Papa XVI Benedikt: Kilisenin bilge insanı

3

2005 Eylül ayında, Türkiye’nin Vatikan Büyükelçiliğinde Birinci Müsteşar olarak göreve başladığımda, o zamanki Büyükelçi Osman Durak, bu Misyonun en önemli özelliğinin sürekli okuyarak Kilise, dinler ve inançları öğrenmek olduğunu ifade etmişti. Böylece Ankara’ya çoğu Misyonlarca yapıldığı gibi gazete makalesi özetleyip gönderilmiyordu. Gerçekten de yazdığı telgrafların içeriği, Büyükelçi Durak’ın konulara ne kadar vakıf olduğunun göstergesiydi.

Yakınlarda görüştüğüm emekli Büyükelçi Osman Durak’a, bu tavsiyesinin benim için ne kadar önemli olduğunu belirterek teşekkür ettim. O kadar merak saldım ki son dört yıl Cizvitlerin idaresindeki Papalık Gregoriana Üniversitesinde temel teoloji okudum. Neden insanlar inanmak ihtiyacı duyar? Neden üç Semavi Din Orta Doğu’da ortaya çıkmıştır gibi soruların tartışıldığı, dünyanın her yerinden tanınmış akademisyenlerin davet edildiği bir üniversitede bulunmak insanın ufkunu daha da açıyor.

2005 yılı aynı zamanda Vatikan İkinci Konsili (1962-65) sonunda kabul edilen 11 belgeden biri olan “Nostra Aetate” Belgesinin 40.yıldönümü idi. Katolik Kilisesi tarihinde, ilk kez Kilise, “Katolik Kilisesi dışındaki Dinlerle ilişkileri sağlayan Belge” kabul etmişti.

Bu dinler, Yahudilik, İslam, Hinduizm ve Budizm idi. Bu belgenin fikir babası Papa II. John Paul olmakla birlikte hazırlanmasında Papaya danışmanlık yapan, İkinci Vatikan Konsilinde de danışman olarak çalışan ve sonra da yine Papa II. John Paul tarafından  Vatikan’ın İnanç için Doktrin  Kongregasyonunun başına getirilen o zamanki Kardinal Joseph Ratzinger idi.

Papa XVI. Benedikt , liberal görüşlü teologlara karşı çıkışı nedeniyle “Panzer Kardinal”lakabıyla anılırken Papalığının ilk yılında  “Nostra Aetate”ye verdiği önemle dikkatleri üzerine toplamıştı.

Papa II. John Paul ve XVI. Benedikt’in ortak noktaları birinin Polonya’daki komünist rejimde, diğerinin ise Hitler döneminde Almanya’da baskıcı rejimlerde yetişmiş olmaları idi. Bu nedenle ikisi de Papalıkları dönemlerinde muhafazakâr reformcular olarak nitelendirildiler.

Bavyera’dan Roma’da Papalığa giden yol

Gençlik Dönemi

Ratzinger’in Papalığa giden yolu kolay olmamıştır. Rahip olmak için ruhban okuluna gittiği dönemde, özetle, Avrupa İkinci Dünya savaşından çıkmış, Nazilerin yaptığı Yahudi Soykırımının travması ile yaşayan Avrupa’da, Hitler ve ordusunu durdurmak için bombalanan ve savaştan en çok zarar göre Almanya olmuştu. Hayatını okuduğum zaman doğduğu ortam, yetenekleri, bu yetenekleri ile Kilise içinde tanınması Ratzinger’i Roma’ya götürecek temel taşlar olmuştur diyebilirim. 16 Nisan 1927’de Güney Almanya’da Marktlam Inn kasabasında polis bir baba ve yarı zamanlı aşçılık yapan bir anneden doğan Joseph Ratzinger’in ailesi koyu Katolik bir aile idi. Nitekim Joseph Ratzinger, birkaç yaş küçük kardeşi Georg ile aynı zamanda rahiplik cübbesini giymişti. 

Nazilerin iktidara geldiği 1933’de, Joseph altı yaşında idi ve ailesi Nazilerden nefret ediyordu. Genç Ratzinger, 1941’de, 14 yaşında Ruhban Okulundaki arkadaşları ile birlikte Hitler Gençlik Örgütüne alındı. 1945’de, Macaristan’a, tank tuzakları kuran ekiple gönderildi. Burada ordudan kaçtı. Amerikan Kuvvetleri tarafından harp esiri  alınarak daha sonra serbest bırakıldı. Gençlik yılları çalkantılı bir dönemde geçti. 

Rahiplik Yılları

1951’de Ruhban Okulunu tamamlayarak kardeşi Georg ile birlikte rahip oldular. Joseph Ratzinger, Münih Üniversitesi Teoloji Bölümünü bitirerek aynı Üniversitede doktora derecesi aldı. Bonn ve Münster Üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra 1969’da Regensburg Üniversitesine geçti. 

Münih Başpiskoposu ölünce Papa II. John Paul, II. Vatikan Konsili çalışmalarından tanıdığı bu yetenekli din adamını 1977’de, Münih’e Başpiskopos olarak atadı. Ratzinger’in hayatına ilişkin okuduğum kitap ve makalelerde, Kilise içinde terfi etmek, ilerlemek Ratzinger için bir amaç değildi. Onun tek amacı teoloji ve Katolik dinine yazıları, araştırmaları ile katkıda bulunmak, bilimsel araştırmalar yapmaktı. Kendisini tanıyan din adamları onun bir idareci olmaktan çok akademik yanının kuvvetli olduğunu belirtirler. Nitekim idarecilikteki yükü yeterince kaldıraramaması onun istifasının nedenleri başında gelir. 

Kendisini eleştirenler onun tartışmalı konularda karşı görüş belirtmesini, akilane, bilgece, çok mütevazi bir şekilde ve tarafsız bir tutumla yaptığını sıkça dile getirmişlerdir. Onun konuşmaları ve hitapları sırasındaki nezaketi ve mütevazi duruşu Kilise uzmanlarınca kabul edilmiş bir gerçektir. Bu nezaketini ve önemli konularda yaptığı konuşmaları ile Vatikan’daki balkonundan verdiği vaazları dinlemiş ve diplomat olarak dört kez kısa da olsa konuşma fırsatı bulduğum Papa XVI. Benedikt hakkındaki bu görüşlere katılıyorum.

Kardinal Ratzinger’in Papa Seçilmesi ve Papalık dönemi

1977’de Münih ve Freising Başpiskoposu olan Joseph Ratzinger’e Papa II. John Paul, 1980’de, yeni bir görev verecekti. Bu görev deyim yerindeyse tam da ona göre biçilmiş kaftan sayılırdı. Yeni görevi Vatikan’da İnanç için Doktrin Kongregasyonu Başkanlığı idi. Bu görevi tereddütsüz kabul etti. Zira burada doktrin aracılığı ile Katolik Kilisesinin yönünü tayin edecek, yeni kararlara imza atacaktı. Bakanlık düzeyindeki Kongregasyon, Roma’da, İspanya Meydanına bakan, eskiden saray olan çok büyük ve tarihi bir binada çalışıyor. Bir Konferans dolayısıyla gittiğim binanın odalarındaki yüksek duvarlar, Rönesans dönemi resimlerle dolu ve bordo kadife perdelerin bulunduğu büyük salonlar, antika mobilyalar, halılarla döşeli. 

Papa II. John Paul, Kilise içinde hızla yükselen Başpiskopos Ratzinger’i 1981’de, kardinal olarak atayarak “kırmızı kep” verecekti. Kırmızı kep ve aynı renkteki bel kuşağı sadece kardinallerin kullandığı bir renk. O nedenle bu kırmızı “Kardinal kırmızısı” (Cardinal red)  olarak bilinir. Kardinal altı ise koyu pembe kep ve aynı renk kuşak kullanıyorlar.

Kardinal Ratzinger’in altıya yakın yabancı dili çok iyi bildiğini ve iyi bir piyanist olarak Amadeus Mozart‘ın tüm Piyano Konçertolarını ezbere çaldığını belirtmeliyim. Şimdi çok üst düzeyde olan İtalyan bir din adamına, Papa’nın Mozart’ın Türk Marşını çalıp çalmadığını sormuştum. O da gülerek “hepsini severek çalıyor” demişti. Mehter marşlarının zil sesi ve ritminden esinlenen Avusturya/Salzburg’lu Mozart’ın 11 No’lu La Majör Piyano sonatının üçüncü bölümü olan  “Rondo alla Turca” (Türk usulü müzik parçası) kısmında  zil sesini kullanmak için Mozart piyanosuna ziller ekletmiş. 

Kardinal Ratzinger, 1993’de “Kardinaller Koleji Başkanı” olarak seçilmiş. Kardinaller Kolejinin en önemli görevi yeni papa seçmek. 

Papa II. John Paul’ün 2005 Nisan ayı başında vefat etmesiyle 19 Nisan 2005’de Kardinal Ratzinger, Papa olarak seçiliyor.

5 Şubat 2006’da, Trabzon’daki Meryemana Kilisesinde görevli İtalyan Rahip Andrea Santoro‘nun öldürülmesi ile Türkiye Vatikan ilişkileri olumsuz bir yöne doğru savrulur. Nasıl savrulmasın ki! Hıristiyan dünyasını sarsan bu cinayetle Papanın Kasım 2006’da yapacağı Türkiye ziyareti de tehlikeye girmişti. 

Birinci Dünya savaşının zorlukları altında görevini sürdüren Papa XV. Benedikt’e izafeten Ratzinger, XVI Benedikt adını alarak görevine başladı. Kendisi de İkinci Dünya savaşının zorlu yıllarından geçmişti. Papa XVI Benedikt’in kuvvetli kaleminden çıkan 25 Aralık 2005 tarihli kilise adamlarına, dindar ve dindar olmayanlara yönelik genelge şeklindeki “Deus caritas est” (Tanrı sevgidir) başlıklı Kilise Mektubu (Encyclical Letter)  büyük ilgiyle karşılandı. Mektup, Selçuk Kalesinin içindeki inziva evinde yaşayıp seyahatlarından sonra burada ölen Aziz John‘un (San Giovanni) İncil’deki mektuplarından alıntılarla başlıyor. Aziz John, Meryemana’yı İsa’nın öldürülmesinden sonra Kudüs’den kaçırarak Bülbül Dağına yerleştiriyor. Kendisi de bu dağı görebileceği Selçuk’un en yüksek tepesine yerleşiyor. Selçuk Kalesi ise çok sonraları inşa ediliyor. 

Papa XVI. Benedikt’in Eylül 2006’da Regensburg Üniversitesinin küçük bir salonunda, alıntı da olsa yaptığı bir konuşma, bütün İslam alemini ayağa kaldırıyor. Konuşmasında Papa, Bizans İmparatoru Manuel II. Palaiologos’un İranlı bir düşünürle yaptığı görüşmeye atfen İmparatorun “Hz. Muhammed’in kılıcının ucuyla mı İslam dinini kabul ettirdiği” sorusunu dikkate getirir. Daha sonra özür dileyen Papa XVI Benedikt’e, Ürdün Prensi Hasan’ın öncülük ettiği ve içlerinde İstanbul Müftüsü Prof. Mustafa Çağrıcı‘nın da imzasının bulunduğu “Açık Mektup” gönderilir.

Burada çok az kimsenin bildiği bir gerçeği açıklamak isterim: Bu konuşmadan sonra Büyükelçi Osman Durak, Papanın alıntı yaptığı kitabın Fransızcasını Paris’ten getirterek kendi kaleme aldığı bir yazı ekinde, Papaya sunulmak üzere Vatikan’a göndermişti. Papa, bu görüşmeden tam alıntı yapsaydı bu kadar tepki çekmezdi. Kitapta İranlı düşünür, cevaben Hz. Muhammed’in kılıcını kendisini korumak amacıyla kullandığını, Kur’an-ı Kerim’de ve İslamda zorlama olmadığını belirtiyordu. Bu kitabın Vatikan’a gidişinden sonra Papa özür dilemiştir.

Papa XVI. Benedikt’in ikinci Kilise Mektubu 30 Kasım 2007 tarihli “Spe salvi” (Umut ederek kurtuluruz) başlıklı genelgesidir. Bu genelgesinde, Papa, Tarsuslu Aziz Paul’ün Romalılara yaptığı konuşmadan alıntı yapar. Papa XVI. Benedikt’in en sevdiği azizlerden olan Aziz Paul için 29 Haziran 2008-29 Haziran 2009 arasındaki yılı “Aziz Paul Yılı” (Pauline Year) ilan etmişti. Bu yıl için Suriye Cumhurbaşkanı Başar Esad‘ın Aziz Paul’ün hayatına ilişkin yaptırdığı bir film büyük ilgi toplamıştı. Halbuki Aziz Paul’ün doğduğu yer Tarsus, hitaplarını yaptığı yerlerin başında Galatya (bugünkü Ankara) ve Efes geliyordu. Muhakkak birşeyler yapmalıydık. Tarsus Belediye Başkanını davet edip Papa ile tanıştırmak etkili olacaktı. Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz o zaman MHP’den seçilmişti. Böyle bir ziyareti kabul eder miydi? Nasıl nerde kalacaktı gibi soruları ileri atarak önce kendisi ile görüştüm. Doğduğu evin toprağı ile kuyusundaki sudan Papaya hediye olarak getirebileceğini ifade ettim. Hemen kabul etti. Kendisine şükran borçluyuz. Üniversitede tanıdığım bir profesör rahibe, iki kişi için Roma’nın ortasında Navona meydanına bakan bir misafirhanede ücret ödemeden kalabileceklerini ifade etti. 

Burhanettin Kocamaz ve Yardımcısı için Papa’nın geleneksel Çarşamba Günleri Genel Kabulüne kayıt yaptırdık. Vatikan Protokolüne Kocamaz’ın kimliği ile beraberinde getirip Papaya sunulacakları da bildirdik. Papa 20 dakika süre ile Kocamaz ile görüştü. Kocamaz Aziz Paul’ün kumdan mozaik usulü yapılmış bir portresini, kuyusundan getirdiği özel şişelerdeki suyunu ve evin resmini Papa XVI Benedikt’e verdi.

Aziz Paul’ün parçalanarak öldürüldüğü ve mezarının da bulunduğu Aziz Paul Katedralinde bir törenle evinin toprağı ile kuyu suyu Papanın özel izniyle açılan kısımda mezarının üstüne Kocamaz tarafından döküldü. Başkan Kocamaz tören sonunda sessizce bir dua okudu. Suriye gibi zengin içerikli bir film yapamamıştık ama Tarsus Belediye Başkanının ziyareti Vatikan’ın etkinlikler kaydına girmiş ve verdiği hediyeler duygusal anların yaşanmasına neden olmuştu. Kocamaz şimdi İyi Partide. Ziyaretiyle büyük bir başarıya imza atmıştı.

Papa XVI. Benedikt’in üçüncü Kilise Mektubu “Caritas in veritate” (Gerçek Yardım) Hıristiyanlık açısından önemli mesajlar taşımakta.

Papa XVI. Benedikt’in Regensburg Hitabından sonraki ilk kez bir Müslüman ülke ziyaretini Müslüman çoğunluklu Türkiye’ye yapması üstelik de Trabzon’da İtalyan Rahip Andrea Santoro’nun öldürülmesinin ardından bu ziyareti grçekleştirmesi çok önemlidir.

Özellikle İstanbul’da Sultanahmet Camiini gezmesi ve Kıbleye doğru durarak ellerini kavuşturan ilk Papa olarak dua etmesi Müslümanlarca ikinci bir özür olarak kabul edilmiştir. Zamanın Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu ile İstanbul Baş Müftüsü Prof. Mustafa Çağrıcı gibi tanımaktan büyük memnuniyet duyduğum aydın ve entellektüel din adamlarımızın mükemmel ingilizceleri ile yaptıkları açıklamalar, verdikleri bilgilerden Papanın ne kadar mutlu olduğunu çok sonraları öğrenecektim.

Papa XVI Benedikt döneminin önemli sorunları

Papa XVI. Benedikt, bu göreve gelince dua usulü bakımından II. Vatikan Konsili öncesi uygulanan Latinceye  (Latin Mass) dönmüştür.

Geleneklerine bağlı bir Papa olarak bu icraati gerçekleştirmesi Kilise içinde eskiye dönme nedeniyle eleştirilmesine neden olmuştur. 

Şubat 2006’da bugün Polonya sınırları içinde kalan, Nazilerin 1.1 milyon Yahudi ve Romanları burada öldürdükleri Auschwitz-Birkenau Toplama Kampını ziyaret ederek dua etmiş, hayatta kalan 34 kişinin elini sıkmıştır. Aslında buraya ilk kez Münih Başpiskoposu iken gelmiş, ikinci kez Papa II. John Paul’e refakat ederek ziyaret etmiş ve Papa olarak da üçüncü kez gelip dua okumuştur.

Papa XVI. Benedikt’in önemli bir başarısı olarak Anglikan Kilisesi mensuplarının kendi dua usulleri ile Katolik Kilisesine katılabileceklerini kabul etmesi olmuştur. Bu karar Katolik Kilisesi içinde ve Anglikanlar arasında tartışmalara neden olmuştur.

Kilise içinde uzun yıllardır tartışılan çocuk istismarları için ABD  ve İrlanda ziyaretlerinde Kilise adına özür dilemiştir. Papa XVI. Benedikt ölmeden önce Münih’teki Başpiskoposun çocuk istismarıyla ilgili dosyaları “sümenaltı” etmesi nedeniyle emekli Papa’yı suçlamasına karşın Papa konunun üstüne gittiğini ifade ederek mağdurlardan özür dilemiştir. XVI. Benedikt’i eleştirenler bu konuda Papanın etkin önlem almadığını ileri sürerler.

XVI. Benedikt, Papalığı sırasında Curia Romana denilen Vatikan Yönetiminde değişikliklere gitmek istemişse de başarılı olduğu söylenemez. Zaten iyi bir yönetici olmadığı bilinen bir gerçekti.

XVI. Benedikt, Papa Francesco’nun özellikle Latin Amerika’da rahipler için bekarlık yemininin (Celibacy) değiştirilmesi gerektiğini böylece rahipliğin özendirileceğini ifade etmesi, eşcinsellerin de “Tanrının kulu” olduklarını, rahip bile olsalar dışlanmamaları gerektiği, kürtaja yeşil ışık yakması gibi açıklamalarına karşı çıkmıştır. Üstelik Papa Francesco’nun Latin dua usulünden çıkması kararı ise görüş ayrılıklarını su üstüne çıkarmıştır denebilir.

Papa seçilen din adamının ilk işi Ruhani Vasiyet (Spirituel Will) denilen belgeyi hiyerarşide kendinden sonra gelen Devlet Sekreterine vermek olur. Emekli Papa XVI. Benedikt’in 2005’de hazırladığı bu vasiyeti de ölümünden sonra açıldı. Tamamen Kilisenin geleceği ve kuvvetlendirilmesine ilişkin akademik bir belge olduğu anlaşıldı.

2005 Nisan ayında Papa olan XVI.Benedikt Şubat 2013’de 85 yaşında istifa etti.Papalık tarihinde XII. Gregory 1415’de istifa ettikten 600 yıl sonra istifa eden ikinci Papa oldu. Kendi isteği ile “Emeritus Pope” yani emekli Papa unvanını alarak Vatikan sınırları içinde arka taraftaki küçük binada (convent) 31 Aralık 2022 tarihine kadar yaşadı. 

XVI. Benedikt’in Ölümünden sonra Papa Francesco ve Kilise

Onu bu hayat yolculuğunda bırakmayan 20 yıllık Sekreteri Başpiskopos Georg Gansweinise Emekli Papa XVI. Benedikt’in Papa Francesco ile olan görüş farklılıklarını kaleme aldığı kitabını 12 Ocak 2023’te piyasaya çıkararak Kiliseyi sarsacağa benziyor. Başta Papa Francesco olmak üzere Vatikan yetkililerinin ikna çabaları yetersiz kalmış gibi. Kitabın adı “Nothing But The Truth- My life Beside Benedikt XVI” (Sadece Gerçek- XVI. Benedikt’in yanında Hayatım) (G. Ganswein, Mondatori Publication, 12 Ocak 2023 Milano) 

Katolik Kilisesi içinde Cizvit tarikatına bağlı olanlar ileri görüşlü reformcu olarak bilinirler. Papa Francesco da bir Cizvit olarak yeniliklere açık olmakla birlikte Kilise içindeki muhafazakarların da kuvvetli olduğunu belirtmek gerekir. Bu nedenle Papa Francesco’nun istediği reformları rahatça yapabilmesi zor.

Papa XVI. Benedikt’le son bulan bir gelenek de papaların kırmızı ayakkabı giymeleri. Kırmızı ayakkabı Hz. İsa’nın ölümünü, inancı ve devamlılığı temsil ettiği gerekçesi ile Papa XVI. Benedikt’in giydiği ayakkabı rengi. Bu renk ayakkabı kullanmaktan II. John Paul ve  Papa Francesco kaçındı. Oysa İtalyanların meşhur markası Prada bile Papa XVI. Benedikt’e bir Noel hediyesi olarak kırmızı el yapımı ayakkabı hediye etmişti.

Eski Sekreter Başpiskopos Ganswein’ın kitabının nasıl bir etkide bulunacağı çıkacak tartışmalardan anlaşılacak. Kitap öncesi Papa Francesco dahil din adamlarının kitabın basılmaması konusundaki ikna turlarının başarısız olduğu anlaşılıyor.

Çoğunlukla içinde yaşadığım dönemi özet olarak yazdım. Yoksa konular çok daha geniş kapsamlı. Bu yazıda sadece Vatikan’da görev yaptığım dönemden yola çıkarak biriktirdiklerimi yazdım. Oysa bu konuların hepsi de tek tek çok daha ayrıntılı inceleme gerektiriyor. 

Son olarak da dünya çapında önemli bir din insanı için huzur içinde uyu Papa XVI. Benedikt diyelim. 

Önceki İçerikDört Yüz Yıllık Hırçın Kız
Sonraki İçerikHükümette Kriz Çıkar mı?
Ocak 2019'da emekli olmuştur. Dışişleri Bakanlığı Statejik Araştırma Merkezi Başkan Yardımcılığı ve Başkan (2011- 2012). Vatikan Büyükelçiliği Birinci ve daha sonra Elçi Müsteşar (2006-2011). Protokol Daire Başkanı (2001-2005). İsveç Stokholm Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı (1998-2001). Slovenya Ljubljana Büyükelçiliği Müsteşarı (1996-1998). Boru Hatları ve Enerji Dairesi Başkanı (1994-1996). Kafkas İşleri Dairesi Şube Müdürü (1992-1994). Hollanda Deventer Başkonsolosluğu Başkonsolos Yardımcısı (1988-1992). Enformasyon Dairesi Başkatip (1986-1988). Endonezya Cakarta Büyükelçiliği İkinci Katip (1984-1986). Londra Büyükelçiliği İkinci Katibi (1980-1983). Kıbrıs Siyasi İşler Dairesi İkinci Katip (1978-1980). Papalık Gregoryen Üniversitesi Temel Teoloji Lisansı Diploması(2007-2010). A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü SBF Master Derecesi (1988). Basılı Tez: “İngiliz İmparatorluğundan Commonwealth'e:İki Dünya savaşı Arasında Çanakkale Krizi 1919-1939”. "London School of Economics"'de misafir öğrenci (1988). A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Lisans Diploması (1976). Ödüller İtalya Cumhurbaşkanı G. Ciampi tarafından Ankara'da tevdi edilen “Şövalye” ünvanı (Cavallieri Stella Stara per la Solidarita Italiani) Eylül 2005. İran Büyükelçisi Dowlatabadi tarafından tevdi edilen Humeyni Altın Nişanı Eylül 2005. Dinlerarası diyaloga katkılarından dolayı Papalık Tiberina Akademisi Şeref Üyeliği Kasım 2007. İngilizce, Maley dilleri (Bahasa Endonezya ve Maley) İtalyanca bilmektedir.

3 YORUMLAR

  1. Deniz Hanım! Yazınızı keyilfe okudum. Teşekkür ederim. Yalnız yazınızda geçen “…İstanbul Baş Müftüsü Prof. Mustafa Çağrıcı…” ifadesindeki “Baş” Türkiye’de il müftüleri için kullanılmaz. sadece il müftüsü veyahut İstanbul Müftüsü şeklinde yazılır. Bu uyarı ileride yazılarınız kitap haline getirildiğinde tashihe katkı sağlar. Yazınızın bir kaç yerinde “Papa özür diledi” demişsiniz. Halbuki papalar özür dilemezler. Sadece devlet başkanı sıfatıyla Diyanete yaptığı ziyaret bir çeşit özür gibiydi. Yoksa yazılı veya sözlü özrü medyada çıkmadı. Yanlış hatırlamış olabilirim. Papalar korunmuşluk özellikleri sayesinde özür dilemezler.
    Yeni çıkan eski papanın hatıra kitabından nakiller yapsanız faydalı olur.

  2. Zeki Bey, “Baş Müftü” konusundaki uyarınız için teşekkür ederim. Bu konuya bakacağım.
    Papalar tabii ki özür dilemezler. Ancak ülkemizdeki davranışı ( Kıbleye donerek ellerini kavuşturması sadece ben değil diğer Vatikan uzmanlarınca özür olarak kabul edildi.
    Bu kısa ve özet sayılacak bir yazı. Papa XVI.Benedikt’in Regensburg sonrası ifadeleri özür niteliğindedir. Açıkça “Mi dispiace” veya ” I am sorry, l apologize” demezler.
    Benim örneklerim mecazi anlamda özürlerdir. Bu ayrıntıların ayri ayrı inceleme ve yazı konusu olacağını yazımın sonunda yazmıştım.
    Son paragrafı tekrar okursanız yazım daha anlaşılabilir.
    ilginiz için teşekkür ederim.
    Deniz Kılıçer

  3. Değerli Zeki Hocam,
    Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. uyarılarını dikkate alacağım.
    Saygı ve selamlarımla
    Deniz Kılıçer

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz