Saraya Gideni Açıklıyorum: Yandaş Medya

1

Orta okulda belirtili isim tamlaması denilince aşağıdaki türde cümleler kurardık:
“Sözcü yazarı Rahmi Turan vasıtasıyla kurulan ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu korumak için yapılan ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın hodri medya çıkışıyla bozulan “Külliye’ye giden CHPli” kumpası..”
Hodri Meydan’ı, Hodri Medya olarak yazan A Haber editörünün fantastik dünyasıyla empati yapmak kolay değil. Neticede A Haber’desiniz ve tabii ki her vakit ortam Hodri Medya.

Ahmet Davutoğlu’nu parti politikalarını eleştirdiğinde Alpay Özalan’ın ağır tahkirlerinden dahi korumayan AKP’nin sözcüsü durumu şu sözlerle özetliyor:
“CHP’nin ne iç ne dış işleri bizi kesinlikle ilgilendirmiyor. Bunlar kendi partili arkadaşlarına komplo kuran, kendi kendini imha eden bir grup.”

CHP’nin kendini imha etmesinden daha iyi ne olabilir? Belli ki AKP için bu gayet iyi bir haber. Yine de ufak da olsa bir soru işareti akla geliyor. Külliye’ye girenin çıkanın hesabını tutmak o denli kolayken böyle kuyruklu bir yalanı Sözcü’de yazdırmak için kim üste para verir?

Muharrem İnce’nin 107 mitingde söylediklerini kaale almayan havuzun, aynı İnce’nin CHP’ye dair söylediklerini kaydadeğer bulmasına literatürde algıda seçicilik denir.
Yine de havuzun bu konuda çok dikkatli olması gerek. Malum reklam reklamdır. İyisi kötüsü olmaz.

Bundan 9 küsur ay önce yazdığım yazının başlığı aynen şu idi: Ahmet Hakan ve Abdülkadir Selvi’nin CHP Sevdası…
Bu iki ismin CHP için kederlendikleri yazıda durumu şu cümle ile özetlemiştim:
“Ahmet Hakan’ın neden bilinmez CHP’nin AKP’ye yenilmesine dair duyduğu üzüntü belli ki çok derin, Abdülkadir Selvi de CHP’nin iç sorunları için gayet endişeli.
Ahmet Hakan’ın endişeli moderni, Selvi’nin ise endişeli muhafazakarı temsil ettiği bu seyirlikte ana tema CHP içindeki tartışmalar, çatışmalar, itirazlar.”

31 Mart seçimlerinden hemen önce bu iki ismin ortaya koydukları tablo gayet anlaşılırdı. Yaklaşmakta olanın farkında olan her AKP destekçisi gibi konunun anlam ve önemine dair gayet net bir duruşu tahkim etmekteydiler.
31 Mart için başarısızlık 23 Haziran için felakete dönüşen senaryonun üzerinden kafi süre geçtiği anlaşılıyor.

Bu defa var olmayan bir durumdan yola çıkılarak CHP’ye arınma öneriliyor. Havuzun merkezinde tek manşet vardı dün: “CHP bu pisliği temizlesin.”
Muharrem İnce ne denli kızmış olsa da havuzcuların ne yapmaya çalıştığını kısa süre içinde anlamış olmalı ki, twitterden “bayram mı seyran mı?” diye hatır sormayı ihmal etmedi.
Sonuçta tabii ki bayram ya da seyran değil. Ama gerçek şu ki CHP’yi tam da Muharrem İnce üzerinden yıpratmaya dayalı bir taktik ve senaryo devreye sokuldu.
Konuya dair 2 yazı ile işin gazetecilik boyutuna dair düşüncelerimi açıklamıştım.
CHP Ekmeleddin İhsanoğlu ile ortaya koyduğu blok siyasetinin aslı varken, taklidine para verilmez denilerek MHP’li ortağı tarafından nasıl geçersiz kılındığını görmüştü.
Ardından Muharrem İnce ile oldukça nafile görünen bir tek tabanca denemeye imza attı.
Türk siyasetinin kendini en çok geliştiren lideri Oscar’ını rahatlıkla vereceğimiz Kemal Kılıçdaroğlu en sonunda doğru formüle Ekrem İmamoğlu ile ulaştı.
Her 3 örnek de CHP’nin bir yüzünü temsil etmekteydi. Peki gerçek CHP hangisi? Her 3’ü de desek yanlış söylemiş olmayız.
CHP’nin Ekmeleddin Bey’den İmamoğlu’na MHP’den HDP’ye dönüşen koalisyon yapma becerisi, başarısızlıktan başarıya evrim geçirirken en çok havuz gazetecilerini üzüntüye gark ediyordu.

Demokrasiyi sandıktan ve seçimde 50+1’in sözünü 50-1’in dinlemesinden ibaret gören bir yönetim anlayışını geçerli kılmak için hiçbir masraftan kaçınılmıyor.
CHP’nin halkta karşılık bulan söylemleri, koalisyon becerisi, parti içi demokrasisi, çeşitliği en çok bunlardan yoksun olan karşı cenahı önlem bulmaya itiyor.

Kaleyi içerden yıkmanın ve bir şekilde içeride karışıklığın üzerinden yola çıkılıyor. Muharrem İnce kendi adının yapmadığı bir görüşmenin parti katlarında özne olup olmadığını sormakta ne kadar haklı ise, cevabını aldığında da susamıyorsa da sonuçlarına katlanacağını iyi biliyor.

AKP için ne kadar anlaşılmaz olsa da parti içi muhalefet partiyi imha etmek için değildir.
Partiyi daha iyi yönetme iddiasını ifade etmek içindir. Siyaseti sadece lidere itaatten ibaret görmek siyasette çıtasını bilmektir.
Kendi çıtası ile mutlu olanlar için en anlaşılmaz olan da çıtayı yükseğe koyanlardır.

Not: A Haber gibi Hodri Medya yazan bir diğer gazete de Yeni Asır; anlaşılan bu metinler bir şekilde paslaşılmak suretiyle havuzda yol alıyor.

1 Yorum

  1. Ortaokulda ”orta okul ”olarak yazılmazdı. ”Orta okulda belirtili isim tamlaması denilince aşağıdaki cümleler kurardık.” yerine aşağıdaki cümleleri kurardık ya da aşağıdaki cümleler kurulurdu denirdi.Dil bilgisi kuralından bahsedilince hatırlatayım dedim.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz