SAVAŞ OYUNU

2
Latest posts by Süleyman Karagülle (see all)

İnsanlık tarih boyunca savaşmaktadır. Savaşsız oluşan bir uygarlık hiç olmamıştır. Savaşın da iki cephesi vardır. Silahlar ele alınır ve taraflar birbirlerini öldürmeye başlar. İki taraftan biri galip gelir ve savaş biter. Bu savaşın taktiği var, stratejisi vardır.
Uygarlıklar bu savaşlarda kullanılacak silahların icadı ile sağlanmıştır. İki taraf yeni silahlar icat eder ve karşı tarafa saldırır. Karşı taraf o silahı savacak araca ve bilgiye sahip olmadığı için onu yener. Böylece yeni uygarlık başlar.
Savaşın ikincisi ise öldürülmeden karşı tarafı zayıf düşürmek suretiyle hükümran olmaktır. İşte bu savaş birinci savaştan daha etkindir. Ancak görünmez olduğu için bu savaşı yapmak ve bu savaşı kazanmak birincisinden daha zordur. Bugün Sermaye dünyaya hâkimdir. Sıcak savaşla değil de, işte bu tür taktiklerle dünyayı fethetmiştir. Yeryüzünde bunu yapanların sayıları binde birden az olduğu halde iktidarın yüzde 99’u onun elindedir.
Sermaye kurduğu kurumları ile dünyayı tahsildarsız haraca bağlamıştır. Kendisi ölü vermeden dünyayı savaştırmaktadır. Son derece ustalıklı bir şekilde tüm dünyayı dize getirmiştir. Dünya onun emrindedir. Siz direniyorsunuz, hah işte bunun şerrinden kurtuldum diyorsunuz, ama bir de bakmışsınız ki tam da onun tuzağının içindesiniz.
Sermaye eskiden bunları gizli yapıyordu. Şimdi korkmadan açıkça yapmaktadır. Senaryolar yazdırmakta ve bu senaryolar dünyada oynanmaktadır. Herkes yazılan senaryo içinde rolünü iyi yapmakla meşguldür! Başka şansı yoktur. Yaşaması için onun istediği oyunları oynamak zorundadır. Bir bakmışsın ki onunla savaşır görünen Mustafa Kemal onun dediğini yapmıştır. Bir bakmışsın ki onu durdurmaya çıkan Erbakan ona hizmet etmektedir.
Ben bunları anlatırken Sermaye’nin istediğini yapıyorum. Bu yolla ben Sermaye’yi güçlendiriyor ve herkesi onun emrine veriyorum. Herkes ümidini kesmiş olarak onlarla nasıl iş yapacağının peşinde, ben de bu yazılarımla onlara çanak tutmuş oluyorum.
Kur’an olmasa, ben de ümidimi kesip herkesin yaptığı gibi ona teslim olurum.
Oysa…
Kur’an’ı yorumlamaya başladığınız zaman çok açık olarak görürüz ki bütün bunlar onun düzenini yıkıp Kur’an düzenini yeryüzüne hâkim kılmak için Allah’ın yazdığı senaryodur. Her şey O’nun çizgileri ile yürümektedir.
Bugün insanlık tarihi inkılaplarının en büyüğünü yaşıyoruz.
İnsanlık “kişi yönetimi”nden “kural yönetimi”ne geçmeyi tamamlamaktadır.
Hazreti Nuh zamanında başlayan inkılap yirminci yüzyılın sonunda tamamlanmıştır.
Bugünkü olayların hepsi Allah’ın takdiri ile olmakta, hepsi KUR’AN DÜZENİNE doğru alınan yoldur. Herkes imtihanda. Çatışma sürmektedir. Kim ne tarafta isterse o tarafta yer almakta ama sonuç olarak hep Allah’ın dediği olmaktadır. Bunun 1940’lardan sonrasını bizzat ben yaşadım. Aleyhimize gibi başlayan olaylar hep lehimize bitmektedir.
Türkiye’de olan olaylar hep İSLAM DÜZENİNE doğru gidiştir.
Osmanlı İmparatorluğu yıkılmıştır. Yıkılmalı idi; çünkü ömrünü doldurmuştu, yaşlanmıştı. Yeni devletin kurulması için yıkılmalı idi. Yerine inkılapçı bir iktidar gelmeli, eskimiş düzeni ortadan kaldırmalı idi. Cumhuriyet bunu taptı. CHP gitmeli, yerine DP zihniyeti gelmeli idi. Böylece içtihat serbestliği doğmalı ve yeni düzen öyle kurulmalı idi.
Akevler, Adil Düzen, Ak Parti, Gülen cemaati oluşmalı idi.
Böylece KUR’AN DÜZENİ tüm dünyanın gündemi olmalıydı. Böyle oldu.
15 Temmuz (2016) İslamiyet’i dünyanın birinci konusu yapmıştır.
Tüm dünya şimdi İslamiyet’i öğrenme durumuna gelmiştir.
BM’deki Kudüs oylaması da Türkiye’nin dünya siyaset arenasında etkin bir devlet olduğunu göstermiştir.
Suriye’deki Afrin savaşı terörü bitirmektedir.
Tüm dünya terörle bir şey kazanamayacağını öğrenmiştir. Teröre son veriliyor. Sermaye bile bu karara katılmış durumdadır. İnsanlık Kur’an’a doğru yol almaktadır.

2 YORUMLAR

  1. Sayın Hocam, şu an Türkiye Cumhuriyeti bir savaşın içerisinde. Ordumuz, normal gücünün çok altında ilerliyor. Aslında 3 günde Şam ili sınırına kadar ilerleyebilecek güçte. Cumhurbaşkanımız geçen hafta yaptığı açıklamada “Siviller zarar görmesin diye yavaş ilerliyoruz, hassas davranıyoruz” dedi. Dün de Diyanet İşleri Başkanımız benzer yönde açıklama yaptı.
    Fıkıh’ta Savaş Hukuku dairesinde değerlendirme yaptığınızda “Savaşırken ne kadar hassas davranmalı; hassasiyetin ölçüsü ne olmalı?” sorusunu cevaplamanızı istirham ediyorum. Hassas davranacağım diye fazladan kendi askerî kayıp fıkha uygun mudur? Aşırı hassasiyet ya da hassasiyette tefrit ve ifradın fıkıhtaki ölçüsü nedir?

  2. Bu kadar olumsuz olaylardan, nasıl islama yakınlık artışı oluyor fikrini çıkarıyorsunuz hayret. Arakanda ki müslümanların katledilişine dünya vede islam alemi sessizken…… aklıma gelen tek şey Yahudilerin ve ABD nin 3.dünya savaşını başlatıp islam diyarlarını parçalamak ve zillet içerisinde bırakmak. Allah devletimizin yardımcısı olsun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz