Almanya’da son haftalarda Federal Alman Meclisi’ndeki (Bundestag) siyasi partilerin Federal Hükümete yönelttiği MİT bağlantılı soru önergelerinin sayısı arttı. Bu önergelerden birine verilen yanıta göre son on yılda Türk istihbarat birimleri bağlantılı gizli casusluk faaliyeti şüphesiyle 26 soruşturma açıldı.
Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) ve Sol Parti’nin ardından son olarak Hür Demokrat Parti’nin (FDP) yönelttiği “Almanya’da casusluk” başlıklı önergede de Türkiye öne çıkıyor. FDP’li milletvekili Benjamin Strasser’in yönelttiği soru önergesine hükümetin verdiği yanıtta, “Almanya’da casusluk, yabancı devletlerin etki altına alma faaliyeti ve gizli istihbarat çalışmalarının tehlikeli boyutlara ulaştığı” belirtiliyor.
Hükümetin yanıtında, “Dünyanın farklı bölgelerindeki jeopolitik öneme sahip çatışmalar, Almanya ve Avrupa’ya da taşınmakta ve bunun sonucu olarak da pek çok devletin gizli haber alma servisleri faaliyetlerini artırmakta ve ülkelerinin çıkarlarını koruma gerekçesiyle farklı yöntemlere ve araçlara başvurmaktalar” tespiti yapılıyor.
FDP Federal Meclis Grubu adına soru önergesini yönelten Benjamin Strasser, son beş yılda ne tür casusluk veya istihbarat faaliyetinin arttığını da soruyor. Alman hükümeti verdiği yanıtta, son beş yılda yabancı istihbarat teşkilatlarının faaliyetlerinin genel olarak arttığını, özellikle de “güvenliği tehlikeye sokacak, buraya etkide bulunma çabaları” ile “Almanya’daki yabancı muhaliflere yönelik istihbarat faaliyetlerinde” artış kaydedildiğini belirtiyor.
Alman hükümeti, Almanya‘da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) raporlarında da görüleceği üzere, en çok Rusya, Çin, İran ve Türkiye’nin istihbarat faaliyetlerinde artış olduğunu aktarıyor.
Soru önergesini yönelten milletvekili Benjamin Strasser, Almanya’nın Türk istihbaratı için hedef olduğuna şaşırmamak gerektiği görüşünde. Ravensburg bölgesi milletvekili Strasser, Almanya’da Türkiye kökenli çok sayıda kişinin yaşadığını ve bu kişilerin tümünün Erdoğan yanlısı olmadığını belirtiyor. 15 Temmuz’dan sonra çok sayıda kişinin Almanya’ya gelerek siyasi sığınma başvurusunda bulunduğunu hatırlatan Strasser, sadece geçen yıl Türkiye’den gelenlerin yaptığı iltica başvuru sayısının 11 bin 423 olduğunu, artan muhalif sayısıyla birlikte MİT’in faaliyetlerinin de arttığı görüşünü savunuyor.
Almanya’nın MİT’in hedef ülkeleri arasında yer aldığını kaydeden Strasser, MİT’in sadece istihbarat toplamakla da kalmadığını belirtiyor. Strasser, Almanya’daki muhaliflerin sindirilmesine ve Alman güvenlik birimlerine sızma girişimlerine dair raporların bulunduğunu da belirtiyor.
“Almanya’daki Türk muhalifler için tehlikenin boyutu ortaya konmalı”
İki NATO üyesi arasında bu tür gizli istihbarat faaliyetlerinin yapılamayacağını vurgulayan Strasser, Alman hükümetini, bur tür faaliyetlerin kesinlikle kabul edilemeyeceğini açık ve net biçimde Türk tarafına bildirmesi gerektiğini söylüyor.
“Her şeyden önce ise Alman hükümeti, Türk muhalifler için buradaki tehlikenin boyutunu ortaya koyarak şeffaflık sağlamalı” diyen
Hür Demokrat Vekil, iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı BfV’nin Almanya’daki yabancı ülke muhaliflerinin karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri analiz eden acil bir durum raporu çıkarması gerektiğini ifade ediyor.
Sözü edilen güncel soru önergesinde, BfV ile Federal Emniyet Teşkilatı’nın (BKA) Operatif Bilgi Değişimi Çalışma Grubu’nun da bu yıl rekor derecede artışla 16 kez bir araya geldiği bilgisi yer alıyor. Söz konusu çalışma grubunun 2018 ve 2019 yıllarında birer kere, 2017’de yedi kere, 2016’da beş, 2015 yılında da iki kere bir araya geldiği bildiriliyor.
Eylül ayı başında sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin verdiği bir soru önergesinde de, MİT’in hem Almanya hem de Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerdeki faaliyetleri konu edilmişti.
Federal hükümet, göç ve İslam karşıtı partinin önergesine verdiği yanıtta, açık ve net tespitlerde bulunuyor. AfD’li milletvekili Stefan Keuter’in, partisinin meclis grubu ile birlikte yönelttiği önergede, “Federal hükümet Türk istihbaratının Almanya’daki faaliyetleri hakkında neler biliyor, hangi istihbarat birimleri aktif ve casusluk faaliyetleriyle hangi hedefler güdülüyor?” sorularını yöneltti.
Alman hükümetinin bu sorulara verdiği cevapta, Almanya’nın Türkiye istihbaratı için hedef ülke olmayı sürdürdüğü vurgulandı. “MİT, Türkiye’nin güvenlik yapılanması için merkezi bir birim. Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki hükümet ve onun partisi AKP’nin hükümet politikalarının hayata geçirilmesine, iç güvenliğin ayakta kalmasına ve mühim siyasi kararlar için istihbarat sağlanmasına hizmet ediyor” ibarelerine yer verildi.
“Ankara Almanya’da etkisini artırmaya çalışıyor”
AfD’nin soru önergesinde, Türkiye’nin Almanya’da etkisini artırma çabalarına da gönderme yapılarak, ülkücü hareket ile Türk hükümeti arasındaki bağlantı gündeme getirildi. Alman hükümeti, aşırı sağcı Türk ülkücülerin Almanya’da 11 bin civarında üyesi bulunduğunu ve bu kişilerin ideolojik sebeplerle Türkiye’ye ve Türk siyasetine yakın bağları olduğunu söyleyerek, bu kişilerin Türkiye’ye sadakatlerine dikkat çekti.
Ülkücülerle Türk hükümetinin icraatları arasındaki farkların 15 Temmuz darbe girişimiyle ortadan kalktığını da belirten Alman hükümeti, “o zamandan bu yana Türk hükümet temsilcilerinin Almanya’daki ülkücülere teveccüh gösterdiğini” vurguladı. Bunun paralelinde, Türk hükümetinin izlediği çizginin de ülkücü ve milliyetçi çevrelerde destek gördüğü belirtildi.
MİT’in AB üyesi ülkeler ile Balkanlar ve Kosova’daki faaliyetlerine ilişkin sorulara ise Alman hükümeti, devletin selameti ve Alman istihbarat birimlerinin diğer ülke istihbaratlarıyla ilişkilerini tehlikeye sokabileceği ve işbirlikleri açısından güven zedeleyebileceği gerekçesiyle açık cevap verilmeyeceğini bildirdi. Verilecek kısmi gizli cevapların ise sadece görev amaçlı sorumlularca gizli ibaresiyle görülebileceği aktarıldı.
Sol Parti’nin federal hükümete yönelttiği ve yine ay başında sonuçları açıklanan bir başka soru önergesinde ise Almanya’da son on yılda Federal Başsavcılığın Türk istihbarat birimleri bağlantılı gizli casusluk faaliyeti şüphesiyle 35 kişiye 26 soruşturma açtığı belirtildi.
Bu soruşturmalardan ikisinde iddianame hazırlandığı, açılan davalardan birinde bir kişinin iki yıl tecilli hapis cezasına çarptırıldığı bilgisi verildi. Üç kişiye karşı açılan diğer bir davada ise, dava başladıktan sonra takipsizlik kararı verildiği hatırlatıldı.
18 kişiye yönelik soruşturmanın ise takipsizlikle sonuçlandığı, yedi kişiye yönelik soruşturmanın ikamet yeri tespitleri yapılamaması sebebiyle sonlandırıldığı, beş kişinin olayında ise suçlamanın niteliğinin düşük bulunması sebebiyle dava açılmasına gerek olmadığı sonucuna varıldığı ifade edildi. Geri kalan soruşturmaların ise devam ettiği kaydedildi.
Kaynak: DW Türkçe
[…] Bu olayın ardından AKP iktidarı yönetiminde Türkiye’den ayrılmak zorunda kalan isimlere karşı harekete geçmeye hazırlanan bazı grupların sansasyonel saldırılar için harekete geçtiği iddiaları gündeme geldi. Özellikle Almanya’da son on yılda Alman Federal Başsavcılığı, Türk istihbarat birimleriyle bağlantılı oldukları ve gizli casusluk faaliyetleri yürüttüğü şüphesiyle 35 farklı kişi hakkında 26 soruşturma açtı[3]. […]