Penceredeki Kadınlar

0

Pencereler, evin en önemli işlevsel kısmıdır diyebiliriz. Salgın zamanlarında pencereleri açıp odaları yeterince havalandırmak, gün ışığının eve girmesini sağlamak, dışarıyı seyretmek pencerelerin işlevleri arasında. Bir Alman deyişine göre “Pencereler evin gözleri”dir. Pencereyi ilk kullananlar M.S.100.yılda Romalılar olmuş. Duvarda açılan önceleri küçük sonraları daha büyük delikler, düz cam yapılana kadar hayvan postu, yazın da bezlerle kapatılmış.1696’dan başlayarak 1851’e kadar İngiltere’de pencere sayısına göre “Pencere Vergisi” alınmış. Fakirlerin bağımsız binalarda oturmaları imkansız olduğu için bu vergi daha çok zenginlerden alınmış. (www.parliament.uk) Pencere Vergisinin kaldırılmasının bir nedeni de tifo, kolera ve su çiceği gibi salgın hastalıkların artması. Böylece binalarda çok sayıda pencere açılarak havalandırma sağlanmış.

Türkçedeki pencere, Farsça “pancara”dan gelen bir kelime. Hava deliği anlamında kullanılmış. İngilizcede kullanılan “window” ise Nordik dillerinin karışımı. Vindauga” (Eye of the wind) rüzgârın gözü olarak kullanılmış. İlk pencerelere ise İngilterede Latinceden gelen “Fenester” denmiş. Bugün İtalyancadaki “Finestra” da Latince kökenli.  Pencerede camı ilk kullananlar Romalılar sonra İngilizler ve Hollandalılar. Bugün antika olarak bilinen içinde hava kabarcığı, bombeler bulunan el yapımı camlar, küçük ahşap çerçevelere yerleştirilip pencerelere monte edilmiş.

Pencere artık günümüzde “hava deliği” olmanın çok ötesinde mecazi anlamları olan bir kelime. Pencere, hapishanede ümitleri, özgürlüğü temsil ederken Nur Sürer, Tamer Levent, Burcu Biricik, Enis Arıkan gibi oyuncuların rol aldıkları “Camdaki Kız” TV dizisindeki gibi sıkıntıyı da anlatıyor. Camdaki kız yani Nalan, çocukluğu eziyet içinde geçen bir kadının hem geçmişine hem geleceğine ilişkin gözlemlerini düşündüğü ve ayrılamadığı pencere önündeki kadın. 

Osmanlı döneminde kadınların pencerelere konan cumbalar arkasından sokak seyretmeleri o cumbanın arkasına hapsedilmeleri de bir sıkıntı ifadesi değil mi?

Pencere arkasında sokak seyreden erkek resmi gördünüz mü? 

Tabii ki hayır. 

Kadını pencere arkasına koyan sadece Osmanlılar değil. Rafael, Rembrant, Boticelli, Degas, Picasso, Hockney hep kadını pencere arkasında resmeden tanınmış ressamlar. 

Hollandalı ressam Johannes Vermeer‘in bugün Dresden’deki Devlet Sanat Galerisinde bulunan „Açık pencere önünde mektup okuyan kız” resmi en beğendiğim resimlerdendir. Hollanda Altın Çağının ressamı Vermeer’in bu resmindeki kızın yüz ifadesi mektubun içeriği konusunda bir fikir verebiliyor. O endişeli bakış, meraklı ifade önemli bir haberin geldiğini gösteriyor. Tabloyu görmek için Dresden’e gitmenize gerek yok. Google’da resmin tüm ayrıntılarını, uzman yorumlarıyla görebilirsiniz. Kadının arkasındaki Eros resmi sevgi ve aşka verilen önemi, önündeki sandalyenin arslan başları gücü, önünde zenginliği temsil eden Holbein halısı ve muhtemelen kurşun bölmelere konulmuş camlardan oluşan pencere, kadının varlıklı bir aileye mensubiyetini gösteren simgelerden.

Amsterdam’da Kırmızı Bölge denilen semtte, seks işçisi kadınlar günün her saatinde büyük pencereler arkasında kimi kitap okurken kimi örgü örerken kendilerini sergileyerek “geçimlerini” bu pencereler aracılığı ile kazanıyorlar.

Sonuç olarak pencere, özel ve kamusal alan arasında bir ayraçtır diyebiliriz. Bugün Hollanda’ya giderseniz pencerelerden evlerin içini kolaylıkla görebilirsiniz. Bunun nedeni çok eski bir yasanın artık geleneğe, uygulana gelişe (teamül) dönüşmesinden kaynaklanıyor. Hollanda’nın İspanya tarafından işgali ve 80 yıl (1568-1648) süren savaşlar, Hollanda’nın Bağımsızlık Savaşı olarak adlandırılmaktadır. İspanyollar, Hollandalıları kontrol amacıyla perdelerin açık kalmasını istemişler ve bunun için bir yasa da çıkarmışlar. Hollanda’nın Deventer yerleşim merkezindeki Deventer Başkonsolosluğuna Konsolos olarak atandığımda ev eşyamı da götürmem nedeniyle kiralık ev bulmam sorun olunca bir çiftlik evi kiralamıştım. Hartelaar denilen ve SİT alanında bulunan evin kepenklerini kapatarak işe gittiğimden aynı yerde daha büyük bir çiftlik evinde oturan ev sahibim gelerek kepenk ve perdeleri açık bırakmam gerektiğini yoksa bir yabancının taşındığının belli olacağını ifade etmişti. Ertesi gün evin tüm kepenklerini ve perdelerini açık bırakıp işe gitmiştim. 

Herkesin hayata bakışını, siyasi görüşlerini gösteren farklı pencereleri olduğunu düşünürüm. 

Penceremden baktığımda neler mi görüyorum? 

Veto edilen konserler, festivaller, camiye dönüştürülen Aya Sofya Katedralinin İmparatorluk Kapısındaki ahşap oymalarının kırılmasından sonra o Kapının açıldığı İmparatorluk Yolundaki duvar sıvalarının da “kutsal” sayılarak torbalara doldurulması penceremin önüne gelen görüntülerden.

Isparta Belediyesi tarafından İptal edilen konserler, giyim, kuşamına karışılan kadın sanatçılar, kadın üzerinden yürütülen tehlikeli ayrıştırma ise pencereme yansıyan son görüntüler. İsparta’da konser ertelemesi konusunda yapılan açıklamada ” ahlaksızlık, din, gelenek, görenekler”in ortaya çıkarılması kutsal için de tehlikeli. Gündelik hayat laik bir yaşam içinde gerçekleşir. Sanat, kültürel hayat eleştireldir. Yasaklamalarla getirilmek istenen itaat arayışları, dindar olsun olmasın özellikle gençleri bunaltır.

Gençler geleceğimizdir.

Önceki İçerik“Az kaldı” diyorsunuz ama gençler kararsız
Sonraki İçerikDindarların hedefindeki isim: Melek Mosso
Ocak 2019'da emekli olmuştur. Dışişleri Bakanlığı Statejik Araştırma Merkezi Başkan Yardımcılığı ve Başkan (2011- 2012). Vatikan Büyükelçiliği Birinci ve daha sonra Elçi Müsteşar (2006-2011). Protokol Daire Başkanı (2001-2005). İsveç Stokholm Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı (1998-2001). Slovenya Ljubljana Büyükelçiliği Müsteşarı (1996-1998). Boru Hatları ve Enerji Dairesi Başkanı (1994-1996). Kafkas İşleri Dairesi Şube Müdürü (1992-1994). Hollanda Deventer Başkonsolosluğu Başkonsolos Yardımcısı (1988-1992). Enformasyon Dairesi Başkatip (1986-1988). Endonezya Cakarta Büyükelçiliği İkinci Katip (1984-1986). Londra Büyükelçiliği İkinci Katibi (1980-1983). Kıbrıs Siyasi İşler Dairesi İkinci Katip (1978-1980). Papalık Gregoryen Üniversitesi Temel Teoloji Lisansı Diploması(2007-2010). A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü SBF Master Derecesi (1988). Basılı Tez: “İngiliz İmparatorluğundan Commonwealth'e:İki Dünya savaşı Arasında Çanakkale Krizi 1919-1939”. "London School of Economics"'de misafir öğrenci (1988). A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Lisans Diploması (1976). Ödüller İtalya Cumhurbaşkanı G. Ciampi tarafından Ankara'da tevdi edilen “Şövalye” ünvanı (Cavallieri Stella Stara per la Solidarita Italiani) Eylül 2005. İran Büyükelçisi Dowlatabadi tarafından tevdi edilen Humeyni Altın Nişanı Eylül 2005. Dinlerarası diyaloga katkılarından dolayı Papalık Tiberina Akademisi Şeref Üyeliği Kasım 2007. İngilizce, Maley dilleri (Bahasa Endonezya ve Maley) İtalyanca bilmektedir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz