Seçimlere giderken İttifakların İslami Analizleri

0

Siyasal İslamcı bir yazı değildir… 

Seçimin ne zaman yapılacağına dair konuşulmaya başlandığı andan itibaren süreç hep hızlı ilerledi. 

Eskiden olduğu gibi bugün de aynı. 

Tarih bile belirlendi neredeyse. 

14 Mayıs. 


Bir önceki seçimlerde de teopolitik etkiliydi. Hem de öyle etkiliydi ki siyasi iktidar kendisinin karşısında olan adayları ve partileri neredeyse zındıklıkla suçlayacaktı. 

İstanbul Seçimlerinde Ekrem İmamoğlu ile Mısır’ın Sisi’sini bir göstermişti siyasi iktidar. 

Başkan Erdoğan şu cümleyi de sarf etmişti: ‘Bugünün Firavunu ile asla bir araya gelmem’.

Mısır Firavunu Sisi ve Başkan Erdoğan

Ama sonra Başkan Erdoğan Mısır Devlet Başkanı Sisi ile çok samimi pozlar vermişti. 

Konuya ilişkin bir yazı da kaleme almıştım: https://ocakmedya.com/bugunun-firavunu-asla-bir-araya-gelmem/

Teopolitiği en tepe noktada uygulayan, Ak parti. 

Bundan dolayı da yazımın başında bu yazının siyasal İslamcı bir yazı olmadığını vurguladım. 

Derdim geçmişe, İslam tarihine bakarak bugüne ışık tutmak. 

Sağ seçmen Altılı Masa’ya teveccüh gösteriyor ama Altılı Masa’nın içinde olan CHP sebebiyle çekimser olduğunu da ifade ediyor. 

Bunun sebebi ise bugüne kadar anlatılanlar ve söylenenler. 

‘Camiyi ahıra çeviren CHP iktidarı’ diye başlayan cümleleri duyduğumda Başkan Erdoğan’ın ‘camide bira içtiler’ sözü geliyor. 

Halbuki ‘camide bira içilmedi’ diyen o camide görev yapan din görevlisiydi. Bu doğruyu toplumla paylaştığı için sürgün edildi. 

Neden? 
Çünkü siyasi iktidarın demecini onaylamamıştı. 

CHP ile ilişkilendirilen ‘İslam Düşmanlığı’ konusu sağ iktidarlar ve İslamcılar tarafından sürekli kullanılıyor. 

Kullanıldığı yetmezmiş gibi bir de karşılık buluyor. 

Karşılık bulmasına neden mi şaşırıyorum? 
İslam Tarihi’nde o kadar çok İslam düşmanları ve İslam düşmanlığı var ki ama bunların hiçbiri bu kadar konuşulmuyor. 

Neden konuşulmuyor? 
Çünkü onlar İslam’ı kullanarak iktidarda oldukları için. 

Çünkü baskı rejimlerini yönetiyorlardı ve kimse ama kimse sesini çıkaramıyordu. 

CHP’yi bu kadar hedef tahtasına koyan ve bundan psikolojik ve dini haz ve tatmini yaşayan Müslümanlar Dört Halife’den sonraki dönemi bilmiyorlar. 

Bilmemelerinin sebebi yazılmış olan tarih, siyasi iktidarın baskısıyla şekillendiği için. 

Yazılan bazı bilgiler bugüne ulaştı ama Müslümanlara bu bilgiler ulaştırılmıyor. 

Neden? 
Çünkü İslam’da ruhbanlık yok dense de İslam’la ilgilenenler ‘GERÇEK’ leri gizliyorlar. 

Ne adına? 
İslam’ı koruma adına. 

Neyse konumuza dönelim.

Dört Halife’den sonra yaşananlar, İslam adına yapılan İslam düşmanlıkları. 

Hz. Ali’nin öldürülmesinden sonra halifeliğe geçen kişi Muaviye idi. 

Şimdi diyeceksiniz Hz. Ali nasıl öldürüldü? 

Kitaplara baktığınızda karşınıza şu cümleler çıkar: ‘Hz. Osman zamanında başlayan fitne ateşi’ 

Bu ve benzeri cümlelerde hep bir fitne vardır. 

Nedir bu fitne? 
İktidar Mücadelesi. 

Yoksa Müslüman olmayan birileri gelip Hz. Ali’yi öldürmediler. 

Hz. Ali ile karşı karşıya gelen Hz. Ayşe vardı ve onun yanında yer alan Talha ve Zübeyr. 

Müslümanlara sunulan ise sanki birileri gelmiş ve Müslümanlara savaş açmış. 

Ama savaşın içinde olanlar iki Müslüman topluluktu. 

Bir tarafta Hz. Ali ve diğer tarafta Muaviye. 

Ve hatta Hz. Ali hayatta iken bir savaş yaşandı: Cemel Vakası bile denmiştir buna ama bu bir savaştı. 

Kimler savaştı? 
Hz. Ali komutasında Hilafet ordusu ve karşısında Hz. Peygamber’in eşi Hz. Ayşe.

Evet, bu iki ordu savaştı. 

Hakem olayı da gerçekleşti. 
Yani iki Müslüman grup kendi halifesini istiyordu: Hz. Ali ve Muaviye taraftarları. 

Hz. Ali Muaviye’ye karşı savaş hazırlığına başlamıştı. 

Abdurrahman b. Mülcem adında biri Hz. Ali’yi zehirli hançerle yaraladı ve Hz. Ali öldü. 

Ya sonra? 
Muaviye halife oldu. 

Muaviye ile aynı zamanda Hz. Ali’nin oğlu Hasan da hayattaydı. 

Muaviye’nin ölümünden sonra da Hasan halife olacaktı. 


Peki ne oldu? 

Muaviye halifeliği zamanında Hasan’ı öldürmesi için eşi Cude’ye para teklif etti. Cude bunu kabul etmedi. Ama Cude’nin babası onun aklını çeldi ve eşi Cude Hasan’ı zehirledi. 

Hasan da öldükten sonra Muaviye’nin önünde engel kalmamıştı. 

Ne için engel? 
Oğlu Yezid’i halife seçtirmek için. 

Muaviye daha hayattayken hem kendine hem de oğlu Yezid’e biat istedi, yani halktan oy istedi ve böylece halifelik babadan oğula geçen saltanata dönüştü. 

Ne oldu? 
Zihniniz karıştı öyle değil mi? 

CHP’nin İslam düşmanlığına gelinceye kadar ne çok sorunumuz varmış Müslümanlar olarak. 

Biz daha Cemel ve Sıffin Savaşlarını çözemedik. 

Muaviye’nin yaptığı zulümleri çözemedik. 

Hz. Hüseyin’in şehit edilmesindeki kirli iktidar savaşlarını aydınlatamadık. 

Kuranı ezbere bilen ve çocuklara Kuran dersleri veren ve sonra vali olan Haccac b. Yusuf’un Kabe’yi taşlattırmasını çözemedik. 

Biz daha Halifeye savaş açan Abdullah b. Zübeyr’i çözemedik. 

Çözülemeyen bir sürü sorunlarımıza rağmen ‘CHP, İslam Düşmanı’ diye haykırıyoruz. 

Kimdi İslam düşmanı? 

Hz. Ali mi? 
Hz. Ayşe mi? 

Muaviye mi? 

Hz. Ali mi? 

Muaviye’nin torunu olan halife Abdülmelik mi? 

Abdullah b. Zübeyr mi? 

Yarın da bu konuya devam edeceğim. 

Cumhur İttifakı mı Mekke toplumu yoksa Altılı Masa mı? 

Cumhur İttifakı mı Medine’yi kuracak yoksa Altılı Masa mı? 

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikGidişinin 22. yılında Seyit Alp 
Sonraki İçerikSon dönemece girilirken yine yanlış yapılmasın diye bir çaba fark ediliyor.. Vebal CHP’nin sırtında…
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz