‘Tü kaka Batı’ diyerek batılı gibi yaşamak

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Çok eskilere gitmek istemiyorum. Batı dünyasında başlayan ve gelişen sanayi devrimi ve sonrasında oluşan hayat eskiden beri şark dünyasını hep ilgilendirmiştir. 

Günümüz dünyası birçok yönleriyle eski kıyaslamalardan farklıdır. Hepinizin de duymuş olduğu ‘Yaşantıları var dinimiz gibi, dinleri var yaşantımız gibi’ cümlesi, batı dünyasına duyulan hayranlıkla birlikte aslında ‘dinimiz’ dediğimiz İslam’la gururlanmayı da içinde barındırır. 

Günümüzde şark dünyası ve o dünyada yaşayan Müslümanlar sürekli olarak batıyı ve batılı hayat tarzını kötülerler. 

Dinlerini, ahlak anlayışlarını, aile hayatlarını yerden yere vurarak Müslümanların yaşantılarını kutsarlar. Yapılan birçok araştırmalar batılı ülkelerdeki dürüstlük ve güvenin çok daha üst seviyelerde olduğunu gösterse de, Müslümanlar buna inanmak istemezler. Hatta İslamilik endeksi gibi araştırmalar bile batılı ülkelerin çok daha İslami olduğunu ortaya sermiştir. 

Müslümanlar ve Müslüman ülkeler gerçekten araştırma yapılması gereken ilginç ülkeler. Bana göre de, Türkiye bu ülkeler arasında en ilginç olanı.

Neden mi? 

Çünkü Türkiye tipik bir şark ülkesi değil ve aynı zamanda da tipik bir batılı ülke de değil. Türkiye kendi nevi şahsına münhasır bir ülke. 

Hem din (İslam), hem eski Türk dini gelenekleri ve hem de batı ile entegre olma çabası olan bir ülke. 

Bugün ülkemizde muhafazakarlar iktidarda ve dindarlar dediğimiz kesim, eskiye oranla çok daha geniş imkanlara sahip. 

Geniş imkanlara sahip olmak maddi zenginliği de beraberinde getirdi ama bence bu zenginlik sindirilemedi. Bu yüzden garip bir sosyal tabaka oluştu. Beni bu sosyal tabaka çok ilgilendiriyor. Bu yeni sosyal tabaka her türlü imkana sahip: maddi zenginlik, akademik birikim ve İslam. 

Bu yeni sosyal tabaka, bana göre aynı zamanda laik. Yani dinle dünyayı tam olarak ayırmış durumda. Buraya kadar bir sorun yok gibi gözüküyor. Çünkü dini duygular ibadetlerle yaşanıyor ve dünyevi hayat bütün insani hırslarla birlikte sürekli gelişiyor. 

Sorun olan konu ne peki? 

Sorun şurada: Batı dünyası laik hayat tarzı yüzünden sürekli eleştiriliyor. Bu eleştiriyi yapanlar da Müslümanlar. 

Yaşanan hayata bakıyoruz ve Müslümanların da aynı şekilde olduğunu görüyoruz. 

Peki o halde neden eleştiriyorsunuz? 

Çünkü ellerinde İslam gibi bir din var ve o dinin anlayışlarına göre hayat laik olamaz. Ama Müslümanlar laik olarak yaşıyorlar. 
Peki neden eleştiriyorlar? 

Çünkü dinlerinin üstünlüğünü ispatlama dertleri var. Çünkü dinlerini ‘en iyi din benimkisi’ yarışında birinci getirmek zorundalar. 

Tü kaka batı söylemi ve yaşanan hayat. 

Müslümanlar sürekli ama sürekli olarak batıyı eleştirerek yerden yere vurmak istiyorlar. Bu psikoloji devleti yönetenlerden, toplumun en alt tabakasına kadar yayılmış durumda. Halkın içinde bu psikolojinin cisimleşmiş cümlesi ‘gâvurlar, bizim ilerlemememizi istemiyorlar’. 

Hem aşağılayarak ve hem de gururlanarak batı dünyası hedef tahtasına oturtuluyor. Baktığımızda ne görüyoruz? Gâvur ve tü kaka batı Müslümanların ilerlemesini istemiyor ve Müslümanlara sürekli düşman. 

Bu konuda da buraya kadar herşey normal, eğer bu söylemin arkasında durup ona göre yaşayan insanlar varsa. 

Sorun olan konu ne peki? 

Bu söylemde olan dindarlar, Müslümanlar sürekli eleştirdikleri, yerden yere vurdukları ve hatta aşağıladıkları batı tarzı hayat şeklini aynı şekilde yaşıyorlar. 

Tekrarlayalım. 

Sürekli eleştirilen hayat tarzının aynısı yaşanıyor. 

İki sorun geliyor aklıma: 

  1. Madem eleştiriyorsunuz, neden aynısını yaşıyorsunuz? 
  2. Madem yaşayacaksınız ve yaşıyorsunuz, neden eleştiriyorsunuz? 

Eleştirdikleri hayatın aynısını yaşadıklarını nereden biliyorum? 

Sözünü ettiğim bu yeni sosyal tabaka, bütün Müslümanlıklarıyla büyükşehirlerin elit cafelerinde, restoranlarında ve kıyı şeridimizdeki tatil beldelerinde boy göstermekteler. 

Toplumun diğer kesiminin aklında olup soramadığı soruyu da benim yöneltmem gerekiyor: 

‘Hani siz bu hayat şeklini sürekli eleştiriyordunuz, hani siz bu hayat tarzını batılı bulup sürekli ‘tü kaka’ diyordunuz, hani siz bu insanları yıllarca sorguluyordunuz; bu mekanlarda ne işiniz var?’ 

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikPolitik Tahakküm ve Politik Eylem
Sonraki İçerikYüzemez Yunuslar Havuz İçinde… Bir Mahsuni Şarkısından Özgür Basına Yol Çizmek…
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz