- Aslında Bu Bir Veda Yazısı Olacaktı! - 30 Nisan 2023
- Siz Bilinçli misiniz, Bilgili mi? - 26 Nisan 2023
- Her Dava Bir Palavradır - 22 Nisan 2023
Soru zor mu oldu?
Bilmiyorum, belki!
Ama eminim bu sözden sonra siz de bilinçli olmak ile bilgili olmanın farklı şeyler olduğunu anlamışsınızdır.
Gelin bilinç olayına farklı bir cepheden bakalım, ya da bilgili olmanın ne olduğuna…
Bilgili olmak takdir edersiniz ki, herhangi bir şey hakkında bilgi sahibi olmayı ifade eder.
Bilinçli olmak ise kuşkusuz bir aydınlanma halini.
Siz bilgi sahibi olarak bildiğiniz şey hakkında bir bilgiye sahip olabilirsiniz, çünkü ilgi olarak kendinizi onu öğrenmeye vermişsiniz ve o da sizi o şey hakkında bir fikir sahibi yapmıştır.
Fikir tabi ki bilgidir; ama bilinçlilik hali daha farklı bir şeydir, öncelikle bilinçli kişi farkındalık sahibidir, hale göre davranmaz, hali o belirler veya o hale yönelim verir, çünkü onun hali belirli bir bilgiye göre değildir.
Diğer bir değişle onun bilgisi belirli bir bilgiye göre değildir.
Bu da demek oluyor ki bilginin belirli olması bir şeye göre olması anlamına gelmektedir ve bir şeye göre olan bilgi ise o şeye göre düşünmeyi getirmektedir.
Bilinçlilik hali şeylere göre değildir, temelini şeylerden alsa da o artık şeyler üstüdür, çünkü o artık bilginin şeylere göre bilgi olduğunun farkındadır.
Anlayacağınız bilinç bilgi değildir, bir farkındalık halidir; farkındalık ise deneyimi aştığından o artık şeyler üstüdür; ama diğer yandan farkındalık deneyimi de içermektedir.
Buna göre farkında olanın deneyimlemesine gerek yoktur diyebiliriz, çünkü o artık farkındadır.
Farkındalığın üç şekli vardır; bunu kendisinin farkında olan, şeylerin farkında olan ve farkın farkında olan olmak üzere üç parçaya bölebiliriz.
Bu arada ilk iki farkındalık okumalarınıza bir modelleme verirken, yani sizi şeylere göre bir düşünce sistematiğine yönlendirirken üçüncüsü kapatılanın dışına çıkarmakta, sizi dışarıdan bir okuyucu durumuna getirmektedir.
Neden?
Çünkü ilk ikisinde deneyim vardır ve takdir edersiniz ki her deneyimin içinde bir yönelim, bağımlı bir düşünme şekli vardır.
Üçüncüsü ise ilk ikisini içermekle birlikte o artık onların üstünde ve hatta dışındadır, çünkü o artık bir görendir.
Görene yol göstermenin bir anlamı yoktur.
Aslında görmeyene de öyle.
Bilinç şeyleri bütün alır ve bütün aldığı içinde onun şeyleri özelde herhangi bir şeye göre düşünmesi veya tersi, şeyleri belirli bir düşün modeline göre alması olası değildir.
Düşün kalıpları şeyleri belirli bilgilere göre alanlara göredir.
Onlardır belirli bir bilginin tutsağı…
Onlardır kendileri gibi düşünmeyenleri yanılmakla itham edenler.
Oysa biliyoruz ki her bilgi bir şeye göre bilgidir ve o bilinçlilik hali bilgi olarak o şeyi aşmadığı sürece onun herhangi bir şeyin bilgisi olması dışında bir şey olması şansı yoktur.
O nedenle siz bir bilginin doğru olduğu konusunda ne kadar ısrar ederseniz, bilin ki o oranda bir yanılgı içinde olabilirsiniz.
Bu yazıyı okuyan herkes anlatılanı anlamıştır mutlaka.
Bu yüzden benimkisi bir eleştiri değil, çünkü kimseyi eleştirebilecek bir birikimim yok benim. Yazının muradından bağımsız olarak felsefe ile meşgul olanlar böyle anlatırlar ve felsefeyi böyle de tanımlarlar. Bu bana biraz felsefecilerin avuntusu gibi gelir;
Zirve bir düşünce biçimi olarak bu yazıda anlatılanlar kuşkusuz çok kıymetli, bana avuntu gelmesinin sebebi konuşurken kimse hayatın dışına çıkamaz dolayısıyla konuşan herkes içerden konuşur ve konuşurken de mutlaka bir şeye istinaden konuşur.
Bu dediğime itirazınız yoksa eğer, o zaman bir cinali aforizması gelsin;
“Hiç kimse kendiliğinden konuşamaz”