- Ocak Medya Yayın Hayatına Ara Vermiştir - 30 Nisan 2023
- Emin Keşmer’in Şiiri: Earthquake - 15 Nisan 2023
- Yazarımız Deniz Kılıçer’in makalesi, Vatikan’ın çıkardığı kitapta.. - 27 Mart 2023
Bizim memlekette erken büyür çocuklar
ve sürgün verir birdenbire, kaçak gözyaşları gibidir
ne gelişleri bellidir ne gidişleri ya hiç büyümezler büyüyemezler
Yada erken olmuş muz gibi düşerler dallarından birden bire
Havinin nefesi olmak için yudum yudumdu oysa gece
Renkler büyülü seslere dönüşürken
Hadi gülümse Ceyda her dilden gülümse
Gözlerinin içindeki o ap ak harelerle dostluğu anlat bize
sesinde esmer bir gece dinlensin
Şiirlerin haylanmazları olduk zarar kaldık, yaralı yağmur altında GÜLO sana sesleniyorum hadi bir resim çizsin kızın can kırıklarından uslanmadık, ıslandık iliklerimize kadar
Ahmetçe söyle türkülerini ahmedim yüreklerimiz demlensin sazının tezenesi hiç incinmesin ruhlar coşsun şiirlerde türkülerde gözleriyle konuşsun havin
Yüreğin avuçlarında geldin hep en kırmızımızdın sen duygu kıpkırmızımızdın kim demiş ciğan müziğinde hüzünlenmez insanlar kim demiş öldü insanlık kalem kutularında
Uzun bir dostluğun bir kardeşliğin ilk anıları var
Huriye ve Zümra bir elmanın iki yarısı olarak akıllarda kaldılar sevgiye dair ne varsa onlarla gelecekti
Aram dost öfkelerin saman alevi sevgin dünyalara değerdi bir de rüzgar çıkmasaydı avuçlarımızda yağmur çişelerken İstanbul’a unutma fırtına çıkmadı daha
Çocukluğumuzun gökkuşaklarında koşup durduk
Biz eskimiş adamların kızların gölgesi düşerken geceye
kan revan olmuş düşlerimize dair, kavgaya dair aşka dair
Güneşin rengindeydin yıldızlarla geldin aramıza
Hakan yaşar sil bütün renkleri resimlerden
Siyah beyaz bir çerçeve içinde fırçaların sürgit devinsin
Kalalım oracıkta öylece resimlerine türküler eşlik etsin
Meryem hepimizi saklasın kötülüklerden zedelenmiş hayatları anlatalım onun anaç kardeş can yüreğine binlerce teşekkür Meryem binlerce teşekkür sana
Sevim gülüşlerinin pembesi hiç kaybolmasın emi can dostum güzel insan, yaralı kuş,
sarışın, esmer kumral en sıcak rüzgarları yanına alıp da gel
Bir eski dostun sen Destgıran bize kalan düşlerin kankasıydın
Havinin kanatlarının arasına saklanandın iyi ki varsın, iyi ki varsın
Marlonbrandon uzak yollardan geldin dostum hoş geldin
Leb demeden leblebiyi anlar gibiydin Sular denize kavuşmadan Hırçın poyrazlarda kalmadan Yürüyelim ay yüzlü çocuklar bizi beklemekte
Ben değil, sen değil, biz eder bizi
Ya sen her yerdeydin işte içimizin en genç kızıydın sen Birsen sarışın beyaz esmer gelişinle tek tek uğradın limanlara haydi, içimdeki bu delifişek arzuları namluya sürüyorum
Geç kalmanın telaşlarıyla unutulduğunu bile sandın Ali yoklama kaçağıydın belki de sayım yapılmadan hemen önce çıkardın sessizce ortaya sen bir şakaydın belki de
Bakıldığında görünmeyendin içinizin en yaşlısıyım dedin Tarık aşk olsun aşk olsun Kirpiklerindeki yaşları saklardın da yüreğindekileri saklayamazdın
Yağmur kaçkını gelişlerinle aklımızda sımsıcak kalıverdin özgür ve hiçbir sokağında karşılaşmadın duygu ile buzlar erimedi daha sus pus oldun
