Faizsiz ekonomi

7
Latest posts by Süleyman Karagülle (see all)

Faizsiz ekonomi olur mu?

Bal gibi olur.

Muhterem Cumhurbaşkanımız, ‘faiz çağımızın gerçeğidir’ demişti; şimdi ise faizsiz ekonomiyi gerçekleştirme çabasında; ne var ki hâlâ bizimle ilişki kurmuyor, yarım asırlık mücadeleyi değerlendirmiyor; bize anlatmamız için bir saat yayın organlarında yer verilmiyor!

Yeni Akit yazılarımı yayınlıyordu; ‘Evet-Hayır’ sevdasına artık yayınlamıyor!

Bize karşı güya faizsiz katılım bankaları kuruyorlar!

Faizsiz ekonominin nasıl olacağını bu haftalık makalemde, “VERGISIZ DEVLET” makalesi ile birlikte yazıyor ve yayınlıyorum. (Vergisiz Devlet Cuma günü Ocak Medya’da yayınlanacaktır.)

  1. Diğer makalemde de anlattığım gibi; devlet vergideki matrah karşılığı işletmelere faizsiz kredi verir. Sanayi yatırımlarına geçmiş beş yıl içinde işletmenin ödediği verginin toplamı kadar faizsiz kredi verir. Bunu işletmelere işletmelerin ürettiği malın değeri ile verir. Geçmişte kaç torbalık vergi vermişse, gelecek yıl o kadar torbanın değeri kadar kredi verir. Böylece enflasyondan korumuş olur. İşletmeler de faizsiz kredi elde ettikleri için ucuza mâl ederler, dünya piyasalarında yarışabilirler. Ekonomi sağlıklı duruma ulaşır. Yani faiz yerine vergi. Devlet bugün TL’yi masrafsız elde ettiğine göre bunu vermekte de herhangi bir sıkıntısı olmayacaktır.
  2. Faiz yerine sipariş farkı. Bugün önce mal alınıyor, sonra para veriliyor yani “veresiye sistemi” vardır. Oysa ters sistem çalıştırılabilir; önce parayı verirsiniz, sonra malı alırsınız. Veresiyede “pahalılık” var, burada ise “ucuzluk” var. Aslında “faiz” ile “selem” arasında herhangi bir fark yoktur, sadece birinde durum pozitifse diğerinde negatiftir. Cebir ilmini bilenler bilirler ki negatif sayılarla pozitif sayılar aynı işlemi görürler. Bu sayede çıkarma negatif sayıların toplamıdır. O halde tüm borç ve alacaklar, hesaplamalar hiç değişmez, sadece önce para ödenir, sonra mal talep edilir.
  3. Faiz yerine kredileşme. Bugünkü sistem aynen devam eder. Ne var ki borçlu ve alacaklılar birbirlerine faiz ödemezler, birbirlerine hacimler nisbetinde kredi verirler. Bankalar faizsiz mevduat kabul eder, karşılığında faizsiz kredi açar. Halk bankaya taksit taksit yatırır. Buzdolabının yarı parasını biriktirince tüm değerini bankadan çeker, satıcıya peşin para öder, kalan borçlarını bankaya taksit taksit kapatır. Bu hususu “Faizsiz Banka / Selem ve Kredileşme” adlı kitabımızda 1990’dan önce yazdık, üç baskı yaptı; onu o zaman okuyanlar şimdi kritik yerlerdedir ama sağır-kör-dilsiz olarak oradalar. Katılım bankalarını kuruyorlar! Biri çıkıp da bir de bunu deneyelim diyemiyor. Mecliste eksiksiz “evet” ve “hayır” oylarını kullanan robot insanlar elbette bunları diyemezler. Merkezi zihniyet inkılap yapamaz.
  4. Sipariş kredileri faizsiz sistemi çalıştırır. Semt Kooperatifleri veya devlet halka yılbaşında faizsiz sipariş kredisini verir, kaydî olarak verir. Halka der ki; bununla yıllık ihtiyacınızı tüccarlara sipariş verin, sonra hafta hafta siparişlerinizi alıp yaşayın, bu arada çalışır ve borcunuzu da hafta hafta kapatırsınız. Tüccarlara nakit verilmez. Siz de işyerlerine sipariş verin denir. Böylece tüccar sermayesiz kâr etmiş olur ama nakdi değil malı kâr etmiş olur yani para ile daha ucuz alıp daha pahalı sipariş vermiş olur. Yine faizin tersi çalışır. İşletmelere de denir ki; hammaddeyi sipariş ver parasını ben ödeyeyim, işçiyi çalıştır ücretini ben vereyim. İşçiye de denir ki; çalış ve borcunu kapat. Böylece sadece “kaydî para” ile “faizsiz ekonomi” kurulmuş olur.

Buna şu itiraz yapılabilir:  Dışarıdan alınacak mallara döviz nasıl bulunacak?

Tüccara diyorsun ki; sen sipariş aldığın malı değil dışarıda değeri olan malları işletmelere sipariş ver, biz onun bedelini ödeyelim. Sonra ürünleri alıp dışarıda satarsın. Oradan mal alıp getirirsin, siparişleri kapatırsın.

Böylece ithalat ve ihracat dengesi de kurulmuş oluyor. Dış ticaret açığı verilmez. Yılbaşında sipariş verildiği için halk tarafından planlama yapılır ve her şey miktarınca üretilir. Herkes ticaret yapabilir, tekel oluşmaz. Alınan ve satılan mallar yılbaşı fiyatları ile olacağı için enflasyonun etkisi ortadan kalkar.

Bunu yapmamız için devlet olmamız gerekmez. Bir parti kuracağı kooperatifle bu işlemi organize eder. Para kullanılmadığı için bono senetleri ile bu iş yapılabilir. Örnek olarak Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Dolunay Partisi bunları rahatlıkla yapabilir. Niye yapmıyorlar? Yapmıyorlar, çünkü bunların hepsi Akevler’e karşılar. Sermaye onları böyle büyülüyor. Gerçekten soruyorum; siz Allah’a ve ahirete inanıyor musunuz?

7 YORUMLAR

  1. RÜYA!
    Cevat Bey,
    Bizim gerçekten de “rüyalarımız” var;
    Hem de tam yarım yüzyıldır devam eden “rüyalarımız” var…
    *
    Tevafuk diyeyim, bugünkü yazımda da bu rüyalardan bahsetmiş sayılırım…
    http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/7429/SonEk/0/Resat-Nuri-Erol/Soygun-mekanizmasi-faiz-ve-Faizsiz-Ekonomi
    *
    Yine tevafuk, Ömer Faruk Koru’nun yazısından söz etmişim; şöyle: “Yüzde Sıfır Faiz, Faizsiz Ekonomi midir?” başlıklı yazının yazarı Ömer Faruk Koru ve yazısı şu giriş paragrafı ile başlıyor: “Ekonomideki en büyük düşman belli: faizler… Hükümet her zaman faize karşı olduğunu, en büyük sorunumuzun yüksek faiz oranları olduğunu sıklıkla dile getiriyor. En son Cumhurbaşkanı Erdoğan da TOBB Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma faizin sömürü olduğunu, bu sorunu çözeceğini söyledi.”
    *
    Yine tevafuk diyeyim, Sayın Cumhurbaşkanımızın Ekonomi Başdanışmanı’nın son yazısından söz etmişim ki o da şöyle: ““Bir soygun mekanizması yüksek faiz, düşük büyüme” başlıklı ikinci yazının sahibi, bizzat Muhterem Cumhurbaşkanımızın Ekonomi Başdanışmanı Cemil Ertem…”
    *
    Evet, bugünkü yazım (bugünkü “rüyalarımız” mı deseydim!), şu sonuç bölümü ile bitiyor: “Muhterem Cumhurbaşkanımızın TOBB Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma… Bizzat kendisinin Ekonomi Başdanışmanının ‘soygun mekanizması yüksek faiz’ içerikli yazısı ve ‘Yüzde Sıfır Faiz, Faizsiz Ekonomi midir?’ başlıklı yazı ve yapılan uyarı… Bendenizin ‘FAİZ MUSİBETİ’ içerikli iki yazım ve çözümler de içeren daha yüzlerce yazımız… Sonuç!?”
    Evet; “çözümler içeren daha yüzlerce yazımız” yani RÜYALARIMIZ…
    *
    Bizim “rüyalarımız” hep vardı…
    Bugünlerde de var, yarın da olacak…
    Ta ki Allah nurunu tamamlayıncaya kadar…
    Merak işte; soruyorum: Sizin neyiniz vara, acaba?!.
    *
    Herkese selam ve hürmetlerimle…

    • Bence Omer Faruk Koru “Ekonomide en buyuk dusman belli:Fazi” derken muzipce hukumete dokundurmade bulunmus. Biz Sayin Koru’dan Sayin Karagulle’nin teklif ettigi modelin “gercek” bir analizini bekliyoruz.

      Ben ruyalardan degil gercekci hedeflerden yanayim.

        • – Milli Gazete’deki son yazinizi okudum. Oncelikle goruslerinize saygi duydugumu belirtmek isterim, ama katilmiyorum onlara mantikli bulmadigim icin.
          – “Faizsiz Ekonomi” olur mu? Olur. Ama bunun getirecegi bir takim sonuclar da vardir. Faiz sonucta iki ortaktan birinin digerinden garantili kar istemesi. Diyelim ki kendi kapali sistemimizde bu ganrantili kari (ya da risk primi deyin) kullanimdan kaldirdiktan. Disari ile ekonomik iliskilerde ilk etkisi disardan yatirimin durmasi olur. Cunku “digerleri” risk priminden vaz gecmeyecektir. Bu dunyanin sonu mu? Hayir, eger bir ulke dis ticaret acigi vermez ve dis ticaritini elzem ihtiyaclar uzerine kurarsa. Peki bunun sonuclari ne olur? Muhtemelen “refah seviyesi” gerilir. Cok da onemli degil bu, sonucta insanlar temel maddi ihtiyaclarini karsiladiktan ve mutlu huzurlu bir ruh iklimi icinde yasadiklari surece. Ama ulke de disa karsi gucsuz duruma duser, politik/askeri bakimdan. Blki kiyida kosedeki bir ulke icin bu cok sorun olmayabilir ama baskalarinin istahini kabartacak bazi seyleri olan ulkeler icin sonuc pek iyi olmayabilir.
          – Peki kapali sistem icinde dusunursek, faizsiz ekonomi nasil isler? Ortaklik hesabina gore. Mesela ben cikar derim ki “Iyi bir fikrim var ama gerceklestirmek icin 3 bilgisayara, elektrige ve 2 muhendise ihtiyacim var”. Fikrimi begene gelir, uzerinde konusur ve ne kadar para koyulacagi, karin nasil paylasilacagi konusunda anlasiriz. Ama ilgi gosteren ortak sayisi az olabilir cunku isin ucunda batmak da var.
          – Su anki sistemin en buyuk handikapi kredi veren ile alan arasindaki aracilarin sayisinin artmasi ve kullanilan mekanizmalarin cok kompleks olmasi. Bu aracilarin cok buyuk oranda kendilerine pay ayirmasina ve isin asil iki ucundakilerin kontrolunun azalmasina yol aciyor.
          – Bir de su var tabii ki, gercek Musluman, sonuclarina bakmaksizin, Kur’an ne emrediyorsa onu yapmalidir. Itiraf edeyim, Kur’an’daki faiz ile ilgili hukumlerin gunumuzdeki ekonomik sisteme gore ne sekilde anlasilmasi ve uygulanmasi geldigini bilmiyorum. Burada soylemek istedigim de “Modern zamanlara gore yeniden yorumlansin” degil, sadece “Gercekten acaba ne diyor?” sorusu.

    • Sayin Erol,

      Gene katilmadigimi soyledigim goruslerinizi uzun uzun anlatan kitabi referenas vermissinis. Sizden ricam sudur, asagidaki soruya bir iki cumle ile cevap verebilir misiniz (ana hatlari ile)?

      Diyelim ki tum Turkiye sizin modelinizi uyguluyor.
      Dis ticaret nasil olacak?
      Dis ticaret acigi nasil karsilanacak?
      Bir cok urun disardan gelen ara mallara bagimli. Bunlarin uretimi nasil olacak? En basitinden enerjiyi bu konuda ornek olarak alabilirsiniz. Mesela petrol fiyati 100$’a cikip dis acik artarsa ne yapilacak?

      Lutfen diger ulkelerin sizin goruslerinizi kabul edecegini farz etmeyin. Gunumuzdeki uluslararasi ekonomik sistemi goz onunde bulundurarak cevaplarsaniz makbule gecer.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz