- Batı mı ilerledi, Orta Doğu mu geri kaldı? - 18 Ağustos 2022
- Çok konuşan toplumların üretim kapasiteleri - 17 Ağustos 2022
- Daha Özgür daha Demokratik Türkiye - 16 Ağustos 2022
Serbest Kürsü bölümünde sanata gönül vermiş sanat insanlarımızı ele almamın nedeni, onlar hayattayken onları anmak ve kültür kodlarımızdaki yerlerini bir kez daha hatırlamak.
Haluk Bilginer’den bahsetmiştim.
Emmy ödüllerini sahiplerini buldu ve Haluk Bilginer en iyi performans ödülüne layık görüldü. Gururlandık, sevindik.
Ödülünü almak için sahneye geldiğinde ‘merhaba’ diyerek konuşmasına başlaması, benim için önemli bir ayrıntı idi.
Kendisini tekrar tebrik ediyoruz.
Bu hafta da sizlere Metin Akpınar’dan bahsedeceğim.
Mustafa Bey ve Nadide Hanım’ın çocukları olarak 1941 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş.
Pertevniyal Lisesi ve sonrasında Hukuk ve Edebiyat Fakülteleri.
Tiyatroya, sanata 1957 yılında başlamış. Birçoğumuzun hayatta bile olmadığı zamanlarda. Yeşil sahnede amatör olarak başlayan sanat yaşamı.
Sanat çalışmalarının sonraki adresi ilginç. Neresi mi?
Milli Türk Talebe Birliği.
Tabii o zamanlar sanıyorum farklı bir düşünce çizgisinde iken. Yok yok Metin Akpınar değil, MTTB. Ayrılmaz ikili olduğu kişi ile de burada tanışır: Zeki Alasya.
Hey gidi günler hey, diyor musunuz sizler de. Ne filmler, ne filmler…
Profesyonel tiyatroculuğa 1964 yılında Ulvi Uraz Tiyatrosu’nda başlıyor ve oyunun adı da: Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım.
Metin Akpınar’ı beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, kabare ve çevirdiği filmlerde genellikle inandığı ve değer verdiği düşünceleri işlemiştir. Onu değerli kılan da budur bana göre. Zamana ve konjönktüre göre eğilip-bükülmeden aynı düşüncede kalmaya çalışmış değerli bir sanatçıdır.
Eski filmlerinde de, yeni fimlerinde de topluma dair sorunları sosyolojik tespitlerle ve hayatın içinden pratik çözümlerle, hiciv sanatını ustalıkla kullanarak sunmasını bilmiştir.
Örnek mi diyorsunuz?
Köyden indim şehire, Salak milyoner (1974); Patron duymasın (1985) ; Propaganda (1999); Abuzer Kadayıf (2000); Döngel karhanesi (2005)…
Çok daha önceki zamanlarda da örnek çalışmalar vardı. O zamanlar kabare dönemiydi.
Beyoğlu Beyoğlu,
Yasaklar,
Devekuşu kabare…
Sanata dair kültürel kodlarımızda önemli yere sahip olan Metin Akpınar yakın bir zamanda ifade vermeye çağrılmıştı. Halk Tv’de yayınlanan ‘Halk Arenası’ programında yaptığı konuşmaydı buna sebep olan. Sanat ve kültür ve ifadeye çağrılma. Aslında birbirleriyle hiç uyuşmayan kavramlar, ama olabiliyor.
Sanata ve kültüre dair alternatif üretme isteğinde olup, bunu başaramayınca sanatçının özgürlüğüne engel koymaya çalışmak tasvip ettiğimiz bir durum değil.
Metin Akpınar, siz Türkiye için bir değersiniz.
İyi ki varsınız.
Sevgi ve bilgiyle kalın