Yudum yudumdu Gece

0

Bizim memlekette erken büyür çocuklar 

ve sürgün verir birdenbire, kaçak gözyaşları gibidir 

ne gelişleri bellidir ne gidişleri ya hiç büyümezler büyüyemezler 

Yada erken olmuş muz gibi düşerler dallarından birden bire

Havinin nefesi olmak için yudum yudumdu oysa gece 

Renkler büyülü seslere dönüşürken 

Hadi gülümse Ceyda her dilden gülümse 

Gözlerinin içindeki o ap ak harelerle dostluğu anlat bize

sesinde esmer bir gece dinlensin  

Şiirlerin haylanmazları olduk zarar kaldık, yaralı yağmur altında GÜLO sana sesleniyorum hadi bir resim çizsin kızın can kırıklarından uslanmadık, ıslandık iliklerimize kadar 

Ahmetçe söyle türkülerini ahmedim yüreklerimiz demlensin sazının tezenesi hiç incinmesin ruhlar coşsun şiirlerde türkülerde gözleriyle konuşsun havin 

Yüreğin avuçlarında geldin hep en kırmızımızdın sen duygu kıpkırmızımızdın kim demiş ciğan müziğinde hüzünlenmez insanlar kim demiş öldü insanlık kalem kutularında 

Uzun bir dostluğun bir kardeşliğin ilk anıları var      

Huriye ve Zümra bir elmanın iki yarısı olarak akıllarda kaldılar sevgiye dair ne varsa onlarla gelecekti

Aram dost öfkelerin saman alevi sevgin dünyalara değerdi bir de rüzgar çıkmasaydı avuçlarımızda yağmur çişelerken İstanbul’a unutma fırtına çıkmadı daha 

Çocukluğumuzun gökkuşaklarında koşup durduk 

Biz eskimiş adamların kızların gölgesi düşerken geceye 

kan revan olmuş düşlerimize dair, kavgaya dair aşka dair 

Güneşin rengindeydin yıldızlarla geldin aramıza 

Hakan yaşar sil bütün renkleri resimlerden

Siyah beyaz bir çerçeve içinde fırçaların sürgit devinsin

Kalalım oracıkta öylece resimlerine türküler eşlik etsin

Meryem hepimizi saklasın kötülüklerden zedelenmiş hayatları anlatalım onun anaç kardeş can yüreğine binlerce teşekkür Meryem binlerce teşekkür sana 

Sevim gülüşlerinin pembesi hiç kaybolmasın emi can dostum güzel insan, yaralı kuş,

sarışın, esmer kumral en sıcak rüzgarları yanına alıp da gel 

Bir eski dostun sen Destgıran bize kalan düşlerin kankasıydın 

Havinin kanatlarının arasına saklanandın iyi ki varsın, iyi ki varsın 

Marlonbrandon uzak yollardan geldin dostum hoş geldin

Leb demeden leblebiyi anlar gibiydin Sular denize kavuşmadan Hırçın poyrazlarda kalmadan Yürüyelim ay yüzlü çocuklar bizi beklemekte 

Ben değil, sen değil, biz eder bizi

Ya sen her yerdeydin işte içimizin en genç kızıydın sen Birsen sarışın beyaz esmer gelişinle tek tek uğradın limanlara haydi, içimdeki bu delifişek arzuları namluya sürüyorum

Geç kalmanın telaşlarıyla unutulduğunu bile sandın Ali yoklama kaçağıydın belki de sayım yapılmadan hemen önce çıkardın sessizce ortaya sen bir şakaydın belki de 

Bakıldığında görünmeyendin içinizin en yaşlısıyım dedin Tarık aşk olsun aşk olsun Kirpiklerindeki yaşları saklardın da yüreğindekileri saklayamazdın 

Yağmur kaçkını gelişlerinle aklımızda sımsıcak kalıverdin özgür ve hiçbir sokağında karşılaşmadın duygu ile buzlar erimedi daha sus pus oldun 

Ama aramızda biri var ki katar katar kelimeler seni nasıl anlatmalı Tilda Bir şiire kafiye yapsam seni durmadan değiştirirsin elbiseni Ruhun bir atın sırtında başın ele geçirilmez bir kale 

Ya sen hüznün kraliçesi yorgunlukların en tatlı şairesi Vuslat kardeşimizsin

Ya sen bahar gözlüm bütün günahları işlemiş bir Meryem gibi seni unuttuğumu sanma uzaklara dalan gözlerinde birikmiş özlemler yeşil menevişli düşler biriktir sırça yüreğinle meryemce

hey fakir yüreğime girip de saklananlar kuru ayazlarda alev alev yananlar  sana diyorum sana Devrim sana diyorum şimdi bir dilim ekmeğin boynuna yüklenmiş mutluluklar

Dostluklar kahve telvesinde umut olmuş sana ne demeli Güle içimizin en naifi Zümranın teyzesi gecenin laciverdi hepinizden bir parça koparıp aldım gözlerinizden, yüreğinizden gülüşleriniz bende kaldı 

Bir varmış bir yokmuş diye başlayan masallara kadar düşmüş hayat öykülerimiz var ile yok gibiyiz muzipliğin hiç bitmedi doktor ahh Allah müstehakını versin emi yanlış teşhis koydun yine hastaya

Bakıldığında görünmeyendin Rana nisan yağmurlarına hasret bir yürekti taşıdığın şakacı, muzip ama hep alıngan diyeceksin yine hayat hiç gülmedi bizlere 

Lakırdı ederken sana uğrayacağız İştar dön gel diyeceksin muhtemelen 

Sonra yusufçuk olup havalanacağız biz kendimizi senden sonsuzluğa bırakacağız küskün hallerinden

Kursağımızda kalan dost sevinçlerim benim yarım yamalaklarım tamı tamlarım içinizdeki çocuklar hiç büyümesin diyorum yüreği Karun kadar zengin olan Harun kardeşiz seninle 

Biz kaç kişiydik Seyhan bir solukluk durdum oysa burada bahara çalarken günler Uzak bir iklimde başka seslere bölünüyor geceler Sana gri gözlü meleği anlatacaktım bir serseri berduşa rastladım 

Bana SEVGİ yim dedi haline baktım bitap yorgun giderken ararata 

Başaramadım, başaramadım deyip dönüp dönüp arkasına bakıyordu düşünüyorum da uzağı yakın eden ne varsa sıralanmıştı aramızda Bengül Ah be can kardeşim hayat gülmedi bize işte geride bırakamadık hayatın hır gürünü ve yakalayamadık mutluluk denen o yosmayı 

Bu yüzden vedalar kaldı bizlere 

Ve abu hayat suyu kurudu Çölleşti yürekler 

Ah be ORHAN kardeşim iki gözüm ciğerimin sızısı elbet yolumuz var arşınlayacağımız

Acıya kesmiş sancılı bir gecenin ardından doğan ışığımızdın sen HAVİN yüreğe düşen yangınımızdın sonra büyüyen göz bebeklerinde küçük parmakların yüreklerimize değince anlamsızlıklar tüm anlamını buluyordu

Sesleniyorum sana Semra, efendim abi diyorsun büyük bir boşluk giriyor aramıza anlatamıyorsun ama anlıyorum uzaktan uzağa duyulup rüzgârda yiten ezgiler gibiyiz sesleniyorum duymuyorsun, görmüyorsun evet anladım gözyaşlarının içinde görkemli mezarlara gömdün beni baş ucuma güller, ayak ucuma yasemenler bırakarak kuşlara su veriyorsun 

Ya sana ne demeli şebnem kapın daima kapalıydı ilk merhabanın sıcaklığı üstünden koca günler geçip gidecek kimse yok ortalarda, hüznün gecelere karışmış sıla hasreti uzaklardakilere kalmış sen sessizliğin sesisin gök kuşaklarının hüzünlü çocuğu nice yıllara varasın

Hele bir Deniz var ki daha yolun başındaymış gibi konuşunca dik konuşan Sevdiklerini gerçekçi seven yoldaşım dilin yumuşak sığınaklarında dem olsaydık bir sen değil, bir ben değil, biz olsaydık

Nasıl anlatmalı seni Welatooo tan vakitlerinde uyanmayalı çok oldu, gece sukut ediyordu billurlaşmış hüzünler anlamamın anlamını değiştirmişti ve sen çıkıp geliyordun

Gece maviydi her yer maviydi işte hoş geldin Mavi maviye sevdalı yüreklerimizle en büyük mutluluk bizimledir dağın kutsal yalnızlığına tırmanıp sağımızdaki solumuzdaki kötülükleri sobeleyelim 

Elim sende oynayalım serpil ve gülümseyelim serpilsin sevgimiz evrende gurbeti anlatalım bir bir taşlaşmış kalplere korkmayın hatırlayın insan olduğunuzu diyelim hep birlikte

Gölgelerimiz düşmüyor bastığımız yerlere harpes makarna pişirmekle doymuyor insan ruhlarımız bir başka ruh olmaya uğraştıkça bizler toplanmış bir sofrada mustarip ruhlarımızı dinlerdik 

Sen değil, ben değil, biz olmaktı ereğimiz… 

Umut suya düsen bir güldü Mizgin bademler dut kuruları doldurmuşsun ceplerine cam kenarında gözlerin uzaklara dalmış ay kuyusuna düşmeden karanlıkların  

Çiğ düştü tenlerimize Aişe kızım yaralarımız kabuk bağladı giydik hırkasını insanın Sana dedim kuzum bir türkü çağırsana Ses vermeyen fesleğenler boynunu bükmesin var ile yok arasında kalmasın insanlık 

Hoş geldin aramıza, hoş geldin Yeni doğmuş bebek sevinçleriyle hoş geldin Nehir yıldızlarım açmamış daha, gece gelmiş yanı başımıza oturmuş.

Sessiz bir yolculuğun son kompartımanında trenin en sıcak bölümünde yolculuk yapmaktan yorulurmuş gibisin ÇOŞKUN ılık esen meltemlerin şirin okşayışları değsin saçlarına siyahın en alıcı tonunu öpüyorum alnından ateş gibi kızgın ve öfkeli bakıyorsun ÇAPULCU bana uzun bir serüvenin yaşlı ve yorgun kanatlarıydım ben diyorum sana

Siyaha kavuştukça bir ışık huzmesinde kayboluyorduk aslında

Emek dost korkuyu tanıyorduk ve kaybettiğimizi sanıyorduk

Oysa korkuyu tanıyanlar asla kaybetmez diyordun

Ağaçların üstünde uyuyan bebekler var şimdi rüzgâr estiğinde,

Ninni söyleyip sallayacak onları 

Hadi ben körüm sende ebe ol Havin ..

Baba kız sobeleyin günebakanları pencereden. Hadi talihsizlikleri üfleyelim öteye, sen en güzel gülüşünle bizi sobele.

Çünkü sana binlerce özür borçluyum kızım …

DÜNYANIN bu kirlenmiş haline

Delifişek bir arzudur namluya sürülenler 

Seni içimin mavi kurşunlarından sakınıyorum 

Her sabah uyanıp yaşadığına sevinen 

Bir kurbanın öyküsünü yeniden yazıyorum 

Rastlantısal yaşanan tesadüflere takılıyorum 

İlk gelişimi anımsıyorum da 

Bir telaştaydı yüreğim 

Kimdim ben, kendimle mi, sizinle mi empati kurmaya uğraşıyorum 

Fikrimin ince gülleri, yalın dostları 

İlk o gece başlamıştı yolculuğumuz 

İkinci, üçüncü gece uykusuzluğumuza eş 

Yorgunluğumuza fit, yalnızlığımıza eşit

Saat dört yine :

Gecelerimin ışığı, beni şiire götüren Havin 

İyi yolculuklar kuzum 

Sağlıkla dön aramıza 

En güzel olan o anı hep yaşamaktı 

Öncesi olmayan sonsuzlukların başlangıcı olsun bu şiir 

Teşekkür ediyorum güzel insanlarım 

HAVİN ÖMÜR AYDAR’A HİTAF EDİLMİŞTİR

03/04/2022

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz