Zaho Saldırısının “Teknik ve Stratejik Analizi”

6

20 Temmuz Çarşamba günü öğlen saatlerinde Irak Kürt Yönetimine ait olan Duhok’un Zaho ilçesinde vahim bir olay meydana geldi. Yapılan saldırıda; 8 sivil öldü ve 23 kişide yaralandı. 

Bu olayı tek bir başlık ve o başlığın altına yazacağımız bağlı maddelerle ile değerlendirmek büyük bir hata olur diye düşünüyorum. 

Rasyonel ve objektif bakmak hatta verileri analiz ederek, mantık çerçevesinde incelemek gerekir. 

İlk olarak Zaho’ya bakmamızda fayda vardır. Nerededir? Nasıl bir yerdir?

Kuzey Irak Kürt kökenli haber ajanslarına bakıldığında, Zaho’nun “Turistik bir bölge” olduğu sıklıkla ve yenilenerek geçmektedir. Oranın ciddi bir “Turizm Cazibe Merkezi” olma yolunda ilerlediği ve yapılan bu saldırının aslında “Bölgesel Kürt Yönetimi Turizm Gelirlerine” bir sabotaj olduğu yazılmıştır, yazılmaya da devam edilmektedir. 

Zaho ilçesi, Irak’ın Güney kesimlerine göre iklim olarak daha serindir. Ve bu doğrudur. Ve bir tane de nehir geçmektedir. Üzerinde bir tane taş köprü vardır ve hepsi budur. İlçede AVM dedikleri yerler, cep telefonu kılıfı satan birkaç dükkân ve plastik ürünleri (Leğen, ibrik, tas vs) gözle görülecek şekilde kaldırıma dizmiş küçük işletmelerdir. Bir tane mobilya mağazası vardır ve Türkmen bir işletmeciye aittir. Adı da; “Mercan Mobilya”dır. 3 tane fırından (bir tanesi pide yapar sadece) hiçbiri yumurtalı hamur ürünleri (poğaça – börek) yapmamaktadır. Kahvaltı için tercihiniz kısıtlıdır yani. İki ya da üç tane süper (!!!) market olup, bir tanesi sadece akşamları açıktır. Peynir alabileceğiniz yer yoktur. Haftanın belli günlerinde ilçeye gelen seyyarları takip etmek ve kaçırmamak zorundasınızdır. Bu verilerle Zaho’ya bakarsak nasıl bir “Turizm Cazibe Merkezi” olduğunun değerlendirmesini size bırakıyorum. 

Ve yine Kuzey Irak Kürt haber sitelerine bakarsak 50’in üzerinde Turizm firması, Zaho’ya düzenledikleri 300’ün üzerindeki turları iptal etmek zorunda kalmış. Oraya gidemeyenler çok üzülmesin, leğenlerini herhangi bir yerden de alabilirler. Tabii hela taslarının üzerinde “Zaho Hatırası” yazmayacaktır.

Turistik bir bölge olduğu, Turizm Merkezi gibi lanse edilmesi tamamen gerçeklerden uzak, “faturayı / adisyonu” şişirme telaşında olan kurnaz garsonun yaptığı ucuz uyanıklıktan başka bir şey değildir. 

Bu vahim olay kimin ve kimlerin işine yarar?

Evet, orada canlar yanmış – hayatlar sönmüş ve geriye kalanlarında hayatları kararmıştır. Bunun karşısında kimse durmaz sanırım.

Ancak bu saldırı “en çok kimin” işine yarayacaktır?

Bunun üzerinde durmak, akla uygun sonuçlara ulaşmak, faillerin resimlerini buğulu da olsa bize gösterecektir.

İlk olağan şüphelimiz; Bölgesel ve yerel medya servislerinin anında ve çok yüksek sesle dile getirdikleri; Türk Silahlı Kuvvetleri… (TSK)

Zaho gibi bir bölgeye “Obüs” ve “diğer topçu unsurları” ile saldırı yapmanın TSK’ne nasıl bir yararı olur inanın buna hiçbir cevap bulamadım. Eğer bölge de terör unsurları varsa bu mantıklıdır. 

Ancak İHA ve SİHA’larla didik didik edilen bir bölgede, PKK’nın üst düzey isimlerinin yaktıkları sigaraya nişan alınıp, etkisiz hale getirildiği bir alanda TSK’lerinin böyle amatörce hata yapması akla uygun mudur? Dereye girip serinleyen çocukları – kenarda oturup piknik yapan insanları bizim İHA ve SİHA’larımız fark edemeyip, “terör unsuru olarak”istihbarat sağlayıp, Topçu Bataryalarımızda o aldıkları bilgi ve ateş serbest komutu ile bölgeye top mermisi yağdırıyorlarsa da bu “amatörlük” değil “kaza” değil bilakis “Vatan Hainliğidir” , “Devlet Düşmanlığıdır”

Nasıl ki? Çocukluğumu verdiğim, gençliğimi – yıllarımı harcadığım TSK’nde, Rütbeli ya da rütbesiz hiçbir asker, hiçbir masuma – kadına – hayvana – “Aman!” diyene – Af dileyene namlu doğrultmaz, tetik çekmez. Eğer bu olduysa da muhakkak işin içinde bir hainlik vardır. Bu Hainlik nasıl olur peki? Bu denklem içine sızmış bir “hain”le olur elbette. Ne kazanacaktır peki bu hainlikle? Bu saldırıya meydan verilmesi ile (şayet TSK tarafından yapıldıysa) TSK’nin bölgedeki gücünü düşürmek, bölge halkını isyana teşvik etmek, Türkiye’nin uluslararası kamuoyunda itibarına zarar vermek için yapılmıştır. Ve bunu da yapacak tek oluşum; FETÖ’dür! Ve o hain FETÖ’nün hain askerleridir! Şeref ve onuruna düşkün hiçbir Türk Subayı böyle kalleşçe bir saldırı / taarruz düzenlemez, emir vermez, tetiği çekmez. Ancak FETÖ’nün maksat Türkiye’ye zarar vermek olduğunda “şerefinden ve onurundan” ne kadar kolay vazgeçebileceğini hepimiz çok çok iyi biliyoruz. Tekrar ediyorum; Eğer bu saldırı; TSK tarafından yapıldıysa bir FETÖ unsuru olup – olmadığı çok dikkatlice irdelenmelidir. Başka türlüsü asla mümkün değildir çünkü! 

Sözün kısası; TSK’nın hiçbir fayda – yarar elde edemeyeceği ortada ve çok da nettir.

Bu vahim olaydan başka kimler yarar sağlar peki? Irak Bölgesel Kürt Yönetimi? PKK? Irak Şii’leri? Kuzey Irak Kürtleri? Hangilerinin işine yarar böyle bir saldırı? Evet, doğru cevap, diğer şık olan “Hepsi”… 

Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IBKY) Lideri, Mesrur Berzani henüz herhangi bir açıklama yapmayıp, “taziye” mesajları dışında sessiz kalmayı tercih etmektedir. Bu durum PKK unsurları tarafından “İş birlikçi” bir tutum olarak görülüp lanetlenmekte ve Türkiye’nin maşası olmakla suçlanmasına sebep olmaktadır. Zaten uzun zamandır bu tutum içindedirler. Ancak bölgede oluşan böyle bir “vukuat” IBKY’nin elini güçlendirecektir. En azından uluslararası kamuoyunda…

PKK… Hiç şüphe yok ki, en büyük yarar terör örgütüne olacaktır. Sınır ötesi operasyonlarla iyice küçülen, çemberi daralan ve kaçacak yer bulmakta zorlanan PKK bu vahim olayı; Türkiye’nin bölgede ki askeri gücünü çekmesinden medet umarak, tekrar güçlenmek – palazlanmak ve nüfusunu artırmak için iyi bir çıkış yolu olarak görmektedir. Bu sebeple de bu olayın altında kendilerinin olacağı / olabilme ihtimali de çok fazladır. 

Irak Şii’leri… Her ne kadar, İran’dan destek aldıkları düşünülse bile benim şahsi fikrim o dur ki; kazın ayağı böyle değildir. Hatta Irak Şii Lideri; Mukteda es-Sadr, saldırıdan birkaç gün önce Tahran’da liderler seviyesinden bir araya gelinen üçlü zirveden (Rusya – İran ve Türkiye) çok rahatsız olduğunu belirtmiştir. Kendilerini her zaman İran Şia’sından uzak görmektedirler. Ve hemen ertesinde meydana gelen bu olaydan anında Türkiye’yi mesul tutup bir anda Irak Şii’lerini organize ederek sokak eylemlerine başlamıştır. Olayın daha ateşi sönmeden birçok grafiksel bildiriler, posterler, protesto gösterileri nasıl düzenlenmiştir? Anında R. Tayyip Erdoğan’ın posterleri nasıl basılmış ve dağıtılmıştır? O kadar Türk bayrağı nereden bulunmuştur? Bu tip aceleci ve amatör çıkışlar bize Irak Şii’lerinin bu olaydan daha önce haberlerinin olduğunu göstermez mi? Bayrak yakma, bayrağı yere serme, temsilcilikler ve vize merkezlerinin basılma organizasyonlarında Iraklı Şii’ler başı çekmiştir. Ve henüz birçok kişinin haberi yokken sokak eylemlerine başlamışlardır. Hatta Bağdat yönetimine, Türkiye ile sınırların kapatılması, uçuşların kaldırılması, Türk Büyükelçisinin sınır dışı edilmesi konusunda ciddi de notalar vermiştir. Üstelik hemen ve anında… 

Kuzey Irak Kürtleri… Evet, başka bir yarar / fayda sağlayacak bir grup daha… Bölgeye saldırı olur olmaz amatör bir telefon kamerası ile tesadüfen (!!!) çekim yapan bir Kuzey Iraklı Kürt, ilk bomba düşer düşmez anında “Türkler Saldırıyor! Türk Ordusu Bombalıyor!” diye naralar atarak viral bir video çekmiş ve sosyal ağ kullanıcıları arasında milyonlarca kez izlenmiştir. Düşen bir bombadan hatta patlayan bir bombadan, o bombanın menşeini, üretim yerini, kime ait olduğunu, nereden ateşlendiğini anında bilebilen bir insanın bence “Peygamberliğini” ilan etmesi gerekir. Çünkü bunu o anda sadece bir peygamber bilebilir. Üstelik Tanrı hilesini kullanarak… Belki de bölgede çok moda olan “Mesih Beklentisi” artık sona ermiş ve beklenen “Mesih” kendisidir. Bunu nasıl bir anda anladı gerçekten şaştım kaldım. Ve bu videonun hemen ardından bölgede yaşayan altı milyon Türkmen için başka bir kirli kampanya başlamış; “Bu Türkmenler, TC’ye ajanlık yapıyor” , “Bunların hepsini temizlemek, öldürmek lazım” , “Türkmenlere ölüm!” diye birçok propaganda ile etkin olarak kullanılan sosyal medyada başlıklar açılmış ve birçok kişi de bu organizasyonlara gönüllü katılmıştır. Şu ana kadar korkulan bir şey olmadı ama olmayacağı anlamına da gelmez. Bölgedeki Kürt nüfusu için azınlıkta bulunan Türkmenlerin bölgeden “korku ve terör” tabanlı eylemlerle sürülmesi için yaşanan bu vahim olay oldukça faydalı gözükmektedir. 

Bu vahim olayın kaybedeni kimdir?

Hayatlarını kaybetmiş 8 insan ve canları yanan 23 kişi dışında tek kaybeden; Türkiye gibi gözükmektedir. Ve “aydınlatılmazsa” muhtemelen bir “sınır ötesi operasyon” imkânlarımız – kabiliyetlerimiz çok zora girecektir. 

Olay çünkü artık tüm Dünya’ya güzelce ve kılçıksız bir şekilde servis edilmiştir. 

Ve şimdi iş başa düşmektedir. Şayet TSK’nin yaptığı bir hata değilse belgelerle, video kayıtları ile (bu çok zor olmasa gerek, bölgedeki İHA ve SİHA güçlerimiz açısından) tek tek gösterilmeli tüm dünyaya izah edilmelidir. Çünkü sessiz ve ketum kalmak çok ciddi zararlara sebep olabilir. 

30 km.lik güvenlik koridoru için birçok yeri ikna etmişken böyle bir “vurdumduymazlık” yüzünden bu masadan zararla kalkarsak ülke olarak sadece biz değil sanırım AKP hükümeti de elinde ki en büyük kozu kaybedecektir. Ülkedeki başta ekonomik kriz olmak üzere, seçmeninin de güvenini ve desteğini büyük ölçüde kaybetmiş AKP Hükümetinin sınır ötesinde yapacağı başarılı operasyonlar şuan elinde ki tek “Kupa Asıdır.” Bunu da kaybetmek istemeyecektir. Zira Dış İşleri Bakanımız Sayın M. Çavuşoğlu’nun ısrarlı bir şekilde “olayın aydınlatılması” için ortak bir çözüm masası kurma konusunda isteği, elimizde bazı ciddi deliller olduğunu da düşündürmektedir. 

Bu vahim olayın arkasında TSK olmadığına ve başka güçlerin olduğuna dair müspet deliller?

Çarşamba gününden beri bölgede yayın yapan yerel haber siteleri, hesaplar, ajanslar ve uluslararası birçok medya organını inceliyorum. 

Önceleri “roketli saldırı” denildi. Ardından Kuzey Iraklı birçok yöneticinin de tasdiklediği üzere “155 mm Top Atışıyla”saldırının gerçekleştiği yazıldı, söylendi, yayınlandı ve paylaşıldı. 

Teknik bir bilgi vereyim; 155 mm Top Mermisini ancak bir OBÜS atabilir. Ve 25 ila 30 km.lik bir etkili menzili vardır. Bu tip bir silahtan, bu kadar uzak bir mesafeden, ivme hızından, 155 mm bir top mermisi düştüğü yerde metrelerce çapında ve yine metrelerce derinlikte çukurlara sebep olur. 

Bazı yayın organlarına göre 24 saat süren bir saldırıdır bu. 24 saat boyunca siz 155 mm’lik toplarla bir bölgeyi döverseniz o bölge komple haritadan silinir, taş taş üstünde kalmaz. Bırak 8 ölüyü 23 yaralıyı bu rakamları binlerle telaffuz etmek zorunda kalırsınız. 

Ancak görgü tanıklarının söyledikleri ve çektiği videolara bakarsak, çocuk parkına düşmüş olan bir mermiden dolayı 1 çocuk ölmüş, 3 çocukta yaralanmış ve plastik bisikletleri sağa sola dağılmıştır ve bu video görüntüleri ile desteklenmektedir. 

155 mm’lik bir obüs mermisi bir çocuk parkına düşecek ve çocuklar bisikletlerinden düşüp yaralanacaklar? Bu sadece “Askerlik Bilimine” değil normal ve orta ölçekli bir insan zekâsına da hakarettir… Derenin içine düşecek aynı mermi ve dere kenarında piknik yapan aileler bağırış – çığırış tencereyi – tavayı kapıp, kaçışacak ancak dere içinde birkaç kişi ölecek… Telefonu ile kayıt yapan adamın 5 metre uzağına düşecek yine o aynı mermi ve aynı adam kayıt yapmaya devam ederken “Türk Ordusu saldırıyor” diye yayına devam edecek… 

İnanın bu saçmalıklar filmlerde bile olmaz… 

Eldeki verilere, kayıtlara bakılırsa yapılan saldırı ancak ve ancak “Omuzdan ateşlemeli, kendinden tahrikli füze sistemleri” ile yapılmış olabilir. Mermilerin düştüğü yer, alev kaynağı, çıkan blast etkisinin tamamı bizlere bunu göstermektedir. Hatta daha da iddialı olursam bu saldırının bilindik; RPG-7 ile yapıldığını düşünmekteyim. Yani ateşleme mevzileri maksimum 400 metre uzakta olmalıdır. Olayın failleri bölgeye çok da uzakta değildir yani…

Bu tip bir saldırıyı ise sadece ve sadece “Terör ve Yabancı Unsurlar” gerçekleştirebilir.

TSK’nin işi olamaz.

Sonuç;

Yapılan saldırıda 8 insan ölmüş ve 23’ü de yaralanmıştır. Bu saldırı “sivil ve günahsız” masumlara yapıldığına göre bunun adı da düpedüz; “Terör Saldırısıdır” Kavramsal ve Terminolojik olarak olaya bakarsak bile bir devletin, resmi ve kanunlarla belirlenmiş Silahlı Kuvvetleri asla ve hiçbir zaman “Terör Saldırısı / Terör Tabanlı Eylem” yapmaz. Saldırı yapar, taarruz yapar ve bu da eli silah tutan düşman unsurlarına karşı olur. Terimsel olarak bile Türk Silahlı Kuvvetlerinin böyle bir saldırı yapması akla ve mantığa uygun değilken üstelik bu saldırıdan hiçbir çıkar – fayda – yarar sağlamayacakken bunu “TSK yaptı” demek provakatif – ırkçı – akıl dışı bir çıkıştan başka bir şey olamaz. 

Eğer ki bunu TSK yaptıysa bile bu yine başka bir terör örgütünün faydasınadır. O da sadece FETÖ’dür.

Ancak bu saldırıdan birçok grup – topluluk hatta terör örgütü ciddi faydalar sağlayacakken hepsinin döktüğü gözyaşlarına iyi bakmak lazımdır. “Timsah” ile “İnsanı” bu noktada iyi fark etmek gerekir. 

Yukarıda saydığımız tüm verilere göre karar vermek ve akıllarında bir hükme varmak, siz değerli okuyucularımızındır. 

Zira 1833 kelimeden sonra benim söyleyecek bir şeyim kalmamıştır bu konuda…

6 YORUMLAR

  1. TSK’da 2014-20015 senesinden beri “fetö” temizliği yapılmakta ve siz hala TSK’da “fetö” unsurlarının bulunduğunu iddia ediyorsunuz. 7-8 senedir temizlik operasyonları sürdüğü halde hala TSK’da “fetö” unsurları bulunuyorsa size göre “fetö” TSK’dan tamamen ne zaman yemizlenir. TSK’yı tamamen ortadan kaldırsak o zaman temizlenmiş olur mu acaba şüphelendim şimdi:)))))

  2. Serkan hocam bütün ciddiyetimi takınıp ciddi bir şey söylemem gerekirse;

    Düşünce faliyeti esnasında akla düşebilecek her ihtimal değerlendirilmeli elbette ama aklımıza düşen ihtimallerin de somut gerçekler olması gerekir. Aksi halde hedeften saptığımızı fark edemeyiz bile.

    Gerçekte “fetö” diye bir terör örgütü yok. Bu ülke menfaatleriyle kişisel menfaatlerini ayırt etmeksizin örtüştüren, adeta ülkenin sahibi benim benim menfaatim ülkenin menfaati diyen ve hali hazırda devleti ve kurumlarını yönetenlerin sırf kendi menfaatleri için yaptıkları kötü tercihlerinin halk tarafından sorgulanmasıyla milletin önüne koydukları hayali bir suçlu tamamen hayali bir örgüt. Gerçekte böyle bir terör örgütü yok. Ülkemizde devleti ve kurumlarını yönetenler ile millet aralarındaki farkın gittikçe millet lehine açıldığı iki cepheye dönüşmüş durumda. Gerçek olan bu.

  3. Eğer bir oluşum, “hizmet” (!!!) ya da bir topluluk lideri; “Devletin her kademesine gireceksiniz, onlar gibi yaşayıp, onlar gibi davranacaksanız” gibi talimatlar verip, “günü geldiğinde de düğmeye basıldığında da, icra yetkilerinizi kullanacaksanız” diyorsa ve icra yetkilerini o gün geldiğinde kullanarak, bir çok masum insan ölüyorsa bu eylemin adı “Terördür” bu topluluğuda tabii ki “Terör Örgütü” denir.

    • Albay Levent Göktaş akşam saat 22’de belgeleriyle bir video yayınlayacağını açıklamış. Benim gözler saat 22’ye kilitli. Adam terör örgütünün göbeğini deşecem diyor siz hala ne diyorsunuz! Alemsiniz hocam:))

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz