- Julian’ı Unutma! - 27 Mart 2023
- Geçmişle Övünmek Geleceği Kurtarmadığı Gibi, Geçmişi Suçlamakta Geleceği Kurtarmıyor - 26 Mart 2023
- Erdoğan’ın Tek Derdi Var; O da İktidarda Kalmak - 24 Mart 2023
Seçim sathına girince herkes söylemek istediğini söyleme ihtiyacı duyar. Kimi bu safhada eteğindeki taşları döker, kimi de hedef aldığına o taşları tüm hıncıyla savurur.
Belli ki seçim sathına girince herkes nerde durduğunu gösterme ihtiyacı duymaktadır.
Tabi sorun bu değildir, sorun bunu ifade etme şeklidir; sonuçta bir seçim gelir bir seçim gider, kurgu bu şekilde kurulmuş, bu şekilde devam etmesi en yüksek olasılıktır.
Bunu görmeyen ve her seçimde yerini belli etmek için birilerini tamda birilerin istediği gibi itibarsızlaştırmaya çalışan bizleriz.
Halka uğraşmaları için bir şeyler vermek gerekir.
Bu eskiden siyasetle pek ilgili olmasa da artık siyaset öncellikli araçtır.
Halkı siyasi konulardan uzaklaştırma çabaları beklenen neticeyi vermemiş olacak ki, artık gündemler siyaset içinden seçilmektedir.
Bana kalırsa halkı maniple etmek için siyasettin en etkili rezerv olduğunu teslim etmek ve bunu bulanı da tebrik etmek gerekir. Ne de olsa gelecek kaygısı öncellikli sorundur ve siyaset gelecek kaygısının merkezindeki ‘oyundur!’
Şahsen siyasetle uğraşmayanı görmedim ben ve bundan böyle göreceğimi de beklemiyoruz, çünkü nüfus artışı kaynaklarla paralel gitmiyor ve bu da gelecek kaygısının hep birinci gündem maddesi olarak kalmasına neden oluyor.
İşin aslı ise; sorun çözmek kimseyi zengin etmiyor.
Sanırım bugünden itibaren halkı siyasi konuların dışında kalan konularla meşgul etmeyi başaran liderlere zekalarından dolayı çeşitli ödüller vermek gerekir, çünkü bilginin tuşlar kadar yakın olduğu bu devride o zekalar oldukça istisnadır.
Düşünebiliyor musunuz, halkı hayali düşmanlarla avutabilen bir zekâ ne büyük bir zekadır!
Rusya, eski adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) halkı 70 yıl yalnızca dış düşman paranoyasıyla yönetti. Çin, Kuzey Kore ve Küba, kırık dökük devam etse de hala dış güçlerin biricik rejimlerini yıkmak istedikleri paranoyası üzerinden politika üretiyor.
Karşı uluslardan ABD ise aynı paranoyanın karşı tezini kullandı, kullanıyor. Şimdi halka verdiği narkoz az geliyor olacak ki ‘İslami Terörizm ’in aynı görevi üstlendiğini söylüyor.
Tabi haklı çıkmak gerek, zira haklı olduğun tezini yutturduğun oranda yönetme keyfiyetine bir meşruiyet sağlıyor ve böylece istediğin çevreye istediğin ayarı verebiliyorsun.
Ama haklı çıkmak içinde söyledikleriniz karşısında bir şeylerin olması gerek, o yoksa onu sizin koymanız gerek!
ABD yıllardır haklı olduğunu kanıtlamak ve haklı olduğuna inandırmaya çalıştığı halkını ve diğer halk ve ulusları ikna etmek için düşman figürünü kendisi besliyor. Taliban örgütü ve El Kaide örgütünü ABD’nin kurduğunu bilmeyen yoktur. İŞİD’i de unutmamak gerek pek kullanışlı olsa gerek yine diriltmeye çalışıyor. İsrail’in Haması’ı, Rusya’nın İslami Çeçen gurupları, Türkiye’nin PKK’yı, İran’ın içinde PJAK’ı, dışında Lübnan Hizbullah’ını ve Yemen’deki Şii Husileri…
İlginçtir, ABD her yıl terör örgütleri listesi yayınlar ve bu listeye yeni bazı örgütleri eklerken bazılarını da çıkarır. Demem o ki, siz yalnızca o listeleri takip edin, o örgütlerin vizyon ve misyonlarını anlayabilir ve ABD’nin onları neden terör örgütleri listesine ekleyip çıkardığını anlayabilirsiniz.
Konuyu halkların maniple edilmesi konusunda siyasi liderlerin dehalarından açmıştık.
Umarım siz bu konuda Türk siyasilerin yeteneklerini ve son dönemlerde ülkeyi yöneten Sayın Erdoğan’ın dehasını hafife almıyorsunuzdur. Adamlar 100 yıldır ülkeyi Yunanistan ve Ermenistan’ın Türkiye üzerindeki emellerini ve fırsatını bulduklarında işgal edecekleri paranoyası üzerinden yönetiyor.
Bir politika karşı politikayı da besler ve bu konuda Türk siyasilerin beslemeye çalıştıkları siyasi kurgu Yunanistanlı ve Ermenistanlı siyasetçilerin kendi yurttaşlarını maniple etmek için kurguladıkları kurguyu daha çok besliyor.
Yani daha açık bir ifadeyle Türk siyasetçiler Yunanlıların ve Ermenilerin Türk düşmanlığını Yunanistan ve Ermenistan siyasetçilerinden fazla besliyor.
Ne diyebiliriz ki, sonuçta her siyasetçi kendi siyasetinin neferi olarak hizmet veriyor.
Türkiye siyasetinde Kürt Sorunu ’un sorun olarak kalması çözümünden evladır; bu Rusya’da ‘Çeçen Sorunu’ nun sorun olarak kalmasında da öyledir…
Çoğu ülkede var olan sorunlar bilerek var edilmiştir ve amaç o sorunları hiçbir zaman çözmek olmamıştır, çünkü siyasi meşruiyet o sorunlar sayesinde elde edilmiş, toplum o sayede istenildiği gibi manipüle edilebilmiştir.
O sorunları çözün bu insanlar aç kalır!
İlaç sanayiyle ilgili şöyle bir söz söylenir; iyileştirilmiş hasta kaybedilmiş müşteridir! İyileştirmeyin, öldürmeyin!
Ne yazık siyaset dünyası da öyledir. CIA ve benzeri yapılanmalar bu tür operasyonların maşasıdır. Sanmayın onlar bu tür oyunları kurguluyor, yalnızca sipariş gelen bu tür kurguların operasyonel maşalığını yapıyor.
Bu tür operasyonların menşei genelde sivildir. Çünkü para sivil ellerde dönüyor.