Sandığı 2 Nisan’da getiren ak koyun kara koyun belli olsun..

0

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK gündemine ilişkin konuştu. Kronometreyi sıfırlamanın tek yolunun seçim olduğunu belirterek sandığın 2 Nisan’da getirilmesini isteyen Öztrak, “Milletin mihenk taşına hep beraber vurulalım, ak koyun, kara koyun belli olsun. Erdoğan’ı milletimizin oylarıyla, evine göndermenin bir keyfini yaşayalım. Bugün Saray da seçim yaklaşırken sebebi olduğu eşi benzeri görülmemiş buhranı gizlemek için aynı ‘Potemkin Köyleri’ gibi milletin önüne sahte mutluluk hikayelerini koyuyor. Ama midenin gurultusu Saray’ın kuru gürültüsünü bastırıyor.” dedi.

“Esas milletin kazanımlarını yağmalayan sizsiniz. Bu beceriksiz, liyakatsiz kadrolara milletimiz yerli ve milli bir cevap mutlaka verecek. Kendi halini görmeyip gülene sandıkta güle güle diyecektir.” diyen Öztrak, şunları söyledi:

Bundan 33 yıl önce, hain bir suikastla yitirdiğimiz, çağdaş Türkiye idealinin savunucusu, Prof. Dr. Muammer Aksoy’u, dün bir kez daha andık. Rahmetli Aksoy yıllar önce, “Devlet Hukukla Yaşar” başlıklı yazısında; “Sınırsız hâkimiyet, kime ait olursa olsun ve kimin tarafından kullanılırsa kullanılsın istibdat ve zulme götürür” demişti. Hukuk ve adalet, devletin temel direğidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen, ucube yönetim, devletin temel direğini hızla çökme noktasına sürüklüyor. İşte biz bu nedenle, “Ucube tek kişilik rejim, devletimiz için artık bir beka sorunudur” diyoruz.

YAŞ MAĞDURİYETİNİ BİTİRİYORUM DERKEN PRİM MAĞDURİYETİ YARATMAYIN

Sözde bu sistem sayesinde, hızlı karar alınacaktı. Ama bu ucube rejimde, bıraktık hızlı karar almayı, hükümet doğru düzgün karar alamaz hale geldi. Hatasız, eksiksiz bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlanamıyor. Bir rektör atamasını bile doğru düzgün yapamıyorlar. “Seçim kaybedeceğimi bilsem de yapmam” diye, büyük laflar edip, sonra da seçimi kaybedeceğini anlayınca, tükürdüklerini yalamak zorunda kalanlar, EYT düzenlemesini yaptık yapacağız diyerek mağdurları aylarca beklettiler. Sonunda da Meclis’e bir düzenleme sundular. Ama bu düzenlemede evlere şenlik… 2 milyondan fazla EYT’li Mart’ta emeklilik beklerken, ancak yarısının bu düzenlemeden yararlanabileceği anlaşılıyor. Emeklilikte Yaşa Takılan mağdurlar gitti Prim Gün Sayısı Mağdurları geldi. Sözünüzü yerine getirin, EYT’yi bitiriyoruz deyip EPT mağduru yaratmayın. İnsanları Emeklilikte Prime Takmayın. Vatandaşlarımızın haklarını tam olarak verin. Nasıl olsa ödemeleri siz yapmayacaksınız. Parayı biz vereceğiz. Hep söylüyoruz; bütçe bir tercih meselesidir. Bizim tercihimiz yandaştan yana değildir, hep milletimizden, hep mağdurdan yana olacaktır.

KRONOMETREYİ SIFIRLAMANIN TEK YOLU VAR: 2 NİSAN’DA SANDIĞI GETİRİN

Bu ucube sistem, millete daha fazla refah vadetti. Ama olan refahı da alıp götürdü. Milli gelirimiz, bu rejimin düğmesine basıldığında 958 milyar dolardı. Bugün 840 milyar dolara düştü. Bu ucube sistem, OHAL şartlarında, mühürsüz oylarla yapılan ve yüzde 50’den biraz fazla oyla kabul edilerek, milleti ortadan ikiye bölen, yalan ve dolanın başrolde olduğu bir referandumla kabul edildi. Erdoğan, 2017’de referandum öncesinde, “Cumhurbaşkanının Meclis’i fesih yetkisi yok” demişti. Şimdi aynı Erdoğan, “14 Mayıs’ta seçim için yetkisini kullanacağını” söylüyor. Hangi yetkisini? Adına fesih demeden, tek kişinin kararıyla, koskoca Meclis’i seçime götürme yetkisini. 2017’de, tarihin en düşük oy oranıyla kabul edilen, mevcut Anayasa değişikliğinde, Cumhurbaşkanının, ancak iki dönem seçilebileceği hükmünü değiştirmediler. O dönemde Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan’ın bu hükme tabi olmayacağını, yapılan değişikliğin, mevcut dönemi kapsamayacağını, bir dönem sonra uygulanmaya başlayacağını millete söyleyen herhangi bir geçici maddeyi bu anayasa değişikliğinin içine koymadılar. Peki, Sarayın anayasa uleması ne yaptı? Anayasa’nın 116. Maddesine, “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde, meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir” diye açıkça yazdı! Kim yenileyecekmiş meclis tarafından karar verilecekmiş. Yani kendi ifadeleriyle, bu “Kronometreyi sıfırlamanın” tek yolu var. O da seçimin, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yenilenmesi. O halde izlenecek yol bellidir, açıktır. Hodri meydan! Partiniz Meclis’e, Milletvekili Genel Seçimini ve Cumhurbaşkanlığı seçimini, 6 Nisan’dan önceki son pazar olan, “2 Nisan 2023 günü” yapmak için teklif getirsin. Biz de destekleyelim. Hukukun dolambaçlı yollarından medet ummayın. Mağdur yaratmaya kalkmayın. Kaybedeceğinizi anladığınız seçimden, kaçmanın yollarını aramayın. Kendi çıkarttığınız Anayasaya uyun. Ağız tadıyla yarışalım. Milletin mihenk taşına hep beraber vurulalım, ak koyun, kara koyun belli olsun. Erdoğan’ı milletimizin oylarıyla, evine göndermenin bir keyfini yaşayalım.

ELİNİZDEN GELENİ YAPIN, BİZ HAK-HUKUK-ADALET DİYECEĞİZ

Seçimler yaklaşırken, Saray, milli iradeyi hiçe sayarak, Millet İttifakı’nın belediyelerine çökme operasyonlarını yürütüyor. Bir yandan da TBMM’de dokunulmazlık kaldırma süreci işletiyor. Tuhaf bir dokunulmazlık kaldırma süreci. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in Başkentin göbeğinde güpegündüz katledilmesi olayına karışan milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasına dair herhangi bir talep yok. İçişleri Bakanı’nın söylediği mafyanın 10 bin dolar maaşa bağladığı milletvekilinden, onun dosyalarından bir haber yok. Borsa İstanbul’daki milyonlarca dolarlık rüşvet ağında ismi geçen kendi milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına dair herhangi bir dosya yok. FETÖ borsalarına karışan milletvekillerine ait bir dosya yok. Bunların hiç biri hakkında bir dokunulmazlık süreci işlemiyor. Ama 2 bine yakın dokunulmazlık dosyası içinden Millet İttifakı’na mensup iki milletvekilinin dosyası çekiliyor. Dokunulmazlıklarının hızla kaldırılması için düğmeye basılıyor. Bizim milletvekilimiz ne yapmış? Cinayet mi işlemiş, haram mı yemiş, rüşvet mi almış, mafyadan 10 bin dolar mı almış? Hayır! Ya ne yapmış? Mahkemenin, belediye başkanımıza yaptığı haksızlığa isyan etmiş. Siz, elinizden geleni ardınıza koymayın. Biz hak, hukuk, adalet demekten hiç korkmayacağız. Milletimiz sizin ne yaptığınızı görüyor, notunuzu veriyor. Tasdiknamenizi elinize tutuşturmak için artık dört gözle sandığı bekliyor.

NE KADAR SIRALAMA VARSA HEPSİNDE DİBİ GÖRDÜK

Ucube rejim ülkede hukuku ve adaleti yok edince, hırsıza, yolsuza, arsıza gün doğdu. İşte daha dün Yolsuzluk Algı Endeksi’nin 2022 yılı sonuçları açıklandı. Türkiye’nin Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki yeri son 9 yılda 48 sıra birden kötüleşmiş. Yolsuzlukta, dünyada 180 ülke arasında 101. Sıraya düşmüyüz. Ekvador, Sri Lanka, Panama gibi ülkelerle sıralamada aynı yeri paylaşıyoruz. Bunca haksızlığa, hukuksuzluğa, yolsuzluğa millet ses çıkarmasın diye, yaptıklarının hesabı sorulmasın diye, bir yandan büyük bir hızla ceberrutlaşıyorlar. Milletin gülümsemesini çalıyorlar. Saray Türkiye’yi, Dünya Mutluluk Endeksi’nde 9 yılda 35 sıra geriletti. Bu endekste 163 ülke arasında 145. sıradayız. Ucube Saray rejiminde, Dünyada ne kadar endeks, ne kadar sıralama varsa hepsinde dibi gördük. Bu yapılanlar bu millete hak mıdır, bu yönetim bu millete hak mıdır, reva mıdır?

ZAM YASAĞI BİTTİ, ALLAH HEPİMİZE KOLAYLIK VERSİN

85 milyonun bileklerine bir pranga gibi takıldı bu ucube rejim. Tek kişi, Sarayın başı, aldığı ipe sapa gelmez ekonomik kararlarla, vatandaşlarımızı eziyor. Saray hükümeti ülkemizde çalışanların yarısından fazlasını, asgari ücrete mahkum etti. Ondan sonra geçtiğimiz Aralık ayında artırdıkları asgari ücret, bu yılın ilk ayında, yani tek bir ayda, enflasyon karşısında eridi gitti, açlık sınırının altına düştü. Evladına bir parça et yedirebilmek için insanlar, gün doğmadan kuyruklara giriyor. Türkiye’de besiciyi bitirdiler. Marketlere getirdikleri zam yasağına rağmen, sütün litresi raflarda 30 liraya gidiyor. Hatta bazı markalarda 30 lirayı da aşmış, 40 liraya koşuyor. Normal bir yoğurdun kilosu 30 liradan başlıyor, 45-50 liraya kadar çıkıyor. Peynirin fiyatı etle yarışıyor. Bir kilo değil, kahvaltıya bir kalıp peynir alıyorsunuz, kasada 120 lirayı bırakıyorsunuz. Peynir ekmek bile bu iktidarın döneminde, Cumhur İttifakı’nın döneminde, saray rejiminde artık lüks oldu. Memurun avuntusu bir simit Ankara’da 7 liraya satılıyor. Bugün marketlerde zam yasağı da bitti. Önümüzdeki günlerde Allah hepimize kolaylık versin.

NEBATİ’NİN DEDİĞİ KEŞKE DOĞRU OLSA AMA KÜLLİYEN YANLIŞ

“Faiz sebep, enflasyon netice” safsatası peşinde koştular, enflasyonu azdırdılar. “Nassımıza uymaz” dedikleri faiz ödemeleri de katlandı. Faizciler ihya oldu. Sadece geçen yıl bütçeden, bir avuç faizciye ödedikleri para 19 milyar dolar. Devri Hükümetlerinde milletten alıp faiz lobilerine aktardıkları para, 532 milyar 529 milyon dolar. Vatandaşın kesesinden, faizcilerin kasasına boru döşediler. Her ay 2 milyar 219 milyon dolar, her Allah’ın günü 72 milyon 949 bin doları her saat 3 milyon 39 bin doları, milletin cebinden aldılar, faiz lobilerine verdiler. Şimdilerde Nebati Bakanları çıkmış, “Ödediğimiz faize bakmayın, Milli Gelire oranına bakın” diyor. Bakıyoruz. Milletin hazinesinin maliyesinin başına atadıkları, bakanın hesabıyla son bir yılda faiz harcamalarının milli gelire, bütçe harcamalarına ve vergi gelirlerine oranı ona göre güya azalmış. Keşke doğru olsa, ama külliyen yanlış…

FAİZ DEMEDİKLERİ FAİZİ EKLEYİNCE HESAP TERSE DÖNÜYOR

Bütçede görünen faiz harcamalarına, Kur Korumalı Mevduat hesaplarına, devletin hazinesinden ödediği, ama Saray’ın “Adına faiz demeden verdiği faizi” eklersek, Nebati Bakanın anlattığı hikaye tamamen yalan oluyor. Övünerek, “Önceki yıla göre düştü” dediği faizin; milli gelire oranı 0,5 puan artıyor, faizin bütçe harcamalarına oranı 2,4 puan artıyor, vergi gelirlerine oranı ise 1,6 puan artıyor.

BÖYLESİNE DEVLET HAZİNESİ DEĞİL, BAKKAL KASASI BİLE EMANET EDİLMEZ

Dahası da var. Nebati Bakan, rakamları eğip bükerken kantarın topuzunu bayağı bir kaçırmış. Milli Gelirin büyük kısmının, artık “faize değil yatırıma” gittiğini söylemiş. Güzel. Bizde bütçe okumayı biliyoruz, bütçeyi açıp bakıyoruz. 2022’de; yatırım harcamalarına giden para 276 milyar lira bütçeden. Faiz harcamaları ise kur korumalı mevduata verilen faiz hariç, 311 milyar lira. Şimdi Nebati bakanın bu hesabına göre 276 milyar lira, 311 milyar liradan daha büyük. Bu adam ya sayı saymayı bilmiyor, ya da kendi bütçesinden haberi yok. Böylesine, bırakın devlet Hazinesini, bakkal kasası emanet etmezler.

MADEM DOĞAL GAZDA FİYATLAR DÜŞÜYOR, SİZ DE DÜŞÜRÜN

Bir de Nebati Bakan, son bir röportaj vermiş dünyada gıda fiyatlarının, emtia fiyatlarının, konteyner fiyatlarının nasıl düştüğünü böyle allandıra ballandıra kalem kalem anlatmış. “Doğalgaz fiyatları da 700 dolar seviyesine inmiş durumda. Bütün bunlar, Türkiye’ye olan enflasyon baskısını hafifletti” diyor. Peki, Sayın Bakan, enflasyonu düşürmek için siz ne yapıyorsunuz? Dünyada düşen bu fiyatları milletimize yansıtmak için elinizi tutan mı var ne bekliyorsunuz? Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün grup toplantısında yaptığı çağrıyı buradan bir kere daha tekrarlıyoruz: Doğalgaz fiyatını, sadece sanayici ve elektrik üreticileri için değil, esnaf için, vatandaş için de düşürün. Hem de öyle yüzde 13, yüzde 18 değil. Dünyada doğalgaz fiyatları yüzde 80 düştü diyorsanız, siz de faturalarda buna göre bir indirim yapın. Kışın en çetin, en soğuk günleri geldi kapıya dayandı. Bu indirimi yapacaksanız şimdi yapacaksınız. Vatandaşımızı biraz olsun rahatlatın bu soğuk kış günlerinde.

KENDİNİ KEMAN SANAN ODUNA YAZIK

Nebati Bakan, sonunda kendi söyledikleriyle mest olmuş, Millet İttifakı’nın ekonomi kurmaylarına da akıl vermeye kalkmış… Ünlü bir yazar, “Kendini keman sanan oduna yazık…” diyor. Biz Nebati Bakan’ı da, onu o koltuğa oturtan sarayın kibirlisini de, çektirdiklerinin hesabını sandıkta sorması için, milletimize havale ediyoruz.

TÜRKİYE’NİN DAHA ÖNCE GÖRMEDİĞİ BİR BUHRAN

Saray Hükümetleri, ülkemize ve milletimize, hayatın her alanında, daha önce görülmemiş bir buhran dönemini yaşattı. “Daha önce görülmemiş bir buhran dönemi” derken, bunu lafın gelişi söylemiyorum. Tam da kelime anlamıyla söylüyorum. Türkiye, hayat pahalılığının bu kadar hızlı arttığı bir dönemi daha önce hiç yaşamadı. Merkez Bankası’na faiz indir talimatı verdiklerinde, faiz de, enflasyon da yüzde 19’du. Bir yıl içinde, faiz yüzde 9’a düştü ama makyajlı resmi enflasyon yüzde 83’e fırladı. Tabi milletimizin yaşadığı gerçek enflasyonun bundan çok daha farklı olduğunu biliyoruz. Yok daha yukarıda. Böylesine hızlı bir enflasyon artışı, tarihimizde “daha önce hiç görülmemişti.” Sarayın sözde modeline göre, milletimizin çektiği bu ıstıraba karşılık, ekonomide çok büyük kazanımlar bekleniyordu. Paramız tamam başta değer kaybedecekti ama ihracat artacaktı, dış ticaret açığı da kapanacaktı. Cari fazlayla büyüyen bir ekonomi olacaktık. Ülkenin döviz kasası dolacaktı. Döviz kurları önce düşmeye başlayacaktı, sonunda enflasyonda düşecekti. Ama olmadı… Dış ticaret açığı 110 milyar dolarla, tüm zamanların en kötü seviyesine yükseldi. Milli paramız pul oldu. Geçtiğimiz yıl Merkez Bankasının arka kapısından yapılan ve uzmanların en az 108 milyar dolar olarak hesapladığı döviz satışlarına rağmen, dolar kuru 18 lira 80 kuruş civarında.

TÜM TUŞLARA AYNI ANDA BASIYORLAR

Gömleğin ilk düğmesini yanlış ilikleyenler, şimdi panik içinde tüm tuşlara aynı anda basıyorlar. Dövize sıkıştılar, katlı kura geçtiler. Dövizini bozduran iş insanıysa ona primli kur, dövizini bozduran vatandaşa ona primsiz kur uygulamaya başladılar. Yetmedi aynı gün, Kur Korumalı Mevduatta faiz üst limitini kaldırdılar. Dövizde biriken basınca dayanacak halleri kalmadı, şimdi zorla tuttukları o faizin artışına razı oldular. Hem de limitsiz.

HERKES HEMFİKİR: BÖYLE BİR KRİZ DÖNEMİ GÖRÜLMEDİ

Türkiye ümitlerin, hayallerin yitirildiği, böylesine bir buhran dönemini, “Daha önce hiç yaşamamıştı.” Elinizi nereye değseniz, bin ah işitiyorsunuz. Aksaray’da çiftçi, 75 dönüm arazide şeker pancarı üretimini bırakmış… “72 yaşındayım, 15 yaşımdan beri çiftçilik yapıyorum ama hiç böyle bir dönem görmedim” diye feryat ediyor. Manisa Turgutlu’da esnaf: “80’li yıllarda zorluk vardı. Sene oldu 2023, çektiğimiz sıkıntılar 80’den beter. Böyle zor bir dönem görmedim” diyor. Tekirdağlı esnaf, “65 yaşındayım, ben böyle bir ortam görmedim. Ama bir şey söylesem langırt içerdeyim” diye halini anlatıyor. Ankara’nın Gölbaşı’nda bir başkası, “Buna sürekli oy verdik, mahvolduk. Tek adam rejimiyle olmuyor. Sabrımız kalmadı. 75 yaşındayım ben böyle bir dönem görmedim” diye dert yanıyor. 27 yıldır meslekte olduğunu söyleyen Niğdeli eczacı, zaman zaman bazı ilaçların bulunmadığını gördüğünü ama şu an rafların tamamen boşaldığını anlatıyor. O da yaşadığını, “Ben böyle bir dönem hiç görmedim” diye özetliyor.

SARAY’IN POTEMKİN KÖYLERİ

18. yüzyılda Rus General Potemkin’in, yokluk içindeki Kırım’ı ziyaret edecek Çariçesini memnun edebilmek için refah içinde görünen sahte köyler kurduğu rivayet edilir. Bugün Saray da seçim yaklaşırken sebebi olduğu eşi benzeri görülmemiş buhranı gizlemek için aynı “Potemkin Köyleri” gibi milletin önüne sahte mutluluk hikayelerini koyuyor. Ama midenin gurultusu Saray’ın kuru gürültüsünü bastırıyor. Millet, sesini duymayana, halini görmeyene tasdiknamesini vermek için gün sayıyor.

CUMHURBAŞKANI BİR DEFALIĞINA, YEDİ YIL İÇİN SEÇİLECEK

Şurası açık ve net: Milletimiz, Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında, Millet İttifakı’yla yol yürümek için hazır. Biz de hazırız, çözümlerimiz de hazır. Millet İttifakı olarak, keyfi yönetim yerine, “Yepyeni ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” diyoruz. “Cumhurbaşkanı 7 yıl için ve sadece bir defa seçilecek, böylece tarafsızlığı güvence altına alınmış Cumhurbaşkanı 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacak” diyoruz.

TAZMİNATA NEDEN OLAN HAKİM VE SAVCIYA RÜCU EDECEĞİZ

Millet İttifakı’nın iktidarında; siyasetin yargıya müdahalesinin önüne geçeceğiz. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu ikiye ayıracağız. Adalet Bakanı ve Müsteşarı, Hakimler Kurulu’nda yer almayacak. Görevini kötüye kullanarak, Anayasa Mahkemesi ve AİHM önünde hak ihlali kararına sebep olan hakim ve savcılara, bu ihlaller nedeniyle ortaya çıkan tazminatları rücu edeceğiz. Kamu yönetiminde liyakat esas olacak. Mülakatla yapılan eleme ve kayırmalara son vereceğiz. Hak eden, hak ettiği yere mutlaka gelecek.

MALVARLIKLARININ GERİ ALINMASI OFİSİ’Nİ KURACAĞIZ

Yolsuzluklarla mücadele, özel önem verdiğimiz bir başlık. İktidara geldiğimizde yurtdışına kaçırılan rüşveti yolsuzluk paralarını geri getirmek için “Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi’ni” mutlaka kuracağız. Tüyü bitmedik yetimin hakkını nereye kaçarsa kaçsın arayıp bulacağız. Pazarlık usulüyle yapılmış tüm ihaleleri, geriye doğru inceleyeceğiz. Yolsuzluk ve rüşvet suçlarında zaman aşımını kaldıracağız. Bu suçlar hiçbir surette af kapsamına alınmayacak. Siyasi Etik Yasasıyla, siyasette akraba, eş, dost, ahbap kayırma son bulacak.

ENFLASYONU 2 YILDA KALICI DÜŞÜK TEK HANEYE İNDİRECEĞİZ

Enflasyonu iki yıl içerisinde, kalıcı olarak düşük tek haneye indireceğiz. Hayat pahalılığı son bulacak. Beş yılın sonunda; dolar cinsinden kişi başına gelirimizi en az iki katına çıkaracağız. Beş milyon kişiye kaliteli iş imkanı vereceğiz. İşsizliği tek haneye indireceğiz. Kamuoyunda 128 milyar dolar olarak bilinen, bu yıl eklenen miktarlarla toplam 200 milyar doları aşan, Merkez Bankası’nın arka kapısından döviz satılması sürecinde yapılan tüm iş ve işlemleri idari ve hukuki olarak denetleyeceğiz. Hata, usulsüzlük, yolsuzluk ve kamu zararlarının takipçisi olacağız. Göreve gelir gelmez, Durum ve Hasar Tespit Komitesi’ni Stratejik Planlama Teşkilatı’nı kuracağız.

CUMHURBAŞKANLIĞINI ÇANKAYA’YA TAŞIYACAĞIZ

İsrafı bitireceğiz. Cumhurbaşkanlığını Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız. Cumhurbaşkanına tahsisli Saray, köşk ve yalıları halkın kullanımına açacağız. Cumhurbaşkanlığı envanterindeki uçakları satıp yerine ülkemizin ihtiyacı olan orman yangını söndürme uçaklarını alacağız. Kamu görevlileri bugün gibi üçer beşer maaş almayacak. Ülkenin kaynaklarını Kanal İstanbul gibi rant projeleri yerine verimli yatırımlara aktaracağız. Kanal İstanbul’u göreve geldiğimiz gün iptal edeceğiz.

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETİM VE DENETİMİNİ KENDİSİ GERÇEKLEŞTİRECEK

Çalışanlar üzerindeki vergi ve sigorta prim yükünü indireceğiz. İşyeri kiralarında stopajı sıfırlayacağız. Yeşil dönüşüme ve dijital devrimi merkezine alan sürdürülebilir ve kapsayıcı bir kalkınma stratejisi uygulayacağız. Eğitim de köklü değişiklikler yapacağımız bir alan olacak. YÖK’ü kaldıracağız. Bunun yerine, yükseköğretim kurumlarının akademik, idari ve mali özerkliklerine müdahale etmeyecek, görevi yükseköğretimin planlanmasıyla ve yükseköğretim kurumları arasında koordinasyonla sınırlı bir kurul kuracağız. Yükseköğretim kurumları, yönetim ve denetimini, kendi öğretim üyeleri arasından seçimle oluşturdukları organlar eliyle gerçekleştirecekler.

ÇİFTÇİYE KANUNUN YAZDIĞI DESTEĞİ VERECEĞİZ

Tarımsal destekleri, kanunda yazdığı gibi milli gelirin en az yüzde 1’i olacak şekilde uygulayacağız. Temel tarım ürünlerinde taban fiyatlarını maliyet, kur, enflasyon ve çiftçilerimize insan onuruna yaraşır bir gelir sağlamayı dikkate alarak belirleyeceğiz. Tarımsal ürün alım fiyatlarını ekim öncesinde edeceğiz. Girdi desteklerini; çiftçi tarlasını sürmeden, süt sağılmadan, besi hayvanı kesime gitmeden önce vereceğiz.

SURİYELİLER ÜLKELERİNE GERİ DÖNECEK

Sakarya Tank Palet Fabrikasının tahsis işlemlerini iptal edeceğiz. Tek bir çocuğumuzun, tek bir vatandaşımızın bile yatağa aç girmemesini sağlayacağız. Geliri belli düzeyin altındaki ailelere gelirlerini, insan onuruna yaraşır yaşam sağlayacak seviyeye yükseltecek bir destek sağlayacağız. Destek, hanedeki kadının hesabına yatacak. Nitelikli sağlık hizmetlerinin herkes için erişilebilir ve adil olmasını sağlayacağız. Uyuşturucu satıcılarına yönelik cezaları en az 2 katına çıkaracağız. Göç, sığınmacı politikası çerçevesinde, Türkiye’ye bir “tampon ülke” muamelesi yapılmasına asla izin vermeyeceğiz. Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin mümkün olan en kısa sürede ülkelerine geri dönmelerini sağlayacağız.

EL ELE VERDİK

Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı’nın adayı olacak. El ele verdik. Bozulan devlet yönetimini ahlak, erdem, bilgi ve adalet üzerine yeniden inşa edeceğiz. Biz hazırız. Milletimiz hazır.

Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi sorularınız varsa alıyım.

Soru- Altılı Masa’nın yapılacağı 13 Şubat’ta aday belirlenecek mi? Tarih ve zaman kesinleşecek mi? Bir de aday açıklanmasında geç kalındı eleştirileri var. Nasıl değerlendirirsiniz?

Faik ÖZTRAK- Aday belirleme sürecinin başladığını zaten liderler son yaptıkları zirveden sonra kamuoyuna açıkladılar. Dolayısıyla, uygun görülen zamanda da aday açıklaması onların takdirinde… Uygun görülen zamanda yaparlar.

Soru- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını istemediğini ve bunu üstü kapalı mesajlarla sürekli gündeme getirdiğine dair laflar dolaşıyor. Bugün de grup toplantısında “Kimse merak etmesin İYİ Parti burada” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İYİ Parti’ye rağmen aday olabilecek mi?

Faik ÖZTRAK- Kimse merak etmesin, CHP de burada, DEVA Partisi de burada, Demokrat Parti de burada, Gelecek Partisi de burada, İYİ Parti de burada, Saadet Partisi de burada… En önemlisi de millet burada. Millet İttifakı’nın adayına liderler karar verecek ve Millet İttifakı’nın adayı, Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı olacak.

Soru- DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Altılı Masa’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni için “Avrupa görecek, aferin Türkiye diyecek” ifadesini kullandı. Bu ifadeye ilişkin sizin bir yorumunuz olacak mı?

Faik ÖZTRAK- Az bile söylemiş. Ülkemizi demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, ifade özgürlüğüne kavuşturmak amacıyla hazırladığımız bu program tüm dünyaya örnek olacaktır.

Soru- AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni için, “Kayyumu kaldıracağız, belediyelere özerklik vereceğiz diyerek HDP’ye selam veriyorlar. OHAL kararnamelerini iptal edeceğiz diye PKK ve FETÖ’cülere selam veriyorlar. F-35 projesine geri döneceğiz diyerek bilinçli ve sistematik Türkiye düşmanlığı yapanlara selam veriyorlar” dedi.

Millet İttifakı’nı “Milletin kazanımlarını yağmalamaya talipler” diye de eleştirdi.

Ayrıca CHP lideri Kılıçdaroğlu’na da “Madem Bay Kemal ifadesini çok sevdin, bundan sonra kullanacağın yeni sloganı da vereyim Bay Bay Kemal” diye seslendi. Erdoğan’ın açıklamalarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Faik ÖZTRAK- Bir kere her şeyden önce şunu ifade edeyim. Biz milletimiz dışında kimseye selam vermeyiz.

Askerimizin başına çuval geçirildiğinde nota verin diyenlere ne notası müzik notası mı diyenlerin, teröristler karşısında Süleyman Şah Türbesini sırtlayıp vatan toprağından kaçıranların, ABD Başkanının aptal olma diye yazdığı mektubu yüzüne çarpamayanların, askerlerimizi şehit edenlerin kapısında hem de kronometre tutturarak bekletilenlerin bize kime selam vereceğimizi söylemek haddi değildir.

Biz milletin iradesine selam veririz. Siz dördünüz ne zaman bir araya geldiniz de milletin başına açtığınız dertlere deva olacak bir çözüm planı hazırladınız? Nerede sizin çözüm planınız? Bizimle laf yarıştırmayı bırakın. Hedef, politika, proje, program yarıştırın. On parmağınızda on kara bize sürmeye kalkıyorsunuz. Milletin parasını pul ettiniz, gelirini düşürdünüz, hayat pahalılığına ezdirdiniz, verdiğiniz hiçbir sözü tutmadınız. Esas milletin kazanımlarını yağmalayan sizsiniz. Bu beceriksiz, liyakatsiz kadrolara milletimiz yerli ve milli bir cevap mutlaka verecek. Kendi halini görmeyip gülene sandıkta güle güle diyecektir.

Soru- Anayasa Mahkemesi Başkanının görev süresi doluyor. Adaylardan biri olan İrfan Fidan’ın AYM üyeliğine uzanan süreci çok tartışılmıştı. Sizin bu konuya ilişkin bir değerlendirmeniz olacak mı?

Faik ÖZTRAK- Bu kişi önce Yargıtay üyesi yapıldı, sonra da Yargıtay’da tek bir dosyanın kapağını açmadan hülleyle Anayasa Mahkemesine atandı. Bir saray tetikçisinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığına seçilmesi Anayasa Mahkemesini 85 milyonun hak ve özgürlüklerinin güvencesi olmaktan çıkarır Erdoğan’ın güvencesi haline getirir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz