Sermaye, Yeni 27 Mayıs ve AK Parti

1
Latest posts by Süleyman Karagülle (see all)

Sermaye 1920’de başlayıp 1923’de Cumhuriyeti kurdu. Mustafa Kemal ve arkadaşlarına görev verdi, Türkiye dinsizleştirilecek dedi. Mustafa Kemal; iyi de bu nasıl yapılacak, dedi. Biz size liste vereceğiz, o inkılaplar yapılacak, dediler. O zamanki şartlarda Türkiye’de bu liste kabul edildi ve Sermayenin talimatına uyularak inkılaplar yapıldı. Böylece Sermaye dinsiz Türkiye’yi tetikçi olarak kullanacaktı.

İsmet İnönü başbakandı, askeri ciddiyetle Türkiye’yi yönetiyordu. Onu azlettirdiler ve Celal Bayar’ı getirttiler. Celal Bayar da faizli bankaları kurdu. KİT’ler oluştu. Mustafa Kemal’i içki ile zehirlediler ve öldü. Mareşal Fevzi Çakmak Meclis’i sardı ve Celal Bayar’ı devre dışı bırakıp İsmet İnönü’yü getirdi. İsmet İnönü Türkiye’yi İkinci Cihan Savaşı’na sokmadığı gibi Türkiye’yi yavaş yavaş demokrasiye götürdü.

Dinler arası dengeyi sağlayamayan Sermaye, dengeyi rejimler arasında sağlamak istedi, İkinci Cihan Savaşı’nı çıkardı, Yalta Konferansı’nı akdetti ve Dünyayı ikiye böldü. Türkiye Sermaye için sorundu. Türkiye çok merkezli yerde olduğu için Rusya’ya teslim etmek istemediler, Müslüman olduğu için de demokratik yönetim istediler. Şartlı olarak yani eski adamları Bayar’ın Cumhurbaşkanı yapılması şartı ile ikinci partinin kurulmasına izin verdiler.

Celal Bayar partiyi Adnan Menderes ile kurdu. Fuat Köprülü ve Refik Koraltan da mason idiler, onlardan idiler ama onların hiçbirisi parti kurup yönetecek güce sahip değildi. Menderes mason olmadığı halde mecburen aralarına almak zorunda kaldılar. Demokrat Parti’ye kredi verdiler, DP’ye ülkenin altyapısını tamamlatıp sonra kendileri gelecektiler. 1954’e gelindiğinde Türkiye artık tarım döneminden sanayi dönemine geçiyordu.

Sermaye bu kalkınmayı durdurma kararı aldı ve krediyi kesti.

Maliye Bakanı Hasan Polatkan CHP’nin biriktirdiği altınları dolara çevirdi ve sanayileşme hamlesini devam ettirdi. Ben o zaman mühendistim. 1957’ye gelindiğinde Türkiye artık dışarıdan makine ithal etmek zorunda değildi. Kalkınmaya devam edebilirdi. Sermaye bunu bekledi, nasılsa altınlar biter ve Türkiye’nin de işi biter dedi ama yanıldı. Çünkü Hasan Polatkan buna da çare buldu, doları 280’den 980’e çıkardı. Dünyada bunu ilk defa Türkiye yapıyordu. Böylece Türkiye kalkınmayı tamamlama dönemine girdi.

Sermaye işte o zaman Menderes’i asma kararını aldı ve Türkiye’de ihtilal hareketi başladı. Bizzat Ankara’da idim, devlet görevlisi idim, gelişmeleri yakından takip ediyordum.

İşin kötüye gittiğini önce İsmet İnönü hatırlattı, ‘Sonra ben de sizi kurtaramam’ dedi.

Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil başbakanı değiştirin diye tavsiyede bulundu.

Celal Bayar ise Adnan Menderes’i astırmak için görevden alınmasına izin vermedi.

1957’de de Ankara’da yedek subay okulunda idim. Arkadaşlarla bir mescit yapmaya karar verdik. Duyduk ki bir Ankara milletvekili namaz kılıyormuş, evine gittik ve destek istedik. ‘Demokrat Parti’de hiçbir yetkim yoktur’ dedi. Nitekim 1957 seçimlerinde onu milletvekili yapmadılar, böylece Yassıada’ya gitmekten kurtuldu.

Meclis’te Tahkikat Komisyonu kuruldu. Meclis’te ne kadar namaz kılan milletvekili varsa onları üye yaptılar. Ben bunu Ankara Türk Ocağı’nda anlattım. Malatyalı Sait Çekmegil de orada idi, ertesi gün Meclis’e götüreceğim dedi. CHP kanadına mensup Millî Birlik grubundan amcaoğlu mühendis arkadaşım vardı. Onun yeri bir kat üstte idi. Her gün birkaç dakika bana uğrar, Menderes’e ağıza alınmayacak lafları söyler ve yukarı çıkardı. Ben hakaretlere cevap vermem derdim. Gayesi ihbar etmek ve sonra ihtilalde beni de hapishaneye göndermekti. Ben ise Kur’an’a uyuyor ve cevap vermiyordum.

Bugünkü durum da aynen böyledir, yeni bir 27 Mayıs benzeri müdahaleye doğru adımlar atılıyor. Namaz kılanların Ak Parti içindeki durumu böyledir. 15 Temmuz’un asıl failleri hep dışarıdadır. Samimi inanmışlar ise aptallıklarından dolayı hapistedirler. Bugün Ak Parti Akevler’den gelen tek bir kimseyi bile etkili halde bırakmadı. Numan Kurtulmuş ile Süleyman Soylu birlikte patiye alındı, Süleyman Soylu şimdi bakan ama Numan Kurtulmuş değil; çünkü S. Soylu Ak Parti’nin yakını olmadığı gibi Erdoğan’ın da yakını değil, uzağıdır.

Şimdi arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Kendilerini Akevler’den kabul eden arkadaşlara, Adil Düzen taraftarı olanlara tavsiye ediyorum. Bunlar yeni bir 27 Mayıs hazırlığındadır. Sizi partiden gösterecekler. Onlar suç işleyecek ama size fatura edeceklerdir. Ak Parti’den istifa etmelisiniz. Erdoğan’a karşı olmayacaksınız, yanında olacak ve onu destekleyeceksiniz. Galip geleceğiz bi-iznillah. Ak Parti’ye karşı olmayacaksınız; doğru yaptıklarında desteleyecek, yanlış yaptıklarında uzak duracaksınız.

Bu ikinci 27 Mayıs harekâtı olacaktır ama Sermaye yine mağlup olacak ve ondan sonra Türkiye’ye Kur’an düzeni gelecektir. Tekrar ediyorum. Ordumuza güvenin. Ordumuz Erdoğan’ı desteklediği müddetçe de onun yanında olun.

1 Yorum

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz