Süleyman Soylu, 10 bin dolar alan siyasetçinin ismini elinde koz diye tutuyor..

0

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. “Mayıs ayının artık son günlerindeyiz. 1 Haziran’da, yeni bir açılma dönemine girilmesi bekleniyor.” diyen Öztrak, şunları söyledi:

“Esnaf dükkânını 1 Haziran’da nasıl açacak? Hafta sonlarında eve kapanma bitecek mi? Yiyecek içecek servisi nasıl olacak? Esnaf hala bilmiyor. Bu belirsizlik hem esnafı hem de çalışanlarını büyük sıkıntıya sokuyor. Ortada bu belirsizliği giderecek, Herhangi bir plan, program, açıklama yok. Esnaf, Erdoğan şahsım hükümetinin keyfini bekliyor. Salgının başında tüm aşı stratejisi, Çin aşısı üzerine kurulmuştu. Nisanda da yerli aşı gelecekti.  Çin aşıları gelmedi, yerli aşıda tarih tutmadı. Yeni umut Alman aşısı oldu. ‘Neden aşı çeşitlendirmesi yapmıyorsunuz’ diye sorduğumuzda, Sağlık Bakanı, Alman aşısının güvenilirliği konusunda şüphelerini açıklamıştı. Amerika, Avrupa, Japonya, Kanada geçtiğimiz yıl ortasında, Almanya’dan aşı siparişi verirken, Erdoğan şahsım hükümeti seyretti. ‘Çin’ dedi, ‘Yerli aşı’ dedi, bekledi. Beş ayı yok yere kaybettik. Sağlık Bakanı hala aşı değil, rakam yağdırıyor… Sayın Bakan hiç kusura bakmayın. Biz artık sizin yalancı çoban taktiklerinize kanmıyoruz. Biz, sizden sayı değil, ciddi bir aşı takvimi bekliyoruz.  50 yaş, 40 yaş, 30 yaş, 20 yaş ne zaman, hangi tarihlerde aşılanacak?

ÜLKE ASKERİ DARBEDEN DAHA BETER SİVİL DARBEYLE KARŞI KARŞIYA

Milletin derdini anlatan muhalefete kumpas kuruyorlar, sonra da pişkin bir tavırla ‘bu daha başlangıç’ diyorlar. Kendi partilerinin genel başkanlığını ve başbakanlık yapmış bir siyasetçiyi polis zoruyla Meclis’e sokmuyorlar. Ülke askeri darbeden daha beter bir sivil darbe vesayetiyle karşı karşıya… Bu vesileyle bir kere daha açıkça söylüyoruz: CHP her türlü darbeye karşıdır, karşı olmuştur. Biz, darbenin postallısına da makosenlisine de karşıyız. Bu ülkede darbelerin gerçek mağduru her zaman CHP olmuştur. CHP bu ülkede ne zaman iktidara yürüse, önü darbelerle kesildi. Mal varlıklarına el kondu, yöneticileri hapislere atıldı. Kimse tarihi ve hakikatleri çığırtkanlıkla tahrif etmeye kalkmasın.

Dünyadaki en güçlü ortaklık suç ortaklığıdır. Suç ortakları birbirlerine göbekten bağlıdır. Birbirlerine mecburdur. Erdoğan şahsım hükümetini açıkça destekleyen, onun hakka, hukuka aykırı davranışlarına karşı çıkanları alenen tehdit eden, hükümetin kendisine polis koruması verdiği, bir organize suç örgütü elebaşı, bir aydır tefrika halinde, beraber yol yürüdüğü eski yol arkadaşlarını ve bir takım kirli ilişkileri deşifre ediyor. Böyle bir durumda, normal işleyen bir demokraside, tarafsız cumhurbaşkanı çıkar, tüm siyasi parti liderlerini bir masa etrafında toplar, siyasetin neleri yapacağını o masada kararlaştırırdı… Erdoğan, iddiaların ortaya atılmasından 24 gün sonra, İçişleri Bakanı’na sahip çıktı. AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan olamadı. Bu ülkede en büyük açığın, tarafsız cumhurbaşkanı açığı olduğunu, bir kez daha gösterdi.

Erdoğan kendi koltuğunu, yine milletin hakkının, hukukunun önüne koydu. Erdoğan şahsım hükümeti, millet iradesinin tecelligâhı TBMM’nin önünü bir kez daha tıkadı. Meclisin denetim görevini yine engelledi. Milli iradeden kaçtı. Mafya-siyaset eksenindeki iddiaların, TBMM’de araştırılması için verilen önerge, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Ne acıdır ki Türkiye’de hükümet, Meclis’ten, milli iradesinden kaçarken, yavru vatan Kıbrıs, bizdeki bu olayların kendini alakadar eden kısmının soruşturmasını kendi Meclisinde yapmaya hazırlanıyor. KKTC Parlamentosu, Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili son iddiaları araştırmak için oy birliğiyle bir Araştırma Komitesi kurdu. Dikkat edin bu soruşturmanın ardından mafya dedikleriniz, suç örgütü lideri dedikleriniz, istihbarat elemanı çıkmasın. Bu rezalet kolay kolay temizlenmez. Şimdi bu tablodan kim hicap duymalı? Elbette Erdoğan’ın vesayetine boyun eğen AK Parti ve MHP milletvekilleri hicap duymalı.  Bu ucube sistemi milletin başına bela eden cürme ve çamura batmış Cumhur İttifakı hicap duymalı.

BREZİLYA DİZİLERİNDEKİ ENTRİKALAR MASUM KALIR

Tabi suç örgütü elebaşına, televizyonlarda cevap yetiştirmeye çalışan İçişleri Bakanı’nın itirafları, AK Parti’nin nasıl kavgalı bir ev olduğunu da ortaya koydu. AK Parti’de herkes, birbirine kumpas kurmuş. Bu ülkenin seçilmiş Başbakanı’nın altından hem AK Parti Genel Başkanlığı hem de Başbakanlık koltuğu kumpasla çekilip alınmış, bugünkü İçişleri Bakanı bu kumpasta rol aldığını açıkça itiraf etti. Kumpasın diğer aktörleri kim? Damat ve Binali Yıldırım. Kumpası kuran kim? Erdoğan. Saray entrikalarıyla milli iradeye darbe nasıl yapılır, bunun kitabını yazmışlar.  Brezilya dizilerindeki entrikalar, bunlarınkiler yanında masum kalır.

Kapısı çalınan mafya şimdi İçişleri Bakanı’na racon kesiyor. İçişleri Bakanı, kendi hükümetine racon kesiyor. Hükümetin küçük ortağı, büyük ortağa racon kesiyor. Tüm bu raconlara maruz kalan Erdoğan da çıkıyor. Millete ve Millet İttifakı’na racon kesmeye, Millet İttifakı’nı tehdit etmeye kalkıyor. Karizması çizilen, ipleri tamamen elinden kaçıran Erdoğan, çaresizliğini milleti ve millet ittifakını tehditle kapatmaya çalışıyor… Şu tabloya bir bakın. Organize suç örgütü elebaşlarıyla bu kadar sıkı fıkı olursanız ya suyundan ya huyundan kaparsınız. İçiniz kararır. İçinizdeki kötülük de dilinize vurur. Dünyanın neresinde bir Cumhurbaşkanı çıkıp, siyasi rakiplerini tehdit eder. Hangi aklı başında cumhurbaşkanı, bundan vazife çıkaracak kendini bilmezlerin önünü açar? Ülkesini, demokrasisini böyle bir riske atar? Allah Aşkına! Rakiplerini açıkça tehdit eden, ‘Daha neler olacak neler’ diyen bir Cumhurbaşkanı’na, bu ülkede yabancı yatırımcı canını, malını nasıl emanet eder?

RACONU MİLLET KESECEK

Biz hatırlatalım. Raconu, siz lebalep kongreler yaparken, doğru dürüst destek vermeden kapattığınız esnaf kesecek. Raconu, tarladaki ürünü para etmeyen çiftçi kesecek. Raconu, sayıları 10 milyonu aşan işsizlerimiz kesecek. Raconu, bayram ikramiyesinden 400 lirasını iç ettiğiniz emekli kesecek. Raconun kralını, kaçtığınız milletimiz, o korktuğunuz sandıkta kesecek. Ülkede herkes burnundan soluyor. Alın terini tarlasına döken çiftçi son derece kızgın.

2018 haziran ayından bu yana dört tane Merkez Bankası başkanı gördük. Neredeyse her 9 ayda bir, bir Merkez Bankası başkanı değişti. Yine gece yarısı kararnameleriyle başkan yardımcıları görevden alındı. Dün de öğrendik ki, Merkez Bankası’nda genel müdürlüklerden, birim müdürlüklerine kadar orta ve alt kademe 100’e yakın yönetici görevden alınmış. Merkez bankalarının en önemli sermayesi güvendir. Hükümetin elinde oyuncak olmuş bir Merkez Bankası, istikrarı sağlayamaz. Türk Lirası bugün Amerikan Doları karşısında tarihi dipleri gördüyse, sebepleri bunlardır. Hayat pahalılığı ise almış yürümüş.

“TAM BİR DEVLET KRİZİ YAŞANIYOR”

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, basın mensuplarının sorularına da yanıt verdi. Öztrak, Süleyman Soylu’nun Sedat Peker’e koruma verilmesi konusunda emniyetten isimler vermesi ve Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan’ın “Soylu’nun ifadelerinden toplum rahatsız, Mustafa Çalışkan gibi insanı kim nasıl açığa alınacak, görelim” demesi hakkında “Erdoğan, ipin ucunu kaçırdı. Artık yönetemiyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil… Bürokratlar ülkedeki bu kirliliğin ve yaşananlardan toplumun son derece rahatsız olduğunun farkında. Tam bir devlet krizi yaşıyoruz. Bu noktada bürokratların ifadelerini tartışmayı doğru bulmuyorum.” dedi.

Anadolu Ajansı’nın (AA) Sedat Peker’in koruma kararıyla ilgili “FETÖ izinin tespit edildiği” ile ilgili haberinde bugün AKP Milletvekili olan dönemin İl Emniyet Müdürü Selami Altınok ile bugün Ankara Valisi olan dönemin İstanbul Valisi Vasip Şahin’in de imzalarının yer alması ve bu haberin silinmesine ilişkin de Öztrak şöyle konuştu:

“Öyle görünüyor ki AA, FETÖ izi ararken yolu AK Parti’ye çıkmış, bundan da çok heyecanlanmış. Bulduğu belgeyi silmek için de boşuna uğraşmış. FETÖ’nün izini bulmak için ‘her işin sorumlusu benim ben’ diyene bakacaksın. Bu ülkede suç örgütü elebaşına koruma tahsis eden de o, örgüt ele başlarının mitinglerine göz yuman da o, ‘akademisyenlerin kanlarından banyo yapacağım’ dendiğinde ‘görmeyin, duymayın’ diyen de o. Bir başka mafya elebaşı Genel Başkanı’mızı tehdit ettiğinde ‘aldırmayın’ diyen de o. Muhalefet liderlerine kumpaslar düzenlendiğinde ‘bunlar daha iyi günleriniz’ diyerek durumdan vazife çıkaranlara cesaret veren de o. Partisinin önceki genel başkanlığını, başbakanlığı yapmış bir kişiyi polis zoruyla Meclis’e sokmayan da o.”

“10 bin dolar alan siyasetçi kim?” tartışmasına ilişkin de Öztrak şöyle konuştu: “Erdoğan’ın Genel Başkanı olduğu AK Parti kendi içinde kavgalı olan, komplolar ve kumpaslarla yönetilen bir parti. İçişleri Bakanı çıkıyor, ‘mafyanın bir milletvekilini aylık 10 bin dolar maaşa bağladığını’ söylüyor ancak ismini açıklamıyor. Niye? Elinde koz diye tutuyor. Parti içi kavgalarında kullanacak. İçişleri Bakanı kamu görevlisi olduğunu unutup bu vekili yetkili makamlara bildirmeyerek suç işliyor, suç… Yargı suç işleyen bakan hakkında da resen harekete geçmiyor. Türkiye bırakın hukuk devletini kanun devleti olmaktan bile çıktı.”

AK Parti’nin seçim yasası taslağının hazırlandığı yönündeki haberlere ilişkin Öztrak, “Biz baştan itibaren barajlardan yana olmadığımızı söylüyoruz. Benim anlamadığım husus şu, bu mevcut ucube başkanlık rejimini getiren Cumhur İttifakı, seçim barajını niye tartışıyor? Hükümet artık Meclis’ten çıkmıyor ki, hükümeti artık cumhurbaşkanı kuruyor, milletvekilliğinden istifa eden kişiler bakan oluyor. İstikrarı sağlamak için Meclis’te çoğunluğu güçlendirecek baraj mekanizmasına ihtiyaç yok. Anlayabildiğimiz kadarıyla getirdikleri bu ucube rejimi kendileri bile anlayamamış.” dedi. 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz