- Seks İbadeti - 26 Nisan 2023
- Die Tutkum Boğuşmak Show bricht Tabus - 19 Nisan 2023
- ‘Müslüman Bir Kadınım ve İki Erkekle Evlenmek İstiyorum’ - 12 Nisan 2023
(Almanca özeti yazının sonunda)
‘İki Erkekle Evlenen Kadın’ başlığı ile bir yazı yazmıştım.
Yazımın başında bu olay şaka mı yoksa gerçek mi diye sorguladım. Sosyal medyada karşıma çıkmıştı ve ben de emin olmadığımı belirttim.
Yazım yayınlandı ve o kadar çok tepki aldım ki anlatamam.
Genel Yayın Yönetmenimiz ‘yayınlanmayan ve ahlaka çok ters olan yorumlar’ diye mail gönderdi. ‘Görmek isterseniz göndereyim’ dedi. ‘Hayır’ dedim. Çünkü erkek egemen toplumda erkeklerin ahlaksızca yorum yazacaklarını biliyorum.
Hazmedemiyorlar.
Şimdi tekrar hazmedemeyenler olacak.
Yazımdan sonra internette araştırma yaptım.

‘Müslüman bir kadınım’ diye başlayan bu soruyu okudum.
Müslüman bir kadın iki erkekle evlenmek istiyormuş ve bunu da internette sormuş. Anlaşılır cevaplar aramış.
Benim yazımda konu olarak aldığım ‘iki erkekle evlenen kadın’ konusu bu soruyu soran kadının sorusunun yanında bence masum kalmış.
Ama neden bu tepkiyi gösterdiniz onu da konuma alacağım.
Bir de yapılan yorumlar var.
Yayınlanan yorumları özenle okurum. Hepsini okudum. Vahap Esen ve Seyfullah isimli yorum yazanlara cevap vermeyi uygun buldum.
Vahap Esen yorumda ‘Yazılarınız üzülerek belirteyim ki Ocak Medyanın çıtasını düşürüyor, çünkü tepkisel yazıyorsunuz. Kendinizi merkeze koyarak değerlendirmelerde bulunuyorsunuz’.
Ocak Medyanın çıtasını düşürmesi konusu aslında bir hakaret cümlesi. Ocak medya kaliteli ama siz kaliteyi düşürüyorsunuz anlamına gelir.
Bu yorum hakaret olduğu için yayınlanmaması gerekir.
Ocak medya bana hakaret olmadığı sürece her konuda yazabileceğimi söylemişti. Yazımda da hakaret yok. Yazımda okurlarıma farklı konuları yazıyorum. Dindar çevredekiler görmezmiş gibi yapıyorlar ama yaşanan sorunlar var. Merak edilen sorular. Yokmuş gibi yaparak buna engel olamıyorsunuz.
Gördüklerimi ve düşüncelerimi kelimelere döken benim. Kendimi merkeze koymam çok doğal. Ben, benim gördüklerimi ve bana anlatılanları yazıyorum. Erkekler baskı yaparak kadınları korkutuyorlar ama kadınlar konuşmaya ve düşünmeye devam ediyor.
Erkekler baskı yaptığı için bu sorular bitmeyecek.
İkinci kişi Seyfullah.
Yorum yazmış: ‘Bildiğim kadarıyla psikoloji alanında çalışıyorsunuz. Benim bilgi eksikliğimden olabilir yorumlarınızla mesleğiniz arasında tutarsızlık var gibi geliyor.
Her inanış veya inanmayışa sahip insanların yapacağı hata yanlış tavırları, (bilerek veya bilmeyerek) genelleyerek değerlendiriyorsunuz’.
Yazılarımda gördüğümü yazıyorum.
Danışanım olsa ona göre çocukluğuna ve gençliğine inerek onunla ilgili özel yorumlar yaparım. Ama dinlere inananlar dünyayı ve yaşayan diğer insanları düşünmeden davrandıkları için tutarsızlıklarını yazıyorum.
Dinlere inananlar
Dinlere inananlar kendilerini en üstün varlık zannediyorlar.
Dinlere inanan insanlar ya da inandıklarını zannedenler hayat onların çevresinde sanıyorlar.
Bütün dinlere inananlar aynı.
En üstün ve en değerli siz dindarlar değilsiniz.
Siz çevrenizi takmadığınız için böyle olduğunu sanıyorsunuz. Sizinle insanlar neden tartışmaya girmiyorlar söyleyeyim.
Anlamayacağınızı bildikleri için.
Çünkü doğru kalıp olarak kabul ettiğiniz dindeki bilgiler. Buna inanma ile bağlısınız. Böyle olan insanlar, hangi din olsun, başka bilgiyi kabul etmezler.
Cinsellik konusu bunlardan birincisi.
Çünkü cinsellik konusunda bütün haklar ve öne çıkarmalar erkeklere sunulmuş. Bunu da erkekler çok güzel kullanıyorlar.
Genelleme varsa bunu dinlere inananlar yapıyorlar. Artık biraz dinlere inanmanın nereye götürdüğünü anlayın.
Anlamanız için iki haber yazayım.
Anlamanız için objektif okumanız gerekir tabi.
- Protestoların başladığı İran’ın Sakkız şehrinde Miraç Kız Lisesinde 50 kız öğrenci kimyasal gazla zehirlendi.
Neden zehirlenmişler?
Kız olup okula gittikleri yüzünden.
- Nijerya’da İslamcı Boko Haram Kız kolejine saldırdı. 6 kişi öldü.
Neden saldırmış?
İslam’da kızlar okumaz dendiği için.
Daha önce de oldu.
İran’da da, Nijerya’da da.
Dur denmezse her yerde olacak.
Dinlere inananlara dur denmezse daha neler neler yaparlar.
* deutsche Zusammenfassung *
“Frau heiratet zwei Ehemänner” lautete mein vorletzter Artikel, der auf ein im social-media kursierendes gleichnamiges Video basierte. Unser Chefredakteur berichtete von üblen Kommentaren, die er nicht veröffentlichte und mir aber anbot sie zu lesen. Ich lehnte ab, weil ich die männerdominierten Weltansichten und Beleidigungen sehr gut kenne.
Das interessante an der Sache ist, dass ich bei der Nachrecherche auf einen Forum-Eintrag gestoßen bin, in dem eine Frau auf ihre Frage, ob sie als muslimische Frau mit zwei Männern gleichzeitig heiraten dürfe, plausible Antworten suchte.
Die Kommentare zu meinem o.g. Artikel werfen mir im Kern Pauschalisierung und Missdeutung der Verhalten von religiösen Personen vor. Meine Behauptung ist, dass religiöse Menschen, die ihren Glauben nicht hinterfragen, keine richtigen Antworten auf die Fragen unseres Zeitalters haben können.
Ich mache auf die Widersprüche aufmerksam, die von den Menschen ausgehen, die sich als religiös ausgeben, aber ihre Mitmenschen und ihre Nöte und Bedarfe außer Acht lassen. Die meisten religiösen Menschen glauben daran, dass sie bessere Menschen sind und dass die Welt sich um sie dreht. Ungläubige meiden meistens eine Diskussion mit solchen Menschen, weil sie wenig hinterfragen und im Glauben gefangen sind und somit keine neuen gegensätzlichen Fakten glauben schenken wollen.
Das Thema Sexualität steht hier an erster Stelle – denn alle Rechte und Vorzüge der Sexualität sind den Männern vorbehalten. Und Männer nutzen dies sehr gut aus. Wenn hier jemand eine Pauschalisierung macht, dann sind es die Männer.
Die folgenden zwei Schlagzeilen werden dies verdeutlichen, wenn Sie es mal objektiv verstehen würden:
1. „Im Iran wurden in der weiterführenden Miraj Mädchenschule in Saqqiz, wo die Proteste begannen, 50 Schülerinnen mit chemischem Gas vergiftet“.
Warum wurden sie vergiftet?
Weil sie Mädchen waren und zur Schule gingen.
2. „in Nigeria griff die islamistische Boko Haram eine Mädchenschule an. Sechs Menschen starben“.
Warum haben sie angegriffen?
Weil der Islam sagt, dass Mädchen nicht studieren dürfen.
So etwas passiert nicht zum ersten Mal im Iran und in Nigeria.
Wenn wir es nicht verhindern, wird es sich ausweiten.
Wer weiß, wozu sie noch imstande sind, wenn wir die Menschen, die behaupten gläubig zu sein, nicht aufhalten.
Hocam bana bir şey demek düşmez ama yazılarınıza yorum yazan okurlarla aranızda bir iletişim sorunu var. yazılarınızla okur arasında bir anlam anlaşmazlığı var.
Başkalarını bilemem ama ben kendi adıma konuşabilirim. Ben bu tür yazılarla başka mecralarda çok karşılaşıyorum, karşılaştığımda da hiç ciddiye almıyorum, çoğu zaman gülüp geçiyorum.
Bu yazı üzerinden konuşalım; birincisi kızlar soruyor sitesi sıradan insanların hiç bilemeyecekleri konularda da toplumda var olan anlayışların yanlışlığına dikkat çekmek için de olsa tamamen asılsız bilgilerle trolleme yaptıkları bir site. Yanlış bilgilerle kızlar/kadınlar arasında popüler tartışma konularında iğneleyici cümlelerle eleştirilerin yapıldığı bir site. Erkekler o siteye uğramaz bile, bir nevi kızlar/kadınların kendi aralarında kandı meselelerini irdeledikleri bir site.
Yazınızın başına koyduğunuz alıntı da trolleme amaçlı sorulan bir soru. Soru da tamamen yanlış bilgiye dayanıyor. İşin tuhafı alıntıladığınız sorudaki yanlış bilginin doğruluğuna inanan ve bunu din sanan okurlara yazıyorsunuz. Siz de bu yanlışlığın dinden kaynaklandığını yazıyorsunuz. Okur da ayni sizin gibi düşünüyor. E o zaman neden kızıyorlar?
Okurun size kızmasının tek bir nedeni var; yanlış bilgiyi doğru kabul ederek o doğru bildiğiniz yanlışın karşısına doğru bildiğiniz başka bir yanlışı koyduğunuz için kızıyorlar. Karmaşık bir cümle kurduğumun farkındayım ama durum başka türlü anlatılamaz malesef!
Yazıdaki doğru bilgi erkeklerin kadınların haklarını yok sayması.
Peki bunu kadınların haklarını bilmeyen erkeklere nasıl anlatabilirsiniz? Olmayan haklar icat ederek mi, inatlaşma ile mi yoksa başka bir yöntemle mi, yanlış bilgilerle anlatabilir misiniz? Doğru bilgide anlaşamıyorken yanlış bilgide nasıl anlaşacaksınız?
Doğru bilinen yanlış İslam dini erkeklerin birden fazla kadınla evlenmesine izin vermesi. Bu tamamen yanlış bir bilgi. İslam dini çok eşliliği bitirmek için çok ağır şartlar getiriyor. Yoksa erkeğe 4 kadınla evlenme izni vermiyor. Erkeğin birden fazla kadınla evlenmesine çok sıkı ve uyulması gerçekten de zor kurallar getiriyor ki insanları tek eşe mecbur ediyor.
Hz. Peygamber’in evlilikleri sadece O’na has görevi gereği HZ Peygamber evi bir okul olmasından dolayı hayatın prensipleri kadınlar aracılığıyla ailelerine ve kabilelerine öğretmeleri gibi özel nedenlerle oluyor, genel bir durum değil. Yani Peygamber çok eşle evlenmiş ben de iki kadınla evleneyim, yok öyle bir şey. Herkese birer eş düşüyor mu da sen iki eşle evleneceksin, senin özelliğin ne yani.
Bu biraz da toplumun genel nüfusundaki kadın erkek oranıyla da alakalı bir durum. Hz Peygamber zamanında çok sık savaşlar olduğu için kadın erkek nüfus arası denge çok acıyabiliyormuş. Erkeklerin sayısı kadınların yarısına düştüğü zamanlar oluyormuş. Ama şimdi öyle bir şey yokki. Şimdilerde en ağır savaşlarda bile ara çok açılmıyor. Dolayısıyla çok eşlilik dinin asla istemediği bir şey. Dinin amacına ters düşüyor zaten.
Yanlış kanaatlerden biri de cinsellik konusu ki İslam dini cinselliğin normalini belirlemiş, çerçevesini çizmiş hem erkekler için hem de kadınlar için.
Peki kadınların cinsel hakkını erkeklere anlatmak için normalin dışına çıkmak gerekir mi?
Bakın işte okurlarınızla asla anlaşamayacağınız bir mesele bu. Cinselliğin normali ne anormali ne?
Yani en azından önceki yazılarınızda cinselliğin hep anormalini yazdınız, bir kere de normalini yazarsanız belki anlaşırsınız:)
iki yada üç yada daha fazla , kadın hangi herifi nasıl memnun edecek. Sabah akşam , gece bu kadının işi gücü yok , heriflere verecek. İş olarak bildiğin genelevdeki kadından farki olmayacak. Bide çocuk evde hangisine baba diyecek. Genetik olarak ispatlansada sonuçta ev de üç adam var.
Çocuğun psikolojisini düşünsene , evde üç tane adam var. Annesini eline geçiren beceriyor. Birde çocuğun kız olduğunu düşün. Öz babasinin evinde rahatça dolaşan bir kız , evde üç dört adamın yaşadığı bir yerde nasıl rahat edebilir. Bu adamlar kızın ırzına bile geçer. Yazar kendi çocuğunu bu adamların arasında yaşayabilecek mı.
Tam tersi evlilik düşünelim. Adam bı, kadın dört. Doğan çocuğun annesi net, kız çocuğu ise evde diğer kadınlardan herhangi bir ırza geçme olayı yaşayamaz. İşte İslam bu. Kadınida çocuğunuda koruyan İslam , şereflerin en büyüğü.
“Dinlere inananlara dur denmezse daha neler neler yaparlar.”
Sayın Kerstin Hanım,
Öncelikle cevabınız için teşekkür ederim.
sorduğum bir soruda vardı ama ona cevap vermemişsiniz
Yukarıda alıntıladığım cümlenizdeki genel ifadeden problemlerin kaynağının din dediğimiz inançlar olduğunu söylüyorsunuz..
işte ben ben de tam bu noktada mesleğinizle ilgili bir çelişki algılıyorum. Çünkü insan dediğimiz canlı varlık inansın veya inanmasın suç işlemeye veya hata yapmaya müsaittir.
Şunu iddia edemeyiz hiçbir dine inanmayan insanlar hiç suç işlemezler kadınlara saygı duyar veya herhangi bir hatalı eylemde bulunmazlar.
Veya (ben müslüman olduğum için) bütün müslümanlar kadınları 2 sınıf görür haklarını vermez onları öldürmeye çalışır zulüm eder diyemeyiz.
Bu tip genellemeler bizi sağlıklı bir sonuca götürmediği gibi çözüme de ulaştırmaz.
siz Almanya’da yaşıyorsunuz ben de Türkiye’de yaşıyorum her iki ülkede de devlet dediğimiz tüzel kişiliğin anayasa yasa dediğimiz bizi sınırlayan kuralları var ve bizim bu kurallara riayet ederek yaşamamızı istiyor. Devlet kurallara uymadığınız zaman bizi cezalandırıyor. ama insanlar yine de bu kuralları ihlal ediyorlar az veya çok şimdi bu önermeden nereye varacağız Devletleri mi kaldıracağız insanlar mı yok edeceğiz.
sorun bence din veya inanıp inanmama sorunundan ziyade insan sorunu,
İnsan iyi olursa dinde iyi olur insan problemli ise o insanın bulunduğu ortam inansın veya inanmasın problemlidir.
Bu insan ister bir dine inanıyorum desin isterse ateistim desin o problemi ortadan kaldırmaz.
her insanın hayatı yorumlaması algılaması yaşam tarzı farklı olduğu için makulü aramalıyız diye düşünürüm benim inandığım dinimde bize özünde bunu emrediyor.
aşırılıklar kim yaparsa yapsın hangi sıfatla olursa olsun kabul edilemez.
Benim sizin Ocak medyada yazmanızdan rahatsızlığım değil tam tersine memnuniyetim var çünkü şu veya bu şekilde farkındalık oluşturan yazılar yazıyorsunuz ama burada tek itirazım genelleme yapmanız.
Dinine inanan bütün insanlar aynıdır gibi bir genelleme çok sağlıklı değil gibime geliyor. meramımı ben tam ifade edememiş de olabilirim ama muhtemelen genel yayın yönetmenimiz Sinan bey ne demek istediğimi daha iyi anlamıştır.
maksadımız üzüm yemek ise genelleme yapmadan hataları tespit ederek çözüm önerileri üretmemiz daha sağlıklı olur diye düşünüyorum. Yok bağcıyı döveceksek ben orada yokum.
Çok eşlilik başka kültürlerde olduğu gibi kürkiyede de yaygın bir gelenek. Dünyada da Türkiye’de de hem kadınlar hem de erkekler çok eşli olabiliyorlar. Görünenin aksine çok eşli yaşayanlar genelde çok eşliliğe karşı olanlar oluyor. İnsanlar çok eşliliğe karşı olduklarını söyledikleri halde çok eşli yaşam sürdürebiliyorlar. Çok eşli yaşayan kadınların sayısı çok eşli erkeklerin sayısından az değil. Birden fazla kişiyle evlilik de öyle, üç dört erkekle evlenin kadınların sayısıyla üç dört kadınla evlenen erkeklerin sayısı çok farklı değil.
Geçen gün bir psikolog 20 yaşındaki bir kız 20 erkekle ilişki yaşamış diye isyan ediyordu. Erkeklerde de böyle, çok eşlilikte bir yarış hali var. Ayni anda iki erkekle üç erkekle ilişki yaşayan kadınlar var ve erkekler bunu hiç sorun etmiyorlar.
Medeni kanunla alakalı bir sorun yok, erkekler de ayni anda iki kadınla nikah kıyamıyorlar, kadınlar da kıyamıyorlar. Burda bir ayrımcılık yok. Bunu isteyen de yok zaten. Ama zaten ilişki yaşamak için insanlar nikaha ihtiyaç duymuyorlar ki çok eşli yaşayanlar bunu niye sorun etsinler!
İstatistikler evlilik oranlarının düştüğünü gösteriyor, tek eşle bile evlenmeyenler neden iki kişiyle evlenememeyi sorun ediyorlar bir de bunu çok eşli ilişki yaşayanlar neden sorun ediyor anlamadım. Yani birden fazla kişiyle evlenme imkanları olunca mı çok eşlilikten vazgeçecekler?
İran’daki olayla Boko Haram olayı farklı ayni değil, Boko Haram olayı Afganistan’daki Taliban’ın tutumuyla ayni ama İran olayı tamamen farklı.
İran yönetimi kadınların okula gitmesine karşı değil. Onların olayı tamamen ellerimde tuttukları devlet gücünü kaybetme korkusu, otoritelerinin sarsılma endişesi kadınlarla bir ilgisi yok yani. İktidarın keyfi politikalarına erkekler karşı çıkma cesareti gösteremediği için bu görevi kadınlar üstlenme kahramanlığı gösterdiler. Bu da iktidarı korkuttu.
İktidarın kendini dini otorite görmesine karşılık ayni milletin aynı dinden olan kadınları hayır sen dini otorite değilsin, zaten senin dinle de hiç bir alakan yok, senin iktidarın dine ters, asıl dine uymayan sensin dediler eylemleriyle. İran yönetimi de bunun kendi sonlarını getirmeye yönelik bir tehdit gördükleri için eylemcileri zehirleyerek yok etmeyi amaçlıyor. Yani ben yok olacağıma sen yok ol diyor. Tamamen iktidar nimetlerinden mahrum kalma korkusu. Bu tamamen dinin yasakladığı bir şey.
Afganistan’da ve Nijerya da ve Türkiye’de yaşanan da aslında aynı gücü kaybetme korkusunun farklı tezahürleri. Türkiye’de de insanları cezaevlerinde öldürüyorlar ya da hücrelerde ölmelerini bekliyorlar. Bunu yapan Erdoğan iktidarı dinin emri olarak yapmıyorki, o da iktidarı kaybetme korkusuyla yapıyor bunu.
Boko Haram ve Taliban da yaptıklarını kadınlar özgür olursa kontrol edememe gücü kaybetme ve yok olma korkusuyla yapıyor yaptıklarını. Yoksa ne İran’ın ne Taliban’ın ne Türkiye’nin ne de Boko haramın yaptıklarının dinle uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Bunlar iktidarları için her şeyi kullanıyorlar, dini de kullanıyorlar elbette. Dinin hayati prensiplerini kendi çıkarlarına hizmet edecek biçime çevirip bozuyorlar. Bunu erkek eliyle yapıyorlar ve kadınları da tamamen bu amaçta kullanıyorlar. Bilgi üretim merkezlerini okulları ve medyayı ellerinde tutarak topluma faydalı düşünceleri değil de faydasız zararlı düşünceleri empoze ediyorlar. Her şeyi siyasi amaçları için kullanıyorlar.
İslam tarihinde en büyük savaşlar dini kendi amaçları için kullananlara karşı yapılmıştır. Neden dini bozanlarla savaşmışlar. Çünkü dinin hayata getirdiği prensipler düzenlemeler bilimin bunca gelişmiş haliyle bile yanlışlanamadığı için, doğru olana sahip çıkmak için.
Kerstin hanım merhaba,
ben 65 yaşındayım, sizi ciddi ciddi muhatab alıp yazıyorum ama şuna da adım gibi kati surette inanıyorum ki ilerde benim yaşıma geldiğinizde veya daha erken, bugün savunduğunuz fikirlerinizden vaz geçeceksiniz. Etrafınıza, olaylara daha kuşatıcı, daha derinden ve farklı bir perspektiften bakacaksınız, zaman, gördükleriniz, yaşadıklarınız sizi daha da olgunlaştıracak. Keşke insanlar bir alet ile kendini gelecek zamana ışınlayıp ordan geriye dönüp bakabilmeyi veya en azından hayatın ortalamasını alıp öyle değerlendirmeler yapabilme becerisini gösterebilselerdi daha az hatalar yapılırdı diye düşünüyorum.
Dünyada şu an 9 milyara yakın insan yaşıyor, eğer herkes kendine ait doğruları başkasına dayatmaya çalışsa o zaman kaos olur. İnsanlığın refahı ve mutluğu için baz alacağı bir temel pusulaya ihtiyacı var.Yönleri kişiler değil, pusula belirler ise kimse yolunu şaşırmaz. Genel doğrulardan hareket ederek bir şeyler söylemek lazım. Herkesin keyfine göre trafik kuralı düzenlenemez.Bundan dolayı kırmızı ışıkta geçmek, yüksek bir binanın üzerinde akrobatik hareketler yapmak özgürlük değildir. Neden kanalizasyon suları yer altından gider hiç düşündünüz mü?Allah a inanmayan kişiler varlıklarını ya tabiatın var ettiğne, ya da tesadüfen olduklarına inanıyorlar. Bu inançtan hareketle dünyayı, evreni, galaksileri, çiçekleri,böcekleri bitkileri, hayvanları kısaca kainattaki canlı ve cansız her şeyi de aynı gözle görüyorlar. Onlara göre insan dünyada tüysüz bir hayvandır, sorumluğu yoktur, yer içer, gezer, cismani isteklerini yerine getirir ve bir gün toprağa karışıp yok olur.
Ben kendime sahip olduğuma inanmıyorum. Benim sahibim evrenin de sahibidir. “Benim” diye sahiplendiğimiz vücudumuzu idame ettirmek için yediğimiz içtiğimiz şeylerin yüzde birini bile biz kontrol edemiyoruz. Dişlerimizin ağzımızdaki sıralanışı bile bir harika, eğer kesici dişler ile öğütücü dişler yer değiştirse belki yediklerimiz ağzımızdan geri dökülecekti. Dişlerimiz olmasaydı besinleri çiğnemeden yutsaydık yediklerimizi asla sindiremezdik. Ağzımıza koyduğumuz bir lokma kana karışıncaya kadar yüzlerce işlemden geçiyor, hiç birinde bizim dahlimiz yok. Yediğimiz kalsiyum gözümüze değil de kemiklerimize gidiyor, bunu biz organize etmiyoruz. Ama vücudumuzu sahipleniyoruz. İman bir bağdır, bir ışıktır. İmansızlık karanlıktır, Allah ın varlıklar üzerindeki etkisini kapatıyor, göstermiyor.İnsanın dünyada işe yaraması, bir şeyler üretmesi ve hemcinslerinin ihtiyaçlarına cevap vermesi için tabiat kanunlarını da yaratan Allah tır. İnsana verilen cihazlar dünyada karşılık bulsun diye sebeplere müracaat gerekli kılınmıştır. Sebepleri daha detaylı incelediğimizde insan evladının oyalanması için konulduğunu görürüz, yoksa onların hakiki tesirde etkileri yoktur. Olayların Allah ın gücü, ilmi, kuvvet, kudreti, merhameti, iradesi ile irtibatını kestiğinizde varoluş için sağlıklı bir açıklama yapamazsınız. Görünüşte bir yaşındaki bir çocuğun bir halatla arkasında takılı 20 vagonla bir lokomotifi çektiğini görseniz bunun arkasında başka bir güç olduğunu düşünürsünüz. Mikro alemden makro aleme kadar evrenin işleyişi, varlığını devam ettirmesi, dünyamızı milyonlarca kilometre uzaktan güneşin ısıtması, aydınlatması, kendi yakıtını hergün kendi tedarik etmesi kendi kendine olmuyor. Bu işleyişin arkasında kuvvet, kudret irade ve azamet sahbi bir güç var. Biz Ona Allah diyoruz, başka dinde olanlar başka isim veriyorlar.Allah a inanan insanlar Ona bağlanmalarından dolayı kendilerini daha değerli hissederler. Türkiyede iman hakikatlerini anlattığından dolayı tutuklanarak ceza evine konan Bediüzzaman Said i Nursi bir mahkemesinde “Ben iki hayatımı elime almış gidiyorum, tek hayatlı olanlar karşıma çıkmasın”diye haykırmıştır. Çünkü o sonsuzluk yolcusu olduğuna inanmış, ölümü daha aydınlık ve ebedi bir aleme göç etmek için bir geçiş kapısı olarak görmüştür.
Son olarak şunu söyleyeyim, İslam dini hiç kimsenin tekelinde değildir, peygamber bile sadece uyarıcıdır. Din ile Allah arasında bir aracı yoktur. Dinin sahibi zamandan ve mekandan münezzeh olan Allah tır. Her inanan kendi yorumunu açıklayabilir ama müftü de olsa imam da olsa Allah adına konuşamaz, Allah kimseye böyle bir yetki vermemiştir. Bundan dolayı da her duyduğunuzu dinin emri diye de telakki etmeyin. Günümüzde her konuda bir bilgi kirliliğine muhatabız, okuduğumuz eserlerin arıtılmış güvenilir ve hurafelerden uzak olması gerekir.”Yarım doktor candan, yarım hoca da insanı dinden eder” sözünü unutmamalıyız.
-Kızlar soruyor sitesindeki o paylaşımı yapan kişinin kimliği neden gizli? Paylaşımı yapan Gerçekten bayan mı?
– Padişaha bir gün, bir vatandaş atın üzerinde son sürat giderken ağacın dalına soktuğu dikiş iğnesinin deliğinden ipliği geçiriyor demişler…
Padişah…
Geçirsin bakalım, görelim şunun meziyetini demiş…
Padişahın işaret ettiği ağacın dalına dikiş iğnesi yerleştirilir.
Bu meziyetli adam atını biner dört nala atını koşturur ve o hızla elindeki ipliği iğnenin deliğinden geçirir.
Bunu gören padişah vezirini emreder…
Bu meziyetli adama bir kese yani 40 altınla ödüllendirelim, devamında bu adama kırk kırbaç vurun der.
Bunu duyan vezir, padişaha der ki…
Padişahım, önce mükafatlandırıyorsunuz, arkasından kırk kırbaç cezası veriyorsunuz. Bu nedendir der…
Bu kişinin üstün meziyetinin insanoğluna hiç bir yararı yok, zamanını hep boşa harcamış. O nedenle kırk kırbacı hak ediyor demiş…