HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve beraberindeki heyet, Adıyaman’da esnaf ziyareti ve halk buluşması gerçekleştirdi. “Bu ilgi ve alaka, bu teveccüh elbette AKP ve MHP’den bıkıldığının, zulümden ve zorbalıktan bıkıldığının, açlığı, yoksulluğu, sefaleti bu ülkeye reva gören anlayıştan bıkıldığının çok açık bir göstergesidir.” diyen Buldan, şunları söyledi:
“Artık Türkiye’nin her yerinde AKP ve MHP iktidarına karşı büyük bir öfke var ve onların gitmesi için büyük bir kararlılık var. Halk AKP ve MHP’yi iktidardan indirmek için seçimleri dört gözle bekliyor, sandıkların kurulmasını bekliyor. Bunun için HDP gittiği her yerde büyük bir umut olmaya devam ediyor, büyük bir coşkuyla karşılanıyor.
Demokrasinin, adaletin, barışın önündeki en büyük engelin AKP-MHP iktidarı olduğunu herkes biliyor. İşte AKP-MHP iktidarı da bunu bildiği için, HDP’nin umut olmaya başladığını gördüğü için, HDP’nin her yerde coşku ile karşılandığını gördüğü için çok fena panikliyor. Bugün HDP’ye, Kürtlere, demokratlara, muhaliflere saldırmasının sebebi de budur. Korktukları için bugün HDP’ye, Kürtlere bu kadar saldırıyorlar. HDP’ye her gün operasyonları gerçekleştiriyorlar. HDP’den korktukları için bu kadar paniklemiş durumdalar.
Bizim karşımıza siyaseten çıkmıyorlar, bizim karşımıza meydanlarda çıkmıyorlar. Bizim karşımıza kumpas davalarıyla çıkıyorlar, kapatma davasıyla, Kobanî Kumpas Davası ve anti demokratik davalarla çıkıyorlar. Her bir davanın arka planında Saray’ın olduğunu, AKP ve MHP’nin genel başkanlarının ve onların yaverlerinin olduğunu biliyoruz. Bize açılan davaların Saray’ın talimatlarıyla hazırlandığını çok iyi biliyoruz. İşte bizim karşımıza siyaseten çıkamadıkları, sözleriyle ve duruşlarıyla çıkamadıkları için bu kumpas davalarla çıkıyorlar.
Ama şunu bilsinler ki HDP bu düzeni değiştirecek; bu ülkeye adaleti, barışı ve demokrasiyi mutlaka getirecek. Bunun için HDP boş durmuyor, gece gündüz çalışıyor. Halkın içinde halkın arasında çalışmaya ve mücadele etmeye ve aynı zamanda onların kumpaslarına karşı direnmeye devam ediyor. Bu kumpas davalarının tutmayacağını biliyorlar. O davaların dosyalarında hazırladıkları iddianamelerde gerçek hiçbir şeyin olmadığını onlar da biliyorlar. Tek yaptığımız şey bu ülkeye demokrasinin, kardeşliğin, barışın, adaletin hakim olmasını sağlamaktır. Ama onlar barıştan da demokrasiden de adaletten de kardeşlikten de korkuyorlar.
Bugün bu ülkede adaletin, demokrasinin, barışın, kardeşliğin gerçekten yaşam bulması için HDP’ye ihtiyaç vardır. HDP de bunu bildiği için kendisini genişleten, büyüten ve her geçen gün bu ülke tarihine adını yazdıran bir parti haline geldi, gelmeye devam edecek. İki gün önce, İstanbul’da Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kurulduğu gün büyük bir coşkuyu ve heyecanı yaşadık. O sinerji Türkiye’nin her yerine moral verdi, güç verdi, vermeye devam edecek. Onunla sınırlı kalmayacağız.
İki gün önce deklare edilen Emek ve Özgürlük İttifakı sadece 6 parti ile sınırlı kalmayacak. Bu ülkede ötekileştirilen, yok sayılan, inkar edilen; inancından, kimliğinden, dilinden dolayı inkar edilen kim varsa onun ayağına gideceğiz, onlarla birlikte olacağız ve onları da bu birlikteliğe mutlaka dahil edeceğiz. Çünkü halkın AKP’den kurtuluşu bu anlamda büyümekten, genişlemekten geçiyor.
Sadece Türkiye’deki sol ve sosyalist güçlerle değil Kürtlerle de büyük bir Kürdistanı ittifakı en kısa zamanda kuracağız ve gerçekleştireceğiz. Ekim ayı programımızda Kürdistani partilerle ve Kürt çevrelerle yapacağımız buluşmalar genişlemenin ve büyümenin bir parçası olarak ele alınacak. Kanaat önderlerimiz ve yöre derneklerimizle, Kürdistani partilerle bu ülkede başka bir ittifakın da olduğunu göstereceğiz. Bu ittifaklar çerçevesinde şimdiye kadar bize oy vermeyen, bizim elimizi tutmayan, başka partilere oy veren her bir yurttaşımıza mutlaka ulaşmak zorundayız. Bu iş de sizlere düşüyor, Adıyaman halkına düşüyor. Adıyaman’da HDP artık birinci partidir. Bunu görmemiz için bu buluşmaları mutlaka gerçekleştirmeliyiz.
Bu ülkeyi yönetenlerin rantın, rüşvetin, çetenin ve akla gelebilecek her türlü kötü işlerin başında olduğunu biliyoruz. Bu ülkeyi yönetenlerin adı artık yolsuzluklarla, çetelerle anılıyor. Bu ülkeyi yönetenlerin adı artık Türkiye’deki işçi sınıfını ve çalışanları perişan etmekle anılıyor. Her yere gidiyoruz ve görüyoruz; işçi perişan, esnaf perişan, kadınlara ve Kürtlere karşı büyük bir düşmanlık var. Gençler yarınlarını göremiyor, umutla yarınlarına bakamıyor. Bu ülkede hem gençlerin hem kadınların geleceğini; aynı zamanda işçinin, emekçinin, esnafın da geleceğini düşünen bir partiyiz. AKP-MHP iktidarı bu ülkeye hiçbir şey vaat etmiyor. Adıyaman halkı ve Adıyamanlı işçi bunu iyi bilir. Tütün üreticisi ve işçisi bunu iyi biliyor.
Bugün bu ülkeyi yönetenler adalete, barışa ve demokrasiye düşmanlık yaptılar. Ülkeyi bir savaş konsepti, bir adaletsizlikle yönettiler. Seçimlerde gideceklerini biliyorlar. Gidip de geri gelmeyeceklerini de çok iyi biliyorlar. Başta Adıyaman halkı olmak üzere, Türkiye’nin her yerinde AKP’nin savaş konseptine de adaletsizliğine de hukuksuzluğuna da karşı çıkan milyonlar bu düzenin değişmesini istiyor. Her gün hakaretler yağdıranlar, HDP’yi hedef haline getirenler, kendi koltuklarını korumak için savaşa sarılanlar, bir gün Rojava’yı bir gün Yunanistan’ı tehdit edenler bilsinler ki; Türkiye halkları, Kürtler ve Türkiye’de yaşayan bütün insanlar sizin savaş sarmalınıza asla izin vermeyecek.
Bu ülkede savaşı istemeyen, savaşa karşı çıkan milyonlarca insan var. Ve bu milyonlar ülkeye barışın, adaletin, demokrasinin gelmesi için mücadele ediyorlar. Onların ise yaptıkları tek şey tutuklamak, HDP’yi hedef haline getirmek, HDP ve Kürtlere saldırmaktır. Başka yaptıkları hiçbir şey yok. Bugün cezaevleri binlerce HDPli ile dolmuş taşıyor. Cezaevleri hasta tutsaklarla dolmuş taşıyor. Cezası bitenler bile serbest bırakılmıyor. Tam bir rehine siyaseti. Bu siyasetle HDP’yi bitiririz, yok ederiz sanıyorlar. Oysa bilmiyorlar ki HDP ülkenin her yerinde ve ülkenin her yerinde yaşayan insanların yüreğinde, beyninde yaşayan ve asla silinmeyecek bitmeyecek bir parti haline gelmiş. HDP dört duvar arasına sığmayacak kadar büyük bir partidir. HDP kapısına kilit vurularak kapatılacak bir parti değildir.
Cezaevlerindeki hak ihlalleri ve yaşanan sorunlar, HDP’nin birinci gündemlerinden biridir. Tecrit bu ülkede bir zihniyet halini almış. İmralı’da Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit politikası Türkiye’nin her yerine yayılmış durumda. Düşünün bir insan cezaevinde ve uzun süredir ne ailesi ne avukatlarıyla görüşme yapamıyor. Bu ülkenin kendi yasalarını bile uygulamayan, kendi çıkardıkları yasaları bile tanımayan bir iktidar, böyle bir anlayış gitmeye mahkumdur. Türkiye halkları AKP-MHP iktidarına mahkum ve mecbur olmayacaktır. Çünkü yeni bir ittifak bloku var. Yeni tercihler, yeni siyaset alanları var. Bütün bunlarla birlikte önümüzdeki seçimlerde insanlar tercihini yapacaktır. Ya aydınlıktan yana yeni yarınlardan yana bir tercih yapılacak ya da bu karanlık düzenin devamı için tercihte bulunulacak. Ama biz inanıyoruz Türkiye halkları aydınlıktan, barıştan, demokrasiden, adaletten ve yeni bir Türkiye’den yana tercihini mutlaka kullanacak ve AKP’yi mutlaka tarihin çöp sepetine gönderecek.”