Yeni Zelanda Saldırısı: Kurgular ve Gerçekler

1

Bugün, bu çağda, insanların, inandıkları yada inanmadıkları “dinler – görüşler – ideolojiler yada fikirler” yüzünden öldürülüyor olması akıllara durgunluk verecek cinsten. Yeni Zelanda’da 49 Müslüman, sadece “Müslüman” olmaları sebebiyle katledildiler. Bu konuyla ilgili yazılı ve görsel medyada birçok şey yazılacaktır eminim ki. Henüz oldu olay ve acısı çok çok taze…

Kaldı ki “dünyanın neresinde hangi insan -neci- olduğu için öldürülüyorsa ben işte “o’cuyum” demiş Şair… İçinde bulunduğumuz durum sanırım şu an tam olarak öyle.

Yazacaklarım Yeni Zelanda’da olayın kamera kaydı sırasında gördüklerim ile medyada okuduklarımın, kendi uzmanlık alanım olan bazı konularda profesyonelce sentezlenmesi olacaktır.

İlki; birçok bilgi kirliliği ile karşı karşıyayız. Buna çok dikkat etmek lazım. Bu bilgi kirlilikleri içinde en ilginç olanı; katil Brenton Tarrant’ın “Sırp olduğu / Sırplardan destek aldığı / Sırplar tarafından eğitildiği hatta Sırp sempatizanı” olduğudur. Buna yol açan nedir peki? Brenton Tarrant’ın 2016 yılında Sırbistan’a “tatil” amaçlı gitmiş olmasının yanında eyleme giderken çaldığı parça… Aslında o parça Sırpça bile değil “Boşnakçadır” ve “Sırp Ulusal Marşı” – “Sırbistan Ordu Marşı” hatta “Çetnik Marşı” bile değildir.

Medya kirliliği…

Çalan parça; Nikola Jorgiç tarafından yazılmış ve Hırvat topçularına saldırıya giderken 1994 yılında ortaya çıkmış, Radovan Karahadzic’e ithaf edilmiş parçadır. Evet, içinde “Türkler” de geçer. Ama o parçada kastedilen “Türkler” Anadolu coğrafyasında yaşayan Türkler değildir. Sırplar kendi içlerinde Müslüman olan her Balkanlıya (Boşnak – Arnavut – Kosovalı yada Makedon) “Türk” derler. Senin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmamanla ilgisi yoktur bunun. Müslümansan Sırp’ın gözünde “Türk”sündür. Parçanın orjinal ismi ise “Ukloni kebab”dır. Yani; “Kebaplar dışarı…”

Yaftayı yapıştırdık mı? Yapıştırdık… Oldu mu? Olsa da olur, olmasa da olur. Ulus olarak en büyük düşmanımız önümüzdeki hafta sonuna kadar Sırplar… Neden? 1. Bu adam 2016’da Sırbistan’a gitmiş. 2. Sırp müziği dinliyor.

İyi de, aynı adam Sırbistan’dan önce Türkiye – Bulgaristan – Macaristan -Karadağ’a gitmiş, tüm Balkanları gezmiş ve kendince bilgiler toplamış. Tüfeğine yazdığı, I. Murat’ı öldüren Miloş Obiliç’i, “Lise II Osmanlı Tarihi” kitabından öğrenmedi ya bu adam? Belgrad’ta kaldı, baktı, araştırdı. II. Mehmed’in 1456 Belgrad Kuşatmasında Osmanlı ordularının yenilmesinde büyük katkıları olması sebebiyle Macar Ulusal Halk Kahramanı ilan edilen Hunyedi Yanoş’u nereden öğrendi peki? Kalkmış yazmış tüfeğine…

Şuradan: Bu Hunyedi Yanoş’un Peşte’de heykeli var kocaman! Ben gördüm, görenler bilir.

1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rus amiral olan Dmitry Senyavin’in de ismi var tüfekte.  Osmanlı’nın yenildiği bir deniz muharebesi… 1770’te Rusya – Osmanlı arasında yapılan ve Osmanlı donanmasının tamamen yok edildiği Çeşme Deniz Muharebesi de yer alıyor aynı tüfekte. Bu adam Rus mu o zaman? Yoksa Macar mı? Ya da Sırp!

Hiç biri değil. İskoç – İrlanda melezi bir İngiliz.

Keza “Ukloni Kebab” parçasından sonra çalan parçayı duydunuz mu bilmem? Ben söyleyeyim; “1777 UK the Biritish Army March”. Yani 1777 tarihinde İngiliz Ordusunun marşı… Aynı marş şu an Kraliyet Harp Okulu’nun da resmi marşıdır. O zaman? Bu adam bir “İngiliz Subayı” mı? Hayır elbette değil.. Profesyonel görüşüm adamın doğru düzgün askeri eğitimi olmadığı.

Videonun tamamını izledim. Siz de izlediğinizde göreceksiniz. Silahı tutukluk yapıyor, (belli ki namlu yuvasında kovan sıkışmış), tutukluk geçsin diye şarjörü çıkartıyor olmuyor, kurma kolunu çekiyor, o da olmuyor, en sonunda kazara kovan dışarı fırlıyor. Şarjörü takıyor. Diğer şarjörü yere atıyor. Bir profesyonel için “ölümcül hatadır” bu. Sonra mermisi bitiyor. Gidiyor, yerdeki şarjörü alıyor içine bakıyor, birkaç mermi kalmış, tekrar takıyor. Hepsi bitiyor. Arabasına gidiyor. Elindeki tüfeği rastgele yere atıyor. Diğer tüfeği alıyor ve cami içine tekrar girip az önce karambole ateş ettiği Müslümanlara bu sefer yakın cepheden ateş etmeye başlıyor.

Bir profesyonel asla böyle yapmaz. İstihbarat uzmanlığı eğitimini geçtim, sıradan bir askeri eğitim alan biri şunu bilir: “Hedef ne?” – “İbadethanede ibadet eden topluluk” – “Risk düzeyi nedir?” – “%0.02” Hiç bir dinde ibadethaneye silahla girilmez çünkü. %0.02’lik risk olayı da deprem vs olur da binanın üzerinize yıkılma riskidir. Parametreler bu noktada olursa sizin içeri girip yaylım ateşine ihtiyacınız olmaz. Zaten karşınızda masum siviller var. Toplayın hepsini bir yere, gidin yanlarına, tek tek silahınızı kullanın. İşte bu “profesyonel bakış açısıdır.”

Bretton Tarrant kesinlikle profesyonel biri değil.

İşin en ilginç yanı da şu: Karşımızda amatör biri var ve medyada “CIA, Almanya’da yetiştirmiş” ile başlayıp “Alman BND ajanıymış”a ve “Sırp uzun namlu taburlarında 3 yıl eğitim almış”tan “MOSSAD destekli…”ye kadar bir sürü iddia… Adı geçen istihbarat teşkilatlarını, hatta Sırp Uzun Namlu Taburlarını dahi bilirim; bunlar iddialarımızı duysalar kızarlar. Çünkü hiç bir düzenli örgüt – ordu – teşkilat böylesine rezil bir insan yetiştirmez. Yetiştirmek istese bile bunu başaramaz.

Ben bu işin arkasında ne Sırpların, ne Almanların, ne CIA ne de MOSSAD’ın olduğunu asla düşünmüyorum.

Sosyopat bir “anksiyetik kişilik bozukluğunun” oluşturduğu semptomlarla ve tahminimce eylemden önce aldığı uyuşturucu / alkol etkisinde hareket eden bir “Fanatik”in hareketleri olduğuna eminim.

Peki bu adam nasıl bu hale geldi? Hiç şüphe yok ki, 28 yıl önce doğduğunda, ağzı süt kokan masum bir bebekti ve bugün 49 Müslüman’ın katili, neo-Nazi fikirlerine sahip bir ırkçı nasıl oldu?

Masum bebeklik dönemini ve çevresinden etkilendiği anal – adölasans dönemini geçerek “Müslüman karşıtı” olma kısmına gelirsem… 2016 yılında çıktığı Balkan ve Avrupa turunun buna çok katkısı olduğuna eminim… Balkanların hangi şehrine giderseniz gidin, neresine uğrarsanız uğrayın, Osmanlı – Türk/İslam mimarisi, kültürü yada etkileşimiyle karşılaşırsınız. Bu çok normaldir. Yıllarca Osmanlı himayesinde kalmış bir coğrafya…

Balkanları ziyareti sırasında Osmanlı / Türk / Müslümanlara karşı geçmişteki direniş hareketlerinden etkilendiğini düşünüyorum. Ve kendisi “tahminimce” Protestan olmasına rağmen Ortodokslar’dan etkilenmiş. Oysa; Roma Katolik Kilisesi, aforoz ettiği Doğu Roma İmparatorluğu (Konstantinapol) Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedildiğinde sevinmiş, bir tebrik yayınlamıştır. Zaten “Konstantinapol tekrar Hıristiyan şehri olacak” dediği anda bu durum anlaşılıyor. Çünkü hiçbir Katolik için İstanbul “kutsal bir şehir” değildir. Varlığı da yokluğu da birdir onun için.

Bunu takıntı yapanlar “Ortodoks” cemaatidir. “Ayasofya’da minareleri yıkarız” sözü “Agha Sofia üzerindeki hilal düşecek, haç gelecek…” diyen Yunan Silahlı Kuvvetlerinin bir marşından gelir…

Etkisinde kaldığı yerler çok çok açık aslında, her sözü ve halinden anlaşılıyor…

49 Müslümanı vahşice öldüren bu adam ne kendi dinini biliyor, ne de düşmanlık beslediği dini… Amatörce, sapkınca ve sosyopatça yapılmış bir eylem bu…

Doğruları bilelim de ne tür bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlayalım.

1 Yorum

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz