- “Yusufcuk “ - 27 Ocak 2023
- “Yalnızlık Baladı “ - 21 Ocak 2023
- “Summun bukmun umyun fehum la yerciun” - 10 Ocak 2023
İnsan yalnız gelir dünyaya, bir başına ve üryan . Ve yalnız göçer gider yine bir başına ve yine üryan ..
Alıp verdiği iki nefes arasındaki ömründe hep bu yalnızlık döngüsünü kırmak için çabalar .
Ne ekmeğe , ne suya , ne barınmaya bu kadar yalnızlığını yenmek için harcadığı enerjiyi ayırdığı zamanı ayırmaz .
Kıyasıya bir savaş veriri bu konuyla ilintili hem kendiyle , hem ölümle , hem yaşamla , hem Tanrıyla …
Ver her seferinde bir şekilde gelip tosladığı duvar yalnızlıktır .
Bunu yenebilmek için her şeyi yapar , bir evin içine doğar , ailem der , mahallem , komşularım , dostlarım , çevrem , okul arkadaşlarım , sevgilim , eşim , çocuğum …
Zaman her birini teker teker sakin ve vakur sınar kendinden emin .
Önce büyür aileyi terk eder , sonra mahalleyi , komşularının , okul arkadaşlarının üzerini zamanın tozu kapatır , yollar çatallaştıkça geri de kalan bir hayale bir Leylan’a dönüşür yavaş yavaş …
Aşık olur , sevişir hınca hınç yalnızlığa inat çoğalır evlat denen koşulsuz sevgiliyle “tamam ! “ der “ bu sefer başardım ! “ zaman yine sessizce seyreder sabırla , evlat büyür bu sefer geride kalan serap kendisi olur .
En çok aşık olduğunda bir de evladı olduğunda inanır insan yalnızlığı yeneceğine . ..
Göğsünü öne çıkarır , omuzlarını diker , gözlerini parlatır , öyle inanmıştır ki uğruna en çetin , en kanlı savaşa tereddütsüz girer .
Bir an kendini unutur …
Ölümü …
Yalnızlığı …
Dörtnala akarken zaman , ne zaman ki takatten düşüp , beli bükülürse o zaman fark eder en acımasız haliyle ne derece yalnız olduğunu ..
Belki bunun içindir ki yalnızlığı en kolay ölüme yakın olanlar kabullenir .
Kaçınılmaz sona yaklaştığını fark edecek yaşa gelebilecek kadar şanslı olanlar Allah’a yakınlaşır bu yüzden . Bilirler ki kuldan kimseye fayda yok !
Her ne kadar “ yalnızlık Allah’a mahsustur “ denilse de , onlar “ Allah’tan daha yalnız olduklarının bilincinde “ olanlar sessiz sedasız , kimseye yük olmadan , incinmeden , incitmeden , sitem etmeden huzurlu bir teslimiyetle emaneti sahibine , zamanın yükünü geriden gelene devrederler .
Zamanın kaç boyutu vardır bilinmez . Kaç boyutta daha yaşar insan o da muamma . Bilinen şey bizim gerçeklik kabul ettiğimiz ve yaşadığımızı var saydığımız boyutunda ki “ çırılçıplak yalnızlığımız” dır .
İnsan kendi içinde kalabalıklaşmayı bilirse belki derman olabilir bu yalnızlığa .
“ niteliksiz bir kalabalıktansa , nitelikli bir yalnızlığı “ seçer bazıları da kendi içinde bile kalabalıklaşmaya ihtiyaç duymadan “ insan sosyal bir yaratıktır “ diyenlere inat , kapatarak kapısını , penceresini dışarıdaki gürültülü uğultunun yüzüne içindeki derin sessizliğe gömülür .
Bu durum daha çok yalnızlıktan korkmayan ve birlikte olmak için rüşvet vermeyecek kadar ahlaklı insanlarda görülür .
Onlar acıyan gözlerle bakarlar insanın yalnızlıktan kaçmak için verdiği tüm çaresiz ödünler , tüm ahlaksız rüşvetlere .
Acırlar çünkü bilirler ki bu beyhude çabanın sonu “enkazı altında kalınmış bir yalnızlıktır “…
Ne kadar cesurca ve yalansız kucaklarsa insan bu konudaki gerçeğini ; O kadar az olur nihayetinde varacağı ıssız durağın çekilmezliği ve acısı .
Şimdi kendinize güzel bir kahve yapın , açın en sevdiğiniz müziği , içiyorsanız bir sigara yakın , içmiyorsanız şarkıyı mırıldanarak düşünün “ geleceğiniz durağın mutlaklığını bilirken , yalnız kalmamak için verilen bu kadar çaba , ödün , rüşvet ve onurdan eksiltmek niye ? “
Cesur olun !
Açın kapılarınızı sonuna kadar , bırakın ömrünüzde vadesi dolanlar her neyinizse çekip gitsinler !
Hem siz özgürleşin , hem onları özgürleştirin !
Belki de koşulsuz sevme kapısının bir anahtarı da budur.
Ne dersiniz ?
Ne diyebiliriz ki..👍🌹
Tek diyebileceğim;
saygılarımı sunuyorum size, yüreğinize sağlık..