Zor oyunu bozar

0
Latest posts by Turan Çevik (see all)

Dünyada değişen zamanın ruhunu kavrayarak yeni duruma uygun çözümler geliştirmede geç kaldığımız son Körfez ülkeleri arasında ortaya çıkan krizle bir kez daha gün yüzüne çıktı.

Türkiye’nin en köklü partisi, bugün anamuhalefet görevini icra eden partisi CHP’nin, kendisini değişen zamanın ruhuna uygun konumlandırmada geç kalması, hatta bu yeni duruma karşı direnç göstermesi, bu partiyi dış operasyonlara açık hale getiriyor. Ayrıca halkın gözünde zamanı yakalamaktan aciz, halkın değerlerinden uzak, zengin ve elitist parti konumuna oturtuyor. Bunun yanında ülkeye, yaklaşan tehdit ve tehlikelere karşı iktidarı uyaran, hatta yeri geldiğinde silkeleyip kendisine getiren bir sigortadan da mahrum bırakıyor.

Bugün Orta Doğu’da, uzun zamandır hareket halinde olan fay hatları ABD Başkanı TRUMP’ın Suudi Arabistan, İsrail ve Vatikan ziyaretleri ile iyice belirgin hale geldi.

Fay hattının bir tarafında İran’ın başını çektiği, Irak, Umman, Katar, diğer tarafında Suudi Arabistan’ın başını çektiği Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya, Mısır, Bahreyn, Maldiv Adaların bulunuyor. Katar üzerinden bu fay hattı kırılma noktasına geldi. Bu fay hattı kırıldığında bizi nasıl bir kargaşa, kaos, kan ve gözyaşının beklediğini Suriye ve Irak’ta olanlara bakarak öngörebiliriz.

Burada en trajikomik durumda kalan devlet ne yazık ki Suudi Arabistan. Baskı altında, Suudi Arabistan’ın yıllarca destek verdiği İslami hareketlere karşı İsrail ile aynı konuma gelmesi düşündürücü. Kendisiyle tezat duruma düşmeyi göze alarak, iktidarını kurtarmak için, yıllardır düşman olarak gördüğü bir devleti kucaklamasını ancak en iyimser tahminle “zor oyunu bozar” atasözüyle açıklayabiliriz sanırım.

Katar’ı, İslam-i hareketleri ve terörü desteklemekle suçlayan Suudi Arabistan aslında uzun zamandır uygulamada olan bir projeyi vekaleten seslendirmiş oldu. İslami hareketleri, terör ile yan yana getirerek Türkiye’nin de içinde olduğu devletlerde “Siyasal İslam’ın” tasfiye edilmesi için alt yapıların oluşturulmasını sağlamak. Bu amaca matuf, Katar üzerinden verilen mesajla Türkiye’ye Körfez ülkelerinden yapılan sermaye transferinin engellenmesine yönelik tarafı olduğu açık. Türkiye ekonomik olarak zayıf düşürülmek ve ekonomi üzerinden siyasal operasyona açık hale getirilmek isteniyor.

Bu projenin diğer bir ayağını Orta Doğu ülkelerinin batıdan tecrit edilmesi ve Türkiye’nin bu bölge üzerindeki etkisi ve gücününün zayıflatılması oluşturmaktadır. Suriye ve Irak’ta oluşturulmak istenen PYD/PKK hattı bu amaca matuf projelerin ayaklarını oluşturmaktadır.

O halde Türkiye, Orta Doğu’da çıkması kuvvetle muhtemel bir kaos ve karmaşanın ekonomisi üzerindeki etkilerini izole edecek politikaları bugünden planlamalı ve uygulamaya koymalıdır. Balkan ülkeleri ve Orta Asya Cumhuriyetleri ile ekonomik ve ticari ilişkilerini artıracak yeni varyasyonlar üzerinde çalışmalar yapmalıdır.

Mezhep temelli ideolojik kamplaşmanın herhangi bir tarafında kendini konumlandırmadan uzak durmalıdır Türkiye.

Türkiye’nin İran ile yakınlaşmasının getireceği ekonomik ve siyasal avantajların yanısıra bir çok riskleri de taşıyacağı unutulmamalıdır.mBöyle bir yakınlaşmaya hem ABD hemmde Rusya karşı çıkacaktır. Çünkü İran’ın zayıflatılması ve Rusya’nın kontrolüne bırakılması bu iki küresel devletin ortak kararı olarak görünüyor.

Orta Doğu’da vekalet savaşları için liderlik rolüne soyunan devletler ve liderlere, bu gidişle liderlik yapabilecekleri ne bir halk ne de bir devlet kalacak. Kendi tahtlarını korumak için, ülkenin kaynaklarını, dünyanın en öldürücü silahlarına harcayanlara sormak gerekir: Aldığınız bu silahların patlamasıyla oluşacak ateş topunun sizi de içine almayacağının garantisini size kim verdi?

 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz