Sular durulmayacak gibi görünüyor. Ama konunun merkezi devletse, sular mutlaka durulur ve denge kurulur.

Kuzey, güney, doğu, batı kısacası bütün kanatlar pazarlık devam ederken bir başka çalışmayı da yapıyorlar: Ellerindeki kozları ortaya serme.

Ellerindeki kartların gücüne göre pazarlıkta daha fazla söz sahibi olacaklarını düşünüyorlar. Bir bakıma da haklılar. Ama.

Aması var.

Ama konu devlet olursa, iş değişir.

Ayasofya’nın açılmasıyla ‘Hilafet’i gündeme taşıyanlara karşı Türk Silahlı Kuvvetleri de başka kartlar sunuyor.

Dikkat ettiniz mi, iktidarı destekleyen bazı kişiler şu günlerde sessiz kalıyorlar.
Acaba neden?

Ak parti şunun farkına vardı gibi geliyor bana: ‘Tayyip Erdoğan’ın ismini kullanarak ‘DEVLET’ içinde yuvalanmaya çalışanların sayısı arttı’.

Ak parti kozlarını kullanmak adına bazı söylemlere göz yumuyor, evet. Mesela ‘hilafet’ isteyenler, mesela tarikat yapılanmaları ya da çeşitli dini dernekler.

Ama bir yere kadar.

O yer de ‘Devletin bekası’.

Ankara’daki toplantı ve pazarlıklardan bahsetmiştim.

Bu pazarlıklar sadece ve sadece ‘Devletin bekası’ için yapılıyor. Bu yüzden de particilik yapmak bütün kanatlar için utanç verici bir durum.

Ak parti yola Tayyip Erdoğan’la gitmek istiyor ve bu da çok doğal. Çünkü Tayyip Erdoğan kendinin farkında ve kendisiyle birlikte artık devletin de farkında. Bu yüzden de yeni sistemin eksiklikleri olduğunu ifade etti. Particilik yapma konusunda çok mahir olan ve Erdoğan’ın gözüne girmeye çalışanlar bu cümlelerden şunu anladılar: ‘Sayın Erdoğan yeni sistemi bırakacağız demedi, eksiklikleri var dedi’.

Evet, doğru.

Ama Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ne demeliydi?

‘Yeni sistem istedik ama istediğimiz gibi olmadı’ mı diyecekti acaba…

Konuşulan alternatifler arasında güçlendirilmiş Başbakanlık öne çıkmış gibi görünüyor. Yani bir bakıma ‘Yeni Parlementer sistem ve güçlendirilmiş Başbakanlık’.

Geri adım atma gibi bir durum yok, hemen ‘biz dememiş miydik’ moduna girmeyin.

Tayyip Erdoğan şimdiki yetkilerle güçlendirilmiş Başbakan olacak.

Erdoğan Başbakan olunca, Cumhurbaşkanı olabilecek en uygun kişi de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.

Devlet tecrübesi Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığıyla desteklenmiş bir lider. Aynı zamanda ülke dışında seçkin bir yere sahip.

Hemen aklınıza şu soru geldi, öyle değil mi?

Abdullah Gül’e yapılan o kadar hadsizlik var. Saygısızlık ve sınırı aşma… Sayın Gül kızmamış mıdır?
Cevap aslında çok net: ‘Abdullah Gül, devlet adamı….’

Biliyorum ikinci soru da sırada.

‘Peki Ak partililer ne tepki verirler?

Sayın Erdoğan ‘olacak’ dediğinde, iş bitmiştir…

‘DEVLET’ buna ne der?

Devlet için risk, bilinmeyen kişilerdir.

Ve Abdullah Gül, 11. Cumhurbaşkanı’ydı.

Devletin bütün kanatları Gül’ü çok iyi bilirler… TSK da dahil…

Bakalım zaman ne gösterecek.

Umarım bazıları fevri davranmazlar…

Sevgi ve Bilgiyle kalın