- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Bugün Ramazan’ın ilk günü.
Bu vesileyle inananların, Müslümanların ve İslam Dünyası’nın Ramazan Ayı’nı tebrik eder iyilik ve güzelliklere vesile olmasını dilerim.
Ramazan denince akla ilk gelen Oruç ibadeti. Sahur yaparak başlanan oruç ibadeti akşam gün batımına kadar bir şey yememek, içmemek ve belli bazı fiilleri yapmamak anlamına gelir.
Oruç ibadetini, oruçluyken yapılmasına izin verilenleri ve verilmeyenleri ilmihal kitaplarından okuyabilirsiniz.
Oruç sadece İslam’da olan yani İslam’la başlayan bir ibadet değil. Tek tanrılı dinlerin ilki olan Yahudilikte ve sonrasında Hristiyanlıkta da oruç ibadeti var.
Oruç aslında tek tanrılı dinlerden önce de vardı. Kutsal olana yakın olma ve onun adına bazı şeylerden feragat etme olarak insanlık tarihi kadar eski olan insanın mistik yönünü öne çıkaran ve mistik olana yakınlaştıran bir gerçeklik.
Ramazan ayında oruç tutulur. Aç ve susuz kalarak Allah’a yakınlaşılır, tevekkül edilir.
Fakir olup aç, susuz ve imkanları olmayanlarla empati yapılma imkanına kavuşulur.
Açlık insan sağlığına çok faydalı. Özellikle son yıllardaki kanser tedavilerinde sıklıkla tavsiye edilen iyileştirme yöntemi de oruç tutmak. Aç kalınca kök hücrelerde yenilenme başlar ve hücreler kendilerini yenileyerek onarıma girerler.
Peki ya susuzluk?
Susuzluğa ibadet olduğu için sabretmek zorunda kalıyoruz. Ancak susuzluk çok önemli. İnsan bedeni su ile çalışıyor ve günlük gerekli su ihtiyacı karşılanmazsa vücutta hastalıklar başlar. Vücudun su ihtiyacını ‘baş ağrısı’ ile anlarız.
Aç kalabiliriz ama susuz kaldığımızda vücutsal fonksiyonlarımız azalmaya ve zarar görmeye başlar. Bundan dolayı da oruç tutup yeme ve içme izni olunca hemen su içme ihtiyacı hissederiz.
‘Su hayattır’ diye meşhur bir cümle vardır ve çok doğrudur.
Evet, su hayattır.
Su vücudumuz için bu kadar önemli olunca susuz kalmamak için özen gösteririz.
Acı bir haber vermek zorunda kalacağım ama susuz kalacağız hem de büyük boyutlarda susuz kalacağız.
Dün yani 22 Mart Günü ‘Dünya Su Günü’ idi.
Birleşmiş Milletler 1993 tarihinde 22 Mart’ı Su Günü olarak belirledi. 22 Mart’ı Su Günü ilan etmenin önemi ve gereği ise dünyadaki temiz su ihtiyacının artması ve su kaynaklarının azalma riskinin artması.
Yapılan araştırmalara göre dünya nüfusunun 1,6 milyarlık kısmı güvenli ve temiz su kaynaklarına ulaşamıyor.
Yaklaşık 4 milyar insan ise yılda en az bir ay su sıkıntısı yaşıyor.
Rakamlara göre yapılan hesaplamalarda 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yarısı su sıkıntısının yoğun olduğu bölgelerde bu problemi yaşayacaklar.
Aktüel olan durumumuz da üzüntü verici.
Bursa Valisi Yakup Canbolat önemli bir uyarıda bulundu: ‘Bursa’da barajlarda sadece 80 günlük su kaldı’.
Bu yılki yağışların geçen yıla oranla %45 azaldığını ve bu şekilde gittiği takdirde büyük su sıkıntısı yaşanacağını ifade etti.
Konu çok ciddi olduğu için Vali de özellikle uyardı: ‘”Bursa’nın su ihtiyacının yüzde 85’i Nilüfer ve Doğancı barajlarından, yüzde 15’i de durağan kaynaklardan sağlanmaktadır. Barajların yıllık su kapasitesine baktığımızda Nilüfer Barajı’nın 60 milyon, Doğancı Barajı’nın da 125 milyon metreküp olduğunu biliyoruz. Bursa’da günlük 425 bin metreküp su tüketilmektedir. İçme suyu barajlarımızdaki doluluk oranı dikkate alındığında ve barajlara herhangi bir su girişi olmaması durumunda Bursa’nın bugün itibarıyla 80 günlük ihtiyacını karşılayacak su rezervi bulunmaktadır.”
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir de uyarıda bulunarak konunun önemine dikkat çekti.
‘Son 22 yılın en kurak Ocak ve Şubat ayları’
Olağanüstü Kuraklık…
Yaşanan bu kuraklığın durumu bu.
Bu kuraklık sebebiyle tarım alanları da büyük oranda etkilenecek ve susuzluğun yanına açlık da eklenecek.
İslam’a inanan Müslüman demek çevresinden, yaşadığı dünyadan ve kainattan sorumlu olan insan demektir.
Çevresinin, dünyanın ve kainatın iyiliğini ve güzelliğini ister.
Bu Ramazan ayında oruç ibadetini ifa eden Müslümanların susuzluk ve kuraklık konusunu akıllarından hiç çıkarmayacaklarını umut ediyorum.
Acizane Diyanet İşleri’nden de isteğim Ramazan boyunca camilerde bu konuyu işlemeleri.
Ayrıca siyasi partilerden de aynı şekilde Ramazan ayı boyunca bu konuyu önemsemelerini ve hatta seçim propagandası haline getirmelerini rica ediyorum.
Ramazan ayında aç ve susuz kalarak tutacağımız oruçlarda geleceği düşünerek susuzluğu tefekkür etmek oruç ibadetinden alınacak olan sevabı da arttıracak kanaatindeyim.
Hayırlı Ramazanlar dilerim.
Sevgi ve Bilgiyle kalın