Ama aramızda biri var ki katar katar kelimeler seni nasıl anlatmalı Tilda Bir şiire kafiye yapsam seni durmadan değiştirirsin elbiseni Ruhun bir atın sırtında başın ele geçirilmez bir kale
Ya sen hüznün kraliçesi yorgunlukların en tatlı şairesi Vuslat kardeşimizsin
Ya sen bahar gözlüm bütün günahları işlemiş bir Meryem gibi seni unuttuğumu sanma uzaklara dalan gözlerinde birikmiş özlemler yeşil menevişli düşler biriktir sırça yüreğinle meryemce
hey fakir yüreğime girip de saklananlar kuru ayazlarda alev alev yananlar sana diyorum sana Devrim sana diyorum şimdi bir dilim ekmeğin boynuna yüklenmiş mutluluklar
Dostluklar kahve telvesinde umut olmuş sana ne demeli Güle içimizin en naifi Zümranın teyzesi gecenin laciverdi hepinizden bir parça koparıp aldım gözlerinizden, yüreğinizden gülüşleriniz bende kaldı
Bir varmış bir yokmuş diye başlayan masallara kadar düşmüş hayat öykülerimiz var ile yok gibiyiz muzipliğin hiç bitmedi doktor ahh Allah müstehakını versin emi yanlış teşhis koydun yine hastaya
Bakıldığında görünmeyendin Rana nisan yağmurlarına hasret bir yürekti taşıdığın şakacı, muzip ama hep alıngan diyeceksin yine hayat hiç gülmedi bizlere
Lakırdı ederken sana uğrayacağız İştar dön gel diyeceksin muhtemelen
Sonra yusufçuk olup havalanacağız biz kendimizi senden sonsuzluğa bırakacağız küskün hallerinden
Kursağımızda kalan dost sevinçlerim benim yarım yamalaklarım tamı tamlarım içinizdeki çocuklar hiç büyümesin diyorum yüreği Karun kadar zengin olan Harun kardeşiz seninle
Biz kaç kişiydik Seyhan bir solukluk durdum oysa burada bahara çalarken günler Uzak bir iklimde başka seslere bölünüyor geceler Sana gri gözlü meleği anlatacaktım bir serseri berduşa rastladım
Bana SEVGİ yim dedi haline baktım bitap yorgun giderken ararata
Başaramadım, başaramadım deyip dönüp dönüp arkasına bakıyordu düşünüyorum da uzağı yakın eden ne varsa sıralanmıştı aramızda Bengül Ah be can kardeşim hayat gülmedi bize işte geride bırakamadık hayatın hır gürünü ve yakalayamadık mutluluk denen o yosmayı
Bu yüzden vedalar kaldı bizlere
Ve abu hayat suyu kurudu Çölleşti yürekler
Ah be ORHAN kardeşim iki gözüm ciğerimin sızısı elbet yolumuz var arşınlayacağımız
Acıya kesmiş sancılı bir gecenin ardından doğan ışığımızdın sen HAVİN yüreğe düşen yangınımızdın sonra büyüyen göz bebeklerinde küçük parmakların yüreklerimize değince anlamsızlıklar tüm anlamını buluyordu
Sesleniyorum sana Semra, efendim abi diyorsun büyük bir boşluk giriyor aramıza anlatamıyorsun ama anlıyorum uzaktan uzağa duyulup rüzgârda yiten ezgiler gibiyiz sesleniyorum duymuyorsun, görmüyorsun evet anladım gözyaşlarının içinde görkemli mezarlara gömdün beni baş ucuma güller, ayak ucuma yasemenler bırakarak kuşlara su veriyorsun
Ya sana ne demeli şebnem kapın daima kapalıydı ilk merhabanın sıcaklığı üstünden koca günler geçip gidecek kimse yok ortalarda, hüznün gecelere karışmış sıla hasreti uzaklardakilere kalmış sen sessizliğin sesisin gök kuşaklarının hüzünlü çocuğu nice yıllara varasın
Hele bir Deniz var ki daha yolun başındaymış gibi konuşunca dik konuşan Sevdiklerini gerçekçi seven yoldaşım dilin yumuşak sığınaklarında dem olsaydık bir sen değil, bir ben değil, biz olsaydık
Nasıl anlatmalı seni Welatooo tan vakitlerinde uyanmayalı çok oldu, gece sukut ediyordu billurlaşmış hüzünler anlamamın anlamını değiştirmişti ve sen çıkıp geliyordun
Gece maviydi her yer maviydi işte hoş geldin Mavi maviye sevdalı yüreklerimizle en büyük mutluluk bizimledir dağın kutsal yalnızlığına tırmanıp sağımızdaki solumuzdaki kötülükleri sobeleyelim
Elim sende oynayalım serpil ve gülümseyelim serpilsin sevgimiz evrende gurbeti anlatalım bir bir taşlaşmış kalplere korkmayın hatırlayın insan olduğunuzu diyelim hep birlikte
Gölgelerimiz düşmüyor bastığımız yerlere harpes makarna pişirmekle doymuyor insan ruhlarımız bir başka ruh olmaya uğraştıkça bizler toplanmış bir sofrada mustarip ruhlarımızı dinlerdik
Sen değil, ben değil, biz olmaktı ereğimiz…
Umut suya düsen bir güldü Mizgin bademler dut kuruları doldurmuşsun ceplerine cam kenarında gözlerin uzaklara dalmış ay kuyusuna düşmeden karanlıkların
Çiğ düştü tenlerimize Aişe kızım yaralarımız kabuk bağladı giydik hırkasını insanın Sana dedim kuzum bir türkü çağırsana Ses vermeyen fesleğenler boynunu bükmesin var ile yok arasında kalmasın insanlık
Hoş geldin aramıza, hoş geldin Yeni doğmuş bebek sevinçleriyle hoş geldin Nehir yıldızlarım açmamış daha, gece gelmiş yanı başımıza oturmuş.
Sessiz bir yolculuğun son kompartımanında trenin en sıcak bölümünde yolculuk yapmaktan yorulurmuş gibisin ÇOŞKUN ılık esen meltemlerin şirin okşayışları değsin saçlarına siyahın en alıcı tonunu öpüyorum alnından ateş gibi kızgın ve öfkeli bakıyorsun ÇAPULCU bana uzun bir serüvenin yaşlı ve yorgun kanatlarıydım ben diyorum sana
Siyaha kavuştukça bir ışık huzmesinde kayboluyorduk aslında
Emek dost korkuyu tanıyorduk ve kaybettiğimizi sanıyorduk
Oysa korkuyu tanıyanlar asla kaybetmez diyordun
Ağaçların üstünde uyuyan bebekler var şimdi rüzgâr estiğinde,
Ninni söyleyip sallayacak onları
Hadi ben körüm sende ebe ol Havin ..
Baba kız sobeleyin günebakanları pencereden. Hadi talihsizlikleri üfleyelim öteye, sen en güzel gülüşünle bizi sobele.
Çünkü sana binlerce özür borçluyum kızım …
DÜNYANIN bu kirlenmiş haline
Delifişek bir arzudur namluya sürülenler
Seni içimin mavi kurşunlarından sakınıyorum
Her sabah uyanıp yaşadığına sevinen
Bir kurbanın öyküsünü yeniden yazıyorum
Rastlantısal yaşanan tesadüflere takılıyorum
İlk gelişimi anımsıyorum da
Bir telaştaydı yüreğim
Kimdim ben, kendimle mi, sizinle mi empati kurmaya uğraşıyorum
Fikrimin ince gülleri, yalın dostları
İlk o gece başlamıştı yolculuğumuz
İkinci, üçüncü gece uykusuzluğumuza eş
Yorgunluğumuza fit, yalnızlığımıza eşit
Saat dört yine :
Gecelerimin ışığı, beni şiire götüren Havin
İyi yolculuklar kuzum
Sağlıkla dön aramıza
En güzel olan o anı hep yaşamaktı
Öncesi olmayan sonsuzlukların başlangıcı olsun bu şiir
Teşekkür ediyorum güzel insanlarım
HAVİN ÖMÜR AYDAR’A HİTAF EDİLMİŞTİR
03/04/2022