- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Psikolojiler nasıl bozuk olmasın ki.
Depremde 50 binden fazla insanımızı kaybettik. Çadırlara yerleştirilen insanlar sel felaketiyle boğuşuyorlar.
Çadırlar su doldu. İnsanlar ağlaya ağlaya feveran ediyorlar.
Şanlıurfa sel altında kaldı.
Ölenler, kaybolanlar.
Sanki felaketi yaşıyor gibiyiz.
Ülke gündemini takip ederken bile geriliyoruz. Sel suları alt geçidi doldurmuş ve kepçeyle suyu boşaltma işini izlerken durumun nasıl ve neden bu hale geldiğini sorguladım.
Haber sitelerine ve sosyal medyada da göz attım.
Aynı kötü haberler.
İnsan olarak sağlıklı şekilde ayakta kalabilmek için de psikolojinin iyi olması gerekiyor diye mırıldandım.
Evet, psikolojimizin iyi olması gerekiyor.
Spor, edebiyat, müzik ve kendini iyi hissettiren konuları ne yazabiliyoruz ne de düşünebiliyoruz.
Sanatı hiç ele alamıyoruz bile.
Güncel sorunlar olmasa belki Halepçe’yi hatırlayacaktık. Saddam’ın bundan 35 yıl önce Halepçe’de kullandığı kimyasal silah sebebiyle 5000’den fazla insan öldü.
Saddam bu katliamı Kürtleri yok etmek için yapmıştı.
Arapların düşmanı da Türklerin düşmanı da Kürtler. Ha bir de Yahudiler var. Onlar da sürekli suçlanan ve düşmanlaştırılanlar arasında.
Bazen düşünüyorum da Kürt ve Yahudi düşmanlığı yapanlara bir gün biri çıksa ‘araştırdık senin kökenin Kürt ya da Yahudi’ dese nasıl olur acaba?
Kendilerini nasıl hissederler?
Sürekli düşman gibi gördüğü iki gruptan biri ya da ikisi kendi geçmişinin köklerinde yer alıyor. Kendini hangi gruba sokmaya çalışır? Düşmanlığı daha da artar mı, yoksa ‘bu durumu sindirmem gerekir’ diye mi düşünür?
Bu işin normali nasıl olur?
Sanırım bir hayli zor bir geçiş dönemi olur.
Ülkedeki ortamın böyle olması psikolojileri bozduğu gibi anlayış problemini de oluşturuyor kanaatindeyim.
İnsanlar birilerini dinleyerek hayatlarında yol izlemeye çalışıyorlar.
Deprem için ‘kader planı’ dendi. Şimdi insanlar kadere küfretmezler mi?
Deprem ve şimdi sel felaketi.
Sel felaketi olur. Almanya’nın Ahrweiler şehrinde de sel felaketi olmuştu ve yaralar hala daha sarılabilmiş değil. Üzerinden biri yılı aşkın zaman geçti.
Bunlar doğa afetler ve bu afetlere hazırlıklı olmalıyız. Çünkü artık gündemimizde ‘iklim değişikliği’ var. Bunu göz ardı edemeyiz.
Seller de olacak, susuzluk da.
Önemli olan buna nasıl hazırlanacağımız.
Birincisi psikolojimizi düzgün tutarak. Bozuk psikolojiyle hiçbir sorunun altından kalkamayız.
Sel felaketinin sebebi aklı geri kendini hoca zanneden adamın dediği gibi anayasa maddeleri falan değil.
İklim değişikliği, aşırı yağmurlar, yetersiz ve yanlış alt yapı, imar durumunun menfaatlere göre şekillenmesi ve Türkiye’nin en temel sorunu olan lüks ve gösterişli hayat tarzı. Binaların görünümü değil sağlamlığı ve doğru yere inşa edilmesi birinci öncelik olmalı.
Bahçeli yürüyüşüne önem verebilir ama normali insanın önemli oluşudur.
Sel felaketinden sonra ‘hiçbir felaket tarihi yürüyüşümüzü sekteye uğratamayacak’ demiş. Buna ne denebilir.
İnsanların derdi ne, sizin derdiniz ne.
Ülkeyi yönetenler bu kafada olursa o ülkedeki insanlardan normal davranışlar beklenebilir mi?
Psikoloji bozuk olunca ya da normal olmayınca anlayışlar da sorunlu oluyor vesselam.
Depremde de konuşuldu sel felaketinde de. Hatta Başkan Erdoğan grup toplantısında konuşmasına bile dahil etmiş.
‘Turistik gezi gibi deprem ve sel felaketi yaşanan yerlere gidiyorlar. Muhalefet ne hizmet getiriyor oraya?’
Bu, anlayış sorunun en bariz bir örneği.
Muhalefet hizmet götürmez.
Hizmeti götürecek olan devlettir ve devleti yöneten siyasi iktidar.
Eğer muhalefet bir hizmet götürmüşse bu, görevi olduğu için değil oradaki insanlara yardımcı olmaya çalıştığı içindir.
Bunu yaptığı için muhalefete teşekkür edileceğine neler neler deniyor. Halk da aynı yanlış anlayış ile buna alkış tutuyor.
İnternete girin biraz okuyun.
İktidarın görevleri neler?
En çok da neyi merak ediyorum biliyor musunuz?
Bu kadar hırs, düşmanlık, kamplaşma, psikoloji bozukluğu, sabah akşam seçim ve kazanma manevraları ve planları, diğer kesimlere karşı kin…
Bu kadar kötü bakış açısı ve davranışlar anca travma durumunda olur.
Nasıl bir hayattır bu.
Bu travmanın içinde olup nasıl uyuyabiliyor insanlar acaba?
Sevgi ve Bilgiyle kalın