CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK sonrası konuştu. “Yılbaşı gecesi yapılan zamlar siyasi eşkıyalığın daniskasıdır.” diyen Öztrak, şunları söyledi:
“Yüzde 25 doğal gaz zammını, yüzde 127’ye varan fahiş elektrik zamlarını, akaryakıt zamlarını zincir marketler yapmadı, stokçular yapmadı, dış güçler yapmadı, üst akıl yapmadı. Bu zamları Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Erdoğan, ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ dedi. Faizleri baskıyla indirdi. Doları kasten köpürttü. Enflasyonu azdırdı. İpin ucunu elinden kaçırdı.
Dolar iniyor, çıkıyor, ama faturayı ödeyen hep milletimiz oluyor. Sabahtan akşama kadar akaryakıta, diğer ürünlere zam. Türkiye, Erdoğan yönetiminde yüzde 36 tüketici enflasyonuyla dünyada enflasyonun şampiyonlar ligine girdi. Ülkedeki bu enflasyonun babası Erdoğan’dır. Ülkemizin değerli akademisyenleri oturup hesaplamışlar. Yüzde 36’lık tüketici enflasyonunun sadece 9 puanı yurt dışından. Geriye kalan 27 puanı tamamen saray yapımı, yani içeriden. Recep Tayyip Erdoğan’ın beceriksizliğinden kaynaklanıyor. Enflasyondaki yüzde 27’lik köpüğün sahibi bizzat Erdoğan.
Erdoğan’ın kendisine dert ettiği ABD’deki enflasyon yüzde 7, Avrupa’daki enflasyon ise yüzde 5. Beyefendinin yönettiği Türkiye’de ise tüketici enflasyonu yüzde 36, üretici enflasyonu yüzde 80. Erdoğan’ın gözyaşı döktüğü ABD’de kişi başına düşen gelir 63 bin 413 dolar. Avrupa’da kişi başına düşen gelir 34 bin 149 dolar. Türkiye’de ise kişi başına gelir 8 bin 597 dolar. Tablo çok açık. Türkiye’deki enflasyon, ABD’dekinin tam 5 katı. Avrupa’dakinin 7 katı. Ama Türkiye’de kişi başına gelir, ABD’nin yedide biri, Avrupa’nın da dörtte biri.
Artık AK Parti’ye üye vatandaşlarımız, ‘açım’, ‘işsizim’ diye parti toplantılarında kendi vekiline bağırmaya başladı. Adıyaman’da AK Parti’ye üye, AK Parti için sandık görevlisi olmuş, sandığı beklemiş, AK Parti iktidarına inanmış, onun için koşturmuş bir vatandaşımız, AK Parti Grup Başkanvekilinin (Mahir Ünal) katıldığı bir toplantıda, ‘Açım’ diyerek feryat etti. Onun bu feryadını tüm Türkiye duydu. Bir tek kalbi mühürlenenler duymadı. Feryadın sahibini yaka paça salondan dışarı attılar. Yetmedi, Anadolu Ajansı kameraları önünde bu vatandaşımızı sorguladılar. Bu da yetmedi, ‘Bu ses, milletin sesi değil’ diyerek dertli çiftçimizi bir de milletten saymadılar. Bu ne kibir.
‘Geçinemiyoruz, zamları geri alın’ pankartı astı diye Eskişehir Halkevi’ne 18 bin liralık idari para cezası yazdılar. Zamları yapanda kabahat yok, ama ‘Zamları geri alın’ diye yazanda kabahat çok. Tam bir Erdoğan zulmü. Yaptığınız zamlar ortada, milletin geçinemediği de ortada. Son bir yılda çiftçinin deposuna koyduğu mazotun fiyatı 735 liradan bin 523 liraya sıçradı. Çiftçinin mazot masrafı bir yılda yüzde 107 arttı. Bugün öğreniyoruz ki mazota yeni bir zammın eli kulağında. Litrede 40 kuruşluk fahiş bir zam yine yolda.
Erdoğan, Aydın’da çıkmış, çiftçiye bir yandan ‘Ekmedik yer bırakmayın’ diye talimat veriyor, diğer yandan ‘Gerekirse tarımsal destekleri artıracağız’ diyerek suya yazı yazıyor. Erdoğan durumun ya farkında değil ya da çiftçinin halini hiç umursamıyor. Kurbağanın gözü patladı. Çiftçinin desteğe bugün ihtiyacı var. Yarın çok geç olacak. Bugün destek verilmezse çiftçi tarlasına, üretici ağılına sahip çıkamayacak. Böyle giderse Türkiye, önümüzdeki aylarda korkunç bir gıda krizini yaşayacak. TMO’nun ambarlarını ne kadar ithal tahılla doldurursanız doldurun, kar etmez.
23 Aralık tarihinde Merkez Bankası’nın açıkladığı dolar kuru 11 lira 64 kuruş idi. Bugün 13 lira 59 kuruş civarında. Kur hiç değişmese, 23 Mart tarihine kadar bu seviyede kalsa bankaya 1 milyon yatıran biri 167 bin 526 lira dövize endeksli faiz alacak. Ticari banka, bu faizin sadece 42 bin 500 lirasını verecek. Geriye kalan 125 bin liralık faizi Hazine ödeyecek. Yani banka 1 lira faiz veriyorsa Hazine bunun üstüne 3 lira da faiz desteği koyacak. Cumhuriyet tarihimizde ilk defa devletin hazinesi, özel bankaların ödeyeceği faize kefil yapıldı. Faiz lobileri ve zenginler bir defa daha kazandı.
Bir yanda bir avuç zengine 38 milyar 501 milyon lira, diğer yanda milyonlarca çiftçimize 25 milyar 834 milyon lira. Bir avuç zengine Hazine’den aktarılacak kaynak, geçimini çiftçilikten sağlayan, milletimizin ekmeğini üreten milyonlarca yurttaşımıza verilecek kaynağın 1,5 katı. Hak, hukuk, adalet bunun neresinde?
Utanma duygusu bu topraklarda hiç bu kadar görünmez olmamıştı. Bunu Aydın’da bir defa daha gördük. Erdoğan, Aydın’da çıktı, kendisini rahmetli Adnan Menderes ile mukayese etmeye kalktı. O Menderes ki kendisi başbakanken ticarete atılmak isteyen oğluna, ‘Ticaret yaptığında alıp sattığın ben olurum. Ben başbakan olduğum müddetçe senin ticaret yapmana müsaade etmem’ diyecek kadar hassas, nüfuz ticaretine izin vermeyecek kadar ciddi bir devlet adamıydı. Erdoğan ise ‘Tüccar siyaset yapacağız’ diyerek 2003’te göreve başlamıştı. Erdoğan, Menderes’le kendini kıyaslayarak rahmetli Menderes’e büyük ayıp etmiştir. Kendisi, Menderes’in kesip attığı tırnak olamaz.
Artık Erdoğan, İmralı’daki terörist başına yargıç cübbesi giydirecek kadar işi ileri götürmeye cüret etmiştir. Bir zamanlar ‘sayın’ dediği terörist başını meşrulaştırmaya kalkacak kadar kendini kaybetmiştir. Allah tez elden akıl ve izan versin. Anlaşılan İmralı’ya meşruiyet kazandırma girişimini derin bir sükût içinde izleyen küçük ortak da buna icazet vermiş. Sükût ikrardan gelir. Ne diyelim?
Her şeyden önce ülkemizin adalete, hukuka ve gerçek demokrasiye ihtiyacı var. Yatırım, iş, aş olması için ülkemizde can ve mal güvenliği sağlanmak zorunda. Bunun için de güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme, bağımsız yargıya, millete ve onun meclisine hesap veren bir hükümete, milletimizi kucaklayacak tarafsız bir cumhurbaşkanına, milletvekilini milletin seçmesine, siyasi ahlak yasasına acilen ihtiyaç var.
Bugün 2021 bütçe verileri açıklandı. Hükümet 1 trilyon 346 milyar liralık harcama yetkisi almış. Peki sene sonunda ne harcamış? 1 trilyon 600 milyar lira. Bu bütçe harcamaları, TBMM’nin vermiş olduğu ödeneklerden nasıl fazla çıktı? Ortada bir ek bütçe var mı? Hayır. Çok açık söyleyeyim; Erdoğan şahsım hükümeti, TBMM’nin bütçe yapma hakkını fiilen elinden almış. Devlet böyle yönetilmez.
CHP olarak biz, Erdoğan’ın milletin cebini de tenceresini de boşaltan tek kişilik düzenini değiştirmeye; yerine, istikrar içinde hızla büyümeyi, topyekûn zenginleşmeyi sağlayacak anlattığımız bu yepyeni düzeni getirmeye kararlıyız. Ülkemizi bilimle, istişareyle, liyakatli kadrolarla yöneteceğiz. Biz, ülkemizi içine düştüğü güven bunalımından, üç yeni ‘K’ ve ülkemizin ihtiyaçlarına cevap veren yeni bir stratejiyle çıkaracağız. Nedir bu üç yeni K? Yeni kadrolar, yeni kurallar, yeni kurumlar. Biz hazırız. Ülkemiz hazır. Sandık çok kısa bir sürede milletin önüne gelecek. Son sözü de milletimiz söyleyecek.”
HDP Milletvekili Semra Güzel hakkındaki fezlekeye ilişkin tutumlarının sorulması üzerine Öztrak, “Geçen hafta tutumumuzu çok net ifade etmiştim. ‘Terör kırmızı çizgimizdir’ diyerek gereğini de yapacağımızı söylemiştim. Biz CHP olarak, elinde silahla poz veren bir teröristle yan yana fotoğraf çektirmeyi asla kabul edemeyiz. Tekrarlayım; gereğini yaparız.” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP’yi teröristlerle iş birliği yapmakla suçlamasına ilişkin ise Öztrak, şöyle konuştu:
“Terör kırmızı çizgimiz diyorsak, elinde silahla poz veren bir teröristle fotoğraf çektirmeyi kabul etmeyiz diyorsak, ardından da gereğini yapacağız diyorsak merakımızı herhalde çok açıkça anlatıyoruz. Lafın tamamı akıllıya söylenmez. Erdoğan, partimizi terörle iş birliği suçlamasına gelince; Kuvay-ı Milliye’den, Müdafaa-i Hukuk’tan neşet eden CHP’ye böyle bir suçlamada bulunmak kendini bilmezliktir, hadsizliktir, deli saçmasıdır. Kişi, karşısındakini kendi gibi bilirmiş. Bugün bu ülkede bütün terör örgütleriyle işine geldiğinde kim kol kola girdi? Kim aynı yağmurda ıslandı? Kim ‘Ne istediniz de vermedik’ dedi? Kim Oslo’da pazarlık masaları kurdu? Şehirlere tüneller kazılır, bombalar yığılırken kim valilere ‘Aman dokunmayın’ dedi? Kim oy almak için terörist başının kardeşini devletin televizyonuna çıkardı, terörist başının mektubunu okuttu? Kim daha geçen hafta İmralı’daki terörist başına hakim cübbesi giydirmeye kalktı? Bunları milletimiz görüyor. Ne yapıldığını da gayet iyi biliyor. Bu ülkede terörle mücadele değil müzakere eden, işine geldiğinde de iş birliği yapan Recep Tayyip Erdoğan’dır.”