağcılık ve milliyetçilik sürekli artıyor. Bunun görünen sebebi Suriyeli sığınmacılar. Sığınmacılar üzerinden yapılan eleştiriler sadece sığınmacılar ile kısıtlı kalmıyor tabii ki. Sığınmacılardan sonra sırayı yabancılar alıyor. Sığınmacı düşmanlığının temelinde yabancı düşmanlığı yatıyor. Son yıllarda her ülkede artış gösteren milliyetçilik Avrupa ülkelerine daha derinden zarar veriyor. Hem ülkelerde yaşayan yabancılar açısından ve hem de AB açısından.
Bunun önüne geçmek mümkün değil mi?
Bu durumun önüne geçmek için çeşitli çalışmalar tabii ki var. Toplumsal bilincin oluşması ve farkındalık için çeşitli gösteriler ve yürüyüşler düzenleniyor.
Avrupa’nın 13 ülkesinde eş zamanlı olarak yürüyüşler düzenlendi. ‘Herkes için Tek Avrupa – Milliyetçiliğe Karşı Senin Oyun’ isimli oluşum bu konuya dikkat çekmek için gösteriler düzenledi. Bu gösterilerde aşırı sağ ve sağ popülizm 50 farklı şehirde onbinlerin katılımıyla protesto edildi.
Berlin’de elli bin, Frankfurt’ta onbeş bin kişi bu gösterilere katıldılar.
Katılım yüksek, Avrupa’nın çok çeşitli şehirlerinde düzenlendi, bu da çok güzel. Ama gençlere ulaşılabiliyor mu?
Gösterilere katılanlar belli yaşın üzerindekiler. Sağ popülizmin sıkıntılarını yaşamış ve evrensel olmanın ve evrensel hukuk anlayışının olmamasının cefasını çekenler. Ama gençlerin bunlardan haberi yok. Gençlerin bu konulardan bihaber olması sadece Avrupa’nın problemi değil, aynı zamanda ülkemizde de durum bundan farklı değil.
Gençlerimiz, ellerindeki akıllı telefonlarla daha evrensel düşünceye sahip olmaları gerekirken, daha da uçlara kayıyorlar.
Peki bunun sebepleri neler?
Sadece milliyetçilik konusu değil, dinle ilgili konularda da gençler uçlara kayıyorlar. Bahsettiğimiz bu genç insanlar akıp-giden bir internet dünyasında doğanlar. Onlar için, duvarla ikiye ayrılan Berlin çok eskilerde, tuşlu telefonlar zaten tarih öncesi, AVM’ler sanki onlar için eskiden beri vardı, oturdukları yerden dünyanın her noktasına ulaşabiliyorlar, kapitalizmin karşısında olan çeşitli düşünceler zaten yok olup gitmişler, dinlerle ilgili hayal kırıklıkları her geçen gün artmakta…
Peki geriye ne kalıyor?
Milliyetçilik…
Sağ popülist akımlar…
Geriye sadece bunlar kaldığı için de, genç insanlar kendilerini bu kanallarda var etmeye çalışıyorlar.Yani milliyetçilik ve sağ popülist yaklaşımlar onların varlık alanları. Bu yüzden bunlardan kopamıyorlar.
Genç insanlar daha kolaycılar ve rahatlarına düşkünler. Milliyetçilik için uğraşıya gerek yok. Zaten milliyetçiliğini yaptığınız millettensiniz ve üzerine koymak zorunda olduğunuz bir çalışma yok. Bu da milliyetçiliğin prim yapmasının diğer önemli sebebi.
Uğraşmadan, derinlemesine okumadan, birşeyleri bina etmek zorunda kalmadan bir düşünceye sahip olunması genç kuşaklara gerçekten hitap ediyor.
Sorunumuz da, bu özelliklere sahip yeni nesillere sunabileceğimiz alternatif çözümlerin olmaması. Daha da sorun olan konu ise, bu alternatif çözüm seçenekleri üzerine düşünen bireylerin azlığı.
Ne sunabiliriz?
Hangi çözümler için hangi yolları izlemeliyiz?
Bunlar üzerine düşünmeden ve çözümlere ulaşmadan bu kötü gidişten kurtulamayacağız.
Çünkü milliyetçilikle coşan bir milletin gençlerin karşısında, başka milliyetçiliği kutsayan başka ülkenin ve milletin gençleri var. Dozaj arttıkça diğer milliyetçi de dozunu arttırıyor.
Peki ya birlikte yaşayabilme?
Çok kültürlü ve milliyetli yaşama gün geçtikçe tehlikeye giriyor. Bu durum Avrupa için kötü de, başka ülkeler için sanki iyi mi?
Hiç sanmıyorum…
Sevgi ve Bilgiyle kalın