- Din Doğru Yaşansa Abartılar Olmaz - 27 Ocak 2023
- ‘Yapısal Reformlar Gerekiyor’ - 26 Ocak 2023
- Abdullah Gül’ün Adaylığı - 25 Ocak 2023
‘Sen çocuksun, çocuklar her şeye karışmaz’
‘Sen bilmezsin’
‘Büyüklerin konusu, büyükler konuşuyor’…
Bu ve benzeri cümleleri sizler de duydunuz mu? Ya da bu cümleler sizlere de söylendi mi?
O zaman hayata felsefi bakış açısıyla başlamışsınız demektir.
İşin gerçeği çocukların hepsi hayata felsefi bakış açısıyla başlarlar.
Hep sordukları soru şudur: ‘Neden?’
İşte bu soru ebeveynleri o kadar rahatsız eder ki onlar da hemen bastırırlar: ‘Sen sus…’
Felsefe Günü’nde eğitimle ilgili başlamış oldum. Felsefeye entel-dantel diyenler bütün çocukları susturdukları için bugün Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı cezaevinde.
Çocukları susturanlar büyükleri de susturuyorlar.
Düşünme, nedenleri irdeleme ve sorgulama olamıyor.
Bunlar olmayınca da ilerleme gerçekleşmiyor. Ama aynı düzlemle şu cümleleri de duyuyoruz: ‘Biz neden katma değeri yüksek ürünler üretemiyoruz?’
Cevabı çok basit.
Düşünmenin önüne engel konulduğu için.
İbn Sina, İbn Rüşd, İbn Haldun ve Farabi gibi bilim insanlarının hayatları hakkında kitap yazan biri olarak şunu açıkça ifade edeyim: ‘Müslüman olmak düşünmemek ve bilimsel faaliyet yapmamak değil’.
Bunu neden söylemeye ihtiyacı hissediyorum?
İran’a bakın, Katar’a bakın.
Diğer halkı Müslüman olan ülkelere bakın anlayacaksınız.
Dünya Felsefe Günü olması sebebiyle felsefeden söz ederken din neden söz konusu diyenler olabilir.
Özellikle bugün ve bu zamanda din, felsefe ile ilgili konularda masaya yatırılmalı, konuşulmalı.
Eskiden bütün ilimler felsefenin alanı içindeydi, din de öyle.
Zamanla bütün bilimler felsefeden ayrıldı ve sonra da felsefe ile din karşı karşıya imiş gibi sunulmaya başlandı.
Felsefe bilgelik sevgisi olarak açıklanır. Bilgiyi sevmek. Ve ardından da gelen ‘sormak’.
Nedir, neden, nasıl gibi sorularla varlığın irdelenmesidir aslında.
İç dünya yani insan sonra da dış dünya yani alem hakkında sorular ve bu sorulara cevaplar aramak. Kimileri hikmeti aramak da diyebilir.
Dinler de hikmeti ve kitabı getirmişlerdir.
Altın çağ dediğimiz 10. Yüzyıldan sonra Müslümanlar ezberciliğe başladılar ve düşünme dediğimiz yetinin kullanılmasından uzaklaştılar. Aradan geçen zaman hep olumsuza doğru gitti ve bugün felsefe (Düşünme, sorgulama, araştırma) dendiğinde amiyane tabirle söylenen: Entel-dantel işler.
Felsefe Günü vesilesiyle felsefi düşünme ile hayata bakmayı irdeleyelim:
Ezbere yaşamama,
Yapılan davranışların öylesine değil bir sebeple olması,
Yaptıklarının ve söylediklerinin gerekçesi ve anlamı olması,
Zihindeki düşüncelerin sistemleştirilmesi,
Mantık/doğru, mantıksız/yanlış işleri ayırt etme ve kaçınma,
Hayatı ve günü sistemli şekilde bölme,
İş, sosyallik, zevk ve eğlence zamanları ayarlayabilme,
Spor, iş, zevk ve eğlence konularında hedefe odaklanma, (Amaç ne)
Hayata dair hedef belirleme ve bunu yaparken de hayatın iç dinamiklerinden kopmama,
Her şeyi sorgulama, (Bu sorgulama ezbere bakışı ve olayın dışında kalmayı engelleyerek anlamayı ve olayın içine girmeyi sağlar)
Bu ve benzeri yararları aslında ayrıntılı olarak da açmamız gerek.
Çünkü hayatı yaşarken felsefeden yararlanmadığınızda hayatınızın her anı mutlu olmaktan uzak bir mecburiyet ezberine dönüşür.
Böyle olduğunda iç enerjiniz yok olur.
İç enerjiniz yok olunca haplarla ayakta durmaya çalışırsınız.
‘Çok soru sorma, çok soru soranlar helak oldular’ diye soru sormayı engellemeye çalışanlar nedense hep psikolojik destek haplarıyla hayatlarını devam ettiriyorlar.
Cevapları olmayanlar sorulardan korkarlar… O yüzden sormaya devam edelim…
Sevgi ve Bilgiyle kalın