Uzmanından “doğum sonrası depresyon” uyarısı

0
Rabia Güner

Medicana International İstanbul Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Halime Dal Uysal, “Gebelik dönemi kadın yaşamında fizyolojik, ruhsal ve sosyal değişimlerin yaşandığı ve bu değişimlere uyumu gerektiren önemli bir süreçtir. Gebelik ve sonrasındaki bu değişimler çeşitli ruhsal hastalıklara sebep olabilmektedir.” ifadelerini kullandı.

Medicana International İstanbul Hastanesi’nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Uysal, doğum sonrası annede karşılaşılan durumun annelik hüznü, doğum sonrası depresyon, doğum sonrası psikoz olmak üzere başlıca üç başlık altında incelendiğini belirtti.

Annelik hüznü belirtilerinin doğum sonrası 3-5 günde ortaya çıktığını bildiren Uysal, 7-10 gün içerisinde kendiliğinden düzelme eğiliminde olduğunu aktardı.

Uysal, belirtilerinin normal sınırda olan bir üzüntü, karamsarlık, mutsuzluk, zihin bulanıklığı, yorgunluk, bitkinlik veya endişe hali, kolay ve sık ağlama şeklinde olduğunu aktararak, şöyle devam etti:

“Hasta ve ailesine bu durumun normal olduğunu açıklamak, sosyal destek sistemlerini güçlendirmek genellikle yeterli olmaktadır. Doğum sonrası depresyon ise, gebelik sürecinde ve doğumdan sonraki ilk 4-6 hafta içinde başlayabildiği gibi doğumdan sonraki 1 yıl içinde her hangi bir zaman diliminde de ortaya çıkabilir. Belirtileri major depresyon belirtilerine benzer. En az iki hafta süren ilgi ve istek kaybına eşlik eden, iştah-uyku değişiklikleri, dikkati toplamada zorluk, bitkinlik, enerji azlığı, değersizlik-suçluluk duyguları, intihar fikirleri mevcuttur.”

Annenin kendisiyle ve bebeğiyle yeterince ilgilenemediğini düşünmesi gibi yoğun suçluluk duygusu yaşanabildiğini ifade eden Uysal, ayrıca bebeğe yabancılaşmanın da söz konusu olabildiğini aktardı.

“Unutmayalım mutlu anne, mutlu bebektir”

Uzm. Dr. Uysal, annenin özellikle sabahın ilk saatlerinde kendini daha kötü hissedebildiğini belirterek, “Devamlı ağlamaklı halde dolaşma, yaşamdan zevk alamama, uyuyamama veya gün boyu uyuma, kilo alımı veya kaybı, içe kapanma, insanlardan uzaklaşma, kişisel bakımını ihmal etme gibi belirtiler görülebilir. Bireyin aile, iş ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyerek yaşam kalitesini düşürür. Kadının sadece kendisini değil çocuğunu da ihmal etmesi söz konusudur. Hastalık şiddeti fazla olan hastalarda intihar düşünceleri, intihar girişimleri, bebek bakımını aksatma ve hatta bebeğe zarar verme davranışı olabilir.” açıklamasında bulundu.

Gebelik depresyonuna zemin hazırlayan çeşitli risk faktörleri bulunduğunu aktaran Uysal, şunları kaydetti:

“Eş desteğinin olmaması, sosyal destek azlığı, sürekli olumsuz yönde düşünme eğilimi, geçmişinde büyük bir travma yaşama, istenmeyen gebelik, erken yaşta gebe kalma, önceden depresyon öyküsünün olması, gebeliğine yönelik olumsuz duygular, ölüm, ayrılık, boşanma gibi durumlar, çok çocuğun olması, zor-erken-travmatik doğum yapma, bebek kaybı, bebeğin yoğun bakım ihtiyacının olması veya gelişim kusurunun olması, sosyoekonomik koşulların yetersiz olması gibi nedenler gebelik depresyonunu etkileyen risk faktörleridir. Doğum sonrası depresyonun yaklaşık yüzde 50’sinin genetik faktörlerle ilişkisinin olduğu ileri sürülmektedir. Doğum sonrası depresyon oranları oldukça yüksek olmakla birlikte doğum sonrası depresyon sıklıkla atlanan ve tedavisiz kalan bir hastalıktır. Gebelik dönemi ve doğum sonrası dönemde iyi bir ruhsal muayene ve güvenilir tarama yöntemleri kullanılarak doğum sonrası depresyon saptanabilir.”

Halime Dal Uysal, doğum sonrası depresyonun, anneyi, bebeği ve tüm aileyi olumsuz yönde etkileyebilen, bebeğin duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimi üzerinde olumsuz etkileri olabilen bir rahatsızlık olduğunu belirterek, bu nedenle zamanında uygun tedavi planlamasının çok önemli olduğunu vurguladı.

Ayrıntılı ruhsal muayenenin ardından depresyonun şiddeti ve bebeğin durumunun birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Uysal, “Tedavide çeşitli antidepresan ilaç tedavileri, psikoterapiler, elektronvulsiv terapi gibi yöntemler kullanılabilmektedir. Şiddetli yaşanan depresyonlarda, özellikle intihar riski söz konusu ise, anneyi hastaneye yatırmak gerekebilmektedir. Doğum sonrasında ortaya çıkan ağır bir depresyon, kadının ileriki yaşamını da etkileyecek bipolar bozukluğun ilk atağı da olabilir. Bu nedenle doğum sonrası depresyon geçiren kadınlar psikiyatri uzmanı tarafından uzun süreli olarak izlenmelidir. Unutmayalım mutlu anne, mutlu bebektir.” ifadelerini kullandı.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz