Emekli müftü Mehmet Gündoğdu ‘cinnet, cinayet, intihar üçgeni’ konusunda uyarıyor…

0

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla.


Allah’a Hamd, Rasulüne salat-ü selam olsun.

Toplumsal Travma Göstergesi

Gazetelerin haberlerinde veya tv ana haber bültenlerinde zaman zaman duyduğumuz haberlerden bazıları şöyledir:

Baba bir anda eşi ve çocuklarını öldürdükten sonra kendi de intihar etti.

Aile faciası, anne veya babasını öldürdü ve sonra intihar etti.

Damat ayrıldığı eşini ve ailesini katletti ve kendisi de intihar etti.

Baba aniden çocuklarını rehin aldı ve daha sonra kurşun yağdırdı.

Akrabalarını, arkadaşlarını veya dostlarını öldürdü ve intihar etti.

Arabasını caddede yürüyen insanların üzerine sürdü!

Bu ve buna benzer haberlerin son zamanlarda çoğaldığı hatta sıradanlaştığını müşahede ediyoruz.

Bu olayların sık sık meydana gelmesi toplumumuzun ruh sağlığının ne derece bozulduğunun göstergesidir.

Ağır depresyon, tükenmişlik, ümitsizlik, korku, öfke, saldırganlık, paranoyak, şizofren..vb.deyimleri ile ifade edilen, ruhsal hastalıkların yaygınlaştığına ve bu hastalıklara mübtela olan İnsanların sayısının gün geçtikçe arttığına şahitlik  ediyoruz.

Batı toplumlarında olduğu gibi Cinnet + cinayet + intiharın  sıkça yaşandığı bir toplum haline geldik.

Biz de dünyada olduğu gibi ülkemiz gündeminden hiç düşmeyen bu konuyu yazalım istedik.

 

Cinnet, Cinayet ve İntihar üçgeni

Bu terimler birbirleri ile bağlantılı  olduğu için, üçünü birden tek başlık altında ele aldık.

Aralarında merdivenin basamakları gibi, kademeli bir şekilde ilinti, bağlantı vardır.

Peki bu üçgenin öğelerini kısaca tanıyalım.

1- Cinnet

Cinnet; Türk Dil Kurumu tarafından delilik olarak tanımlanmaktadır.

Psikolojik boyutuna baktığımızda bir kişinin bir anda ve kısa bir süre devam eden normal zamanda yapmayacağı akıl dışı ve mantıksız davranışlar sergilemesi olarak tanımlanmaktadır.

Uzmanların belirttiklerine göre;  Cinnet; bireyin kişilik yapısı, yaşadığı yoğun stres ve kaygı durumu, hiddet, öfke durumunun etkisi altında aniden ortaya çıkan ve ruhsal parçalanma sonucunda yıkıcı ve zarar verme isteklerinin kontrolsüzce ortaya çıkması olarak tanımlayabiliriz.

Cinnet, bireyin davranışlarını kontrol etme mekanizmasının sıfırlandığı ve kişinin bastırmaya çalıştığı öfke, saldırganlık, yıkıcılık veya cinsellik duygularının su yüzüne çıktığı bir andır.

Ağır ruhsal çöküntülerin sonucu olarak ortaya çıkan cinnet esnasında birey geçici bir ruhsal parçalanma ve dağılma yaşar.

Cinnet anında, firenleri boşalmış araba gibi kontrol mekanizması devre dışı kaldığı için davranışlarını durduramaz.

Cinneti önlemek

İslam, şiddetin, saldırganlığın, ve nihayet cinnet halinin asıl kaynağının hiddet, gazap ve öfke  olduğuna işaret eder.

Ayet ve hadislerde; gazap, hiddet ve öfkenin etkisinden ve zararlarından nasıl korunması gerektiği  gösterilmiştir.

Ayetler:

Yüce Rabbimiz;

Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar. (Şûra / 37)

O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever. (Al-i İmran / 134)

Ve onların (müminlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hikmet sahibidir. (Tevbe / 15)

Zünnûn’u da (Yunus’u da zikret). O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet karanlıklar içinde: “Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!” diye niyaz etti. 
(Enbiya / 87)

Âyetlerimiz açık açık kendilerine okunduğunda, kâfirlerin suratlarında hoşnutsuzluk sezersin. Onlar, kendilerine âyetlerimizi okuyanların neredeyse üzerlerine saldırırlar. De ki: Size bundan (bu öfke ve huzursuzluğunuzdan) daha kötüsünü bildireyim mi? Cehennem!

Allah, onu kâfirlere (ceza olarak) bildirdi. O, ne kötü sondur! (Hacc / 72) buyurmaktadır.

Hadisler:

Hz  Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kuvvetli kimse, (güreşte hasmını yenen) pehlivan değildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsedir.”    



Ebu Vail radıyallahu anh anlatıyor: “Urve İbnu Muhammed es-Sa’di’nin yanına girdik. Bir zat kendisine konuştu ve Urve’yi kızdırdı. Urve kalkıp abdest aldı ve: “Babam, dedem Atiyye radıyallahu anh’tan anlattı ki, o, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şöyle söylediğini nakletmiştir: “Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın.”



Ebu Zerr el-Gıfari radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bize buyurmuştu ki: ”Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne ala, geçmezse uzanarak  yatsın.” 



Hz Mu’az İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor. “İki kişi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın huzurunda küfürleştiler. (Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendinde zuhur eden öfke giderdi: “Eûzu billahi mineşşeytanirracim” buyurdular.”

2- Cinayet

Adam öldürmek, cana kıyma, adam öldürme derecesinde ağır suç manasına gelmektedir.(TDK)

İslâm hukukunda terim olarak cinayet, insanların canlarına, organlarına, mallarına, ırzlarına-namuslarına, inançlarına taalluk eden herhangi yasak bir harekettir.

Bir de “katil” kelimesi vardır ki, sadece öldürme anlamında kullanılır.

Kur’an-ı Kerim’de öldürme manasında “katil”, öldüren manasında “kâtil” kelimeleri yer almıştır.

Cinnet geçiren bir kimsede öncelikle öldürme veya öldürülme isteği ortaya çıkar.

Arkasından ölme isteği gelir.

Onun için cinnet geçiren birisinin, muhatabına;

Ya “öldürürüm seni” dediği,

Ya da “vur bana”, “hadi vursana”,  “hadi öldür beni”, kelimelerini tekrar ederek, konuştuğu herkesçe bilinmektedir.

Hemen arkasından ölme isteği, intihar eylemi gelmektedir.

Onun için bir çok olayda önce aile fertlerini, yakınlarını veya tanıdıklarını tanımadıklarını öldüren birisinin hemen arkasından intihar etmesi cinnet geçirdiğinin göstergesidir.

İslam Dini cinayeti büyük günahlardan saymıştır

Bütün semavi dinlerde olduğu gibi, İslam dininde de insanın canı, malı, namusu, aklı, dini, koruma altına alınmıştır.

Bu beş ana unsuru tehdit eden, ortadan kaldırmaya yönelen her şey yasaklanmıştır.

“Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” 
(Nisa,93)“

Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür.

Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır.

Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler.

Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedirler.”
 (Maide, 32)

Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:

“Yedi helak edici günahtan uzak durunuz.

Denildi ki, ya Resulullah, onlar nelerdir?; şöyle buyurdu:

Allah’a ortak koşmak,

Bir cana kıymak,

Yetim malı yemek,

Savaştan kaçmak,

İffetli, hiçbir şeyden habersiz mümin kadına zina iftirası yapmak,

Anaya-babaya karşı gelmek,

Yalancı şâhidlik yapmaktır. ” (Buhârî, Vesâyâ, 23, Hudûd, Tıb, 45; Müslim, İman, 144).

3- İntihar

Bir kimsenin toplumsal veya ruhsal nedenlerin etkisi ile kendi hayatına son vermesi. (TDK)

Uzmanlara göre (Psikanalist Karl Menninger), intiharın üç bileşeni vardır ve bunların hepsi her intihar olayında değişen oranlarda yer alırlar:

 1) Öldürmek istemek: (Katl) Saldırı, suçlama, ayıplama, imha ile,

2) Öldürülmüş Olmak İstemek: (Maktul) İtaat, mazoşizm, kendini ayıplama, kendini suçlama ile,

3) Ölmek İstemek: (İntihar) Umutsuzluk, korku, yorgunluk, tükenmişlik hali ile.

Cinnet kaynaklı intiharda öncelikle, cinayet, adam öldürme istekleri belirir.

Aynı anda öldürülmüş olmak da  isterler. Şayet, muhatabı tarafından öldürülmez ise.

Kişi bu istekleri kendine karşı çevirip, kendini öldürmeye kalkar ve intihar eder.

Dinimiz, insanın kendi kendisini öldürmesini, başkasını öldürmesinden daha vahim ve daha büyük bir günah saymıştır.

İnsanın canı kendisine emanettir. Hiç kimse kendi canının sahibi değildir. Hiç kimse kendi canı üzerinde dilediği şekilde tasarruf etmeye yetkili de değildir.

Bütün semavî dinlerin günümüze kadar taşıdığı ortak özelliklerinden birisi de canı korumaktır. Bu, insan oğluna yüklenen önemli bir sorumluluktur.

İnançlı insanlar bu sorumluluğun idraki içinde oldukları içindir ki en ağır hayat şartları karşısında bile böyle bir yola baş vurmamışlardır ve de vurmazlar.

Çünkü inançlı olan kimseler canı korumanın imanın gereği olduğuna inanmışlardır.

Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendi kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir. (Nisa, 4/29)

Kim haddi aşarak ve zulmederek bunu yaparsa, onu cehennem ateşine atacağız. Bu, Allah’a pek kolaydır.(Nisa, 4/30 )

Bu iki ayette, fiilen cana kıyma anlamı yanında, Allah’ın haram kıldığı şeyleri işlemek, masiyete dalmak ve başkalarının mallarını batıl yollarla yemek sûretiyle kendisine yazık etmek, ahiret hayatını mahvetmek anlamı da vardır (İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ani’l-Azim, II, 235)

Hayber Gazvesi sırasında büyük fedakârlıklar gösteren Kuzman adındaki birisinin, sonunda cehenneme gideceği Hz. Peygamber tarafından haber verilmişti. Bunun üzerine Ashab-ı kiramdan Huzâî Eksüm, Kuzman’ı izlemiş ve O’nun, aldığı yaralara sabredemeyip, kılıcı üzerine yaslanarak intihar ettiğini görmüştür (Buhârî, Kader, 5, Rikâk, 33, Meğâzî, 38, Cihâd, 77; Müslim, İman, 179). Kuzman’ın ölüm şekli Allah Resulu’ne iletilince şöyle buyurmuştur: “İnsanlar arasında öyle kimseler vardır ki, dış görünüşe göre, cennet ehline yaraşır hayırlı işler yaparlar; halbuki kendileri cehennemliktir. Öyle kimseler de vardır ki, cehennemliklere ait kötü işler yaparlar, halbuki kendileri cennetliktir” (Buhâri, Kader, 5, Rikâk, 33;)

Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim kendisini dağdan atarak intihar ederse o cehennemlik olur. Orada ebedî olarak kendini dağdan atar.

Kim zehir içerek intihar ederse, cehennem ateşinin içinde elinde zehir olduğu halde ebedî olarak ondan içer.

Kim de kendisine demir saplayarak intihar ederse, cehennemde ebedî olarak o demiri kendine saplar.” (Buhârî, Tıbb 56, III, 32; Müslim, İman 175, I, 103-104)

Ebu Kılâbe merhum anlatıyor: “Sabit İbnu Dahhâk radıyallahu anh anlatmıştı: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“Kim, bile bile, yalan yere İslâm’dan başka bir din ile yemin ederse, bu kimse dediği gibidir.

Kim kendisini bir şeyle öldürüp (intihar ederse) kıyamet günü o şeyle azab verilir.

Kişinin gücü dışında olan bir şey üzerine yaptığı nezir muteber değildir.

Mü’mine lanet etmek onu öldürmek gibidir.

Bir mü’mine küfür nisbet etmek onu öldürmek gibidir.

Kim kendisini bir şeyle keserse kıyamet günü onunla kesilir.

Kim malını çok göstermek için yalan bir iddiada bulunursa, Allah onun azlığını artırır.”(Buhârî, Eymân 7, VII, 223.)

İntihar geçmiş ümmetlerde de yasaklanmıştır.

Cündüb b. Abdullah’tan Hz. Peygamber (s.a.s)’in şöyle dediği nakledilmiştir:

“Sizden önceki ümmetlerden yaralı bir adam vardı. Yarasının acısına dayanamayarak, bir bıçak aldı ve bileğini kesti. Ancak kan bir türlü kesilmediği için adam öldü. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak; kulum can hakkında benim önüme geçti, ben de ona cenneti haram kıldım, buyurdu” (Buhârî, Enbiyâ, 50).

İntihar edenin cenaze namazı kılınır mı?

Ayet-i Kerimelerde yasaklanmış ve Hadis-i şeriflerde de intihar büyük günah sayılmakla birlikte, intihar eden tekfir edilmemiştir.

Din İşleri Yüksek Kurulunun fetvasına göre; intihar eden müslüman bir kimsenin cenaze namazı kılınır. Şöyle ki;

“Yüce Allah’ın emanet olarak lütfettiği hayatı O’nun razı olmadığı bir tarzda sonlandırma anlamına gelen intihar eyleminin salim akılla gerçekleştirilemeyeceği açıktır. Ancak kişinin cinnet hâlinde iken canına kıymış olacağı var sayılarak bağışlanması için Allah’a dua edilir. Nitekim İslam âlimleri, “Her ‘lâ ilahe illallah’ diyenin cenaze namazını kılınız.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr, XII, 447) hadisinin genel anlamından hareketle; Kelime-i şehadet getiren herkesin cenaze namazının kılınacağını söylemişlerdir”. (İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 508; Nevevî, el-Mecmû’, V, 211; İbn Rüşd, Bidâye, I, 239).

İslam Dini insanı korumak ister

Son zamanlarda dünyada olduğu gibi ülkemizde de zaman zaman bazı kimselerin çevresindekileri, arkadaşlarını, akrabalarını veya aile fertlerini öldürdükten sonra intihar ettikleri görülmektedir.

Büyük travmalar yaşanmaktadır.

Bu olayların psikolojik, sosyolojik  bir çok yönü olduğu gibi,  din, iman, inanç yönü de vardır.

Evvel emirde İslam dininin ana hedeflerinden biri insanı (inansın, inanmasın) yaşatmaktır.

İnsanların mübtela olduğu veya olacağı maddi-manevi hastalıklara yakalanmaması için bir dizi koruyucu tedbirler ortaya koyar.

‘Cinnet, cinayet, intihar üçgeni’nde -ki travmalara karşı İslam Dini:

iman,

ibadet,

ahlak ile mukabele, etmeyi, tedavi etmeyi önerir.

Bu üç kelime İslam dinin temellerini, ana unsurlarını oluşturur.

Bu üç unsuru, ileride başka bir başlık altında yazarız inşallah,

vesselam.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz