- Kılıçdaroğlu: MİT onun emrinde, bizim gizli kapaklı görüşmemiz varsa çıksın açıklasın - 29 Nisan 2023
- Demir Grup Sivasspor 1 – 3 Fenerbahçe.. - 29 Nisan 2023
- Yurt dışına kayıtlı seçmenler oy vermeye başladı.. - 29 Nisan 2023
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK sonrası konuştu. “Cumhuriyet nedir ve sultanlıktan farkı nedir?” diye soran Öztrak, şunları söyledi:
“Büyük Atatürk; Cumhuriyetimiz ikinci yaşına girerken, İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda, öğrencilerin sorusu üzerine, bunun cevabını gayet güzel vermiş. ‘Cumhuriyet, ahlâkî fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuskâr insanlar yetiştirir. Sultanlık, korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, zelil, sefil ve rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.’ Cumhuriyet ahlak üzerine inşa edilir. Ucube şahsım rejimleri ise korku üzerine. Cumhuriyet kalpleri birleştirir. Tek kişinin iradesine dayanan rejimler ise kutuplaştırır. Toplumsal kutuplaşma, demokrasiye vurulmak istenen darbe için en stratejik araçtır. Ülkemizdeki toplumsal kutuplaşma, toksik seviyelere ulaştı.
Cumhuriyet liyakat sistemidir. Tek kişilik şahsım rejimleri ise saraya sadakat sistemidir. Milletin tüm imkânları, bir avuç saray yanaşmasına seferber edilir. Güreşçiler kamu bankalarına, yönetim kurulu üyesi yapılır. ‘Bir tek güvenlik makalesi okumadım, bu konuda bir şey biliyorum desem yanlış olur’ diyen kişi İçişleri Bakanı yapılır. Rüşvet alanlar, büyükelçi yapılır. Vatandaş, bir yandan akşam eve nasıl ekmek götüreceğini düşünür, diğer yandan ödediği vergilerle, ‘itibardan tasarruf olmaz’ diyen sarayı besler. Millet evladını, yemez içmez okutur. İki üniversite bitiren vatan evlatları, asgari ücretle iş bulamaz. Ama sarayın yanaşmaları üç beş maaşla keyif çatar, lüks arabalarda burunlarına pudra şekeri çeker.
Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi; tek kişilik şahsım rejimleri ise şürekâsının, yanaşmasının hamisidir. Saray başka ülkelerin talebiyle, ülkemizde tuttuğu, milyonlarca Suriyeliye, milletimizin kesesinden, milyarlarca dolar akıtır. Ama vatandaşlarımız hayat pahalılığı altında, inim inim inler. Suriyeli sığınmacının ‘bana vatandaşlık geldi, istemedim. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsam, maaşım olmaz, rezil olurum’ sözleri, sarayın milletimizi ne hale getirdiğini ne güzel anlatıyor.
Cumhuriyet yarını düşünerek, inşa eder, fabrikalar kurar. Tek kişilik şahsım rejimleriyse, hayırsız evlat gibi bunları satar savar. Cumhuriyetimiz daha ilk günden itibaren ‘her fabrika bir kaledir’ diyerek, ülkemizde üretim seferberliği başlatmıştır.
2023’te kişi başına geliri 25 bin dolara çıkarma sözü verdiler. Şimdi, ‘2023’te kişi başına gelir olsa olsa 10 bin dolar olur’ diyorlar. Bu da hedefin yarısı bile değil. Beceriksizliğin daniskası. Milletimize, ‘Türkiye’yi 2023’te ilk 10 ekonomi arasına sokma sözü’ verdiler. 1990’da ilk 20’ye giren koca Türkiye ekonomisini, 2023’te ilk 20’den düşürme sınırına getirdiler. Beceriksizliğin daniskası değil de ne. ‘İşsizliği yüzde 5’e düşüreceğiz’ dediler. İşsizlik yüzde 10 da kaldı. Taahhüt ettiklerinin iki katı. Beceriksizliğin daniskası.
20 yılda millete verdiği hiçbir sözü tutamayan millete taahhüdünü yerine getiremeyen saray, şimdi çıkmış önümüzdeki yüzyıl için milletten yetki istiyor. Bu kadarına da pes doğrusu. Sen gelecek 100 yılı bırak 2023’e 2 ay kala 2023 hedeflerini neden tutturamadın? Millete önce bunun hesabını bir ver. Millet olarak bunların çıraklıklarını gördük kalfalıklarını gördük, ustalıklarını gördük en sonunda camı çerçeveyi indirip bu aziz milleti ve memleketi, nasıl harap ettiklerini de gördük. Şimdi önümüzdeki yılın hesabını vermeden önümüzdeki asra talip olmaya kalkıyorlar. Her sıkıştıklarında ya bir asır önceye ya da bir asır sonraya kaçıyorlar. Konuşmadıkları tek şey bugün.
Asgari ücret 5 bin 500 lira. Daha dört ay önce belirlendi. Son ay açıklanan açlık sınırı ise 7 bin 425 lira oldu. Asgari ücretli bir ailenin sadece karnını doyurmak için ilave bin 925 liraya ihtiyacı var. Asgari ücret ortalama ücret olmuş. Yani saray ve şürekâsının yönettiği bu ülkede iş bulamazsan da açsın iş bulursan da açsın. Barınma krizi var. Sadece son bir yılda doğalgaza yüzde 161, elektriğe yüzde 101 zam geldi. Yeni zamların da eli kulağında. Esnaf kira gibi gelen enerji faturalarından zaten illallah demişti. Böyle giderse esnaf pes edip kapatacak. Kışla beraber hanelerden yükselen ‘yandım allah’ feryatları daha da artacak.
Hafta sonunda Türkiye Otomobil Girişim Grubu, seri üretim bandından ilk aracını indirdi. Bunu ülkemiz adına sevinçle karşıladık. TOGG bir özel girişim grubunun yatırımıdır. Çok büyük kaynaklar tahsis edilmiştir. Türkiye’nin mobilite teknolojilerinde ilerlemekte umududur. Bir Türk markası olarak TOGG’un dünyanın en önemli teknoloji üslerinden biri olması en büyük dileğimizdir. Gelelim aracın fiyatına bu aracı almaya Erdoğan’ın gücü elbette yeter. Ama milletimizin ne kadarı bu aracı alabilecek? Bunu bilmiyoruz. Aracın fiyatı açıklanamadı. Sır gibi saklanıyor. Erdoğan’ın demesine göre ‘mart ayı sonunda pazara çıkacak bir ürünün fiyatının bugünden ilanı hem doğru hem de mümkün değilmiş…’
Sadece bu sözler bile sarayın ekonomimizi ne hale getirdiğinin itirafıdır. Eğer bu ülkede firmalarımız dört ay sonrası için bile fiyat veremez hale geldiyse zaten ekonominin köküne kibrit suyu dökülmüştür. Ama bu yıkımın müsebbiplerinden Nebati Bakan, halen harikalar diyarında geziniyor. Nebati Bakan’a göre; ‘dünyanın hissettiği kadar, enflasyonu hissetmiyormuşuz.’ Saray ve şürekâsı enflasyonu elbette hissetmez. Ama dört ay sonrasına fiyat verilemeyen bir ülkede enflasyonun neler çektirdiğini bir de millete sor bakalım. Hep diyoruz; enflasyonun olduğu yerde öngörülebilirlik olmaz. Bir müddet sonra yatırım da olmaz. Yatırımın olmadığı yerde aş olmaz, iş olmaz. Ülkede dört ay sonrasını öngörülemez hale getirenler, bir asır sonrası için ülkeye ufuk, vizyon veremez.
Umutsuzluğa yer yok. Türkiye karşılaştığı bu krizlerin üstesinden gelebilecek büyük bir ekonomidir. Ülkemiz iyi yetişmiş kadrolara sahiptir. İşte daha önce Türkiye’yi krizlerden çıkarmış tecrübeli kadrolar, Milletin Masası’nda bir araya geldi. Türkiye’yi krizden çıkaracak reçeteye son halini vermeye başladı. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken hiç kimse korkmasın. Biz geleceğiz, ülkemizi saray yönetimi tarafından içine sokulduğu buhrandan çıkarıp alacağız. Biz geleceğiz ülkemizi kısa süre içerisinde önce dünyanın en büyük 15 ekonomisi, sonra da dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokacağız.
Biz geleceğiz, kavgayı, kutuplaşmayı bitireceğiz. Bu ülkenin insanları bir birini sevgiyle kucaklayacak. Aydınlık bir yarina omuz omuza vererek yürüyeceğiz. Biz geleceğiz, bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Gençlerimiz geleceğe umutla bakacaklar, kendi ülkelerinde, kendilerinin ve ülkelerinin geleceği için çalışacaklar. Biz geleceğiz, ülkemize huzur gelecek, refah gelecek, adalet gelecek, demokrasi gelecek. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, asırlık çınarın genç filizlerinde, bu ülkenin umutları yeniden yeşerecek.”