Türkiye At Irkları II – Türkiye’de Neredeyse Nesli Tükenmiş (Critically Endangered) ve Nesli Tükenmiş (Extinct) At Irkları

0
Prof. Dr. Orhan Yılmaz

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (International Union for Conservation of Nature – IUCN) tarafından canlı hayvan türleri “düşük risk altında” (lower risk), “tehdit altında” (endangered) ve “nesli tükenmiş” (extinct) olarak 3 kategoride incelenir.

İlk gruptaki düşük risk altında (lower risk) olan canlılar yine kendi içinde 3 alt kategoriye ayrılır: “En az endişe edilen” (least concern), “koruma gerektiren” (conservation dependent) ve “neredeyse tehdit altında” (near threatened).

Tehdit altında (endangered) türler de yine kendi içinde 3 gruba ayrılır: “hassas” (vulnerable), “tehdit altında” (endangered) ve “neredeyse nesli tükenmiş” (critically endangered) türlerdir.

Nesli tükenmiş türler de “nesli tükenmiş” (extinct) ve “doğada nesli tükenmiş” (extinct in the wild) olarak iki alt gruptur.

Türkiye’de, Arap ve İngiliz gibi yarış atları dışında, atlar için soy kütüğü (şecere) uygulaması yoktur. Bu nedenle birazdan bilgilerini vereceğim 9 at ırkının kimisinin neredeyse nesli tükenmiş, kimisi ise nesli tükenmiş kategoridedir. 

1. Çamardı Kulası: Niğde’nin Çamardı İlçesi’nin köylerinde genellikle yılkı halinde yaşarlar. Ancak son yıllarda sayıları bulunamayacak kadar azalmıştır. 

Özellikle kış mevsiminde ağaç kabuklarını dahi yemek zorunda kaldıklarından, çene ve diş yapıları sağlamdır. Zor tabiat şartlarında yaşamanın verdiği bir özellik olarak kolay kolay sakatlık görülmez. 

Genel vücut yapısı olarak göze hoş gelen bir görünümleri vardır ve Akhal Teke Atı’na benzerler. Ancak ondan daha kısa, tıknaz ve iri kemiklidirler. Son derece süratli hayvanlardır.

Tırnakları oldukça sağlam yapılı olup, siyah renklidir. Kemik ve eklem yapıları sağlamdır. Bilekleri kısa ve sağlam yapılıdır. Donları kula donun açıktan koyuya kadar tonlarıdır. Çamardı Kulası ırkında seki ve nişaneler çok nadir görülür (Seki ve nişanelerin ne olduğundan, ileriki yazılarımızda bahsedilecektir).

2. Hınısın Kolu Kısası: Bu ata ismini veren kolu kısalık, ön bacakların kısalığı ile ilgili değildir. Göğüs çok derin olduğu için, yandan bakıldığında ön bacaklar kısa olarak görülür. Bu yüzden bu ismi almıştır. Çok çevik ve hızlı bir attır.  Kolay kolay yorulmazlar.

Bu atların en önemli özelliği aniden çıkış yapabilme, durabilme ve manevra yapabilme özellikleridir. Bu özellikleri sebebi ile uzun yıllar cirit atı olarak kullanılmışlardır. Fakat son 25-30 yıldır Erzurum’da oynanan cirit oyunlarında Arap atı tercih edildiğinden, önemlerini yitirmişlerdir. 

Cidago yüksekliği 135-138 cm civarındadır. 

3. Karacabey Atı: Yerli Anadolu Atı ile Arap Atının melezlenmesi sonucu Karacabey’de üretilmiş bir at ırkıdır. Çifteler Harasından getirilen kısraklara yetiştirme kuralları içinde zaman zaman safkan Arap ve yarımkan Arap aygır damızlıkları vermek suretiyle, uzun yıllar süren bir yetiştirme programı çerçevesinde ortaya çıkmıştır. 

Tam bir binek, koşum ve tarım atıdır. Birçok örnekleri Türkiye’nin değişik yerlerine dağılmıştır.

4. Karakaçan Atı: Trakya’da, Trakya Atından başka Karakaçan Atı da yetiştirilir. Ancak sayıları oldukça azalmıştır. Karakaçan Atı iri yapılı, geniş karınlı, düşük ve geniş sağrılı hayvanlardır. Eğer eğitilirlerse, güzel bir koşum hayvanı olabilirler.

Bunlar genellikle gezici olarak, yılkı halinde dolaşmakta ve kış aylarını Marmara sahillerine yakın yerlerde geçirmektedir. Yazın ise kuzey sahillerine göç etmektedirler. 

5. Kırşehir Kurutlu Kaytalısı Atı: Kırşehir’de yetiştirilen yerel bir ırktı, ancak neslinin tükendiğine inanılmaktadır.

6. Kızılcahamam Topuğu Kıllısı Atı: Kızılcahamam çevresinde yetiştirilen yerel bir ırk idi. Bu ırkın da neslinin tükendiğine inanılmaktadır. Sadece fotoğraflarda kalmıştır. 

Tırnakların üst kısmındaki ince kısıma “bukağılık” adı verilir ve atın ayağına ip bağlanacaksa, çıkmaması için buraya bağlanır. Bukağılık kısmının üst kısmında, nispeten geniş olan kısıma ise “atın topuğu” adı verilir. Bazı atlarda bu kısımda uzun kıllar bulunur. Kızılcahamam Atı’nın adı buradan gelir.

7. Nonyus/Karacabey Nonyus Atı: Türk Silahlı Kuvvetlerinin ağır koşum atı ihtiyacını karşılamak amacıyla başlatılan bir çalışma neticesi yetiştirmesi başlatılmıştır.  Macaristan’dan getirilen Nonyus ırkı damızlık atlar bir süre Karacabey Harası’nda yetiştirilmiştir. Nonyus Atlarının, yerli atlarımızla melezlemesi ile üretilmiş bir ırktır. 

Ağır cüsseli, sert mizaçlı hayvanlardır. Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri, canlı hayvanlar ile yapacağı işler için motorize olduğundan, artık yetiştirmesi yapılmamaktadır.

8. Trakya Atı: Trakya’nın her tarafında yetiştirilirler. Ancak ülkemizde şecereli (soy kütüklü) yetiştiricilik (Arap ve İngiliz Atları hariç) yapılmadığından, neslinin neredeyse tükenmiş olduğuna inanılmaktadır.

Trakya atı, Anadolu atına benzerse de, üretme bölgesinin uygunluğu, mera ve otlakların bolluğu, yöre halkının tarım yönünden ileri teknikleri uygulaması bakımından Trakya Atı, Anadolu Atından daha iri yapılı ve kuvvetlidir. 

Genellikle diğer Anadolu yerli atları gibi, Trakya atı da kanaatkâr ve her türlü zorluğa dayanıklı bir hayvandır. Eğer ıslah edilirlerse, iyi bir süvari ve hafif koşum hayvanı olabilirler. 

9. Uzunyayla (Çerkez) Atı: Uzunyayla Atı’nın kökeninin, 93 Harbi sonrasında Osmanlı topraklarına göç eden Kafkasya kökenli Çerkezler dolayısı ile Kafkasya olduğu bilinmektedir. Uzunyayla yöresi, Kayseri’nin Pınarbaşı ile Sivas’ın Gürün ilçesinin köylerini içine alan bir bölgedir. 

Uzunyayla Atı olarak günümüzde sadece bir örneğinin olduğuna inanılmaktadır. Gerçekleştirdiğim saha araştırmalarında, sadece Kayseri, Pınarbaşı, Halitbeyören Köyü’nde bir adet Uzunyayla (Çerkez) Atı’na rast geldim. Ben inceleyip, fotoğrafladığım 2011 yılında at, 5 yaşında idi. Şu anda Kayseri’de bir at meraklısının elinde olan at, 16 yaşındadır.

Önceki İçerikFelsefe Yazıları: ‘Bilgenin Farkı’ 
Sonraki İçerikEğlenceli Bir Pazar Yazısı: Evrim varsa onun en büyük ispatı benim
1962, Etimesgut doğumlu. Tokat’ın Zile İlçesi’nden Atatürkçü, milliyetçi, zooteknist, SP seveni, Alevî dostu, evcil hayvanların fahri avukatı, feminist ve motosikletçi bir köylü çocuğudur. 1984 yılında Ankara Ziraat F., Zootekni B.’nü bitirdi. 1997'de Birleşik Krallık, U. of Aberdeen’de yüksek lisans, 2007'de Ankara Ü., Fen Bil. Enst. (Zootekni B.)’nde doktora çalışmasını tamamladı. Mesleği ziraat dışında, Çerkez Kültürü ve Alevilik gibi sosyal alanlarda da amatörce akademik çalışmalar yapmaktadır. Kitap okumak ve motosiklet kullanmak özel ilgi alanlarıdır. “Hayvanları sevmeyen, insanları da sevmez” görüşünü savunan, hararetli bir hayvan sever ve hayvan hakları savunucusudur.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz