Nasrettin Hoca, Cazcı Kardeşler ve Einstein’dan AKP Analizi

3

Eski Ayları Neden Yıldız Yapıyorlar..?

Türkçe’de en güzel sözlerden biri de yeni aydır. Ayın 30 günlük serüvenini tanımlamak için kullanılan bu kavrama dair çok güzel deyişler, hikayeler vardır.
Ayın doğuşu deriz biz. İngilizler ayı yükseltir biz doğururuz. Eski ay ölür yeni ay doğar. Nasrettin Hoca’ya sormuşlar “eski ayları ne yaparlar?”
El cevap; “kırpıp yıldız yaparlar”.

Ay dediğin dünyanın uydusu kıytırık bir gök cismi. Yıldız ise güneş ve benzerleri.
Fark şu ki güneşi saymazsan yıldız dediğin kırpık aydan ibaret. Ay kocaman. Yıldız minik. Nasrettin Hoca feraseti buna dair tespiti yapıyor. Ay yakın gözle görülür. Yıldız uzak ne idüğü şüpheli. Hal öyle ise kıymetli ayları yıldız yaparız, kenarını köşesini kırparız. Olur biter…

Arınç ve Aksu’nun Geri Dönüşü Ne Anlam İçeriyor..?

Abdülkadir Aksu’yu Vakıfbank’ta Yönetim Kurulu Başkanı, Bülent Arınç’ı Cumhurbaşkanı danışmanı olarak gördüğümüzde bu hikayeyi akla getirmemek pek de mümkün değildi. AKP etrafında dönen ancak parlaklığı azalan üyelerini belli ki vakti gelince kullanmak üzere kenarda muhafaza ediyor.
Bu hamlenin AKP’yi kuruluş ayarlarına döndürme yolunda bir adım olduğunu yazanlar oldu. Nasrettin Hoca’dan yüzyıllar önce yaşamış olan Herakleitos’a bakarsak “aynı suda iki kere yıkanmak” mümkün değil.

AKP’yi terk eden kurucuları toplayıp AKP’yi yeniden kuruluş ivmesine çıkarmak mümkün mü?

Böyle ekip toplama deyince benim aklıma Blues Brothers gelir. Cazcı kardeşler ekibi toplar ama burada amaç geçmişi yeniden tesis etmek değildir. Amaç son defa bir araya gelmektir.

AKP’nin 17 yıllık tarihinin en güçlü olduğu zamanlarında sıkıntı içinde olmasına şaşmamak gerek.
Zirve inişin mecbur olduğu noktadır.
Mutlak güç artık daha fazla güce yer ve imkan vermez. Sınırlarına gelmiş bir hareketin daha ileri gitmek için geçmişin kadrolarına sarılması ancak son bir konsere ya da partiye tekabül eder.

AKP’nin kendini yenilemek için tırnaklarını gagasını feda edip inzivaya çekilen kartalın olgunluğundan ziyade, Pirus’un zaferine meraklı görünmesi önemli bir çelişki idi.

Seçimi dahi kazanamayan AKP’nin seçimi yeniletmeye yeten güç algısı bir Pirus zaferini bile onlar için özenilecek noktaya koydu.

Pirus zaferine bile tamah eden siyasi iktidar bunu sağlamak için Hukuk Fakültelerinin ilk senesinde öğretilen bir kavramdan vazgeçmeyi göze aldı:
“leges sine moribus vanae / Ahlaki olmayan hukuk nafiledir.”

17 yılda başvurulmayan yöntemleri ardı ardına deneyen iktidarın, çözüm bulamadığı aşamada hukukun kurallarını oyun bittikten sonra yazmaya kalkması da diyebileceğimiz bu denemenin hazmedilmesi gayet güçtü.

AKP yine bir Nasrettin Hoca risalesi olan, bodrumda kaybolan yüzüğü aydınlık diye bahçede arama girişimi ile de gündemi tekrar kapladı.

AKP’nin geçmişte yolunu ayırdıklarını tekrar bünyesine almasının AKP’nin kaybettiklerini telafi ettireceği inancı aslında bir yönüyle neden sonuç ilişkisinden de kopmak anlamına gelmekteydi.

AKP’nin beraber başladıkları ile koptuğu sürecin neticelerinden mutsuz olup tekrar onlara geri dönmesi insanda bir fasit daire / kısır döngü duygusu da uyandırmıyor değil.

Velev ki, ekibi tekrar aynen kurdunuz, geçmişte yaşanan sürecin aynen tekrar ederek yine bu noktaya gelmeyeceğinizi nasıl garanti ediyorsunuz..? !!!

Ayın dünyanın etrafında dönmesi gibi AKP etrafında dönen kadroların yedekte bekletilip ihtiyaç olduğunda uzak da olsa ışık versin diye yıldıza tahvil edilmeleri kimseyi tatmin etmez.
Bunların ışıkları hem artık çok uzakta, hem de gayet sönük durumda.

Esasen ışık hızının bize öğrettiği başka bir şey var. Bizim yıldızlarımızın ışığı bize ulaşana kadar geçen süre o kadar uzun ki, bu yıldızların bazısı çoktan bir karadeliğe döndü bile.
O yüzden eskimiş aylardan kırpılan yıldızlara o kadar da güvenmemek lazım.

Teorik fiziğin dehası Einstein’in sözü geliyor aklıma:
“Başarı adamı olmaya çalışmayın, değerlerin adamı olmaya çalışın.”

AKP değerler siyasetinde elde edemediğini, ilanihai başarı ile telafi derdinde.
Bunu Einstein bile onaylamamış.

O zaman yapılması gereken yenilgiden ders çıkarmak ve kendine yeni bir hikaye kurmak.

Eskimiş bir kumaştan dikilecek elbise hiçbir zaman yeni sıfatını hak etmeyecektir çünkü.

3 YORUMLAR

  1. Vesi bey! Girdikleri INLERDE boğulmamak için sarildiklari gibilerden! 10 15 değil
    MİLİYONLARCA olsa ne yazar..

    Çünku bir tarafta Meriç diğer Tarafta Denizlerin bağirlarina basdiklari Süriyeli ve Türkiyeli çocuklarin çığliklari ve yok olmuş ailelerin kanları onlarin boyunu çoktan aşmiş.
    Batırdıkça batacaklar.
    Battiklari batakliklardan onlari kimseler kurtaramaz..

    İNDEN ÇIKMAK ÖĞLE GİRMEK KADAR KOLAY DEĞIL.

    Hayatlari döner dolap olanların sonu ya tepeye çiktiğinda kirilip parçalanir yada aşağida yerin dibine batarrak sonlanir.

  2. Ağızlarına bal kaymak sürülmüş.İyide maaş ve makam koltuk ohhh işler tamam.Sonra ver gazı ver mehteri.Pekiiiii icraat ta bir değişiklik varmı veya olacakmı,hukuksuzluk,yolsuzluk,zulüm ,adaletsizlik vb.şeyler (anlarsınız bu şeyler yani bir şeyler baya meşhur oldu da)ortadan kalkacak mı yoooo bu kimin umurunda veya kimin derdi ki.Ağıza çalınan ballar ile yalan da yalan eeeee ne demişler balı tutan parmağını da yalar.Bence bu zihniyet ve kararterler herşeyi yalarlar.Ahhh seviye ah.yerlerde sürünüyorsun yerlerde ne diyelim.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz