- Çok konuşan toplumların üretim kapasiteleri - 17 Ağustos 2022
- Daha Özgür daha Demokratik Türkiye - 16 Ağustos 2022
- Yaşam sanatının neresindeyiz? - 13 Ağustos 2022
Siyasi iktidar Çankırı’nın Dodurga beldesindeki seçim sonuçlarıyla sevindi. Siyasi iktidarı destekleyenler de sevinmişlerdir diye düşünüyorum.
Ancak şurası var ki bu seçim Diyarbakır’da olsaydı sonuç acaba nasıl olurdu? Ya da İzmir’in bir beldesinde olsaydı.
İktidarın sevincini kıskanıyor değilim ancak bu beldenin seçim sonucundan ülke geneli hakkında sonuçlamalara varmak pek tutarlı gibi gelmiyor.
Bu durum muhalefeti sevindirmesin. Muhalefetin yol haritası olabilecek bir yorumu İvo Molinas sosyal medya hesabından paylaştı: ‘Anadolu’nun muhafazakar sosyolojisini anlayamayanlar, Türkiye’yi sosyal medya coğrafyası sananlar daha çok hayal kırıklığına uğrayacak’.
Siyasi partiler neden sosyologlarla çalışırlar sorusunun cevabı da budur aslında: ‘Sosyolojiyi iyi okuyabilmek’.
Sosyolojiyi iyi okuyabilmek sağlam ve tutarlı politikaların oluşturulmasını kolaylaştırır. Eğer iktidarı elinizde tutuyorsanız algı yönetimiyle sosyolojiye etki etme şansınız yüksektir. Bu da medya ile mümkün hale gelir. Buna en güzel örnek de NATO Madrid zirvesi diyebiliriz.
Muhalefetin yapması gereken öncelikle birer bir markajla çalışmalarını hızlandırmak olmalıdır.
Aslında sorular ve cevaplar belli. Saadet Partisi’nin hazırlattığı ’50 Soru, 50 Cevap’ şeklinde el kılavuzları bu işi görecektir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Dr. Burhan Özfatura’nın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında söyledikleri CHP’nin bugünden tezi yok başlaması gereken en önemli çalışma olmalıdır.
Neden?
Çünkü siyasi iktidar sıklıkla Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK’daki başarısızlığını ezberlenmiş sure gibi okumakta. CHP’nin yapacağı bu çalışma söylenen bu ezberin değişmesinde büyük etki yapacaktır.
Ekonomideki problemlerden dolayı muhalefet partileri kendilerini çok şanslı görmekteler. Evet şansları yüksek.
Ama.
Ama muhafazakâr sağ politikacılar dini terimleri ve konuları daha yoğun kullanmaktalar ve bu da insanların zihnindeki katı din anlayışını muhatap almakta, bu durum da sorgulanmayan ve adeta tabu olarak kabul edilen din ve milliyetçiliğe tam olarak karşılık bulmakta. Bunun önüne geçmek de birer bir markajla sağlanabilir.
Ekonomideki sorunları ve bu sorunların çözümünü en açık şekliyle topluma yani insanlara aktarabilecek olan parti Deva Partisidir.
Ali Babacan dünya piyasalarında tanına ve aynı zamanda kredisi yüksek olan birisi. Kendisinin ekonomideki başarıları da ortada. Bu sebeple ekonomi alanında hazırlanacak bir anlatım kılavuzu (Soru ve cevap şeklinde) başta Deva Partililerolmak üzere bütün muhalefet partileri tarafından kullanılabilir.
Vatandaşlarımıza derinlikli bilgiler aktarmaktan ziyade ekonomideki şimdiki durum ve bu durumun müsebbipleri ve çözüm anlatılsın yeter. Çünkü hala daha ekonomideki kötü gidişi ‘Dış Güçler’e bağlayan milyonlarca insan var. Halbuki unutmadığımız bir cümle var: ‘Ekonominin sorumlusu benim, ben…’
Birkaç konuyu da hatırlatayım.
Birincisi ekonomi ki az önce açıkladım.
İkincisi ‘Güven’ konusu.
Üçüncüsü hukuk ve adalet. KHK’lar konusu..
Dördüncüsü de gençlerin ülkeyi terk etme istekleri. Gezdiğim şehirlerde gözlemlediğim muhafazakar kesimden de olsa gençler ülkeyi terk etmek istiyorlar. Bu gençler aynı zamanda Ak parti ve MHP seçmenlerinin çocukları…Ki bu da gençlerin ülkede gelecek görmediklerinin ispatı.
Seçim ortamına girildiği için bu hatırlatmayı uygun gördüm.
CHP ve Deva Partisine bu seçim döneminde çok iş düşüyor…
Sevgi ve Bilgiyle kalın