Temelli: Hangi siyasi görüşten olursak olalım şimdi bunların hiçbir önemi kalmadı; demokrasi zeminine ihtiyacımız var

0

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “Yerel Demokrasi İçin İzmir Buluşması”nda konuştu. “Şimdi artık Türkiye’de yaşayan herkes mutsuz ve bu karanlığın içine sıkışmış durumda.” diyen Temelli, şunları söyledi:

“İşte bu yüzden diyoruz ki gelin bu karanlığı hep birlikte parçalayalım, gelin yan yana, omuz omuza duralım, el ele verelim, bizden adaleti, hukuku çalan bizim yeni yaşam udumuzu öldürmeye çalışan bu iktidara karşı halklarımız yan yana gelerek bu mücadeleyi yükseltsin. İnanıyorum ki bu demokrasi buluşmaları ülkenin önünü açacaktır. Çünkü bizim bir fikrimiz, bir hayalimiz ve umudumuz var.

Biz tüm Türkiye halkları olarak hangi etnik kökene sahip olursak olalım, hangi toplumsal kesimi temsil edersek edelim; emekçisi, kadınıyla, tüm kimliklerle bir arada yaşamak istiyoruz. Bizim bir arada yaşama irademiz var. Bunu engellemeye çalışanlara karşı biz bir arada yaşama irademizi dün olduğu gibi bugün de ısrarla sürdürüyoruz. Çünkü bu bizim irademiz ve fikriyatımızdır. Bunun yolu demokratik cumhuriyeti inşa etmekten geçiyor. Tekçi anlayışa bu faşizan zihniyete karşı bu otoriter rejime karşı çoğulcu, laik demokratik bir cumhuriyeti inşa etmek zorundayız.

Selahattin Demirtaş adına verilen karar, ülkenin son umuduydu ve bunu bir çırpıda yırtıp attılar. Sevgili Selahattin Demirtaş ile ilgili alınan kararın gereği yerine getirilseydi hukuk adına çok önemli bir adım atılmış olacaktı. Bugün cezaevinde olan başta Sevgili Selahattin Demirtaş, sevgili Figen Yüksekdağ başta olmak üzere 6 binden fazla arkadaşımız suçlu oldukları için değil, bir sevdaları olduğu için oradalar.

Tam da bu kararla birlikte bu adaletsizliğe yönelik bir umut doğacaktı. Bırakın bu kararı tanımayı apar topar uyduruk bir şekilde verilen bir karar istinaf mahkemesinde onaylandı. Bu o kadar bariz bir şekilde adaletsizlik haline dönüştü ki hiçbir yasayı hiçbir vicdanı dinlemeksizin, topluma dayatılan bir yargı şiddetine dönüştü. Devlet elindeki tüm imkanlarla bir polis, yargı ve jandarma şiddetini bu topluma dayatmaktadır ve bunun üzerinden iktidarını sürdürmeye çalışmaktadır. Buna son verebiliriz. Biraz cesaret çokça kararlılıkla bu gidişata son verebiliriz. Şimdi buna son verme zamanıdır. Eğer biz bu devlet aklının bu faşistlerin tuzağına düşmez, irademizi teslim etmez ve yan yana gelip bu güçlü dayanışmayı gösterirsek bunların hepsini süpürüp atarız. Bunu başaracak gücümüz var. Yeter ki kendimize güvenelim ve cesaretli adım atalım.

Hangi siyasi görüşten olursak olalım şimdi bunların hiçbir önemi kalmadı şimdi bi demokrasi zeminine ihtiyacımız var. Yaşamak için var olmak ve demokrasiyi inşa etmek için bu zemine ihtiyacımız var bunu var etmeliyiz. Önümüzde yerel seçimler var ve seçimler bize bu zeminin imkanını sunuyor. Onun için yerel demokrasi buluşmaları diyoruz. Yerel demokrasiyi ilçemizde, ilimizde, yerelimizde var edebilirsek ondan sonrası kolay bu iktidardan kurtulacağız. Bir daha bu zihniyet geri gelemeyecek.

Bu ülke emekçiler bir cehenneme dönüşmüş durumda adeta kölelik koşulları geçirdi. Asgari ücreti 2000 bin liraya çıkardık diye övünüyorlar ama bu asgari ücret açlık sınırının altındadır. Bugün yoksulluktan en büyük gelir dağılımı adaletsizliğine sahip 5 ülkeden biriyiz. Yoksulluk her yere yayılmış durumda.

Bir ülkede yoksulluk yayılıyorsa topluma düşen yoksulluktur. Türkiye’nin her yeri yoksul. Kişi başına gelir 8700 dolara düşmüş durumda. Ama Şırnak’ta kişi başına gelir 500 dolar, Van’da kişi başına gelir 3 bin dolar, Karadeniz’de kişi başına gelir 4 bin dolar. Adaletsizlik her yerde, hem iktisadi hem de diğer haklar konusunda adaletsizlik her yeri sarmış durumda. Bu adaletsizliğin olduğu her yerde şiddet var. Günde ortalama 6 emekçi bu şiddet altında hayatını kaybediyor. Şiddet bir toplumun olağanı haline gelmişse değerlerini yitiriyor demektir. Şiddet bütün kentleri kuşatmış durumda, bütün kentlere yıkımı dayatıyor. Kentsel yıkımı yaşıyorlar, kentler bütün değerleriyle çöküyor. Faşizmin bu betonlarla kendisini temellendiriyor, yol yapmak gökdelenler yapmak. Nerede topluma dair yaşam varsa oraları işgal etmek.

Suriye’nin önünü açacak şekilde inisiyatif almalıyız. AKP’nin seçim tuzaklarına ve hesaplarına Suriye halkları feda edilemez. Türkiye muhalefetine düşen bunun gereğini yapmak ve AKP’nin savaş çığırtkanlığına karşı çıkmaktır. Bu savaşa son verebiliriz. Suriye’de barış demek Türkiye’de demokrasi demektir. Demokrasi için öncelikle bu iktidardan kurtulmalıyız. İşte yerel seçimler geliyor ve bu hepimiz için büyük bir fırsattır. Bu yerel seçimlerde nerede olursak olalım büyük düşünelim. Hem Orta Doğu hem de Türkiye’nin her yerini birlikte düşünelim. İzmir’deysek Van’ı, Antalya’daysak Kars’ı düşünelim birlikte bir çözüm üretelim.

Büyük dönüşüm için öncelikle metropollerde bu cumhur ittifakı denilen zihniyeti geriletmek için atmamız gereken adımları atmaktan geri durmayalım. Cesaretle adım atalım bu anlayışı geriletmek demek, özgürlükler anlamında güçlü bir adım atmak demektir. Barış var etmek anlamında büyük bir hamledir o zaman tecrit de kırılır bütün yoldaşlarımız da özgür kalır. Demokrasi cephesinin halkımızın beklentilerine gereken cevabı vereceğiz. Bu da bizim sözümüzdür.

AKP-MHP ittifakını geriletecek hamlelerden kendimizi sakınmayacağız. Bu fedakarlığı yapacağız, herkesin yüreği ferah olsun. Bu fedakarlık bizi de büyütecektir. HDP Türkiye’nin köprüsüdür, bu köprü barış ve demokrasi köprüsüdür. İnanıyorum ki 31 Mart’tan sonra çok daha aydınlık bir ülkeye uyanacağız.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz