- Kılıçdaroğlu: MİT onun emrinde, bizim gizli kapaklı görüşmemiz varsa çıksın açıklasın - 29 Nisan 2023
- Demir Grup Sivasspor 1 – 3 Fenerbahçe.. - 29 Nisan 2023
- Yurt dışına kayıtlı seçmenler oy vermeye başladı.. - 29 Nisan 2023
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Silopi’de 1 Eylül Dünya Barış Günü mitinginde konuştu. “İlk görevimiz her türlü savaşa ve savaş politikalarına karşı çıkmak olmalıdır.” diyen Sancar, şunları ifade etti:
“Bakın neden savaşa karşı çıkmalıyız? Savaş acıdır, yıkımdır, gözyaşıdır, her türlü tahribatın ana kaynağıdır. Bu ülke savaş politikalarından çok çekmiştir. Savaş aynı zamanda talandır, zulümdür, soygundur, yoksulluktur. Savaş başladığında yoksullar kaybeder, bir avuç zengin kazanır. Yoksulların gençleri, çocukları savaşlarda can verirken bir avuç savaş baronu servetine servet katar. O nedenle savaşlar aynı zamanda sömürü düzeninin besin kaynağıdır, savaş politikaları da öyledir. Savaşlar aynı zamanda çeteleşmenin ve çürümenin de nedenidir. Bu ülkede Kürt soruna güvenlikçi, savaşçı zihniyetle yaklaşmanın büyük yıkımlarını bir kez daha hatırlayalım. Soygun var, sömürü var, talan var, binlerce can kaybı var, devletin çeteleşmesi var. Eğer 90’larda Susurluk gibi kirli soygun imparatorluğu ortaya çıkabilseydi bunun temelinde Kürt sorununda çözümsüzlük ve savaşla Kürt sorununa yaklaşma zihniyeti yatıyordu.
Savaş çürütüyor, savaş çeteleştiriyor. Bugün her an yeni ifşaatlar ve yeni itiraflarla karşılaşıyoruz. Yine çeteleşme, yine mafyalaşma ve bir suç imparatorluğu kuruldu. Ne zaman? 2015’te çözüm süreci bittikten sonra. Bugün her an bir pislik ortaya dökülüyorsa bunun temel sebebi Kürt sorununa savaş anlayışıyla yaklaşmaktır. Üstelik soygunları, çeteleşmeyi, savaş planlarını bölgeye yayarak gizlemeye ve örtmeye çalışıyorlar. Burada hemen şu sınırın öte yanında yaşayan başta Kürt halkı olmak üzere, halklara karşı savaş hazırlıkları yapıyorlar. Güney Kürdistan’da yine işgal politikaları sürüyor. Bütün bunları mevcut iktidar daha da büyütmek istiyor. Hem sömürü düzenini devam ettirsin hem de bütün bu pislikleri, soygunu ve sömürüyü halkın gözünden gizlesin diye.
Cenazeye saygısızlık nasıl bir çürüme ve yozlaşmadır, görüyoruz. O nedenle eğer bu savaş politikalarını durdurmazsak bu çürüme toplumun her tarafını saracak. Mutlaka durduracağız bu savaş politikalarını. Peki, biz neden barış diyoruz, biz neden barışı savunuyoruz? Bazı çevreler biz barış deyince sanki bir aczi ifade ediyormuşuz gibi bir algı yaratıyorlar. Barış istemek zayıflık gibi gösteriliyor. Hayır! Biz barışın ne olduğunu bilerek bu mücadele ve talebi yükseltiyoruz. Barış her şeyden önce savaşın nedenlerini ortadan kaldırmayı gerektirir, çatışmaların sebeplerini yok etmeyi gerektirir. Biz barış diyorsak bu ülkede Kürt sorununa demokratik çözüm istediğimiz içindir. Eğer Kürt sorununda demokratik çözüm olursa bu ülkeye barış geleceğini biliyoruz. Barış mücadelesi aynı zamanda çözüm mücadelesidir. Barış mücadelesi aynı zamanda demokrasi mücadelesidir, özgürlük ve eşitlik mücadelesidir. Demokrasi, eşitlik özgürlük olmadan barış da olmaz. İşte o nedenle diyoruz ki, her alanda demokrasiyi, özgürlükleri, eşitlikleri savunalım. Kürt sorununda siyasal çözümü yaratalım.”
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da Van’da konuştu. “Savaşlar kaybettirir ancak barışlar büyük kazançlar sağlar.” diyen Buldan, şunları söyledi: “Biz de barışla büyük kazanacağız. Ve bu ülke barışa olana hattından mücadelesinden Halk Demokratik Partisinden, projeden ve söz taviz üretimden yürütmektedir.
Cumhurbaşkanı ‘aynı gemideyiz’ diye bir laf söyledi. Devlettenna istemek isterim; biz boyutu gemide tanış ol da. Sizin geminizde kayyımlar var, sizin geminizde yaralarlar var. Sizin geminizde çeteler var, sizin geminizde Çillerler ve Ağarlar var, sizin geminizde beyaz toroslar var. Sizin geminizde var, sizde var, talan var, talan var. Ama biz Kürtler, kadınlar, Ermeniler, Süryaniler, Aleviler farklı inançlar, farklı benzerlikler, farklı benzerlikler aynı gemide olmadık, bundan sonra da ertesiz.
Çünkü vereceğiniz ki siz, siz kaybettiniz. Kaybetmeye de devam. Neden kaybediyorlar? Bugün cezaevlerinde kaybedecekler, Kürt ve siyasetçi olduğu için kaybedecekler. Bugün cezaevlerinde hasta tutsaklar bırakılmadığı için ve onun gün cezaevlerinden hasta tutsakların ölümleri için kaybedilenler, kaybedilecekler. Aysel Tuğluk’a yapılacak ve hukuksuzluk nedeniyle kaybedecekler, kaybedecekler. 80 Vanlı anneliğinizde kaybedilecek olanlar, kaybedecekler. Ve torba içinde bebeklerinin kemiklerini bir babaya için kaybedecekler, kaybedecekler. Kürtler 90’lı yasama yasağından katlediliyordu, 90’I küfürler Kürtler faili meçhullere standardı. Toroslarda Kürtler kaybediliyordu. Ama bir torbaya ağırlıklarını kargolarını annene gönderiyorlar ya da adliyeye çağırıp veriyorlar. İşte size zararsızlığınız, işte iki yüzlülüğünüzün ve bunun için de kaybolmanızın yanında. Tüm öğeleri de Türkiye halkları olacaktır.
Bizim yolumuz bölgesi. Bizim yolumuz güvenli. Bizim yolumuz adalet, hukuk ve insan hakları bölümünde. Birlikte yaşamdır, ortak yaşamdır. Bununla birlikte, bu dilin kullanımlarının birçoğunun, sınırlı bir coğrafyanın genel kabul edildiği sınıftır. Biz Kürt halkı olarakta kabullenilmemesi, genel olarak kabullenilmeyen, cezaevlerinde etkili kullanımı ve hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. İşte için HDP buradadır ve halk için demokratik siyaset yürütüyor. Bu demokratik siyaseti de halkımız için, kadınlarımız için, gençlerimiz için yapmaya devam etmeye çalışıyoruz.”