Tarihin Mutluluk Sayfaları

0
Latest posts by Şükrü Gülmüş (see all)

Bomboştur.

Boşuna mutluluğu aramaya kalkışmayın.

Çünkü tarih;

Acıları, savaşları, yıkımları, felaketleri yazar.

Ve onun için olsa gerek; ‘’Tarih sınıfların, halkların ve ulusların savaşlarını yazar’’ derler.

İnsanlık alemi açısından tarihin sayfaları bomboştur.

Bugün, tarih itibariyle; 26. Ocak.2023

Günlerden Perşembe ve saat: 11.26…

X

Bugün acılı tarihimizde sizi tam-ı tamına 43 yıl öncesine götüreceğim.

Bugün aynı zamanda değerli devrimci, gözü pek ve yiğit insan Necmeddin Büyükkaya’nın de ölüm yıldönümü.

Ben Necmeddin ve onun gibilere hep saygı duydum. Kuşkusuz birçok neden var. Ancak benim için en önemli neden şudur.

Necmeddin dışardan içeriye girme cesareti gösterdi. Yani onun durumunda olanlar onlarca ve yüzlerce insan içerden dışarıya kapağı atmak isterken; O, İsveç gibi bir Avrupa medeniyetini elinin tersiyle itti ve ülkesine girme cesareti göstermesidir.

Bu bana hep İhsan Nuri Paşa’nın Fransız gazeteciye verdiği o şahane yanıtı hatırlatır.

‘’Yenileceğimizi bile bile bu savaşı başlatıyorum. Ama halkıma ve dünya insanlık tarihine bir miras bırakmak istiyorum’’ deyişi gibidir.

1980’lerin o günlerini hatırlayın. Alında daha 1977’lerde, 1979’larda 12 Eylül Faşist Cuntasının geleceğinin tamtamları çalmaya başlamıştı. Birazcık politik olan her Kürd bunu biliyor olmalıydı. Bilmiyorsa tek kelimeyle ‘’Ahmak’’tı.

Biz biliyorduk.

Biliyor ve tedbirlerimizi almaya çalışıyorduk.

O nedenle de daha 12 Eylül gelmeden ricat taktiğine başvurduk. Buna ‘’Kısmen geri çekilme’’ dedik. Ne tümden kaçtık ne de hiçbir şey yokmuş gibi davrandık.

Birey olarak değil, parti ve hareket bu karar alınmıştı. Bu karar gereği Serxet’ten Binxette çekilmeler başlamıştı.

Ben bölge olarak ZAT’ı üç ay Mardin’de konumlandırdım. O çıkınca beni de arkasından bölgeden aldılar ve arkasından Binxet’e geçtim.

Pir Kemal’in Urfa Cezaevi’nden firarını ben, Kesra Kenco’da Tv’lerden öğrendim. Bir ay sonra da o ve Halil Ataç’la Kobani’nin bir köyünde buluştum.

Halep, Şam ve ardından Lübnan- Beyrut’taydık.

1980’in yılbaşında Kemal Canpolatların köyüne yakın Şuf dağlarında yılbaşımızı kutladık. Ardından Zat, beni Beyrut’a çağırdı. Bir apartmanda oturup konuştuk. Yanında hayatımda görmediğim bir adam vardı.

Adı: ZAT-ullah’tı.

Onun dışında bir şey bilmiyordum. O da beni tanımıyordu. Ve ZAT’tan yeni PKK-MK görevimizle beraber yeni Eyalet Örgütlenmesiyle yola çıktık.

Beyrut-Şam arasındaki kontrol noktasında El Muhabarat beni aldı. Filistinli olduğuma inanmadı. Ancak ben bir takiyye yaparak kendimi Acilci gösterdim. Karkoldaki kontrol noktasından geçti. Gelip Zatullah’ın yanına oturdum.

Kobani’ye geldik.

Artık Kolombo Mahmud’un refakatindeydik.

Ve geçişimizi o yapacaktı.

Tam 15 gün evde kaldık.

Ve ZAT’ın Zattullah’ı çözülmeye başladı.

İşte 43 yıldan beri adını yazmadığım bu ZAT’ın Zatullah’ını yazacağım. O da ortaya çıkmalı ve 43 yıl öncei tarihi muhasebemizi yapmalıyız.

Yooo .. Bakmayın siz ‘’Xoca kafasına esen her şeyi yazıyor’’ demelerine. Ben neyi ne zaman, nerde ve niçin yazacağımı gayet iyi bilirim. Çünkü dersimi GKG’dan almışım.

O, ‘’Gerçekler bilinmesi, ara sıra söylenmesi için vardır’’ düsturunu bana fısıldamıştı.

Her gerçek, her yerde ve her zaman söylenmez.

O kadarını bilirim.

Yani…

26. 01.23

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz