Zamanın Ramazan İsimli Muallimine Selam Olsun

0

Bazı kişiler vardır, insanı duruşuyla etkiler, bazı zamanlar ve mekânlar vardır, insanları ve toplumları bir halden bir hale koyar. Zamanın, mekânın, insanlara karşı etkili bir özne olarak kullanılması oldukça değerli. 

Yılın on bir ayında zil zurna sarhoş gezen ayyaş, Ramazan ayı gelince şişesini saklar ve Kadir Gecesi kesinlikle kafayı çekmezmiş. Bir gün kendisine niçin böyle davrandığını sorarlar: “Eee, o kadar da gavur değiliz hani.” cevabını vermiş. 

Ramazan, üç heceden veya yedi sesten oluşan bir sözcük değil. Ramazan, anlam bütünlüğüyle, insanı, toplumu disipline eden, kötülüklerden koruyup iyiliğe yönelten hem enerjisi hem motivasyonu yüksek bir kelime. En müptela sarhoşu bile o pis alışkanlıktan, kısmen de olsa, alıkoyma gücüne sahip anlam gücü nereden geliyor? 

Ramazan ayı, içinde ifa edilmesi emredilen orucun olmasıyla, kişilerin, verilmesi emredilen zekâtın bu ayda yaygınlık kazanmasıyla, toplumun sihirli bir muallimi olmuştur. Ramazan ikliminin kişilerde ve toplumda oluşturduğu güzelliği, İslam dışındaki dinin müminlerinde, Türkiye dışındaki milletlerde görmek mümkün değildir. Tarihin süzgecinden damıtılan bu lezzet ve mana gücü, yalnız bu toplumun ürünüdür, birikimidir. Ramazan;  edebiyatıyla, sosyolojisiyle, tarihiyle en güzel davranış ve düşünüş kalıplarını bu toplumda oluşturmuştur. Ona “Hoş geldin, iyi ki geldin.” denmesi, onun hem hakkıdır hem bu toprakların değerini bilenlerin görevidir. 

Ramazan, bir terbiye ayı; oruç, bir terbiye açlığıdır. Rabb’imiz, bize gönderdiği Kitabında oruçla ilgili şunları buyuruyor:Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır’. (Bakara Sûresi 184)

Oruç, iyiliğin adıdır, Ramazan, iyiliğin mevsimidir. Kendine iyilik yapmak isteyenler, mazeretleri yoksa, mutlaka oruç tutmalıdırlar. Bu anlamda oruç, bünye için biyolojik dinginlik, ruh için esenliktir. Oruç, kişi tutamayacaksa, ayette emredilen şekliyle, ihtiyaç sahiplerine fidye vereceğinden, yani maddi yardım yapacağından dolayı, insanlığa karşı bir iyiliktir. Her ritüeli iyilik ve diğerkâmlık içeren bu mevsim, elbette heyecanla beklenecek, saygıyla karşılanacaktır. 

Bulunduğumuz coğrafya,  tarihin her döneminde bize hep olağanüstü bir yaşamı armağan etti. 6 Şubat 2023’te son beş asrın en büyük felaketi olarak değerlendirilen depremi yaşadık. Depremden on bir il etkilendi, en az 50 bin canımızı kaybettik. Maddi zararı, trilyonlarla ifade etmek mümkün değil. Yaşanan, basit bir doğal olay değil, afetti, felaketti. Yaraların sarılması, beş on yılla mümkün değil. Depremle ilgili çok şey söylenebilir, ancak üç şey dikkatimizi çekmeli: Necip milletimizin yardım seferberliği, mağdur depremzedelerimizin tevekkülü ve değerbilirliği, yöneticilerimizin duyarlılığı ve samimi gayretleri. Bu felaket sonrası “toparlanamaz” denen ülkemizin, kısa sürede kendine gelmesi, birlik ve beraberlik örneği göstermesi, diğer milletlerin şaşkınlığına ve hayranlığına yol açtı, takdirine sebep oldu. 

Şimdi, Ramazan iklimindeyiz. Bu mevsimin mana gücüyle, Rabb’imin buyurduğu vaatlerle, inşallah bu millet, bu yarayı saracaktır, bu imtihanı da başarıyla verecektir. Bereket, paylaşmaktır. Paylaşmak; azaltmaz, artırır. Paylaşmak; dayanışmaktır, güvendir, mutluluktur, ibadettir. Kendi acısını hissedene canlı, başkasının acısını hissedene insan denir. Paylaşmak, insan olmaktır. 

Kaçınılmaz bir seçim süreci yaşıyoruz. Bizi felaketler birleştiriyor, ancak siyaset fena vaziyette ayrıştırıyor. Beş asırda bir yaşanabilecek toplumsal acımıza rağmen, işin içine siyaset girince, birbirimize karşı çok acımasız olabiliyoruz. Sosyal psikolojimiz iyi gözlenmeli. Dünyada, bizden daha zengin bir örnek bulunamaz, inancındayım. Körler koşuyor, dilsizler bağırıyor, sağırlar dinliyor. Herkes yanlışın peşinde. İyilik, doğruluk, güzellik adına yapılmaması gerekeni yapıyor. Vicdanlar tatilde, akıl kısa devre, ahlak çelik çomak oynuyor. 

Ramazan’ın manevi gücü, siyaset atmosferimizi de egemenliğine alsın, istiyorum. İstiyorum ki, siyasi söylemlerimiz derinlikli ve yapıcı, hedeflerimiz isabetli, tekliflerimiz sağduyulu, algılarımız yanlışsız, projelerimiz akılcı, vaatlerimiz tutarlı ve bilimsel, tercihlerimiz doğru, seçeceklerimiz ve seçtiklerimiz hamiyetperver, fedakârlık yaptıklarımız değerbilir olsun. Kimse söylediğini yalanlamak, tükürdüğünü yalamak zorunda kalmasın. Herkes, varlığıyla iftihar edilen, bulunduğu zamanın ve mekanın hakkını veren, düşünceleriyle gelecek kuşaklara öncü, eserleriyle tarihe damga vuracak olsun. İstiyorum ki, seçim öncesi teneffüs edeceğimiz bu güzel Ramazan havası, yanlış bedenleri yeniden formatlasın, doğru bedenlere iyilik ve doğruluk yolunda daha hızlı koşma enerjisi versin. 

Zaman, emanettir; kıymetlidir. Ramazan daha kıymetlidir. Acırım, zamanını, bilhassa Ramazan’ını boşa geçirenlere… Akıp giden zamanın, Ramazan isimli muallimine selam olsun.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz