- Anlam Dünyanın Kaynakları Nelerdir? - 25 Nisan 2023
- Anlamlı Sorularla Düşüncenin Mimarı Ol - 24 Nisan 2023
- İzle, Gözlemle ve Sorgula - 23 Nisan 2023
Yaratıcılık, yaşama anlam katma, gündelik veya hayati sorunları çözmede yaratıcı düşünmek demektir.
Sağlıklı düşünme yazı dizimizin bu bölümünde yaratıcılığı ele alacağız.
Bilime olan merakımız, esneklik ve hayal gücümüz ile birleştiğinde yaratıcı düşünmeyi doğurur. Beynimizin gelişmiş sentezleme gücü sayesinde, tecrübeleri kavramlaştırır, düşüncelerimiz arasında bağlantılar kurar ve çıkarımlar yaparız. Yaratıcı düşünme, bu yollarla yorum kabiliyetimizi geliştirir ve yürüttüğümüz tahminlerin isabetini artırır.
Bireyin duygu, düşünce ve davranışlarında yeni biçimler meydana getirebilmesine yaratıcılık diyoruz.
Yaratıcılık, yoktan var etme değil, fikirlerden yepyeni fikirlerin çıkmasıdır. İnsanlar, duygu ve düşünceler dâhil yokluktan herhangi bir şeyi varlığa getiremezler. Kişinin çevresel etmenlerden bağımsız olarak kendi istediği anda, hiçbir şeye benzemeyen bir şeyler ortaya çıkarabileceğine dair yersiz bir yaygın inanç vardır. Bu, yaratıcılığın yanlış anlaşılmasıdır.
Birey, bedeni, ruhu ve benliğini şekillendiren şartlarda yeni davranışlar, yeni düşünceler ve duygular geliştirerek yaratıcılığını gösterir.
Doğayı resmeden çok güzel bir tablo, ressamın çevresini dikkatle izlemesi ve izlenimlerini aktarırken ona kendine göre biçim vermesiyle meydana gelmiştir. O tablodaki yaratıcılık, ressamın gördüklerine dair yorumundadır.
Yaratıcılık bir süreçtir ve bu süreç; eksikliklerin tespiti, sorunun detaylı analizi ve aksaklıkların ortaya çıkarılmasından oluşturmaktadır.
Yaratıcılığın hazırlık, kuluçka, aydınlanma ve değerlendirme gibi evreleri bulunmaktadır.
Esasında yaratıcılık, alışılagelmiş bir tahminin dışında, henüz ortaya konulmamış fikir veya düşünce ile sorunlara, eksikliklere, bozukluklara ya da uyumsuzluklara uygulanabilir yeni çözümler, yeni tamamlayıcı unsurlar, yenilikçi fikirler geliştirmektir.
Var olana yeni biçim vererek, yeni bir eylemde bulunmak veya yeni düşünceler meydana getirmek, bireyin kendi çevresine karşı duyarlılığını artırmasına ve çevresiyle karşılıklı bir ilişki geliştirmesine bağlıdır.
İnsanlarla, eşyayla, toplumla ve Yaratıcıyla karşılıklı ilişki kurulduğunda, özgün bir karşılaşma meydana gelir. Kimi zaman isteyerek, kimi zaman istemsiz gerçekleşen bu karşılaşma, bireyin dikkatini kendi dışındaki dünyanın bazı özelliklerine çeker. Eğer birey, dikkatini çeken şeye yoğunlaşırsa, orada sergileyebileceği yetenekleri açığa çıkar.
Matematik problemlerini çözmeyi seven biri, rakamlara ve sembollere dikkat eder. Bu şekilde rakamlarla karşılaşmış olur ve onlardan etkilenir. Ata binmek isteyen biri, ayağını nereye koyacağına ve atla nasıl iletişim kuracağına odaklanır. Bu şekilde atla karşılaşmış olur ve ondan etkilenir. Teknoloji tarihini çalışacak biri, teknolojik kavramları iyice anlamaya çalışır. Bu şekilde teknoloji tarihiyle karşılaşmış olur ve ondan etkilenir.
Birey, dünyanın sadece kendinden ve kendi isteklerinden ibaret olmadığını bu karşılaşmalar sayesinde kavrar. Böylece diğer varlıklarla ilişki kurar. Bunun için merakının peşinden gitmesi ve tecrübeye açık olması yeterlidir.
Büyük bir sahada, dar bir vakitte voleybol oynadığınızı düşünün. Voleybolda bir takımın topa üç kereden fazla dokunması faul sebebidir. Ancak bu kuralı bildiğiniz halde, şartlarınız gereği kendi oyununuzda topa üç kereden fazla dokunmaya izin verdiniz, diyelim. Bu sayede oyunun heyecanı artar veya kısa zamanda daha fazla sayı almak mümkün olur.
Başkalarından öğrendiğiniz biçimi, şartlara uyarlamakla yaratıcı bir edimde bulunmuş olursunuz. Yapılan değişiklikler, kendinize özgü yetenekleri o şartlar altında ortaya koymanıza izin verir. Yoğunlaşmak (oyuna kendinizi kaptırmak) şartları gözetmeyi sağlar.
Yaratıcı sürece dâhil olabilmek, bir amaç sayesinde mümkündür. Oyunun amacı eğlenmekse, kurallar ve şartlar bu amaca göre tekrar düzenlenir. Yani bir amacı olan birey, karşılaşma olduğunda yeni biçimler meydana getirebilmektedir.
Yeni biçimlerin meydana çıkması, aslında bireyin kendi dünyasını tanıması ve ona anlam vermesiyle olur. Şartları tanıyarak değişimin imkânlarını görmek, bu yolla yaşamına anlam katacak davranış, duygu ve düşünceler oluşturmak bireyin elindedir. Az kişi ve dar zaman da olsa aynı kurallarla devam etmek isteyen, eğlenceden mahrum kalır. Değişiklik, kuru kuruya bir iddianın ötesine geçerse meydana gelir. Çevreyle etkileşim içinde olan ve bir amaç doğrultusunda yeteneklerini açığa çıkaran bireylerin ufku genişler.
Yüce Allah biz aklı başındaki kullarına beyin vermiş. Bizler de yaratıcı bir beyne sahip olmak için öncelikle ve özellikle meraklı olmalı, sürekli öğrenmeli, öğrendiklerimizi yazıya dökerken düşünmeli ve bilgilerimizi bir öğretmen edasıyla başkalarına aktarmalıyız.
Bu süreçleri rutin haline getirirsek beynimiz yaratıcı ve üretken olmaya alışacaktır. Çevremizde olup bitenlere dikkatlice bakmalıyız. Kendimizi tüketen değil, üretken kılmalıyız. Üretken olmanın tek yolu da düzenli olarak çalışmak, egzersiz yapmak ve fikir üretme sürecinde yer almaktan geçer.
Dolayısıyla yapmamız gerekenler belli: Kollektif şuurla hareket etmek, üretken olmak, olumlu düşünmek, okumak, okuduğumuzu kağıda dökmek, sürekli sağlıklı yani verimli çalışmak ve bir öğretmen gibi hayatını sürdürenlerdir yaratıcı fikirlerine ortam hazırlamaktır.
*Yaratıcılıktan kasıt, yoktan meydana getirmek gibi ilâhî bir güç değildir. Bireyin duygu, düşünce ve davranışlarında yeni biçimler meydana getirebilmesine “yaratıcılık” diyoruz.
Yarın: Merak Varsa Düşünce Gelişir
Sayın Yazar Merhaba,
Yazınızın sonuna “Yaratıcılıktan kasıt, yoktan meydana getirmek gibi ilâhî bir güç değildir. Bireyin duygu, düşünce ve davranışlarında yeni biçimler meydana getirebilmesine “yaratıcılık” diyoruz.” ifadelerini eklemeniz, yazınızdaki yaratıcılığı sınırlandırıyor sanki. Bu ifadelerde “Birileri yanlış mı anlar? Bunlar Allah’ın sıfat ve fillerine karşı -hâşâ- bir dil uzatma değildir.” kaygısını hissediyorum. Bence yaratıcılık yolculuğu, insanın idrakine giydirilen tüm deli gömleklerinden kurtulmakla başlar. Selamlar saygılar.