Sahte Müslümanlık, Ahlaksız Dindarlık

4
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Konunun daha iyi anlaşılması için,  önce ‘Zamanın Ruhu’ kavramını açıklayalım.

Zamanın ruhu kavramı, bir döneme hâkim olan düşünme, hissetme tarzını ve zihniyetini ifade eder. Farklı, farklı zaviyelerden  bakıldığında, ânın, içinde bulunduğu sosyolojik ve psikolojik durumunu anlatır.   

Zamanın ruhu; hayatı ve kavramları yeniden  tanımlar. O nedenle hayatın tarih sahnesinde herhangi bir fotoğrafını çektiğimizde, karşımızdaki bu fotoğrafı o zamanın ruhuna göre değerlendirmemiz gerekir.

Mesela yakın tarihimizde; cumhuriyetin kuruluş dönemini, tek parti dönemini, İnönü, Menderes, Evren, Özal dönemini ve bu son dönem; ayrı, ayrı, dönemlerindeki zamanın ruhuna göre değerlendirilmelidir.

Zamanın ruhunu; dinin sabiteleri, felsefi akımlar, edebiyat ve sanat çevreleri yönlendirdiği gibi; güçü elinde tutan iktidar sahipleri de, yaptıkları icraatlarla ve uyguladıkları siyasi rejimle zamanın ruhunu belirleyebilirler.

İnsanların çoğu genelde bilerek veya bilmeyerek zamanın ruhuna göre hareket ederler.

Zamanın ruhunu şamandıra kabul ederek ona göre davranırlar, vaziyet alırlar.

Sahte Müslümanlık

Yaşadığımız şu dönemde dini açıdan bakıldığında zamanın ruhunu okuyan bazı seküler kesimlerin, hatta kendilerini ateist olarak tanımlayan kimselerin; makam, mevki, ticaret, sanat ve her türlü menfaat elde etmek veya kazanımlarının devamı  için, inanmadıkları halde alabildiğine mütedeyyin görünmeleri sahte Müslümanlığın bir ifadesidir. 

Nitekim Asrı Saadet’te, zamanın ruhunu okuyan/farkeden, bazı Bedeviler, Resulullah’a koştular, geldiler. Biz de müslümanız diyerek, devlet hazinesinden pay talep ettiler. Kur’an onların bu durumunu (sahte müslümanlığını) şöyle deşifre eder:

“Bedevîler (geldiler) “İman ettik” dediler. De ki: “İman etmediniz. (Öyle ise, “iman ettik” demeyin.) “Fakat boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi.” (Hucurat, 49/14)

Zamanımızda da özellikle son on beş yıl içinde; dinle, diyanetle hiç ilgisi olmayan bazı kesimlerin, zamanın ruhuna bakarak, menfaatlerini kaybetmemek veya daha da fazla kazanmak yada rant devşirmek adına sahte müslümanlıkla işlerini yürüttükleri ifade edilmektedir.

Kur’an’da sahte müslümanlığın diğer adı nifak veya münafıklıktır. Ve Kur’an münafıklar hakkında: 

“Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar. ( Nisa, 4/142)

Onlar küfür ile iman arasında bocalayıp dururlar. Ne bunlara (mü’minlere) ne de şunlara (kafirlere) bağlanırlar/yaranırlar.. Allah kimi saptırırsa ona asla bir çıkar yol bulamazsın. (Nisa, 4/143)

Doğrusu münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar. Onlara yardımcı bulamayacaksın” (Nisa, 4/145) buyurulmaktadır.

İslam tarihinde bu  sahte müslümanların/münafıkların, kendileri dahil hiç kimseye faydası olmamıştır. Bilakis müslümanlara büyük zarar vermişler, sosyolojik ve psikolojik yönden  geniş tahribat yapmışlardır.

Ahlaksız Dindarlık

İslami değerlerde bir hiyerarşi vardır.

Önce vasıta/sebep değerler; namaz, oruç, zekat, hac vb. ibadetlerdir.

Sonra da gaye/hedef değerler; hak-hukuk, haram-helal, doğruluk-dürüstlük, ahde vefa; yalan, iftira ve zulüm vb. ahlaki değerlerdir. Bunlara güzel ahlak denir.

Nitekim ibadetlerin hedefi ve gayesi güzel ahlak olduğu Kur’an’da ifade edilmektedir.

Kitap’tan sana vahyolunanı oku; namaz kıl; muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve fenalıktan (ahlaksızlıktan) alıkor; Allah’ı anmak en büyük şeydir! Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut,29/45).

Peygamber efendimiz de (s.a.v); “ Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” (İbn Hanbel, Müsned, II, 381) buyuruyor.

Bu ayet ve hadisde  (Kitap/Sünnet), İslami değerlerin, nihai hedefi ve gayesinin güzel ahlak olduğu anlaşılmaktadır.

Bu son döneme zamanın ruhu açıdan bakıldığında; haram-helal, haklı-haksız demeden daha çok kazanmak, daha çok mal, daha çok servet elde etmek isteyen kimi müslümanlar;

İslami değerleri sadece, vasıta değerler (Namaz, Oruç, zekat, hac kurban vb.) olarak algılayıp, gaye değerleri/ahlaki değerleri görmezlikten gelmektedirler.

İslamı, sadece ibadetler dini olarak algılayarak, İslam ahlakını gündeme getirmekten imtina etmektedirler. Hatta ahlaki konuları konuşmaktan yazmaktan rahatsız olmaktadırlar. Dolayısı ile ahlaksız bir dindarlık anlayışı geliştiği görülmektedir.

Hem alkol alıp, hem zina eden, kumar, haram-helal demeden para-mal iktisabı yapan, hiç utanmadan, vicdanı sızlamadan, yalan-dolan, iftira atan, hak hukuk tanımayan bir anlayış ile insanlara, hayvanlara zulüm işkence yapan;

Ancak  ibadetlerini de ihmal etmeyen, arada bir hac ve umre yapıp günahlarından temizlendiğini farz ederek yaşanılan bir dindarlık; ahlaksız dindarlıktır.

Bu konuyu Allah Resul’ü şöyle anlatıyor:

Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Resulullah (sav) (bir gün) şöyle hitap ettiler:

“ Ey insanlar! ALLAH Teâla Hazretleri tayyibtir (kusursuz / tertemizdir), tayyibten başka bir şey kabul etmez. ALLAH’ın mü’minlere emrettiği şeyler, peygambere emretmiş olduklarının aynısıdır. 

Nitekim ALLAH Teâla Hazretleri Peygamberlere:

“ Ey peygamberler, temiz olanlardan yiyin ve salih amel işleyin.” (Mü’minun, 23/51) diye  emretmiş; 

Mü’minlere de:

“ Ey iman edenler, size rızık olarak verdiklerimizden temizlerinden yiyin.” (Bakara, 2/172) diye emir bulunmuştur.”

Sonra seferi uzatıp, saçı başı dağınık, toz-toprak içinde kalan ve elini semaya kaldırıp: “Ey Rabbim, ey Rabbim” diye dua eden bir yolcuyu zikredip, dedi ki:

“Bu yolcunun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır ve (netice itibariyle) haramla beslenmektedir. Peki böyle bir kimsenin duasına/ibadetine nasıl icabet edilir?” (Müslim, Zekât 65) buyurdular.

Eski Diyanet İşleri Başkanı, Prof. Dr. Mehmet Görmez hocanın soyadı Görmez ama, bu dönemin müslümanlarının acınası hallerini çok iyi gören bir hocamızdır. 

Bakın bu konuda neler söylüyor!   

Gece kalkacaksın teheccüt kılacaksın, ertesi gün de, bundan cesaret alarak daha büyük kötülükler yapacaksın!

Yahut kötülük yapacaksın, zulmedeceksin, kalp kıracaksın, haksızlık yapacaksın, yalan söyleyeceksin, iftira edeceksin sonra da gidip Kabe’de bir umrede bütün günahları sıfırlayacaksın!

Bu aldatıcı dindarlık, sahte dindarlık, ahlaksız dindarlıktır.

 İbadetini yapıyor ama haram yiyor, kötülük yapıyor. Bir insan hem ibadetini yapıp hem ahlaksızlık yapabilir mi? Evet yapabiliyor. Bir adam ibadetlerini terk etmiş ama hayatta hep doğru söylüyor. Böyle insanlar da var” (Kemal Öztürk’ün youtube kanalı) diyerek bu dönemin ahlaksız dindarlığını özetliyor.

Vesselam.

4 YORUMLAR

  1. Sayın hocam bahsettiğiniz konu sanki belli bir zümreye, kısıtlı bir gruba aitmiş gibi algıladım, netice itibariyle rant elde edebilenlerin sayısı çok değil. Toplumun alt kesimlerine doğru inildikçe de durumda bir değişiklik yok gibi görünüyor. Örneğin Türk toplumunda yalan söylemenin yanlışlığını bilmeyen yoktur ama menfaat sözkonusu olduğunda doğruyu söyleyebilecek kişi oranı kaçtır dersiniz, bence %0,1 i geçmez. Ya da Zinayı günah olduğu için terkedebilen kişilerin oranı kaçtır dersiniz? Diyelim ki bir mahkemede dava sonuçlandı, şahitler dinlendi, kanıtlar sunuldu, gerçekler ortaya çıktı, dava karara bağlandı, bu dava sürecinde taraf avukatlarının söyledikleri bütün yalanlar kayıtlarda ama hiçbirine atıfta bulunulmuyor, halbuki yalan beyanlarla adaleti, hakkı, hukuku engellemeye çalışmamışlarmıydı. Yalan kelamın en sakıncalı olduğu mekan adalet aranan mekan değilmidir, O çatının altında bile yalan hayatın bir rutini olmuş ise topluma sirayet etmesi normal değilmidir. Şöyle bir baktığımızda en çirkin, en ahlaksız toplumlar müslüman toplumlarıdır. Hangi müslüman toplumunda kendinizi güvende hissedebilirsiniz. Türkiyede mi, Azerbeycanda mı, irannda mı, ırakta mı, Türkmenistandamı, Afganistandamı.. Herhangi bir lokantaya gidin ne yediğinizden emin olabilirmisiniz? Herhangi bir zeytinyağı satıcısından zeytinyağı aldığınızda ya da bal gerçekten sandığınız ürün mü vardır aldığınız pakette, balıkçınız taze balıklarla bayatları karıştırmıyor mu, kombi servisiniz anakart yanmış demiyor mu:) …… Sütün kaymağı değil sadece sütün kendisi de bozuk. Çare varmı bence yok.

  2. Tek kelime ile “Enfes” bir tahlil ve analiz. Kaleminize, gönlünüzce, aklınıza, elinize sağlık.

    Lütfen bu çerçevede yazılar yazmaya devam edin.

    Çünkü gençlik rol-model olarak etrafında bu tür insanları görünce ya onlar gibi yapacak ya da İslam’a cephe alacak.

    Sonuç ne olursa olsun hem biz hem de ülkemiz kaybedecek. Allah korusun.

    Gul velâ tehaf.

    Selam ve hürmetlerimle…

  3. Bir sure Almanyada kaldim, tanidigim Almanlar gunluk hayatta “yalan” nedir bilmiyorlardı. Bizde ise gunluk hayatta yalan cok yaygin, ticarette ise yalan soylemek adeta kural olmus…

  4. Hocam yazınız cok güzel ama sonundaki örnek olmamış bence. Cunki görmez hocanın söyledikleri güzel ama başkan olduğunda yaptıklarını da biliyoruz. Ona bakarsan tayyip in sözleri daha güzel. Ya icraat

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz