Yunanistan’ın beynini peynir ekmekle yemesi demek..

0

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen “Ege ve Doğu Akdeniz’de Türk Dış Politikası” panelinin açılış konuşmasını yaptı.

Avrupa’nın ortasında savaşın sürdüğü bir dönemde bulunduklarını kaydeden Çavuşoğlu, “Girişimci ve İnsani Dış Politika” sayesinde bu sınamalara kayıtsız kalamadıklarını söyledi. Çavuşoğlu, büyük güç mücadelesinde Türkiye’nin uluslararası konumunu giderek güçlendirdiğini vurgulayarak, sert ve yumuşak güç unsurlarını dengeli bir şekilde kullandığını dile getirdi.

Türk dış politikasında bazı başlıkları “milli dava” olarak nitelendirdiklerini kaydeden Çavuşoğlu, bunların Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs olduğunu ifade etti.

Yunanistan’la ikili ilişkilere değinen Çavuşoğlu, 2021’in başında Yunanistan’la diyalog mekanizmalarını yeniden canlandırmaya odaklandıklarına, ancak Yunanistan’ın gerekli siyasi irade ve samimiyeti gösteremediğine işaret etti.

Çavuşoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias başta olmak üzere, Yunanistan’ın Türkiye “hakkında” ve “aleyhinde” konuşmayı sürdürdüğünü, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmanın da “bardağı taşıran son damla” olduğunu dile getirdi.

Yunanistan’ın bu davranışının farklı sebepleri olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, ilk nedenin “Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzeyde yükselen profilinden Yunanistan’ın çok rahatsız olması”, ikinci nedenin de “Yunan iç politikasında Türkiye karşıtlığının prim yapması” olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, her gün Türkiye’nin gündemde olmasının Yunanistan’a gerçek sorunlarını unutturduğunun altını çizerek, “1 Ocak 2020 ile 25 Ekim 2022 arasında Yunanistan’la ilgili sadece 40 tweet atmışım. Aynı dönemde Dendias’ın Türkiye’yle ilgili attığı tweet sayısını tahmin edebiliyor musunuz? 1080 tweet atmış. Yani günde 1 tweetten fazla.” diye konuştu.

Öte yandan, Yunanistan’ın maksimalist tutumu ve hukuk dışı adımlarına karşı Türkiye’nin verdiği yanıtların Yunanistan’ı çileden çıkardığını kaydeden Çavuşoğlu, bu ülkenin stratejik vizyon eksikliği olduğunu da vurguladı.

Çavuşoğlu, Yunanistan’ın terör örgütleri için güvenli liman olma özelliğini sürdürdüğünü belirterek, Yunan adalarına sınırdan ulaşmak isteyen düzensiz göçmenlere de insanlık ve hukuk dışı muamele yaptığını ifade etti.

Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türk azınlığının hak ve özgürlüklerini ihlal ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, bu konuda 15 yıldır Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamadığını, azınlığın seçilmiş müftülerini tanımadığını söyledi.

Çavuşoğlu, Yunanistan’ın Türk okullarını kapattığını ve vakıfları lağvetmeye çalıştığını ifade ederek, Atina’daki caminin yönetiminde 9 kişiden 5’inin Rum Ortodoks olduğuna dikkati çekti.

Ege ihtilafları

Ege Denizi’nde ekonomik, ticari, askeri ve kültürel bakımdan temel ve hayati nitelikte hak ve çıkarların olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, Ege’nin dostluk ve iş birliği denize haline gelemediğini dile getirdi.

Çavuşoğlu, birbiriyle bağlantılı Ege ihtilaflarının yıllardır çözülemediğini belirterek, “Bu ihtilafları şu başlıklar altında özetleyebiliriz. Kara sularının ve hava sahasının genişliği, kıta sahanlığının sınırlandırılması, Doğu Ege adalarının gayri askeri statüsünün ihlali, Ege’deki bazı ada, adacık ve kayalıkların aidiyeti. Diğer taraftan FIR, NAVTEX, arama kurtarma gibi hizmet sahaları da yine anlaşmazlık konularından bir tanesi.” diye konuştu.

Yunanistan’ın 1995’ten bu yana Ege’de kara sularını 12 mile çıkarmakla Türkiye’yi tehdit ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, haritayı kullanarak bu konuya ilişkin detayları anlattı.

Çavuşoğlu, Ege’de kara sularının tek taraflı olarak 6 milin 1 mil üzerine dahi çıkarılmasına izin vermeyeceklerini vurgulayarak, “Ege’yi fiilen Yunan gölü haline getirecek, bizi kıyılarımıza hapsedecek, meşru ve hayati çıkarlarımıza zarar verecek böyle bir oldubittiyi kesinlikle kabul etmeyiz.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan, Yunanistan’ın hava sahası iddialarının da dünyada hiçbir örneği olmadığına işaret eden Çavuşoğlu, “(Yunanistan’ın) Ege’de 6 mil karasu genişliğine rağmen 10 mil hava sahası uygulaması uluslararası hukukun çok açık ihlalidir.” değerlendirmesini yaptı.

Çavuşoğlu, Doğu Ege adalarının silahlandırılması konusuna da dikkati çekerek, bu adaların anlaşmalarla gayri askeri statü altına alındığını ve adaların egemenliklerinin de bu statünün sürdürülmesi koşuluyla Yunanistan’a devredildiğini hatırlattı.

Söz konusu 23 adadan en az 16’sının Yunanistan tarafından silahlandırıldığını vurgulayan Çavuşoğlu, “Bu durum bizim güvenliğimiz için bir tehdit. Biz Yunanistan’ın uluslararası hukuka uymasını ve gayri askeri statüyü yeniden tesis etmesini istiyoruz.” dedi.

Çavuşoğlu, söz konusu ihlallerle ilgili Birleşmiş Milletlere (BM) 2021’den bu yana 3 mektup gönderdiklerini belirterek, gayri askeri statüyle egemenlik arasındaki hukuki ilişkiye dikkati çektiklerini ifade etti.

Yunanistan’ın kendi argümanlarına güvenmediği için Uluslararası Adalet Divanının yargı yetkisine bu konuda çekince koyduğunu kaydeden Çavuşoğlu, bu konuda Yunanistan’ın Türkiye’ye hukuki içerikten uzak siyasi içerikli cevaplar verdiklerini belirtti.

Çavuşoğlu, “Yunanistan’ın çıldırmaya başlamasının sebeplerinden bir tanesi de bu. Bizim bir mektubumuza sekiz ay sonra, onda da hukuki içerik yok, tamamen kara propaganda içeren mektubu ancak 8 ay sonra gönderebiliyor. 8 ay ne yapacağını şaşırıyor.” ifadesini kullandı.

Ege’deki bazı ada, adacık ve kayalıkların aidiyeti meselesinin Yunanistan’la anlaşmazlıklardan bir diğeri olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, Yunanistan’ın diğer meselelerle birlikte bu meseleleri de barışçıl yöntemlerle çözmeye hazır olması durumunda Türkiye’nin de her zaman hazır olduğunu vurguladı.

“Yunanistan maalesef samimi ve dürüst değil”

Çavuşoğlu, Ege sorunlarının çözülememesinin nedenlerine işaret ederek, bunların Yunanistan’ın “Ege’yi bir Yunan denizi olarak görmesi”, “Türkiye’nin hak ve çıkarlarını yok sayması”, “Yunanistan’ın kıta sahanlığı dışında diğer Ege ihtilaflarını yok sayması” ve “Yunanistan’ın çözüm için uluslararası yargı yolunu tıkaması” olduğunu söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, “Yunanistan maalesef samimi ve dürüst değildir. Bunu açık, net şekilde bir kere daha söylemek isterim. Samimi ve dürüst değil. Haktan yana görünmeye çalışıp çözüm için anlamlı görüşmeleri ve uluslararası yargı yolunu tıkayan taraf Yunanistan’dır.” dedi.

Yunanistan’ın çözüm yerine Avrupa Birliği (AB) ve üçüncü ülkeleri arkasına alarak Türkiye’ye maksimalist pozisyonlarını kabul ettirmeyi umut ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, AB ve bazı AB üyesi ülkelerin de “Yunanistan’ın değirmenine su taşıdığını” dile getirdi.

Doğu Akdeniz ve Kıbrıs sorununa değinen Çavuşoğlu, Kıbrıs’ın bir Yunan veya Rum adası olmadığını, Adanın egemenliğinin 1960’ta adadaki Kıbrıs Türk ve Rum halkına verildiğini söyledi.

Çavuşoğlu, Rum tarafının iktidarı ve refahı Türklerle paylaşmak istemediğini belirterek, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis’le görüşmesinde bunları bizzat Anastasiadis’in söylediğini vurguladı.

Gayriresmi 5+BM toplantısında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın gerçekçi ve çözüm odaklı bir vizyon ortaya koyduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarının tescili konusunda bugüne kadar adım atmadığını ifade etti.

Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları konusuna değinerek, Rum kesiminin Türkiye ve KKTC’nin haklarını ihlal eden Mısır, Lübnan ve İsrail’le münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırlandırma anlaşmalarını kabul etmediklerini söyledi.

Yunanistan’ın en haksız durumda da ne kadar haklı olduklarını anlatmada çok yetenekli olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “Biz yaptıklarımızı anlatma konusunda kendi aramızda özeleştiri de yapıyoruz, ‘iyi anlatamıyoruz’ diye. Ama Yunanistan gibi yüzsüz, arsız ve yalancı olmak lazım. Onu da yapamıyoruz biz. Gerçekleri söylüyoruz. Hukuki argümanlar ortaya koyuyoruz. Biz gerekli yanıtı hem sahada hem de masada veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, 2021’den bu yana Yunanistan ve Rum kesiminin Türk kıta sahanlığına 9 kez girme teşebbüsü olduğunu belirterek, aldıkları tedbirlerle hiçbir gemiyi buraya sokmadıklarını vurguladı.

Kapsamlı “Doğu Akdeniz Konferansı” önerisinin de halen masada olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, KKTC ile Rum tarafı arasında hakça paylaşım konusunda bir anlaşmaya varılması durumunda Doğu Akdeniz’deki sorunların yüzde 51’inin otomatik olarak çözülmüş olacağını belirtti.

Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin haklarını kararlılıkla korumaya devam edeceklerinin altını çizdi.

Panelin soru cevap kısmında Yunanistan’da son zamanlarda kurulan ABD üsleri ve ülkenin çeşitli savunma anlaşmaları yapmasına yönelik soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, “Yunanistan’ın bize yönelik bir saldırıya hazırlanması demek Yunanistan’ın beynini peynir ekmekle yemesi demek gibi bir şey. Yunanistan’a şunu da söylüyoruz, arkanızda kim var ona bakmayın. Yanı başınızda kim var komşu ve karşınıza almaya çalıştığınız kim var ona bakın. İş birliği istiyorsanız hazırız ama Türkiye’yi karşılarına almak ne demek bunu da iyi biliyorlardır.” diye konuştu.

Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin her zaman inişli çıkışlı olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, Türkiye’nin her zaman diplomasiyi ön plana çıkarmaya çalıştığına dikkati çekti. Kardak krizi sonrası başlayan istikşafi görüşmelerin de amacının diplomatik yolla çözüm olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Yunanistan son zamanlarda sadece kıta sahanlığını konuşalım, diğerlerini konuşmayalım diyor. Nasıl çözeceksiniz böyle durumda? Geçmişte de Yunanistan’la çok gerilimlerimiz oldu. Yunanistan’ın terörist elebaşını ülkesinde misafir ettiği bir gerçek. DHKP/C, PKK kampları var Yunanistan’da. Yunanistan’la ilişkilerin gerildiği zamanlara bakın, bunlar Türkiye’den kaynaklanmıyor. Yunanistan’dan kaynaklanıyor. Uluslararası hukuku ihlal eden Yunanistan ama son zamanlarda Yunanistan’ın çıldırmasının sebebi, Türkiye’nin her alanda güçlenmesi.”

Çavuşoğlu, Yunanistan televizyonlarında Türkiye’nin savunma sanayisi alanında gelişmesi konularının işlendiğini belirterek”Yunanistan bundan istifadeyle bazı ülkelerin elden çıkardığı ürünlere mahkum kalıyor.” değerlendirmesini yaptı.

Karşılıklı diyalog mekanizmalarının askıya alındığını söyleyen Çavuşoğlu, “Bir ülkenin savunmasıyla ilgili veya temel çıkarlarıyla ilgili aleyhinde kampanya yapmak olgun bir tavır değil, düşmanca bir tavırdır.” ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, farklı kanallardan görüşme talepleri geldiğini de belirterek “Görüşmeyelim demiyorduk hiçbir zaman ama görüşmenin de anlamlı olması lazım, müzakerelerin sonuç odaklı olması lazım. Yunanistan’ın kara propagandaları karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nin ya da Türk milletinin çıkarlarını koruduğumuz için böyle oldu deniyorsa bundan da gurur duyarız.” dedi.

ABD’nin Yunanistan’daki üslerine de değinen Çavuşoğlu, “Bunlar Rusya’ya karşı kurulan üsler diyor. İnandırıcı değil. Yunanistan’da bulunan ABD Büyükelçisi’nin attığı tweetler tamamen Yunan yanlı, Yunanistan’ı destekleyen tweetler. Türkiye’de de ABD’nin bir büyükelçisi var. Onları bu konuda biraz Türkiye’yi desteklediğini ima eden bir açıklaması oldu mu bugüne kadar? Sonuçta ABD’nin terazisi bozuldu. Kendilerine de uyarılarda bulunduk. Bunların Yunanistan’a da bir faydası olmadığını, Yunanistan’ı çözümden daha da uzaklaştırdığını söyledik.” diye konuştu.

Çavuşoğlu, ABD’nin Kıbrıs Rum kesimine yönelik kaldırılan silah ambargosuna yönelik ise “Bu silahı kime karşı veriyorsun? Kıbrıs Türklerine karşı. Biz de ilave SİHA ve ilave takviye yapıyoruz. Onlar karar alır biz yaparız.” ifadelerini kullandı.

“Libya’yla yapılan anlaşmalar Mısır’ın aleyhine değil”

Mısırlı mevkidaşı Semih Şukri’nin Türkiye’yle ilişkileri normalleşme sürecini durdurduklarını açıklamasına yönelik soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, Türkiye’nin normalleşme sürecine girdiği başka ülkeler de bulunduğunu ancak bu sürecin Mısır’la daha yavaş ilerlediğini ifade etti.

“Bunun sebebi biz değiliz” diyen Çavuşoğlu, Türkiye’nin Libya’yla imzaladığı anlaşmalara değinerek “Libya ile yaptığımız deniz yetki alanları anlaşması ya da en son imzaladığımız hidrokarbon anlaşması Mısır’ın aleyhine değil ki. Mısır bizimle anlaşma imzalarsa Yunanistan’la yaptığı anlaşmadan çok daha fazla deniz yetki alanı elde edecek. 40 bin kilometrekareden bahsediyoruz” diye konuştu.

Çavuşoğlu, Libya’daki hükümetin meşru olmadığı iddialarına da yanıt vererek BM’nin şu anki yönetimi meşru gördüğünü belirterek “Libya ile yaptığımız daha önceki güvenlik anlaşmasının bugüne uyarlanması da Mısır’ın aleyhine değil. Mısır’a yönelik bir hamle değil. Biz olmasaydık Libya bugün Suriye olacaktı. Yani Trablus’a yönelik saldırıyı durdurmasaydık biz bugün sokak savaşına dönecekti. Bizim burada mevcudiyetimiz aslında barış ve istikrarın teminatı. Bu, Mısır’a yönelik bir hamle değil. ” ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, Türkiye açısından Mısır’a yönelik herhangi bir sorunun olmadığına, Mısır’ın herkes için önemli bir ülke olduğuna da vurgu yaptı.

“Gübre alamazsa Afrika’nın tarım üretimi yüzde 20 azalacak”

Rusya’nın KKTC’de temsilcilik açması iddialarına da değinen Çavuşoğlu, bu konuda henüz bir adım atılmadığını, KKTC’nin farklı ülkelerde temsilciliklerinin sayısını artırmak için çalıştıklarını anlattı. Çavuşoğlu, bu konuda gelecek günlerde bazı gelişmeler olacağını, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatına üyeliğinin ise devlet olarak tanınmayla mümkün olduğunu ifade etti.

Çavuşoğlu, Rusya’nın tahıl anlaşmasını askıya almasına yönelik soru üzerine, bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ve kendisinin Rusya ve Ukrayna’da mevkidaşları ve ilgili kişilerle görüştüğünü kaydetti.

Özellikle Rus gemilerine yönelik saldırı iddiaları ile yeniden gündeme gelen Rusya’nın taleplerine değinen Çavuşoğlu, “Rusya’nın ihraç etmek istediği gübre ve tahılın önünde engeller var. Gübre ve tahıl yaptırım listesinde değil ama bu iki ürünü taşıyacak gemiler hala limanlara yanaşamıyor. Hala sigorta yaptıramıyor ve ödemeler yapılamıyor.” dedi.

Gemilerin yaptırımlardan çekinerek yükleri taşımadığına dikkati çeken Çavuşoğlu, Rus tahıl ve gübresinin az gelişmiş ülkelere ihracının önemine vurgu yaptı. Çavuşoğlu, “Rusya’nın ihraç ettiği ürünlerin önündeki engelleri kaldırmak Rusya’yı savunmak anlamına gelmiyor. Uzmanlar değerlendiriyor. Gübre alamazlarsa önümüzdeki sezon Afrika’nın tarım ürünleri üretimi yüzde 20 azalacak. Bu çok ciddi bir sorundur.” değerlendirmesini yaptı. Çavuşoğlu, tüm endişeleri gidermek için tarafların hepsiyle görüşmeye devam ettiklerini de bildirdi.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz