Psikolojik Harekat, Korana ve İnsan

11

Sokağa neden süslenerek çıkarız? Neden sokağa karıştığımızda en yalın halimizle davranmıyoruz da belli bir imaj çizip, hedef zihinlerde istediğimiz profili yerleştirmek için azami özen gösteriyoruz? Giydiğimiz köstüm, kullandığımız aksesuarlar, taktığımız saat, kullandığımız parfümle dışa bir mesaj veriyoruz: Ben kendi ilişki sarmalımın içindeki en önemli kişiyim.

Bu algıyı oluşturmak, korumak ve geliştirmek için bütün taktikleri kullanırız. Bindiğimiz arabanın markası oluşturmaya çalıştığımız imaja uygun değilse, yenisini almak için çaba harcarız. Bütün bunların altında yatan neden acaba kişinin yönetme duygusunu tatmin etmek olabilir mi? Yönetme  duygusunu yaşayamadığımızda, ilişki ağımızda bulunan insanları çeşitli araçlarla manipüle etmeye çalışırız.

Küçükken toz toprak içinde eve geldiğimizde annemizin; “Oğlum bu ne hal, sabahtan akşama kadar şu işlerle uğraşıyorum, neden bu haldesin?” yakınmaları; “Oğlum benim istediğim profile uymuyorsun, benim sana belirlediğim çizginin dışına çıkıyorsun” şeklinde okunamaz mı? Haylazlığın dozunu artırdığımızda annelerin gözyaşları ile terbiye etmeye çalıştığı bir toplumuz. Gözyaşı, bir erkeği veya kadını en çok etkileyen manipülasyon aracıdır. İstemesek de annemizin istediği kişi olmak için çabalarız.

Babalar ise genellikle bir kişi için güç sembolüdür. İlk güç ve iktidar olgusunu baba figüründen öğreniriz. Ergenlik döneminde ise güç imgesi ile olan sorunlarımız başlar, zihnimizdeki baba figürü ile ya çatışır veyahut onunla uyumlulaşırız.

Annelerimizle olan bağımız ise genellikle çok geç kopar veya ölene kadar kopmayabilir. Annemiz gibi yemek yapan, annemiz gibi şefkatle bize yaklaşan kadınla hemen duygusal bağ kurmaya çalışırız. Yani anne imgesi, zihniyet dünyamızı, kadın erkek ilişkilerimizi, arkadaş seçimlerimizi ve ideolojik tercihlerimizi etkileyen en önemli faktördür.

Prof. Dr. Vamık Volkan’ın, terörist başı Abdullah Öcalan’ın psikolojik yapısı ile ilgili yaptığı değerlendirmede şu iki anekdot anne-çocuk bağı ile ilgili çok önemli perspektif sunuyor: “Ailesi çok fakir. Evdeki baskın figür, bölgesel geleneğin aksine, anne. Abdullah Öcalan’ın annesi, çocuklarının önünde kocasını aşağılıyor. Öcalan’ın anlattığına göre babası, köydeki en silik insan. Öcalan, çocukluk anısında, anne ve babasını, ‘Annem olağanüstü kavgacıydı… Her gün komşularla, babayla ve benimle kavga… Babayı akrabaları bile hiç ciddiye almazlar.”

Öcalan başka bir anısında da, ‘Köyümde, çocuklarla olan kavgamda kafam kırılmıştı. Eve gelip ‘Beni dövdüler’ diye hüngür hüngür ağlıyordum. Annem eve gelir gelmez beni korumak, himaye etmek yerine, ‘Ya gidip intikamını alacaksın ya da seni bu eve koymam’ diye beni evden kovdu. Annem bu ilkesinde çok zorlayıcıydı. Daha sonra, zorla da olsa ilk eylemlerime onun bu dayatması altında başladım. Ben de saldırıya geçtim. Birkaç çocuğun kafasını kırdım’ demiştir.

Bu iki veri, kişinin eğilimlerinin ve kırılma noktalarının oluşmasında çocukluk evresinin ve ebeveynlerle olan ilişkinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Her insan farklı bir hikâyedir ve bir insanı anlamak için bütün hikayesini bilmek gerekir. Sosyal yaşamda, seyrek ilişki kurduğumuz kişilerin bütün yaşam serüveni ile ilgilenmeyiz. Belli ortak noktalar ve zorunluluklar üzerinden kurulan ilişkiler, ne kadar zaman geçerse geçsin, ilişkide derinleşme olmadan profesyonelce devam edilebilir. Ancak meslek olarak bir insanı inceliyorsanız, yani psikolog, liderlik analisti, siyasetçi iseniz, hedefin kişisel hikâyesini derinlemesine incelemeniz gerekir. Örneğin, görüntü, koku, acı duyarlılığı olan bir insanın, duygularını ortaya çıkarıp, verdiği tepkiye göre zihinsel ve duygusal profilini anlamak istiyorsanız, kurgularla bu durumu açığa çıkarmaya çalışırsınız.

Putin- Merkel görüşmesindeki bir fotoğraf, konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Eski istihbaratçı olan Putin, Alman Başkakanı Angela Merkel’in köpek korkusunu bilip, korku karşısında nasıl tepki vereceğini birinci elden gözlemek istedi. Bu fotoğrafta Merkel’in beden dili, korku karşısında kendini nazikçe korumaya alması ve Putin’in yüz ifadesi detaylı  incelenmeye değerdir. Putin, bu manipülasyonla, muhatabının duygu durumunu, duygu yoğunluğunun yaşandığı ortamda muhakeme yeteneğinin ne şekilde etkilendiğini görmek istemiş olabilir. Merkel her ne kadar duygularını saklamaya çalışsa da beden dili birçok şeyi anlatmaktadır.

Kişilerin sosyal yaşamda taktıkları maske ve kuşandıkları zırhın içini göremediğinizde karşınızdakini tam anlamıyla tanımanız mümkün değildir. Bir insanın zihnine girmek için kullandığı kelimelerin yapısına bakarak bir zihin haritası çıkarmanız gerekir. Ondan sonra duyarlı olduğu kelimeleri baskın şekilde kullanarak hedef zihinde bir inşaya başlar hale gelinebilir. Ondan sonrası o kişi ile ilgili neyi hedeflediğinizle ilgilidir. Kişinin duygu dünyasına girmek için ise, farkındalık olmadan yaptığı otomatik davranışları gözlemleyerek işe başlanabilir. Ama bu gözlem ile gerçek duygu profilini ortaya koymak zordur. Gerçek duygu haritasını ortaya çıkarmak için önem verdiği veya eksikliğini hissettiği duygusal ihtiyaçlarının karşılanmadığı durumlarda verdiği tepkinin ne olduğuna bakmak elzemdir. Kişi eğer kendini değersiz ve yalnız hissediyorsa, değer verilmediği zamanda nasıl tepkiler verdiğine bakmak gerekir. Bu tepkiler, gerçek duygu haritasını ortaya çıkarır. Özetle kişinin öfke, sevinç ve korku durumunda verdiği tepkiler en yalın olanıdır ve onun dışındaki her duygu durumu otomatik oluşur.

Son iki haftadır yaşadığımız illet salgının toplumda yaratığı korku ve hiçbir yerde güvende olamama durumu, istihbarat örgütlerinin incelediği devletler ve toplumlarla ilgili net bir tomografi sunuyor. Korku durumunda kitlelerin nasıl tepki verdiği, devletin toplumu üzerindeki kontrolünün ne olduğu; devletin imkan ve kabiliyetinin ne düzeyde olduğu; iktidarın, devletin tüm imkan ve gücünü kullanarak kitleyi yönlendirme becerisi ile ilgili hususlarla ilgili veriler su yüzüne çıkar. Bir servisin on yıllarca çalışıp elde edemeyeceği bilgilerin, olağanüstü durumlarda toplumların ve devletlerin verdiği tepkileri inceleyerek elde edilmesi mümkündür.

İster doğal yollardan ortaya çıksın, ister kurgusal olsun,  olağanüstü durumlar bizi gerçeğe bir adım daha yaklaştırıyor. Her olay ve durumdan ders çıkarmayı bilen bir zihin için, bütün gelişmeler büyük bir öğretmendir.

11 YORUMLAR

  1. Korona salgınına çok ilginç bir bakış. Bu yazıyı yazarken korona’ya karşı emniyette olduğunuzu düşünmüş olmalısınız. Ceza evlerinden gelen haberler bu korkuyu herkesin iliklerine kadar hissedeceğini gösteriyor, buna bağlı olarak da gelişecek tepkinin sonuç raporlarını da sağ kalanlar okur herhalde. Cezaevinden bir hasta korona bölümünde yoğun bakımda bugün. Başka bir olay, karantina koğuşunda bulunan tutuklu annesinin yanında kalan bir çocuk sık sık yakınlarına gönderilmesine izin verildigi halde bu hafta karantina gerekçesiyle yakınlarının almasına izin verilmedi.

    Toplumda bir soykırım endişesi devam ediyor, bu konu ilginizi çekmiyor mu?

  2. Yerli yabancı liseli universiteli ya da popüler olma heveslisi gençlerden yeteri kadar komplo okuyoruz zaten. Bize aklı başında yazar lazım sayın komplo yazarı.

  3. Okuduğunuzu anladığınıza eminmisiniz ? Yazıda komplo veya spekülasyon içeren hangi unsurlar var ? Bahsetmiş olduğunuz hususlar benim konum değil . Cezaevlerinde kim var ne yapılıyor . Şu kadarını söyleyeyim , Fetullah Gülen organizasyonu bir terör örgütüdür . İçeride olanların haklı haksız yaşadıkları ortam ile ilgili değerlendirmeler hukukun alanına girer . Herşey eleştirilebilir bu sizin doğal hakkınız ama komplo , Bilgi boşluklarının senaryo ile boşlukları doldurma işidir . Bence yazıyı tekrar okuyun ve gündeminizi işlemeyen yazarlarla kinayeli üslupla cevap yazmaktan vazgeçin . Benim safım da aidiyetimde tarafımda belli . Fetullah Gülen organizasyonu ve onun adına hareket edip bu ülkede güdümlü operasyonlar yapmış her kim varsa teröristtir . Savunduğunuz organizasyonda en az 10 farklı devletin kontrol ettiği klik var . Bir grup kontrolü ve etkinliği ele geçirmek için rakip grubum bütün unsurlarını iyot gibi ortaya döktü . Sakın internette dolaşan Türkiye mahreçli bazı anekdotları anlatmaya kalkmayın hepsi amatör kurgular . Organizasyonunuz Genişledikçe birçok yabancı güce angaje olup operasyon çekmeye kalkmasaydınız . Bunlar olmazdı . PKK ‘dan farkınız yok benim gözümde . Rahatladınız mi gerçekleri ilkel tarzda estetize etmeden yazdığımda .

    • Ben sizin yazılarınızı sadece ocak medya da görmüyorum başka platformda da aynı istihbarat tan gelen yazilarmış hissi veriyor yazılarınız. Hemen hemen bütün yazılarınız komplo ya da manipüle amaçlı. Yani bu ülkenin hayrına değil de dar bir kliğin istek ve arzularına göre yazdığınız aşırı belli. Bunu söylediğim için bana teşekkür etmelisiniz.

      Bütün ülkelerin birincil önceliği korona salgını ile mücadele olduğu halde siz bu yazınızda salgını sanki istihbarat örgütlerine yönetim becerileri elde etmek için bir fırsat olarak sunuyorsunuz. Bu komplo değilse daha fenası okuru manipüle etmek. İnsanlık neyle boğuşuyor siz….?

      Ben tekrar okudum fikrim değişmedi bir de siz okuyun yazdığınız yazıyı isterseniz.

  4. Baran bey , istihbarat üzerine doktora yapıyorum . Madem başka platformlarda da yazdıklarımı da takip ediyorsunuz . YÖK tez kısmına girin yazdığım çalışmaya bakın . Hukukçu olsam hukuk ile ilgili yazılar yazardım . İstihbarat , güvenlik terör üzerine çalışıyorum . Bu temel üzerinden ilgi alanıma giren konuları bu zihin formatı üzerinden değerlendirdiğim için size komplo spekülasyon olarak gelebilir . Sizin baktığınız pencereden böyle görünüyor olabilir buna saygı duyuyorum . Geldiğim köken aile aidiyetim , karakterim mizacım ve dünyayı okuma biçimimden kaynaklı olarak aklı kiraya vermek , birilerinin adına konuşmak birilerinin papağanı olarak kamuoyu oluşturmak benim fıtratıma aykırı . Ben aklın en kutsal şey olduğuna inaniyorum ve bu söylediklerinizi özensizce ve dikkatsizce seçilmiş bir cümle olarak varsayıyorum . Beni tanısaydın veya ilişkiler ağımı ekonomik durumumu hayatımı kazanmak için yaptığım işi bilseydiniz . Bu dar bir kliğin istek ve arzularına göre yazı yazdığım iddiasında bulunduğunuz için utanırdınız . Tanımadığınız bilmediğiniz insanları böyle yargılamanız yakışıksız .
    Sevgili beyefendi , bütün dünya korona ile mücadele ederken istihbarat örgütleri de toplumların ve devletlerin imkan ve kabiliyeti ile ilgili tespit yapma imkanı elde ettiklerini söylüyorum . Örgütler bunu sürekli olarak yapar . Kriz durumunda hedef olarak incelediği tarafların tepkilerini ölçerler . Bunun neresi komplo veya spekülasyon . Bu yazıda kitleyi hangi amaçla yönlendiriyor veya bu yazı ile sizin rahatsız olduğunuz neyi hedefliyorum ? Bunu da yazın ki sağlıklı bir zeminde tartışabilelim . Sizi rahatsız eden şey ne ? Dayanaksız ithamlar hoş değil . Temel mesele sanırım , sizin gibi düşünmeyen , sizin gibi inanmayan insanları karşı , grup kimliği ve psikolojisinden kaynaklanan önyargınız .sadece Kendi grubunuzun inanç ٫ etik ve psikolojik profili ile dünyayı okumayın . Sizin gibi düşünmeyen farklı hassasiyete sahip insanlara hoşgörülü ve toleranslı olun . Hoşgörü yamaçlarımızdaki güldür derdi hocanız .dünya farklılıklarla güzeldir ama bu grup bağı sizin zihin dünyanızı daraltıyor. Yapmayın sizin dünyanız dişinda da başka dünyalar var . Tahammül ve saygı lütfen …

    • İşte benim dert ettiğim konu da bu ya. İnsanlık onuruyla, insanın yaşama hakkıyla, ahlak ve her türlü insani değerlerle irtibatını koparmış bir istihbarat anlayışı hüküm sürüyor bir kaç ülke hariç dünyanın her yerinde. Ülkemiz de de böyle çocukluğumuzdan beri istihbaratın insanlığın yüz karası uygulamalarını dinliyor okuyoruz. Sizce istihbarat konusuna yeni bir anlayış getirmenin zamanı gelmedi mi?
      Mesela istihbaratın ahlakı olmaz mı? İstihbaratın hukuku olmaz mı?
      İstihbarat hep mensuplarının ve amirlerinin zihniyetine göre mi hareket eder. İstihbaratın hedefindekilerin hakları hiç mi yoktur?
      İstihbaratın insana bakışı nedir?
      Dünyanın bir salgınla sarıldığı bir zamanda hastahanelerin yetmediği, iş makinalarının tarlaları ormanları mezarlığa dönüştürdüğü bir zamanda istihbaratların birilerine bir psikolojik harekat çekmesi hangi ülkeye ne kazandırır?
      İstihbarat hep mi şiddet taraflıdır?
      İstihbarat hep kuralsız mıdır?

      Halbuki istihbarat barışçıl amaçlarla yapılırsa güvenlik getirir. Huzur getirir.
      Neden hep istihbaratın barışçıl yanı göz ardı ediliyor?

      Herkes istihbaratı bir savaş aracı olarak görüp bütün çalışmalarını bu yöne sevk ederken birilerinin de barışçıl yönünü ortaya çıkaran çalışmalar yapması gerekmez mi? Bunu gayet iyi yapan ülkeler var dünyada.

      • Güzel sorular , zaten bu konularda çalışıyorum . İnşallah bir gün bir bu soruları içeren bir makale yazmaya çalışırım .

        • En önemli soruyu en sona sakladım.

          Küresel politikalarda yapay zekanın kullanilabirlirliği ne seviyededir?

          Istihbarat bilginin peşindedir. Peki ya dünyayı etkileyen süper güç yapay zeka ile herhangi bir ülkenin mesela türkiyenin istihbaratını aradığın bilgi bu mu dercesine yönlendiriyorsa, olmadık saçma sapan bir hedef gösteriyorsa?

          Bence asıl doktora konusu bu olmalı.

    • Önemli soru; istihbarat güvenlik aracı mıdır, yönetim aracı mıdır? Güvenlik aracıysa neden yönetim aracı olarak kullanılıyor? Yönetim aracı olarak kullanıldığında ortaya çıkan netice insani ve ahlaki midir?

  5. Sayın yazar, yorumcu Korona tehlikesi çerçevesinde cezaevlerindeki tehlikeli duruma dikkat çekmiş.
    Siz ise,buna karşılık, “ Fetullah Gülen organizasyonu bir terör örgütüdür… …Fetullah Gülen organizasyonu ve onun adına hareket edip bu ülkede güdümlü operasyonlar yapmış her kim varsa teröristtir…PKK ‘dan farkınız yok benim gözümde…” diyorsunuz.
    Terör tanımı hukuki bir tanımlamadır, siyasi görüşünüz ya da tarafınızla ilgili bir yargı olmamalıdır.Maalesef on binlerce insanı hapiste tutan, yüzbinlerce insanı ise soruşturan mekanizma, tam da sizin yaptığınız gibi, kendince sebeplerle, Fethullah Gülen yapılanması ya da cemaati ya da kendi adlandırmaları ile Hizmet hareketini terörist bir yapılanma olarak tanımlamayı hukukun önünde tutmaktadır.Bu konuda verilen mahkeme kararları da bu duruma hukuki kılıf biçme faaliyetidir.İstediğinizi istediğiniz isim ve sıfatlarla tanımlamanız,hatta mahkeme kararları ile dahi olsa, gerçeğin o olduğunu göstermez, maalesef.
    Havadan nem kapmışçasına coşan bu saldırganlığınız altında yatan sebep herhangi bir şey olabilir ama hukuk değildir.Çünkü bu yaklaşım ve anlayışla terörist olarak tanımlanamayamayacağınız hiç bir grup ya da topluluk yoktur.

  6. Hasan bey siz lütfen beyefendilerin söylemlerine aldırış etmeyin ve bu sizin motivasyonunuzu kırmasın her çıkan yazınızı iştahla bekliyorum ve yazdığınız yazılar zeka dolu mükemmel makaleler, sizin sayenizde kişisel gelişimimi sağlıyorum yazılarınıza aynı iştahla devam edin.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz