Zulüm ile gerçekten âbâd olunmuyor.. İşte filmi.. VİDEO

2

Geçenlerde, bir dost meclisinde, söz artık nereden kendisine geldiyse, Josef Stalin‘in adı geçti. Hem de biraz onu kollar biçimde. Adı anan, “30 yıl gibi bir süre Sovyetler Birliği gibi bir ülkede devlet yönetmek ve ayakta kalmak herhalde büyük başarı sayılmalı” gibi bir cümle kurdu.

Kulağım cümleyi işitmesine işitti, ama aklım onu hayli uzağında tuttu.

Dün önceden listeme eklediğim bir filmde karşıma Stalin ve yaptıkları çıkmasın mı?

Filmin adı ‘Within the Whirlwind’; serbest çeviriyle ‘fırtınalı günler’ diye Türkçeleştirebiliriz 2009 yapımı filmin adını.

Global ekonomik krize denk geldiği için filmin dağıtım sorunları yaşaması ve hak ettiği ilgiyi görmemesi yüzünden yapım yılı önemli.

Eugenia Ginsburg ve eşi..

Senaryo Eugenia Ginzburg adlı Kazan Üniversitesi’nde Rus edebiyatı profesörü bir kadının anılarına dayanıyor. Kadın ve eşi Komünist Partisi üyesidirler. Derslerinde, ders dışı etkinliklerde ve makalelerinde hep parti çizgisini savunur genç kadın. Stalincidir.

Yıl 1934’tür ve birden Stalin‘in ‘Troçki yanlıları’ ile hesaplaşma dönemi başlar Sovyetler Birliği’nde. Önce üniversiteden yakın bir arkadaşları haksız yere suçlanarak idam mangası önüne gönderilir. Sonra sınıfından bazı öğrenciler. Eşi “Sıra sana gelecek, en iyisi Stalin-karşıtı diye birilerini sen ihbar et” aklını verir, ama kadın buna yanaşmaz.

Sorguya çekenlere karşı da suçsuz olduğu konusunda direnir kadın.

Kurulan olağanüstü mahkemenin başındaki kişi ona takmıştır; devletin tasfiye edilecekleri belirleyen ve itirazları inceleyen kurumunun başındaki adam Eugenia’yı görevine iade eden kağıdı imzaladığı halde, o kişinin adama baskısıyla derslerine son verilir.

Önüne çıktığı mahkemenin üyeleri beş dakika üzerinde düşündükten sonra beş dakikada özetledikleri içeriği bulunmayan bir suçlamayı kendisine yöneltirler.

Neyse ki, Eugenia’yı idam etmezler; idam yerine 10 yıl kalacağı Sibirya’ya sürgüne gönderirler.

Partiye sıkı sıkıya bağlı ve o sebeple karısını bile dışlayan eşi ile kendisine takıntılı adam dahil başına gelenlerden sorumlu hemen herkes sonradan ya idam mangası önüne çıkarılacak, ya da Sibirya’ya yollanacaktır.

İki küçük çocuğundan biri de açlıktan ölecektir.

Süreç ilk bir arkadaşlarıyla başlamış, sonra girdap herkesi içerisine çekmiştir.

Takıntılı adamla yolları onun da mahkum olarak geldiği toplama kampında kesişir Eugenia‘nın…

Tam 10 yılını kendisinden çalan toplama kampında.

Herbir mahkumu vahşilere dönüştüren bir hayat zorlanır Gulag kamplarında.

Dört yıl süren (1934-1938) Stalin terörü döneminde, Sovyetler Birliği’nde, uyduruk iddia ve ithamlarla, tam 18 milyon kişi yerinden ve işinden edilmiş, 600 bin kişi de idam mangası önünde veya toplama kamplarında hayatını kaybetmiştir. Çok değerli insanlar birbirine düşürülmüş, dostun dosta yönelttiği asılsız ihbarlar yüzünden büyük acılar çekilmiştir.

Mahkumiyet süresi bittikten sonra da memleketine veya büyük şehirlere gitmesine müsaade edilmez; neden sonra, 1957 yılında, Stalin’in ölümü (1953) sonrasında hakları iade edilir Eugenia Ginzburg‘un…

Kadın Rus edebiyatı hocası olduğu için filmde bolca edebi metinlerden, Rus şair ve yazarlarının eserlerinden alıntılarla kulaklarımız bir parça şenleniyor.

Bu arada kampta doktor olarak karşısına çıkan Alman asıllı bir mahkumla gönül ilişkisi sayesinde romantik bir tarafı da var bu iç karartan öykünün.

İngiliz-Polonya ortak-yapımı bir film bu. Hemen her sahnesinde kendisini gördüğümüz başrol oyuncusu Emily Watson hayatının performansını bu filmde ortaya koymuş.

“Stalin herhalde boşuna 30 yıl iş başında kalmadı, bir değeri olmalı” diyen tanışımı bir daha gördüğümde kendisine bu filmi izlemesi tavsiyesinde bulunacağım.

NOT: Ben filmi ‘Amazon Prime’ listesinde görüp indirerek izledim; ama film (İngilizcesi) YouTube’da da bulunuyor:

2 YORUMLAR

  1. Gürcümüş!!! ‘JOSEF STALİN’ Adam kasap olacakmış yanlış işlere bulaşmış normaldir zamanın da biri elin den tutup bi mezbaya götürmemiş ki.. Taha bey; Filmin adı ‘Kasırganın İçinde’ adı ile film sitelerinde var.Eğer benim gibi türkçe dublajını seyretmek isteyen olursa..

  2. Bu gün yorgun muydunuz üstat yoksa çok mu yoğundunuz da yazdıklarınızı okumadan sayfaya servis ettiniz? Hem Taha Kıvanç yazısı hem de bu günkü Fehmi Koru yazısı bozuk cümlelerle dolu.. O nefis Türkçenize ne oldu sizin? Örnek mi istiyorsunuz. Buyrun işte: “Partiye sıkı sıkıya bağlı ve o sebeple karısını bile dışlayan eşi ile kendisine takıntılı adam dahil başına gelenlerden sorumlu hemen herkes sonradan ya idam mangası önüne çıkarılacak, ya da Sibirya’ya yollanacaktır.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz