Mütref (Şımarık, Azgın, Zorba, Riyakar, Seçkinler)

0
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Tanım

Arapça bir kelime olan “mütref”, sözlükte “suyun bol olması, rahat, refah ve bolluk içinde yaşama” anlamında olan etrefe fiilinden gelir. Sorumsuz, rahat yaşayan, cebbâr ve zorba kişi gibi manalar için kullanılır. 

Terim Manası

Tefsir kaynaklarında “mütref”, “bol nimet içerisinde yaşayan, bu nimetleri, Allah’ın rızasına muhâlif bir şekilde kullanmanın neticesinde O’nun gazabına çarptırılan, refah ve zevk peşinde koşan, Allah’ın verdiği çeşitli nimetler içerisinde yaşarken şımaran, ahireti terk edip dünyanın zevk ve lezzetlerine dalan, hayatın tadını çıkarmaya çalışırken, hayatında ahlâkî değerlere ve endişelere yer vermeyen kişiler” olarak tanımlanmaktadır.

Mütref’in Kapsam Alanı

Kur’an’da konuyla ilgili ayetlerden anlaşıldığına göre, mütrefler; inkârcı, isyan eden, taşkınlıkta bulunan, toplumların sosyal ve ekonomik çöküşünde etkili olan ve Allah’ın kendilerini azap ile cezalandıracağı türdeki insanlardır. 

Mütrefler, tarih boyunca menfaatleri gereği hep Allah’ın gönderdiği peygamberlere ve onların anlattıklarına inanmak istememişler ve karşı çıkmışlardır. 

Çünkü, egemenlik ve varlık, toplumdaki bazı yönetici ve zenginlerin zihinsel hâllerini değiştirmekte, onları farklı bir anlayışa götürmektedir. Mütreflerin bu bencillik ve şımarıklıkları, kendilerini Allah’a ve O’nun gönderdiği elçilere ve onların getirdiği öğretilere /tebligata karşı inkâra ve isyana götürmektedir.

Esasen her zaman için toplumların çöküşünde; politik, idarî, ekonomik, ahlâkî, sosyal ve itikâdî meseleler rol oynamaktadır.  Ancak mütreflerin, başında bulundukları toplumun yıkılışındaki etkileri, çok daha fazladır.

Çünkü toplumda ekonomik gücü elinde tutanlar, genelde hâlkın davranışları üzerinde etkili olmaya çalışmaktadırlar. Algı operasyonları yapmaktadırlar.

Her zaman için bu tür karaktere sahip olan mütrefler, sermayenin büyük kısmını ellerine geçirerek, toplumda ekonomik dengeyi bozmakta ve güç kullanarak fakir kesimleri sömürmektedirler. 

İşte mütrefler, ekonomik güçlerini kullanarak içinde yaşadıkları toplumda, azgınlık, taşkınlık, ve zorbalık yapmaktadırlar

Mütreflerin, tarihin her döneminde topluma yön vermeye çalıştıkları ve bu konuda etkili oldukları, bilinen bir vakıadır.

Çünkü onlar, toplumda, ekonomiyi, maddî gücü, egemenliği elinde bulunduran, zorbalığı ve zulmü adet/gelenek haline getirmişler, temelde materyalist düşünceye sahiptirler. 

Kur’an’da;

“Keşke sizden önceki kuşaklar arasında yeryüzünde bozgunculuğu engelleyecek erdemli kişiler bulunsaydı! Ne yazık ki, onlar arasında, kendilerini kurtardığımız pek az kimse dışında böyle hareket eden pek olmamıştı. Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın ardına düşerek şımardılar ve böylece suç işleyen günahkarlardan oldular.” (Hûd 11/116) buyurulur.

Bu ayette mütrefler, zulmeden kişiler olarak tanıtılmaktadır.  Zulüm, kul hakkıdır. Allah, kendi hakkını affeder. Fakat kul kendi hakkını affetmedikçe, Allah kul hakkını affetmez. 

O, kullarının hakkına saldırmayı, derhâl cezalandırır. Bu nedenle, “Mülk (yönetim, devlet), küfür ile devam edebilir ama zulüm ile devam etmez.”denilmiştir. 

Allah, insan haklarına saygılı davranan gayrimüslim toplumları, inançlarındaki bozukluk nedeni ile hemen helâk etmez. Onlara, tevhit inancına dönebilirler diye toleranslı davranır. Ne zaman ki haksızlık genelleşir, toplumun çoğunluğunu sararsa, işte o zaman Allah o toplumu helâk eder. 

Kur’anda anlatılan Nûh, Hûd, Sâlih, Lût ve Şuayb peygamberlerin kavimlerinin hepsinin, mütrefleşip hâlka kötülük, zulüm ve haksızlık yaptıkları için, helâk edildikleri anlatılmaktadır. 

Mütreflerin, toplumda zulüm ve haksızlığı yaygınlaştırmaları neticesinde, o toplumun helâkine sebep oldukları, bir ayette şöyle dile getirilmektedir:    

“Ama Biz, bir kenti helâk etmek istediğimiz zaman, onun refaha gömülmüş zevkine düşkün varlıklılarına emrederiz (onları söz sahibi kılarız) ve onlar, orada kötü işler yaparlar. Böylece o ülkeye azap sözü gerekli olur. Biz de orayı darmadağın ederiz.” (İsrâ 17/16)

Tarih boyunca, mütreflerin, toplumda zulüm ve kötülüğü yaymaları neticesinde çeşitli kavimler helâk olmuşlardır. Onların bu anlamsız, ölçüsüz ve ahlâk dışı yaşayışlarının, toplumun yıkılışında büyük rolü bulunmaktadır. Toplumların helâkine sebep olan ahlâk ve insanlık dışı hâl ve hareketler, mütreflerin şımarıklık ve taşkınlıklarının neticesidir. 

Bu nedenle Yüce Allah, Kur’ân’da geçmiş kavimlerin helâkini anlatırken, mütreflerin bu konudaki etkilerine geniş yer vermektedir. 

Kur’ân’da, ibret alınması için şımarıklıkları nedeniyle helâk edilen pek çok kişi ve toplumlardan bahsedilmektedir. Mesela, Firavun, mal, mülk, servet ve egemenliği zülüm ve kötülükte kullanan bir kişi olduğu için, Allah onu mütref olarak tanımlamaktadır. 

Bedir’e gelirken gösteri yapan Mekkeli müşrikler hakkında da  Yüce Allah, “Yurtlarından şımarıklık göstererek, insanlara gösteriş yaparak çıkan ve Allah yolundan men edenler gibi olmayın.”( Enfâl 8/47) diyerek uyarıda bulunmaktadır. Karun’da böyledir.

Bu ayette geçen “batar” sözcüğü, yukarıda açıkladığımız gibi nimet sebebiyle azmak, haddi aşmak ve çalım satmak anlamına gelmektedir. Bu ayette, şımarıklıkla bağlantılı olarak üzerinde durulan bir diğer nokta da, “insanlara gösteriş yapma” konusudur. 

Dolayısı ile mütrefler, toplumda konumlarını sarsacak boyutta gördükleri gerçeklere, iyi ve güzel olan her şeye karşı çıkmak ve bunlar karşısında kendi güçlerini kanıtlamak üzere, gövde gösterisi niteliğinde biçimsel davranışlar sergilemektedirler.

Mütreflerin Sonu

Dünya hayatında fakir ve zayıf insanlara zulmeden mütrefler, bir şekilde Allah tarafından yok/helâk edilirler. 

Ahiret gününde de kendilerine, dünya hayatında işledikleri zulüm ve haksızlıkların karşılığı olan cezanın verileceğini hissedince, kaçışmaya çalışacaklar. Fakat onların, bundan kaçmaya çalışmalarının hiçbir faydası olmayacaktır:

“(Boşuna) kaçmayın, içinde şımartıldığınız nimetlere ve yurtlarınıza dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz!” İşte onlar, ahiret hayatında böyle bir sorgu ve ceza ile karşılaşınca, “(O zaman), “Eyvah bize! Gerçekten biz, haksızlık edenlerdenmişiz!” diyecekler.”( Enbiyâ 21/14)

Orada onlar, Allah’ın, dünya hayatında işledikleri şiddetli zulüm ve içine düştükleri küfür yüzünden kendilerini azap ile cezalandırdığını kabul edecekler. Fakat, artık iş işten geçmiş olacak ve o zaman suçlarını itiraf etmelerinin hiçbir yararı olmayacaktır.  

Günümüzde bazı  kişiler ise, inandıklarını söyledikleri hâlde, inançlarına uygun hareket etmemekte, maddî ve manevi menfaat duygularına yenilerek mütrefler gibi kötü hareketlerde bulunmaktadırlar. Bu insanlar da, hem kendilerini hem çevrelerinde bulunan birçok kişinin dünya ve ahiretlerini karartmaktadırlar. 

Uygulamalarında adalet ölçülerini ön plânda tutmayan, sosyal adalet ilkelerini çiğneyen, zorba, şımarık, azgınlaşan ve dünya hayatında mütrefler gibi kötü hareketlerde bulunan insanların arkasında durmak, gerçekleri görmemek veya görmezlikten gelmektir.    

Kur’an’da:

“Zulüm/Haksızlık yapanlara yönelmeyin, yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur; sonra, yardım da göremezsiniz” (Hud,11/113). Buyurulur.

Vesselam.

Kaynak:KUR’AN’DA “MÜTREF” KAVRAMI, Doç. Dr. Nurettin TURGAY

Dicle Üniv. İlâhiyât Fak.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz