Zayıf karakter

0
Latest posts by Psk. Dr. Ziya Doğan (see all)

Geçen akşam ‘‘Pratik Kişilik Tanıma’’ eğitim sırasında Fizyonomist Yakup Oktay hocam bazı kavramlara değindi. Eğitimi alan kimi katılımcılar bu kavramların detaylı bir şekilde izahını istediler.

Sağ olsun Yakup Hocam, çok kısa ve güzel bir şekilde izah etti.

İşte o kavramlardan bazıları:

Karakter, kişilik, bakış açısı, fıtrat, mizaç vb.

Kavramların hepsi birbirinden önemli olduklarından dolayı ben de Ocak Medya okurlarına (sıklıkla rastladığım için) zayıf karakter kavramını ele almak istedim.

Karakter; insanın diğer insanlardan ayırt edici özelliği olup, kişiye özgü davranışların bütünüdür.

Ahlâkî açıdan karakter; kişinin istek, arzu, zorlama ve iç/dış etkenlere bağlı değişim göstermeyen, hatta göstermesi mümkün olmayan sabit kalan yöndür.

Yani karakter, kişinin kendisi, özüdür.

Karakter iki çeşittir; güçlü ve zayıf karakter.

Güçlü karakter, benimsenen değerlerle sergilenen davranışlar arasında uygunluktur. Toplumda bu güçlü karakter sahiplerini; ‘Özü sözü bir’, ‘Sözü sazına uygun’, ‘Sözünün eri’ olarak tanımlanır ve bilinir.

Zayıf karakterli, güçlü karakterin zıddıdır. Zayıf karakterli insanlar çağımızın illetleri başında gelmektedir.

Güçlü karakter sahibi olmak; er kişinin işidir. Güçlü karakter sahibi olmak zor, meşakkatli olsa da sonu rahmet ve huzurdur.

Kötülüğün ve haksızlığın sevildiği, alkışlandığı dönemlerde; zulme maruz kalmış güçlü karakterli kişi, kin beslememesi ve affetmesi onun karakterinin şiarındandır.

Oysa zayıf karakterli insan, karakterinin gereği kendinden güçlü güce her zaman boyun eğer… Boyun eğmesine eğer ama hep içten içe kin besler.

Toplumda zayıf karakterli insanları yakından tanımak mı istiyorsunuz?

Dün sövüp saydıklarına bugün sahip çıkıyorlarsa ve herkesten çok alkışlıyorsa işte bunlar zayıf karakterli insanların ta kendileridir.

Bir de kinci insanlar da zayıf karakterli insanlar grubuna girer.

Çünkü bu zayıf karakterli insan; sevgiyi, vicdanı, onuru, kimlik ve kişiliğini yitirdiği için sevmediği, beğenmediği insanlara karşı kin besler. Esasında zayıf karakterli insanı hayata bağlayan da işte bu kin ve nefretidir.

Özellikle kitlelerin nefret, kin ve hınç duygusunu siyasiler çok iyi kullanırlar. Topluma ayrılık tohumları ekerek zayıf karakterli insanlar üzerinde ciddi bir etki meydana getirirler.

Zayıf karakterli insanın bir başka özelliği de eleştiriye tahammüllü yoktur.

Her söylenenden kendi aleyhine bir mana çıkarır. Her söyleneni ve yaşananı bir kenara kaydedip intikam alacağı günü bekler. (Selahattin Demirtaş davasını bakınız… Söz konusu dava, 7 yıl önce söylenmiş bir sözlere ait. Sezen Aksu da öyle… Aksu’yu linçe götüren şarkının sözleri 5 yıl önce söylenmiş, yayınlanmış.  Sormak gerekmez mi, Demirtaş’a davayı açanlar, Aksu’yu linç edenler bunca yıl neyi beklediler?)

‘‘Kişi alemi kendisi gibi bilir’’ düsturuyla karşısındakini kendisi gibi gördüğünden dolayı ‘karşı’ diye saydıklarına daima kindar duygular besler.

Bu zayıf karakterli insan esasında kendi başına bir hiç hükmündedir. Fakat duygusallıkla sırtını bir yerlere yaslandığı için bilinci kapalıdır ve fanatikleşmiştir. Onun için daima birlerini hain olarak tanımlar. Zira ‘mesleği’ de ‘beslenme kaynağı’ da bu tanımlamadır. Hatta varlığını sürdürmesi için de durmadan; ‘o hain’, ‘bunlar hainler’ deyip saldırır.

Zayıf karakterli insan, farklılıklara asla saygı duymaz. Gökkuşağın yedi renkten oluşmasını dahi hazmetmez. Farklı düşünenleri ‘terörist’ ve ‘zararlı’ lanse eder; küçümsemekten haz alır. Bu ‘terörist’ ve ‘zararlı insanlara’  hakaret etmeyi de marifet üstü bir marifet olarak bilir.

Ne hazindir ki, zayıf karakterli insan, kin duyarak ve öfke ile beslenerek zayıf karakterini güçlü zanneder.

Rabbim bizi zayıf karakterli insanların şerrinden korusun!

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz