- İran ve Türkiye ne yapmalı? - 21 Ocak 2020
- Adil Düzen Partisi - 30 Aralık 2019
- Çin, Dünya ve Ortaklık Sistemi - 2 Aralık 2019
15 Temmuz ile ilgili yazılar yazdım. Aradan bir buçuk sene geçti. Bir yanlışım olmadı.
Şimdi tekrar söz etmek istiyorum, çünkü Sermaye ikinci darbe hazırlığındadır…
1- Sermaye Necmettin Erbakan’ın Adil Düzenini durdurmak için Gülen cemaatini ve AK Parti’yi güçlendirdi. Böylece Millî Görüşü ve Adil Düzeni etkisiz hale getirmek istedi. Erbakan’ın vefatı ve Oğuzhan Asiltürk’ün ihaneti ile Millî Görüşün oyu yüzde 22’den binde 7’ye düştü. Ayrıca paramparça oldular. Kurucular dışlandılar. Sorunlar kaldı. Sermaye’nin şimdi yeni bir sorunu vardır; beklediğinden fazla büyüyen ve bağımsızlaşan AK Parti ile Gülen cemaatini yıkmak sorunu bulunmaktadır.
2- Sermaye bunun için iki kademeli darbe hazırladı. Birinci kademede Gülenci subaylar darbeye kalkışacaklar, buna karşı halk sokağa dökülecek, Ordu bölünecek, Gülenci subaylar halkın üzerine bombalar yağdıracak, bir milyon insan ölecek, askerler de birbirlerini öldüreceklerdi. Böylece Sermaye iki taraftan da kurtulacaktı. Sonra ikinci darbe yapılacak ve K. Derviş’in ordusu iktidar olacaktı. Yani birinci darbeyi başarısız kılan yine Sermaye’dir. Çünkü darbe yapanların da iktidar olmasını istemiyordu.
3- Başarıya ulaştı mı? Başarıya ulaşamadı. ABD oyuna müdahale etmesin diye Rusya’yı bu plandan haberdar etti. Böylece onun sessiz kalmasını sağlayacaktı. Rusya’daki bir tümgeneral ise bu durumu Türkiye’deki generale iletti. İşte, Sermaye’nin oyunu burada bozuldu. Türk Ordusu hemen tedbir aldı, darbe hareketini erkene aldı ve kendisi gerçekleştirdi. Onun tüm hazırlığını kendisi değerlendirdi.
4- Gülenci subaylarla anlaştı. Onlar etkisiz kalacaklardı. Darbe girişiminde de halk sokağa dökülecek, Sermaye’nin istediği yapılacak ama helikopterler bomba yağdırmayacaklardı. Bunun için diğer generaller taktik icabı yakalandılar ve götürüldüler, sadece Birinci Ordu Komutanı yerinde kaldı.
5- Sorun Erdoğan’dı, halk Erdoğan’ı tutuyordu. Erdoğan karşı tarafa geçerse darbeye hâkim olunamazdı. Onun için yanlarına alınması gerekiyordu. Ancak Erdoğan’a güvenemiyorlardı. Karar aldılar. Davet edelim, gelirse koruyalım, gelmezse kaçtı muamelesi yapalım. Erdoğan da ordusuna güvendi ve geldi. Böylece cumhurbaşkanlığını hak etti. 17 ve 25 Aralık’ta korkmadan Türkiye’ye döndü.
6- Erkene alınmış darbe iki saat içinde yola girdi ve bir gecede son buldu. Aslında 17 ve 25 Aralık’ta da benzer taktik kullanıldı. Taksim’i terörist kıyafetle polisler işgal etti. Oysa sadece elbise değişmişti. Bunu bana bir AK Partili anlatmıştı.
7- Ondan sonra ne oldu? Sermaye’nin ikinci planı vardı, olağanüstü hal planı, onu uygulamaya koydu. Orduyu geri çekti. Şimdi ikinci darbe girişimini bekliyor. Sermaye de AK Parti’ye B planını uygulatıyor. Bu cümlem üzerinde AK Partililer durmalıdırlar; bana kızmak yerine böyle bir şeyin olup olmadığını değerlendirmelidirler. Sermaye böylece asıl ikinci darbe hazırlığını yapmaktadır. Ak Parti’de olanlar ihanet veya intihar etmektedirler.
8- Sermaye başka bir oyun daha oynadı. Başkanlık sistemini ortaya attı. Böylece Türkiye’yi meşgul ederek ikinci darbe hareketi hazırlığını yapmaktadır. Ordu bunu biliyor, sesini çıkarmıyor. Askeri taktik böyledir. O adaleti değil nasıl yeneceğini ayarlar. Asker AK Parti’yi kurtarmakla uğraşmaz. Asker devleti savunur. AK Parti kendi kendisini kurtarmalıdır.
9- Şimdi Türkiye yeni bir oyun içindedir. Bugün Kudüs, yarın belki Lefkoşe ile devleti meşgul edip ikinci asıl darbeyi yapmayı istemektedir.
10- AK Parti kendisini kurtarmak istiyorsa, Akevler ile ilişki kurmalıdır. Akevler olmasaydı Millî Görüş olmazdı, Millî Görüş olmasaydı AK Parti olmazdı. Kuruluşlar sularını köklerinden alırlar. Köklerinden koparılan kuruluşlar yaşayamazlar, kururlar. Biz kendimize, halkımıza ve ordumuza güveniyoruz, devletimiz de bunun için vardır. Allah’a teslim olmuş bulunuyoruz. Ne takdir etmişse razıyız. Narın da hoş nurun da hoştur diyoruz.
Kaleminiz de vicdanı nız kadar cesur ve kuvvetli. Allah razı olsun.
Sizin yazılarınız ufuk açıyor ayrıcada bilinmiyenleri bildiriyor.
Bu yazı ülke insanımızın %50si tarafından okunsa, Neler olurdu bilinmez. Rabbim bizi okur yazar eylesin; İlerisinde de okuduğumuzu anlar hale geliriz inşaallah.