Bugünkü (6 Ocak 2017) FETÖ haberleri

0

38İzmir’de adliyeye PKK saldırısı: 2 şehit, 2 terörist ölü ele geçti (13)

“TERÖR ÖRGÜTLERİ 24 SAAT ÜÇ VARDİYA ESASIYLA ÇALIŞIYORLAR”
Başbakan Binali Yıldırım, Bayraklı Adliyesi önünde gerçekleşen bombalı saldırıda şehit düşen Polis Memuru Fethi Sekin’in cenazesine katılmak üzere Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile İzmir’e geldi. Başbakan Yıldırım, güvenlik görevlilerinin 24 saat üç vardiya esasıyla çalıştığını belirtirken, teröristlerle girdiği çatışmada şehit olan polis memuru Fetih Sekin’in canını hiçe sayarak daha büyük bir felaketi önlediğini söyledi. Soru almayan Başbakan Yıldırım şöyle konuştu:
“Bu menfur olayda şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılarımız iki hastanede tedavi ediliyor, durumları iyi. Hayatı tehlikeleri yok. Bu olay bu alçak terör örgütünün planladığı ve ele geçirilen silahlar mühimmata baktığımız zaman çok büyükbir olay olduğu anlaşılıyor. Kazara başarılı olsalardı herhalde çok büyük bir felaketi güzel İzmir’imiz yaşayacaktı. Özellikle polislerimiz bilhassa trafik polisimiz Fetih Sekin arkadaşımız hayatını hiçe sayarak, canını seve seve vererek büyük bir felaketi önledi. Bu alçak planı yapanların etkisiz hale getirilmesi için çok büyük kahramanlık göstermiştir ve İzmir’imizi birçok masum sivil hemşehrimizi büyük bir felaketten döndürmüştür. Bu vesileyle kahraman polislerimize gerek şehit olan polisimize gerek alçakları etkisiz hale getiren diğer polislere teşekkür ediyoruz. Teröristler, bu kez alçak emellerine ulaşamadan polisimizin koordinasyonu içinde son 10 gündür bu bölgelerde aldıkları tedbirlerle çok büyük bir felaketin önlenmesine vesile olmuştur. Şimdi yaralılarımızı ziyaret edeceğiz, şehit ailelerimizi ziyaret edeceğiz, bu operasyonda kahramanlık gösteren polis arkadaşlarımızı da bu vesileyle görmüş olacağız. Ben tekrar hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet yaralılara acil şifa diliyorum. İzmir’imize ülkemize geçmiş olsun. Şunu milletimiz bilmelidir ki bu ülkeyi bölmek isteyen, bu milletin kardeşliğini bozmak isteyen her kim olursa olsun asla bunu başaramayacaktır. Çünkü milletimiz kardeşliği birliği beraberliği bozanlara katiyen prim vermiyor. Ama görüyoruz ki son zamanlarda Türkiye’nin başını ağrıtan, enerjisini azaltan bu alçak örgütler artık vardiyalı çalışmaya başladı. Sekiz saat biri çalışıyor sonra görevi diğerine veriyor. 24 saat üç vardiya esasıyla çalışıyorlar. Terörün ideolojik değeri olmadığını açık bir şekilde gösteriyor. Bir olayı DEAŞ yapıyor bir sonrakini PKK yapıyor, sonrasını FETÖ yapıyor. Böylece marifetlerini ortaya koyuyorlar. Bu, bitişin arifesidir. Bunlar çılgınca eylemleri asimetrik saldırılarını bundan sonra da yapma gayreti içinde olacaklar ama bizim güvenlik güçlerimizde bunlara nefes aldırmayacak amansız bir şekilde enselerinde olmaya devam edecektir. Bu uzun soluklu bir mücadele ama mutlak galibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve millet olacaktır. Bundan kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın. Kimse hayatını değiştirmesin eğer bunu yaparlarsa terör örgütüne hizmet etmiş olurlar. Onların istedikleri de hayatı durdurmak yavaşlatmak. Ülkenin bütün değerlerini aşındırmak buna asla müsaade etmemek gerekiyor. Silahlı kuvetler, asker, polis, jandarma, korucular herkes 24 saat kış demeden kar demeden gece gündüz demeden görevlerinin başındadır. Büyük bir heyecanla ülkemizin milletimizin selameti huzuru için canla başla çalışmaktadır. Ben tekrar geçmiş olsun diliyorum.”
BAŞBAKAN YILDIRIM, ŞEHİT MÜBAŞİRİN EVİNDE TAZİYE ZİYARETİ
Başbakan Binali Yıldırım, terör saldırısında şehit olan mübaşir Musa Can’ın Eskiizmir Semti’ndeki evine taziye ziyaretinde bulundu. Başbakan Binali Yıldırım’ı şehit evinin bulunduğu sokakta, kalabalık bir grup karşıladı. Turk Bayrağı asılan evde, Başbakan Binali Yıldırım, şehidin yakınlarına başsağlığı diledi.
Kaynak: Hürriyet

37Torba KHK yolda

Bu hafta yayınlanması beklenen yeni KHK’daki düzenlemelerle ilgili olarak son toplantılar yapıldı. Alınan bilgiye göre KHK’da yer alması beklenen düzenlemeler özetle şöyle:

Ulaştırma ve altyapı projeleri için yapılan kamulaştırmalarda, itirazlar ve dava süreçlerinden kaynaklanan gecikmelerin önlenmesi için düzenleme yapılacak. Açılan davalar sürerken, çalışmaların kesintiye uğramasının önleneceği belirtiliyor. Bunun vatandaşları mağdur edeceğine ilişkin eleştirilere karşı, önlem alınacağı iddia ediliyor.

SGK’ya ait binaların ödenmeyen kira borçları, için yeni bir sistem getiriliyor. Buna göre, SGK kiracıları, kirasını para ile ödeyemiyorsa, gayrimenkul ile ödeyebilecek. Hükümet kaynakları, “15 – 20 milyon lira civarında SGK’nın kira alacağı var. Nakit ödeyemeyen, karşılığında taşınmaz teklif edenler oluyor. Buna yasal zemin hazırlandı. Parası olmayan kirasını gayrimenkul ile ödeyebilecek” dedi.

SGK’nın Yönetim Kurulu üyeliği için kamu çalışanı olma şartı kaldırılıyor. Kamu personelinde aranan şartlara sahip olan özel sektör çalışanları da yönetim de görev alabilecek. SGK’nın daha profesyonel yönetimine olanak sağlanmasının amaçlandığı iddia edildi.

YARGITAY’DA YARGILAMA
FETÖ üyeliği iddiasıyla ihraç edilen Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay üyelerinin yargılamaları Ankara’da ağır ceza mahkemesi yerine Yargıtay’ın terör suçlarının temyizine bakan Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde yapılacak. OHAL KHK’sı ile FETÖ üyeliğinden ihraç edilen eski yüksek mahkeme üyeleri hakkındaki dava Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılacak. Ancak yargılama Yargıtay’da yapılacak. Bu düzenlemenin Yargıtay Kanunu’nun 46. maddesinden yola çıkarak yapıldığı ifade edildi. 15 Temmuz’daki FETÖ’nün darbe girişiminin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada, 140 Yargıtay, 48 Danıştay üyesi hakkında gözaltı kararı alınmış, bunlardan 149’u tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Halen 39 Danıştay ve Yargıtay üyesi ise aranıyor.
Kaynak: Hürriyet

36Komisyon AK Parti’ye görüşenleri sordu

Komisyonun AK Parti Genel Sekreterliği’ne gönderdiği yazıda, AK Parti milletvekillerinin ABD’de Gülen’i ziyaretine ilişkin kamuoyuna yansıyan fotoğraf anımsatıldı. AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz’ün yanı sıra yeni ve eski milletvekilleri Sefiye Seymanoğlu, İsmail Tamer, Afif Demirkıran, Vedat Demiröz, Bayram Özçelik, Ahmet Öksüzkaya, Fatoş Gürkan, Dilek Yüksel, Mustafa Hamarat, Adem Tatlı ve Osman Ören’den oluşan heyetin Gülen ile görüşmesinin AK Parti tarafından düzenlenen program kapsamında olup olmadığı soruldu. Komisyon, bu görüşmenin AK Parti aracılığıyla yapıldıysa hangi tarihte yapıldığını, görüşmenin parti programı kapsamında yapılması durumunda programın bir örneğinin kendilerine gönderilmesini talep etti. Görüşmeye ilişkin fotoğraflar da gönderildi.
Kaynak: Hürriyet

35105 asker eşine KPSS operasyonu

Şüphelilerden 75’inin halen devlet memuru olarak görev yaptığı belirlendi. Ankara Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman’ın talimatıyla FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminde aktif rol oynadıkları belirlenen 105 askerin eşine yönelik başlatılan soruşturmada 31 ilde operasyon yapıldı, 74 kişi gözaltına alındı. Şüpheliler arasında, araştırma görevlisi, öğretmen, sosyolog, bilgisayar işletmeni kadrosunda çalışan memurlar da var. Şüphelilerden 75’inin devlet memuru olarak görevini sürdürdüğü belirlendi. Şüphelilerden ikisinin eşinin albay, 14’ünün yarbay, 40’ının binbaşı, 40’ının yüzbaşı, 4’ünün üsteğmen olduğu belirlendi. Bazı şüphelilerin eşlerinin, FETÖ’ye himmet parası transferi yaptığı, FETÖ tepe yönetimiyle irtibatlı olduğu, Bank Asya’da para artış hareketi bulunduğu ve ByLock kullandığı belirlendi. Şüphelilerden Kevser Tümer’in eşi Binbaşı Musa Tümer’in NATO’da görev yaptığı, darbe girişiminin ardından Belçika’dan iltica talebinde bulunduğu belirtildi. Tümer’in ağabeyi Nuri Öztürk’ün de KPSS soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman’ın tehdit edilmesine ilişkin davanın tutuklu sanığı olduğu öğrenildi.
Kaynak: Hürriyet

34Pazartesi görün

Kılıçdaroğlu, konuşmasına başlarken, ‘Türkiye laiktir, laik kalacak’, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganları atıldı. Kılıçdaroğlu da “Elbette Türkiye’ye laiktir laik kalacak. Biz sözlerin sonuna kadar arkasında olacağız. Çünkü biz Mustafa Kemal’ın partisiyiz” dedi.

O MÜCADELEYİ YAPACAĞIZ
Kılıçdaroğlu, vatandaşlardan pazartesi gününden itibaren parlamento ve televizyonları izlemelerini isteyerek, özetle şunları söyledi: “Pazartesi gününden itibaren Türkiye’yi korumak için, demokrasiyi korumak, insan haklarını, kadın, erkek eşitliğini sağlamak için, demokratik, laik, sosyal hukuk devletini savunmak için verdiğimiz mücadeleye tanık olacaksınız. O mücadeleyi yapacağız. Sizin için, ülkemiz için, hayatımız için, çocuklarımız için. Ve bu ülkeyi emanet eden Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları için yapacağız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir kişinin iki dudağı arasında mı kuruldu? Bu devlet kurulurken şehitler, gaziler yok muydu? Hep beraber Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. El kaldırıp indirmeyle rejim değişmez.

15 yılda ne oldu da Türkiye bir terör batağına saplandı. Ceplerini doldurdular, Türkiye’yi terör batağına sapladılar. Eskiden PKK terörü vardı, şimdi FETÖ terörü çıktı. IŞİD terörü çıktı, şimdi El Nusra terörü çıktı. Geçen grup toplantısında dedim ki, Türkiye teröre teslim edildi. Cevap veriyorlar, ‘Ne demek Türkiye teslim edildi’ diye. ‘Nasıl bunu söylersiniz’ diye. Bir daha söylüyorum. Türkiye 15 yılda teröre teslim edildi. Şehitlerimiz var içimiz yanıyor.

15 GÜNDÜR CEVAP YOK
Görüntüler var. İlk bana söylediklerinde ‘Hükümetten net açıklaması istiyorum’ dedim. Bunlar doğru mu? ‘Araştırıyoruz’ dediler. Aradan 15 gün geçti. Cevap var mı? Yok. Hükümet nerede? Hükümet yok. Devletin yetkililerine sesleniyorum. Bu görüntüler doğru mu değil mi? Çıkın millete açıklama yapın. Efendim El Bab’dan sonra bilmem nerelere gideceğiz. Sakın, askerlerimizi oraya göndermeyin.”

‘ANAYASA TEKLİFİ İHANETTİR’
BU darbe girişiminden yararlanarak 20 Temmuz’da OHAL ilan ettiler. Şimdi bundan yararlanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı değiştirmek istiyorlar. Rejimi değiştirmek istiyorlar, Cumhuriyet’ten dikta rejimine geçmek istiyorlar. Çok partili hayatı sınırlamak istiyorlar, bütün yetkileri bir kişiye vermek istiyorlar. Açık ve net söylüyorum. Bu proje, bu anayasa değişikliği Türkiye Cumhuriyeti tarihine ihanettir. Bu anayasa değişikliği büyük Kurtuluş Savaşı ruhuna ihanettir. Bu anayasa değişikliği, 140 yıllık parlamento geleneğimize ihanettir. Ve Cumhuriyet Halk Partisi ihanet içinde olmayan tek partidir.
Kaynak: Hürriyet

33%76’sını FETÖ’den atamışsınız

ANKARA Cumhuriyet savcıları Mehmet Tamöz ve Ahmet Akça’ya kendi talebiyle153 sayfalık ek ifade veren eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, yargıdaki atamalara ilişkin önemli bilgiler de verdi. Savcılar, Adalet Bakanlığı’nda 14, HSYK’da ise 4 yıl etkili görevde bulunduğunu, ‘unvan vermede yetkili’ olduğunu belirterek Okur’a özetle şu soruyu yöneltti:

BU UNVANLAR TESADÜF MÜ
2011 yaz kararnamesinde ilk defa başsavcılığa atanan 33 kişiden 25’i hakkında (yüzde 76’sı) ve ilk defa ağır ceza mahkemesi başkanlığına atanan 64 kişiden de 35’i (yüzde 55’i) hakkında FETÖ’den soruşturma yapıldığı tespit edildi.

2012 yaz kararnamesinde ilk defa başsavcılığa atanan 26 başsavcıdan 14’ü hakkında (yüzde 56’sı) ve ilk defa ağır ceza mahkemesi başkanlığına atanan 46 kişiden 26’sı (yüzde 57’si) hakkında soruşturma yapıldığı saptandı.

2013 yaz kararnamesinde başsavcılık görevine atanan 27 kişiden 16’sı (% 60’ı) ile ilk defa ağır ceza mahkemesi başkanlığına atanan 38 kişiden 27’si (% 71’i) hakkında soruşturma yapıldığı belirlenmiştir.

2010 yılında Gülen cemaati mensupları sayısını 1500 civarında nitelendirmişsiniz. Ancak göreve geldiğiniz tarihte teşkilatta, 10 bine yakın hâkim ve savcının olduğunun anlaşılması karşısında unvanı verilen Gülen cemaati mensuplarının sayısının oldukça fazla olduğu anlaşılmaktadır. Yıllarca personel genel müdürü olarak çalıştığınız ve tüm hâkim ve savcıların özelini dahi bilen biri olarak bu kişilere unvan verilmesi tesadüf müdür?”

SİCİLLERİ ELİMDEN GEÇTİ
Okur soruya özetle şu yanıtı verdi: “2002’ye kadar tetkik hâkimliği görevim esnasında 40 bin sicile kadar tüm hâkim ve savcıların sicilleri bizzat elimden geçmiştir. Ben 2005 – 2006 yılı kararnamelerini bizzat hazırladım. 2007 – 2008 yıllarında hazırlanan kararnameyi Birol Erdem Bey hazırladı. Ben genel müdür olarak bilgi sahibi oldum. 2009 – 2010’da Müsteşar Yardımcısı için kararname hazırlanmasında aktif rol üstlenmedim. Dönemimde kararnameden sorumlu kişi Engin Durnagöl’dü. Bunu da İdris Berber ile birlikte yaptığını biliyordum. Bakan Bey bana ‘İdris Berber için MİT’ten bilgi geldi. Bu kişinin de Gülen cemaatiyle ilgisi varmış’ dedi.” Okur, Adalet Bakanlığı’nda görev yaptığı dönemde, hâkim ve savcı adaylarının alım sürecine ilişkin şu bilgileri paylaştı:

KADROLAŞMA İTİRAFI
“Hâkim aday adaylarının mülakatında görev yaptığım esnada bu listeyi önce Mustafa Kemal Özçelik hazırlar verirdi. Bilahare bu görevi Mustafa Babayiğit üstlendi. Listedekilerin muhafazakâr, milliyetçi ve sağ görüşlü olduğunu belirtirlerdi. Özçelik ile Babayiğit’in listesinde bulunan kişilerin yüzde 90’ının mülakatı kazandığını gördüm. Ben bu listedeki kişilerin Fetullah Gülen cemaat mensubu olduğunu o tarihte bilmiyordum. Bu kişiler, gelen isimlerin Fetullah Gülen cemaati mensubu olduklarını bize söylemiyorlardı. Gelen referansların bu kişiler için farklı olduğunu belirtmek isterim. Örneğin daha sonra Gülen cemaati mensubu olduğunu anladığım Fikret Seçen’i, Adalet Bakanlığı’na Hayati Yazıcı’nın stajyeri olması nedeni ile refere eden Abuzer Duran ve Nesrin Yılmazcan’dır.”
Kaynak: Hürriyet

32Doğan Holding’in iki yöneticisine gözaltı

Sabah saat 06.25’te Üsküdar’daki Doğan Holding Merkezi’ne giden polisler, Erem Turgut Yücel’in odasında üç saate yakın arama yaptılar. Polisler, saat 09.30’da binadan ayrıldılar.

Doğan Holding’den yapılan açıklamada Yücel ve Üzdiyen’in, Holding’in Ankara Temsilcisi Barbaros Muratoğlu’nun tutuklanmasına neden olan soruşturma kapsamında gözaltına alındıkları bildirildi.

BARBAROS MURATOĞLU SORUŞTURMASI
Doğan Holding Ankara Temsilcisi Barbaros Muratoğlu, ‘FETÖ’nün avukat yapılanması’nda yer alan itirafçı avukat Ramazan Aykış’ın ifadeleri üzerine 1 Aralık’ta Ankara’da gözaltına alınmış, 14 gün sonra İstanbul’da tutuklanmıştı. Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan Ramazan Aykış ifadesinde, 2012’de Barbaros Muratoğlu’nun, temsilcisi olduğu şirketin vergi ve yüksek meblağlı para cezalarını konu alan davaları nedeniyle kendileriyle çalışmak istediklerini söylediğini ileri sürdü. Aykış, bunun ardından Mizan Hukuk Bürosu’nun başındaki Mehmet Yusuf Burak ve Polis Akademisi öğretim üyesi Cemaleddin Karadaş’ın İstanbul’da Erem Turgut Yücel ve Yahya Üzdiyen ile toplantı yapıp sözleşme imzaladığını öne sürmüştü. Avukat, itirafında, vekaletin 2014 yılına kadar sürdüğünü iddia etmişti.

DOĞAN HOLDİNG’DEN AÇIKLAMA
GÖZALTILAR üzerine Doğan Holding’den yapılan açıklamada şöyle denildi: “Bu (dün) sabah şirketimiz Baş Hukuk Müşaviri Erem Turgut Yücel’in ve eski yöneticimiz Yahya Üzdiyen’in, daha önce Ankara Temsilcimiz Barbaros Muratoğlu’nun tutuklanmasına neden olan soruşturma kapsamında ev ve ofislerinde arama yapılmış ve kendileri gözaltına alınmıştır.

Söz konusu arama işlemi sadece adı geçen yöneticilerimizin şahsi çalışma ofislerinde yapılmış olup şirketimiz ve bağlı ortaklıklarının faaliyetlerini etkileyen herhangi bir durum bulunmamaktadır. Şirketimiz ve bağlı ortaklıkları faaliyetlerine aynen ve kesintisiz olarak devam etmektedir. Konu ile ilgili yeni bir gelişme olduğu takdirde ayrıca kamuya açıklama yapılacaktır.”

İSTANBUL BAROSU BAŞKANI’NDAN GÖZALTI TEPKİSİ:
AVUKATLIK HAKLARI İHLAL EDİLDİ
İSTANBUL Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Doğan Holding’in merkezini ve emniyette tutulan Erem Turgut Yücel’i ziyaret ettikten sonra yaptığı açıklamada şunları söyledi:

USULSÜZ ARAMA
“Söz konusu olan kişi bir avukat olduğu için İstanbul Barosu olarak bu anlamda duyarlıyız. Erem Turgut Yücel, Türkiye Barolar Birliği delegemiz ve eski yönetim kurulu üyemiz. Kendisini yakından tanıyoruz. İsnat edilen FETÖ ile iltisaklı olmak gibi bir konumunun bulunamayacağı konusunda son derece net bir düşüncemiz var. Yaptığı işin de avukatlık görevinden kaynaklandığını düşünüyoruz.

CMK 130 ve Avukatlık Kanunu’nun 58’inci maddesi, avukat konumunda olan kişiler için onların aramalarına özel hükümler getiriyor. Orada bir baro görevlisinin bulunması gerekiyor. Bunlar ihlal edilmiş gibi görünüyor. Hem bürosunda hem de evinde yapılan arama, hukuka aykırı.

Arama yapılan yere bizzat giderek bir inceleme yaptım. Yapılan aramada da usulsüzlükler gördüm. Örneğin bilgisayarının hard diski sökülmüş. Oysa yasa bunların sökülüp alınmasını değil, bunlardan imaj alınmasını öngörüyor. Aramadaki usulsüzlükler ikiye katlanmış vaziyette. Bunların kabul edilebilmesi mümkün değil.

Söz konusu olan kişi bizim açımızdan son derece bilinen bir kişi. Umarım ki en kısa zamanda yanlışlık anlaşılır ve buradan dönülür. Ne Doğan Grubu’nun ne de arkadaşımızın böyle bir irtibatı olduğunu kabul edemem.”

Kaynak: Hürriyet

31Tokat ‘ta FETÖ operasyonunda 2 tutuklama

Fatih YILMAZ/TOKAT, (DHA)- TOKAT’ta Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) yönelik yürütülen soruşturmada adliyeye sevk edilen 5 eski polisten 2’si tutuklandı.
Kentte örgütün emniyet yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında daha önce meslekten ihraç edilen ve kentte görev yapan 5 eski polis, sorgularının ardından adliyeye sevk edildi. Savcılık sorgularının ardından mahkemeye çıkarılan şüphelilerden eski il emniyet müdür yardımcısı Murat Boylu ile Orhan Altıntaş tutuklandı. Diğer şüpheliler M.K., S.D., ve M.N.T adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Kaynak: Hürriyet

30Binali Yıldırım’dan çağrı: Vatandaşlarımız normal hayat akışlarını değiştirmesin

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile geldiği Adnan Menderes Havalimanı’nda gazetecilere açıklamalarda bulunan Yıldırım, dün saat 16.15’te İzmir Adliyesi’nin bulunduğu mahallede gerçekleştirilen terör eyleminde polis memuru Fethi Sekin ve adliyede görevli Musa Can’ın hayatını kaybettiğini hatırlattı.

Bu menfur olayda şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Yıldırım, iki hastanede tedavi edilen 9 yaralının hayati tehlikelerinin bulunmadığını bildirdi.

Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:

“Tabii bu olay yine bu alçak PKK terör örgütünün planladığı ve ele geçirilen silahlar ve mühimmata baktığımız zaman boyutunun çok ama çok büyük bir olay olduğu anlaşılıyor. Kazara başarılı olsalardı herhalde çok büyük bir felaketi güzel İzmirimiz yaşayacaktı. Ancak özellikle polislerimiz, bilhassa trafik polisimiz Fethi Sekin arkadaşımız, hayatını hiçe sayarak, canını seve seve vererek büyük bir felaketi önlediği gibi bu alçak planı yapanların etkisiz hale getirilmesi için de çok büyük bir kahramanlık göstermiştir ve İzmirimizi, birçok masum sivil hemşehrimizi büyük bir felaketten döndürmüştür. Bu vesileyle kahraman polislerimize, gerek şehit olan gerekse bu alçakları etkisiz hale getiren diğer polis kardeşlerimize, İzmir emniyet teşkilatımıza teşekkür ediyoruz. Bu kez alçak emellerine ulaşamadan polisimizin, jandarmamızın güzel bir koordinasyon içerisinde son 10 gündür bu bölgelerde aldıkları tedbirler çok büyük bir felaketin önlenmesine vesile olmuştur.”

– “BU ALÇAK ÖRGÜTLER VARDİYALI ÇALIŞMAYA BAŞLADI”

İzmir’de yaralıları ve şehit ailelerini ziyaret edeceklerini, bu operasyonda kahramanlık gösteren polislerle de görüşeceklerini aktaran Yıldırım, terör örgütlerinin milletin kardeşliğini bozmayı başaramayacağını vurguladı.

“İzmirimize ve ülkemize geçmiş olsun.” diyen Yıldırım, şunları söyledi:

“Şunu milletimiz bilmelidir ki İzmirliler bilmelidir ki bu ülkeyi bölmek isteyen, bu milletin kardeşliğini bozmak isteyen her kim olursa olsun asla bunu başaramayacak. Çünkü milletimiz kardeşliği, birliği, beraberliği bozanlara katiyen prim vermiyor. Ama görüyoruz ki son zamanlarda Türkiye’nin başını ağrıtan, enerjisini azaltan bu alçak örgütler artık vardiyalı çalışmaya başladılar. 8 saat biri çalışıyor, ondan sonra biri diğerine görevi veriyor, o diğerine veriyor. 24 saat 3 vardiya esasına göre çalışıyorlar. Bu da terörün ideolojisi, kutsalı, hiçbir değeri olmadığını açık şekilde gösteriyor. Bir olayı DEAŞ yapıyor, bir sonrakini geliyor PKK yapıyor, sonra ‘sıra sende’ diyor FETÖ yapıyor ve böylece marifetlerini ortaya koyuyorlar. Bu bir bitişin arifesidir. Milletimiz bunu bilmelidir. Bunlar çılgınca eylemleri, fedai eylemlerini, asimetrik saldırılarını bundan sonra da yapma gayreti içerisinde olacak ama bizim güvenlik güçlerimiz de bunlara nefes aldırmayacak, amansız bir şekilde enselerinde olmaya devam edecektir.”

– “VATANDAŞLARIMIZ NORMAL HAYATIN AKIŞINI DEĞİŞTİRMESİN”

Uzun soluklu bu mücadelenin mutlak galibinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti olacağına dikkati çeken Başbakan Yıldırım, bundan hiç kimsenin zerre kadar şüphe duymamasını istedi.

Vatandaşlara çağrıda bulunan Yıldırım, şöyle konuştu:

“Vatandaşlarımız normal hayatın akışını da değiştirmesin, eğer bunu yaparlarsa bu terör örgütlerinin emellerine hizmet etmiş olurlar. Onların istediği de zaten hayatı yavaşlatmak, durdurmak, insanların tedirgin olmasını sağlamak, korkuya sevk etmek ve böylece ülkenin bütün değerlerini aşındırmak. Buna asla müsaade etmememiz gerekiyor. Hükümetimiz, İçişleri Bakanlığımız, bütün Silahlı Kuvvetlerimiz, askerimiz, polisimiz, jandarmamız, korucularımız herkes 24 saat kış demeden, kar demeden, gece demeden, gündüz demeden görevlerinin başındadır, büyük bir azimle büyük bir heyecanla ülkemizin, milletimizin selameti için huzuru için canla başla çalışmaktadır.”

TWİTTER’DAN İZMİR MESAJI

Yıldırım, İzmir’deki terör saldırısı nedeniyle mesaj yayımladı.

“İstiklal ruhumuzun sembol şehirlerinden İzmir’de, toplumsal barış ve huzurumuzu hedef alarak gerçekleştirilen bu menfur saldırıyı lanetliyor, şiddetle kınıyorum.” görüşünü paylaşan Başbakan Yıldırım, “Bu saldırıda, canını hiç düşünmeden feda ederek, şehit olan kahraman polisimiz Fethi Sekin, çok daha büyük bir felaketin yaşanmasını engellemiştir.” açıklamasında bulundu.

Yıldırım, mesajında şunları kaydetti:

“Ülkemiz birlik, beraberlik ve kesin bir inançla bu zor günleri atlatacaktır. Terör belası, devleti ile omuz omuza vermiş aziz milletimizin sinesinde yok olup gidecektir. Bölünmeyeceğimiz ve boyun eğmeyeceğimiz alçak terör odaklarınca bilinmelidir. İzmir, istiklal mücadelemizde düşmanın denize döküldüğü yerdir. Tüm inancımla ifade ediyorum ki dün düşmanın denize döküldüğü yerde, bugün kardeşliğimizi bozmaya çalışan alçak terör örgütlerini aynı akıbet beklemektedir. Bu saldırıda şehit düşen polis memurumuz ve adliye görevlimize Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.”
Kaynak: Hürriyet

29Bakan Özhaseki Cizre’de TOKİ inşaatlarını inceledi (2)

BAKAN ÖZHASEKİ SİLOPİ’DE TERÖR MAĞDURLARI İÇİN YAPILAN KONUTLARI GEZDİ
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Şırnak Valisi Ali İhsan Su ile birlikte Cizre İlçesi’ndeki ziyaretin ardından Silopi’ye gelerek incelemelerde bulundu. Bakan Özhaseki’yi Silopi Kaymakamı Savaş Konak karşıladı. Terör mağdurları için Başak Mahallesi’nde inşaatı süren konutları ziyaret eden Bakan Özhaseki, Kaymakam Konak’tan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Daha sonra Bakan beraberlerindekiler ile birlikte inşaat halindeki konutların içerisini gezdi. Çıkışta inşaat işçileri ile sohbet eden Bakan Özhaseki, toplu fotoğraf çektirdikten sonra sivil toplum kuruluşları ile bir otelde biraya geldi.
Vali Ali İhsan Su’nun yaptığı kısa konuşmanın ardından TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu bir konuşma yaparak, “Cizre, Silopi tarihinden bu güne kadar gelecekte de bu coğrafya, Anadolu coğrafyasının güneye açılan kapısıdır. Her zaman da ticaret merkezi olmuştur, Cizre ve Silopi. Böyle olmaya devam edecektir. Biz de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak devletimizin bize verdiği görev çerçevesinde hepinizin bildiği gibi Habur Gümrük Kapısı projesinde yeniden yapılandırarak kapasitesini arttırdık, modern bir gümrük kapısı haline getirdik” dedi.
‘PKK BİRÇOK DEVLETİN OYUNCAĞI’
Bakan Özhaseki ise, İstanbul Ortaköy’deki eğlence merkezi Reina’ya yapılan saldırıyı anımsatarak, “Yılbaşında kendi halinde masumane bir şekilde eğlenen veyahutta yılbaşını kutlayan bu bir hayat tercihidir, kendileri bilir, hiç kimsenin karışmaya hakkı yoktur. İnsanları gelip tarayacak kadar vahşi insanlar çıkabiliyor. Terör, dünyanın en büyük suçudur. İnsanlığın hiçbir döneminde terör hoş görülmemiştir. Hiçbir din, terörü hoş görmemiştir. Masum insanlara elinde silahı olmayan insanlara savaşmayan insanlara kurşun sıkmak dünyanın en adi işidir. Kayseri’de içeride çalışan asker çocuklar, hepimizin yavrularıdır bunlar. İzne çıkacaklar sabah erkenden eksi -5’te 10’da çıkacaklar. Üstlerini giymişler, otobüse binmişler, şehre gidiyorlar. Yapacakları da şu; alışveriş merkezine gidecekler. Bir çay, kahve içecekler. Sevdikleri bir yemek varsa onu yiyecekler. Bu yavruların yanına bir cani geliyor. Bombayı patlatıyor. Bir sürü yavrumuz şehit oluyor. Kalanlara soruyorum; yavrum sen nerelisin? ‘Adıyamanlıyım efendim’ diyor. Sen nereden geldin evladım? ‘Van’dan geldim efendim’ diyor. Öbürüne soruyorum, İzmir’den gelmiş. Allah korumuş onları. Şehit olan yavrular kim? Yine bizim çocuklarımız. Üzerlerinde silah var mı, yok. Savaşa mı gidiyor, hayır. Sen ne iş yapardın diyorum; ‘Sıhhiyeydim efendim’ diyor. Bu yavruları öldürmek ne demek? Hangi kitapta yazıyor? Hangi milletin vicdanına sığar? Bir işyeri merkezinde bomba patlatıp küçücük yavruları öldürmek, hangi kitapta yazıyor? Hangi dinde yeri var bunun? Sırayla başladı. PKK terör örgütü, bir halk arayışı gibi başlayan olay, sonra anladık ki dışarıdaki birçok devletin oyuncağı. Dışarıdakiler, eğer size para veriyorsa, dışarıdakiler size silah veriyorsa, sizi dağda besliyorsa, yarın kullanırlar. Bir gün gelir paçavra gibi atarlar. Tuvalet kağıdı gibi atarlar. Şimdi yaptıkları gibi” dedi.
‘DİNDAR GÖRÜNÜP KURT ADAMA DÖNÜŞTÜLER’
FETÖ/PDY terör örgütünü ve 15 Temmuz sürecine de değinen Bakan Özhaseki, şöyle konuştu:
“Sonra 30-40 sene boyunca bu topraklarda FETÖ diye bir örgüt. Hepimize geldiler, sırıttılar, kibar bir yüzle; ‘efendim biz dindar insanlarız. Dışarıda güzel okullar açıyoruz. Bu ülkeye dost yetiştiriyoruz. Çocuklarınızı verin okutalım. Size yardımcı olalım. Paranızı zekatını kurbanlarınızı verin de burada değerlendirelim’ diyenler bir gün geldi, o kibar yüzleri gitti, kurt adama dönüştüler. Masum insanların üzerine kurşun yağdırdılar. Milletin meclisini bombaladılar ve sonra bombalar attılar. Bu vahşiliği de yaptılar. Birine bakıyorsunuz ırkçı bir terör örgütü, öbürüne bakıyorsunuz güya dindar olduğunu söyleyen bir grup. Bir başka grup daha çıktı, DEAŞ diye. Yeminle söylüyorum, proje örgüttür bu. Haklı hiçbir tabanı yoktur. İtikadi hiçbir tarafı yoktur. Dini hiçbir temeli yoktur. Dışarıdakiler bunları örgütlediler. Gönderdiler. Vahşet işletiyorlar. Sonra bütün batı dünyasına diyorlar ki işte Müslümanlar böyledir. Bunlar kafa keser, kelle keser, bunlar vahşidir, canidir. Bir taraftan bunlara karşı örgütlerin hepsi savaş kararı alıyorlar. Hem de bir taraftan batı dünyasını islamdan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Güçlü olmamızı istemiyorlar. Bir olmamızı istemiyorlar. Paramparça olmamızı istiyorlar, güçsüz düşmemizi istiyorlar. Bu parçalanmışlık içerisinde de her birini ufak ufak kullanmak istiyorlar. Ama başaramayacaklar, bölemeyecekler. İnşallah bu bayrak inmeyecek bu ezan da susmayacak inşallah.”
Bakan Özhaseki, konuşmasının ardından sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile basına kapalı soru-cevap şeklinde bir toplantı yaptı. Yaklaşık 2 saat süren toplantının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ve beraberindekiler, Silopi ziyaretini tamamlayarak ilçeden ayrıldı.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

28FETÖ/PDY davasında tutuksuz yargılanan Kaymakam eşi suçlamaları kabul etmedi

SAMSUN, (DHA)- SAMSUN’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’, ‘suç ve suçluyu övmek’, ‘terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet’ suçlarından haklarında dava açılan 8’i tutuklu 41 sanığın yargılanmasına başlandı. Mahhkeme heyeti 1’i tutuklu 25 sanığın ifadelerini tamamladıktan sonra diğer 16 sanığın ifadesinin alınması için duruşmayı yarına erteledi.
Samsun’da yaklaşık 3 ay önce polisin Samsun’un Terme ve çeşitli ilçelerinde gerçekleştirdiği FETÖ/PDY operasyonunda içlerinde kadın öğretmenlerin de bulunduğu 41 kişi gözaltına alındı. Polisteki sorguları tamamlanarak adliyeye sevk edilen şüphelilerden 8’i tutuklandı. 33 sanık ise adli kontrol altında tutulmak kaydıyla serbest bırakıldı.
Samsun 2’nci Ağır Ceza Mahkamesi’nde haklarında ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’, ‘suç ve suçluyu övmek’, ‘terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet’ suçlarından dava açılan 8’i tutuklu 41 sanığın yargılanmasına bugün başlandı. Cumhuriyet Savcısı İsa Fidan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen yargılamada mahkeme heyetine ifade veren tutuksuz sanıklardan öğretmen Gül Gün, “Eşim Terme eski kaymakamı İlyas Gün’de FETÖ/PDY soruşturmasında tutukludur.  Eşimle aram zaman zaman ailevi nedenlerden dolayı bozuluyordu. O yüzden maaş kartım ondaydı ve maaşımı kendi çekiyor bana harçlık veriyordu. Bana bazen eziyet ediyordu. Bunlar poliste kayıtlıdır. Ben de evi terk ediyordum. Bank Asya’ya para yatırmadım. Ben evi terk ettikten sonra eve dönmem için eşim bu bankadan bana 900 lira havale yaptı. Evde bulunan Fethullah Gülen’e ait ses kaydının bulunduğu MP3 bize ait değildir. Kaymakamlık lojmanı 2 salon 7 odadır. Bu lojmana taşındığımızda önceki kaymakam ve ailesinden kalma eşyalar vardı. Dolayısıyla her tarafa ulaşmamız mümkün değil. Çocuklarımı eğitim nedeniyle bir dönem Fethullah Gülen’e ait  özel okullara gönderdim. Kesinlikle örgüt üyeliğini kabul etmiyorum ve burada yargılanan hiçbir kimseyi tanımıyorum. Beni tanıyan varsa kalkıp söylesinler” dedi.
Sabah saat 09.00’da başlayan duruşmada mahkeme heyeti 18.30’a kadar 1’i tutuklu 25 sanığın ifadesini alıp duruşmayı, ifadeleri alınmayan diğer tutuklu ve tutuksuz sanıkların ifadelerinin alınması için yarına erteledi.
Kaynak: Hürriyet

27FETÖ’nün darbe girişimi davasında askerlerden çarpıcı ifadeler

Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, (DHA) – DENİZLİ’de Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişiminin asker bağlantılarıyla ilgili, 42’si tutuklu 60 sanığın yargılandığı davanın duruşmasına devam edildi. Sanıklardan bazıları ifadelerinde, 11’inci Komando Tugay Komutanlığı eski Kurmay Başkanı Fahrettin Demir’in verdiği emirlerde, sivillerin üzerine araçları sürmelerini, ateş açmalarını ve nizamiyeye gelecek polislerin dipçiklenmesini istediği ileri sürüldü.
Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin dava, duruşma salonuna dönüştürülen Denizli Kongre ve Kültür Merkezi’nde devam ediyor. Sanıkların alınan savunmalarında, dönemin 11. Komando Tugay Komutanlığı Kurmay Başkanı firari Yarbay Fahrettin Demir’in darbe girişimi sırasında verdiği emirler ortaya çıktı. Tutuklu sanıklardan o dönemde üsteğmen olan Ferdi Acar ifadesinde, Binbaşı Alper Ağaoğlu’nun birliğe katılması yönündeki emriyle, Çardak Havaalanı’na gittiğini söyledi. Çardak’ta Bölük Komutanı Kıdemli Üsteğmen Birand Yönel’in kendisine “Yarbay Fahrettin Demir sıkıyönetim ilan edildiğini, uçakla Ankara’ya götürüleceğimizi söyledi” dediğini belirten Acar, daha sonra internet haberlerinden darbe girişimi olduğunu öğrendiklerini, uçak gelse bile Ankara’ya gitmeme kararı aldıklarını söyledi.
“DİPÇİĞİ SAĞLAM VURUP, YERE YATIRIN, GEREKİRSE ATEŞ AÇIN”
Bölüğe komuta eden Birand Yönel’in sabaha doğru gelişmelerle ilgili bilgilendirmede bulunup, “Sizlere kanuna aykırı emir gelirse yerine getirmeyin. Ben bile emir versem yerine getirmeyin” dediğini belirten Acar, Yarbay Fahrettin Demir’in verdiğini öne sürdüğü emirleri de mahkemede açıkladı.
Firari Yarbay Demir’in kendisine “Askerlerini al, nizamiyede mevzilen” diye emir verdiğine dikkati çeken Acar, “‘Kime karşı’ diye sorunca, ‘Polise’ diye cevap verdi. Ardından da ‘Teslim olmayın. Onları geçirmeyin. Dipçiği sağlam vurup, yere yatırın, gerekirse ateş açın’ dedi. Bu emir bende şok etkisi yarattı. Kendisini bir yıldır tanırım, sakin biriydi. Bu emri yerine getirmeyeceğimi söyleyince, ‘Sonucuna katlanırsın’ diyerek uzaklaştı” dedi.
“ARAÇLARI HALKIN ÜZERİNE SÜRÜN”
O dönemde üsteğmen olan Yakup Atılgan ise savunmasında Çardak’a giderken, konvoydan koptukları için sivil havaalanına doğru gittiklerini ancak yolda vatandaşlardan tarafından önlerinin kesildiğini söyledi. Atılgan, Astsubay Vedat Somer’in, Yarbay Fahrettin Demir’i arayıp durumu aktardığını belirterek, “Konuşma sırasında Vedat Somer’in yüzü kireç gibi olmuştu. Telefonu ben aldım. Bana, araçları sivillerin üzerine sürmemizi ve havaya ateş açmamız emrini verdi. Bende bunu yapmayacağımızı söyleyip, telefonu kapattım” dedi.
“SİZİ TUTUKLATIRIM”
Darbe girişimi sırasında üsteğmen rütbesinde olan Fatih Akın Arslan da savunmasında, o gece intikalde kılavuz faaliyeti için görevlendirildiğini, Hava Meydan Komutanlığı Nizamiyesi’nde görevli astsubayın gelen birliği almak istemediğini, bunun üzerine Albay Erol Akman’ın “Bana emir geldi, alacaksın” diyerek emir verdiğini söyledi.
Yolda darbe girişimini öğrenince durumdan şüphelendiğini ifade eden Arslan,şunları söyledi:
“Erol Albay, bana ve kendilerini kılavuzlayan astsubaya ‘Beni kasıtlı yanlış yere getiriyorsun, doğru yere götürmezseniz sizi tutuklarım’ dedi. Dönemin Kurmay Başkanı Yarbay Fahrettin Demir’e ne olup bittiğini sorduğumda ise, uçak geleceğini ya Akıncı Hava Meydan Komutanlığı’na ya da Kara Havacılık Meydan Komutanlığı’nın emniyetini almak için gideceğimizi, sıkıyönetim ilan edildiğini, emirlerin yerine getirileceğini söyledi. Ardından Ege Ordusu Komutanlığı’nda görevli Piyade Kurmay Yüzbaşı Eser Bingül’ü arayarak durumu anlattım. Yapılan faaliyetin tamamıyla kanunsuz olduğunu söyledim. Daha sonra Albay Davut Şahin’le görüştüm, bana bulunduğumuz yerden ayrılarak polise ve jandarmaya gitmemizi söyledi. Bizde 8-9 kişilik grupla Hava Meydan Komutanlığı’ndan ayrıldık.”�
“GEREKİRSE SİSİ GİBİ YAPACAKSINIZ”
Fatih Akın Arslan, nizamiyede bazı rütbeli askerlerle televizyonda darbe girişimi haberlerini izlediklerini de aktarıp, “Dönemin Kurmay Başkanı Yarbay Fahrettin Demir, nizamiyeye yanımıza geldi. Bu esnada televizyonda Cumhurbaşkanı ve Başbakanın konuşmaları yayınlanıyordu. Demir, askeri hattan birisiyle telefonda yaptığı konuşmada, ‘Bu ne arkadaş Cumhurbaşkanı ve Başbakan çıkmış konuşuyor, halk sokaklara dökülmüş. Gerekirse Sisi gibi yapacaksınız’ dediğine şahit oldum” dedi.
Duruşma, diğer sanıkların ifadelerinin alınmasıyla sürüyor.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

26KPSS tercih sonuçları açıklandı mı?

KPSS tercih sonuçları açıklandı mı, ne zaman açıklanacak? soruları memur adaylarının gündeminde kalmaya devam ediyor. 2017 memur alımının belirleyicisi olan KPSS tercih sonuçlarına göre bir yere atanıp atanamayacaklarını merak eden memur adayları, sık sık ÖSYM’nin resmi sitesinden bilgi almaya çalışıyor. Peki, son durum nedir? KPSS tercihlerinin ne zaman açıklanacağına dair yeni bir gelişme var mı? İşte, detaylar.

KPSS TERCİH SONUÇLARI NE ZAMAN AÇIKLANACAK?

Geçtiğimiz yıllarda 16-25 Kasım tarihlerinde tamamlanan KPSS tercih işlemleri, sonuçları ile 01 Aralık tarihinde memur adaylarının erişimine açılmıştı. Aynı hesaba göre bu yıl en geç 09 Ocak Pazartesi günü açıklanması gereken sonuçların, katılımın fazla olması nedeniyle biraz daha gecikmesi öngörülebilir.

ATAMA ÖNCESİ SORUŞTURMA YAPILACAK

ÖSYM tarafından Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) sonuçlarına göre, bazı kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ile pozisyonlarına ikinci yerleştirme için yayınlanan tercih kılavuzuna, “güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olma” koşulu eklendi.

KPSS-2016/2 tercih kılavuzunda, başvurma genel şartlarına, “güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” hükmü de eklendi. Resmi Gazete’de 30 Ekim’de yayımlanan 676 sayılı Olağanüstü Hal (OHAL) Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile devlet memurluğuna alınacaklarda istenen genel şartlara “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” şartı eklenmişti.

ÖSYM 2017 KPSS’YE GİRECEKLER İÇİN UYARIDA BULUNDU

KPSS tercih sonuçları öncesi ÖSYM’den 2017 KPSS konusunda yapılacak değişikler hakkında bazı bilgiler verildi. İşte o detaylar;

KPSS’de Ekonometri Testi yer almayacaktır.

KPSS Puan Türleri ekteki şekliyle yeniden belirlenmiştir. (PUAN TÜRLERİ İÇİN TIKLAYINIZ)

Lisans düzeyinde yapılan KPSS’lerde alan testleri (İşletme, Muhasebe, Hukuk, Kamu Yönetimi, İktisat, Maliye, Uluslararası İlişkiler, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, İstatistik) Cumartesi ve Pazar günlerinde sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki veya üç test olarak uygulanacaktır.

Değerlendirmede, adayın en az bir ham puanı bulunmayan testlerin ağırlıklandırıldığı puan türleri hesaplanmayacaktır.

2017 yılında ÖABT; Türkçe, İlköğretim Matematik, Fen Bilimleri/Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler, Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Matematik (Lise), Fizik, Kimya, Biyoloji, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Yabancı Dil (İngilizce), Rehber Öğretmen, Sınıf Öğretmenliği ve Okul Öncesi Öğretmenliği alanlarında yapılacaktır.
MEB tarafından, ÖSYM’ce ÖABT kapsamında sınav yapılmayan yabancı dillerde (Almanca, Arapça, Çince, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Japonca, Rusça) öğretmen atamalarında, ÖSYM tarafından yapılan Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (YDS) sonuçlarından oluşturulan KPSS120 puan türü kullanılacaktır. Bu puanın hesaplanmasında ilgili yılda alınan YDS İlkbahar Dönemi sonuçları kullanılacaktır.

KPSSP120 puanın hesaplanmasında testlerin ağırlığı aşağıdaki şekilde olacaktır.

 

Genel Yetenek Testi

Genel Kültür Testi

Eğitim Bilimleri Testi

YDS (İlkbahar Dönemi)

KPSSP120

0,15

0,15

0,20

0,50

KPSS SORUŞTURMASINDAN GELİŞMELER GELMEYE DEVAM EDİYOR

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010 KPSS sorularının çalınmasıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında, 15 Temmuz darbe girişiminde aktif rol oynadığı tespit edilen 105 askerin eşine yönelik 31 ilde operasyon başlatıldı.

Ankara Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman’ın talimatıyla 31 ilde, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişiminde aktif rol oynadıkları belirlenen 105 askerin eşine yönelik başlatılan operasyonda şu ana kadar 74 kişi gözaltına alındı.

Şüpheliler arasında, araştırma görevlisi, öğretmen, sosyolog, danışman, bilgisayar işletmeni kadrosunda çalışan memurlar bulunuyor. Şüphelilerden 75’inin halen devlet memuru olarak görevini sürdürdüğü belirlendi.

Şüphelilerden ikisinin eşinin albay, 14’ünün yarbay, 40’ının binbaşı, 40’ının yüzbaşı, 4’ünün üsteğmen olduğu tespit edildi.
Bazı şüphelilerin eşlerinin, FETÖ’ye himmet parası transferi yaptığı, FETÖ tepe yönetimiyle irtibatlı olduğu, Bank Asya’da para artış hareketi bulunduğu ve ByLock kullandığı belirlendi.

Şüpheliler hakkında, genel kültür-genel yetenek ve eğitim bilimleri sınavına ait soruları sınavdan önce elde ettiklerine dair kuvvetli deliller bulunduğu belirtildi.

Ankara’da 29, İstanbul’da 21, İzmir’de 5 kişi olmak üzere 105 kişi hakkında Türkiye genelinde 31 ilde operasyon yapılıyor.
Bu arada, hakkında gözaltı kararı verilenler arasında bulunan Kevser Tümer’in eşi Binbaşı Musa Tümer’in NATO’da görev yaptığı, darbe girişiminin ardından Belçika’dan iltica talebinde bulunduğu belirtildi. Tümer’in ağabeyi Nuri Öztürk’ün de KPSS soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman’ın tehdit edilmesine ilişkin davanın tutuklu sanığı olduğu öğrenildi.

KPSS MECLİS GÜNDEMİNDE

ÖSYM’nin 2016 Kamu Personel Seçme Sınavı’na (2016 KPSS lisans) katılan adayların sınav sonuçlarına göre branş bazında sıralamalarının güncellendiğini ve ÖSYM Aday İşlemleri Sistemine yansıtıldığını açıklaması ardından öğretmen adayları, KPSS’deki yeni güncellemenin neye göre yapıldığını, sıralarının neye göre kaydırıldığını sorguladı. CHP Milli Eğitim Komisyonu Üyesi ve Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, KPSS güncellemesini meclis gündemine de taşıdı.

İrgil, konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlanması için bir soru önergesi verdi. İrgil, önergesinde, 13 Aralık 2016 tarihinde ÖSYM tarafından bir duyuru yapılarak ‘2016 KPSS’ye katılan adayların sınav sonuçlarına göre branş bazında sıralamaları güncellenmiş olup, ÖSYM Aday İşlemleri Sistemine yansıtılmıştır’ denildiğini kaydederek, şu soruları sordu:

1- Güncelleme ifadesinden kasıt nedir? Bunun yapılmasının nedeni nedir?
2- Söz konusu ‘güncelleme’ işlemi hangi kriter veya kriterlere göre yapılmıştır?
3- Söz konusu ‘güncelleme’ nedeniyle sıralamaların değiştiği doğru mudur? Eğer sıralamalar değiştiyse, güncelleme öncesi varolan sıralamadaki adaylara haksızlık yapıldığı anlamına gelmiyor mu?
4- ÖSYM önceki yıllarda benzer bir güncelleme yapmış mıdır?
Kaynak: Hürriyet

25Muğla’da turist sayısında yüzde 41’lik düşüş

MUĞLA Kültür ve Turizm İl Müdürü Veli Çelik, 2015 yılında Muğla’ya gelen yabancı turist sayısının 3 milyon 81 bin 467 olduğu belirterek, “2016’da bu rakam 1 milyon 822 bin 509. Bir önceki yıla oranla yaşanan düşüş miktarı yüzde 41” dedi.
Muğla Valisi Amir Çiçek tarafından 2016 Yılı Turizm Değerlendirme Toplantısı yapıldı. Bozüyük Mahallesi’ndeki Pınarbaşı Tesisleri’ndeki toplantının açılış konuşmasını yapan Vali Çiçek, çok odalı otel yerine, butik otelcilik ve eko turizmine yönelinmesini istedi. 2016 yılında Muğla’da turizm anlamında alınan tedbirler ve önlemler ile güvenlik açısından bir sıkıntı yaşanmadığını belirten Vali Amir Çiçek, “15 Temmuz’da yaşadığımız o ihanet çetelerinin, FETÖ terörünün darbe girişimi tüm Türkiye’de olduğu gibi Muğla’mızı da olumsuz etkiledi. Biz özellikle tanıtım fuarlarına, ister yurt içinde, ister yurt dışında stantlar açtık. Turizmde hep dışarıya gidip ülkemizi ve Muğla’mızı tanıtmaya çalışıyoruz. Geçen sene yeni bir konsept uyguladık. Bunun da faydasını gördük. Ülkemizi tanımak isteyenleri Muğla’ya davet ettik. ‘Basını, iş adamlarını, seyahat acentelerini, büyükelçilerini bölgemizde üç dört gün ağırlayalım’ dedik. Bodrum’da, Marmaris’te, Fethiye’de basın mensuplarını, işadamlarını, tur operatörlerinin temsilcilerini ağırladık. Dış ülkelerde ülkemiz ve bölgemiz ile ilgili yapılan anti propagandanın doğru olmadığını biz gelen konuklara göstermek istedik. Gelen konuklar bölgenin huzurunu gördükten sonra yapılan anti propagandanın doğru olmadığını fark ettiler ve ülkelerine gittiklerini iddia edilen propagandanın doğru olmadığı anlattılar. Özellikle Ukrayna’dan gelen turist sayısında yüzde 100 artış yaşadık. Biz o ülkelere gidip durumu anlatmak yerine, o ülkelerin ileri gelenlerini basınını, büyükelçisini, tur operatörlerini, seyahat acentelerini Muğla’da getirerek yerinde tanıtım yaptık” dedi.
Vali Çiçek, “Özellikle yerli turist konusunda Ramazan ve Kurban Bayramları’nda Muğla’daki otellerde yer kalmadı, tıklım tıklım tesislerde doluluk oranı yaşadık. Turizm anlamında nedense hep yabancı turisti ön plana alıyoruz. Yerli turisti görmüyoruz. Geçen yıl yaşanan olumsuzluklara rağmen yerli turistte adeta patlama yaşandı. İki bayram tatilinde tesislerde yer kalmadı. 2016 yılında 4 milyona yakın yerli turist ağırladık. Bu Muğla güvenli ve huzurlu bir kent demek. İnsanlarımız tatillerini geçirmek için adeta akın akın Muğla’ya geldi. Tesislerimiz yabancı turist açığını yerli turist ile kapattıklarını düşünüyorum. Hedefimiz yıl boyu turizm. Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin üzerinde durması gereken konu kongre turizmi. Muğla kış aylarında iklimi o kadar güzel ki, istediğiniz bir otelde kongre turizmi yapılabilir. Kongre turizmi için altyapı konusunda mevcut otellerimiz ile bu kongreleri yapabilecek kapasitedeyiz. Neyimiz eksik. Bakıyoruz bu mevsimde otellerimiz kapalı. Turizm açısından ölü sezon değimiz bu dönemi canlandırmak istiyoruz. Bu konu üzerinde yılmadan çalışıyoruz ve geçen sene başlattık. Diğer bir turizm şekli sağlık turizmi. Bu bölgenin ormanı, iklimi, hatta termal suyu bulunan çok güzel yerlerimiz var”
Kültür ve Turizm İl Müdürü Veli Çelik ise, “2015 yılında Muğla’ya gelen yabancı turist sayısı 3 milyon 081 bin 467. 2016’da ise bu rakam 1 milyon 822 bin 509. Bir önceki yıla oranla yaşanan düşüş miktarı yüzde 41” diye konuştu.
Cavit AKGÜN / MUĞLA, (DHA)

FOTOĞRAF
Kaynak: Hürriyet

24Edirne’de FETÖ’nün himmet ve burs imamı tutuklandı

Ali Can ZERAY/EDİRNE,(DHA)- EDİRNE’de gözaltına alınan FETÖ/PDY terör örgütü burs ve himmet il imamı olduğu öne sürülen İbrahim Arslan, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.
Edirne’de öğretmenlik yapan ve FETÖ/PDY’nin himmet ile öğrencilere verilen burs paralarından sorumlu imamı olduğu öne sürülen İbrahim Arslan dün gözaltına alındı. Arslan, emniyetteki ifadesinin ardından Edirne Adliyesi’ne sevk edildi. Savcılık sorgusunun ardından mahkemeye sevk edilen İbrahim Arslan, örgüt üyeliiği suçlamasıyla tutuklandı. Soruşturma kapsamında 1’i komiser 5 polis memuru da gözaltına alındı. Sağlık kontrolünden geçirilen ifadeleri alınan polisler adliyeye sevk edildi.
Kaynak: Hürriyet

23Rus Büyükelçi suikastı ile ilgili İzmir’de gözaltına alınanların sorgusu sürüyor

Taylan YILDIRIM/İZMİR,(DHA)- RUSYA’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a suikast düzenleyen Mevlüt Mert Altıntaş’la bağlantılı oldukları gerekçesiyle İzmir’de gözaltına alınan ve polis okulundaki FETÖ mensuplarının ‘abisi’ olduğu belirtilen Süleyman Ergen’in de aralarında bulunduğu 6 kişinin sorgusu sürüyor.
Ankara’da resim sergisi açılışına katılan Rus Büyükelçi Andrey Karlov’a suikast düzenleyen, kendisi de çatışmada öldürülen polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş’ın ailesi ile bağlantılarına yönelik önce Aydın’da, ardından İzmir’de operasyon düzenlendi. Aydın Söke’de yapılan ilk operasyonda polis memurunun babası İsrafil Altıntaş, annesi Hamidiye Altıntaş, üvey kız kardeşi Seher Altıntaş, dayısı Hüseyin Furuncu ve eşi Sevinç Furuncu ile diğer dayısı Hasan Furuncu, gözaltına alındı. Sorguları Aydın Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde üç gün süren suikastçı polisin ailesi, savcının talimatıyla serbest bırakıldı.
Bu arada suikastçı polis Mevlüt Mert Altıntaş’ın, Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksekokulu’nda okuduğu 2012 ile 2014 yıllarında, bağlantıda olduğu kişilere yönelik de İzmir’de operasyon yapıldı. O zaman okulun yemekhanesinde görev yapan ancak FETÖ üyelerinin de abisi durumunda olduğu belirtilen Süleyman Ergen’in de aralarında bulunduğu 6 kişi gözaltına alındı. Altıntaş ile geçmişteki bağları araştırılan bu kişilerin, FETÖ içerisindeki bağlantıları da soruşturuldu. 6 kişinin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki sorgularının devam ettiği belirtildi.

Kaynak: Hürriyet

22Kocaeli’de FETÖ soruşturmasında 676 kişi tutuklandı

Selda Hatun TAN/İZMİT (Kocaeli), (DHA) – KOCAELİ’de, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında bin 502 kişi gözaltına alınırken, 676 kişi tutuklandı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Kocaeli, Gebze, Körfez, Karamürsel, Gölcük ve Kandıra Cumhuriyet Başsavcılıklarının yürüttüğü FETÖ/PDY soruşturması kapsamında bugüne kadar bin 502 kişi gözaltına alındı. 676 kişi tutuklanarak cezaevlerine konuldu. 624 kişi adli kontrolle, 179 kişi ise serbest bırakıldı. 23 kişinin ise emniyetteki işlemleri devam ediyor. Hakkında gözaltı kararı bulunan 79 kişinin yakalanması için ise çalışmalar devam ediyor. Kocaeli’de tutuklananlar içerisinde en çok asker, polis, öğretmen, akademisyen ve TÜBİTAK çalışanları bulunuyor.
Kaynak: Hürriyet

21Darbeci subaylara ilk ceza Erzurum’da verildi (2)- yeniden

Hümeyra PARDELİ/ERZURUM, (DHA) – DARBE girişiminde adı ‘Erzurum Sıkıyönetim Komutanı’ olarak geçen Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Murat Koçak ile ‘Bylock’ kullananlarla ilgili kırmızı listede bulunan Harekat ve Asayiş Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Murat Yılmaz, ‘Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs’ suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Başarısız darbe girişimin olduğu 15 Temmuz gecesi Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı olan Kurmay Albay Murat Koçak ile Jandarma Bölge Komutanlığı’nda görevli Harekat ve Asayiş Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Murat Yılmaz gözaltına alındı. Yurtta Sulh Konseyi tarafından gönderilen ‘sıkıyönetim direktiflerini’ uygulamakta ısrarcı oldukları gerekçesiyle Murat Koçak ile Murat Yılmaz, 17 Temmuz’da tutuklanarak H Tipi Cezaevi’ne gönderildi. Murat Koçak ve Murat Yılmaz hakkında Erzurum 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Hazırlanan iddianamede söz konusu eylemlerin FETÖ/PDY mensupları tarafından gerçekleştirildiği, Murat Koçak’ın ‘Sıkıyönetim Direktifi’ konulu belgenin ekinde bulunan ‘İl Sıkıyönetim Komutanları’ başlıklı listenin 29’uncu sırasında Erzurum Sıkıyönetim Komutanı olarak görevlendirildiği, Murat Yılmaz’ın örgüt mensuplarının yararlandığı Bylock haberleşme programını kullandığı vurgulandı.
Murat Yılmaz’ın Murat Koçak ile birlikte hareket ettiği ve her ikisinin de örgütün emirleri doğrultusunda astlarına emir verdiği belirtilen iddianamede, Erzurum ilinin Doğu Anadolu Bölgesinin merkezi konumunda, Büyükşehir Belediyesi statüsünde, TRT ve kamu kurumlarına ait çok sayıda bölge müdürlüklerinin bulunduğu, Bölge Adliye Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi bulunan Erzurum’un adli teşkilat açısından Türkiye’nin önemli bir ili olduğu, özellikle örgüt lideri Fethullah Gülen’in Erzurum nüfusuna kayıtlı olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde soruşturmaya konu eylemleri icra eden şüphelilerin örgütün sıradan birer üyesi değil yöneticisi olduklarına dikkat çekildi.
KOÇAK: KENDİ HALKINA SİLAH SIKACAK CANİ DEĞİLİM
Erzurum 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen üçüncü duruşmada tutuklu komutanlar, avukatları ve yakınları hazır bulundu. Yazılı ve sözlü olarak Murat Koçak ve Murat Yılmaz suçsuz olduklarını savundular. Bilgisayarında, evinde, odasında yapılan aramalarda suç teşkil edecek delillerin bulunmadığını anlatan Murat Koçak, şunları söyledi:
“Adli Tıp uzmanlarından dinlediğim kadarıyla her suçlu arkasında bir delil bırakır. Böyle bir iz bende yok. 3 aydır tek kişilik hücrede bulunuyorum. Böyle bir eylem içerisinde bulunmam söz konusu değildir. Eski bir Türk subayı olarak kendi halkına silah sıkacak kadar cani değilim. Bilinçsiz bir şüphe nedeniyle buradayım. Suçsuzum, beraatımı istiyorum.”
Bylock kullananlarla ilgili kırmızı listede bulunduğu belirtilen Murat Yılmaz ise Baylock kullanmadığını, hangi bir terör örgütüne üye olmadığını söyledi. 15 Temmuz akşamı eşi ve çocuğu ile karargahta piknik yaptığını anlatan Murat Yılmaz, “Böyle bir vahim olayı bilen kişi eşini ve çocuğunu karargaha getirir mi? Planlama yapmış, olayın içerisine dahil olmuş olmam söz konusu değildir. Vatanımı, milletimi, bayrağımı çok seviyorum. Adaletin yerini bulacağına inanıyorum” diye konuştu.
Mahkeme heyeti karar için ara vererek duruşma salonundan çıktığı sırada sanık Murat Koçak, eşine “Ne olursa olsun sakın üzülme. Karar ne olursa olsun tepki verme” dedi.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, Murat Koçak ile Murat Yılmaz’ı ‘Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs’ suçunu işlediklerini kabul ederek sanıkları ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum etti.
Mahkeme, iki komutan için de iyi hal indirimi uygulamadı ve tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Verilen karar ile Türkiye’deki ilk darbeci komutanlar davası karara bağlanmış oldu.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

20Niğde’de FETÖ’den tutuklanan 10 öğretmen hakim karşısına çıktı

Ali KADI/NİĞDE,(DHA)- NİĞDE’de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) öğretmenler koluna yönelik ‘terör örgütü üyesi olmak’ suçlamasıyla haklarında dava açılan Aktif Eğitimciler Sendikası (Aktif-Sen) üyesi tutuklu 10 öğretmenin yargılanmasına başlandı.
Niğde 2’nci Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın ilk duruşmasında, tutuklu sanıklardan Aktif-Sen İl Temsilcisi Muhammet E., üyelerden Fatih G., Fayık D., Ahmet U., Uğur A., Mustafa Ö., Hüseyin T., Atıf G., İzzet G., Diler Ö. ile sanık yakınları ve avukatları hazır bulundu.
Duruşma salonuna tek tek alınan sanıklara, Zaman gazetesi abonesi olup olmadıkları, Bank Asya’da hesaplarının bulunup bulunmadığı, örgüte bağış yapıp yapmadıkları ve sendikal faliyetler adı altında protesto gösterilerine katılıp katılmadıkları gibi sorular yöneltildi. Sanıklardan Muhammet E., FETÖ/PDY üyesi olmadığını belirterek, Zaman gazetesine kısa süreliğine abone olduğunu ancak 17- 25 Aralık’tan önce üyeliğini iptal ettirdiğini söyledi. Muhammet E., “Aktif-Sen üyeliğim Ocak 2013’te başladı. 18 Temmuz 2016’da istifa ettim. Müdür atamaları ve haksızlıklara karşı basın açıklaması yapıldı, Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca’nın tutuklanmasına karşı değildi” dedi. Diğer sanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, sanıklardan Hüseyin T.’nin adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına, diğerlerinin tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

19Aydın Doğan’dan medyaya çağrı

Doğan Yayın İlkeleri Kurulu toplantısı Hilton Oteli’nde gerçekleşti. Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan başkanlığındaki toplantıya, kurul üyelerinin yanı sıra medya grubu yönetici ve temsilcileri katıldı. Toplantı sırasında bir konuşma yapan Aydın Doğan, medyaya çağırıda bulundu. “Gelin hep birlikte teröre karşı bir ve beraber olalım, bu güzel vatana sahip çıkalım. Hiçbirimizin gidecek başka vatanı yok” diyen Doğan, “Çağımızın belası olan terör farklı isimler ve kimlikler altında ülkemizi kıskaca almaya, korku salmaya çalışıyor, milletimize zarar veriyor. Terör belasıyla mücadele elbette kolay değil ama dik duracağız, asla boyun eğmeyeceğiz. Milletçe kenetlenip ülkemize, insanımıza, demokrasimize ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkacağız. Zor şartlarda elbette medyaya da büyük sorumluluklar düşüyor. Şunu açıklıkla bir kez daha vurgulamak isterim. Grubumuz medyası adı ve amacı ne olursa olsun, kim yaparsa yapsın her türlü teröre şiddetle karşıdır. Demokrasi ve hukuk düzeni varlığımızın temeli ve vazgeçilmez şartıdır. Devletimizin terörle mücadelesini sonuna kadar desteklemeyi bir görev addediyoruz” diye konuştu.

Aydın Doğan’ın medyaya çağırısı ve diğer açıklamaları şöyle: “2016 yılında büyük acılar ve felaketler gördük. 15 Temmuz’da tarihimizde eşine, emsaline rastlanmayan kanlı bir darbe girişimi yaşadık. İç savaş tehlikesini atlattık. Başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere siyasi partilerimizin, parlamentomuzun ve milletimizin gurur verici direnişiyle FETÖ yapılanmasının bu hain girişimini püskürtmeyi başardık ve uçurumun kenarından döndük. FETÖ yapılanmasının yıllar içerisinde devşirdiği ve devletin en kilit noktalarına yerleştirdiği kadrolar ile kendi emellerini gerçekleştirmek için nasıl şiddet ve vahşete başvurduğunu gördük. Darbe girişimine karşı çıkarken sivili, askeri ve polisiyle birlikte 246 vatandaşımız şehit oldu. Yüzlerce insanımız yaralandı. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum”

“Çağımızın belası olan terör farklı isimler ve kimlikler altında ülkemizi kıskaca almaya, korku salmaya çalışıyor, milletimize zarar veriyor. Terör belasıyla mücadele elbette kolay değil ama dik duracağız, asla boyun eğmeyeceğiz. Milletçe kenetlenip ülkemize, insanımıza, demokrasimize ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkacağız. Zor şartlarda elbette medyaya da büyük sorumluluklar düşüyor. Şunu açıklıkla bir kez daha vurgulamak isterim. Grubumuz medyası adı ve amacı ne olursa olsun, kim yaparsa yapsın her türlü teröre şiddetle karşıdır. Demokrasi ve hukuk düzeni varlığımızın temeli ve vazgeçilmez şartıdır. Devletimizin terörle mücadelesini sonuna kadar desteklemeyi bir görev addediyoruz.”

“GAZETEMİZ, TELEVİZYONUMUZ KURŞUNLANDI. YILMADIK, MİLLİ DİRENİŞE HİZMET ETTİK”

“15 Temmuz gecesi FETÖ yapılanması bizim gazetemizi ve televizyonumuzu basıp kurşunladı. Buna karşılık yılmadık milli direnişe hizmet ettik. FETÖ ile mücadelede ön saflarda yer aldık. Bugün de devletimizin hukuka bağlı olarak FETÖ’den arındırılması çabalarına destek olmaktayız. Nasıl FETÖ darbe girişimine karşı durduysak PKK, DAEŞ ve diğer örgütlerin saldırılarına da aynı kararlılıkla karşıyız. Bizim yayıncılık anlayışımız toplumdaki ayrışmaları ve kutuplaşmaları körüklemeye karşıdır. Biz demokrasiyi savunuyoruz, çoğulculuktan yanayız. Farklılıkların bir arada yaşamasını sağlayan insan haklarına saygılı demokratik hukuk düzeninden asla vazgeçmeyeceğiz. Doğan medyası olarak bağımsız ve objektif yayıncılıktan başka bir iddiamız yok. Bağımsızlığımızı korumaya titizlikle çalışıyoruz. Hiçbir parti veya yapıyla ne eskiden ne de şimdi hiçbir bağımız olmadı sadece gazetecilik mesleğine bağlıyız. 38 yıldır yayıncılık yapıyorum. Bu mesleğin bir duayeni olarak buradan Türk medyasına açık bir çağrıda bulunuyorum. Artık fikirlerini beğenmediğiniz, sizin gibi düşünmeyen, yaşam tarzları sizden farklı kişileri ve grupları hedef alıp karalamaya, peşinen suçlu olarak teşhir etmeye ve vatan haini olarak damgalamaya çalışmaktan vazgeçin. Toplumu kutuplaştırıcı yayınlardan sakının. Nefret söylemlerinden vazgeçin, kısır polemiklerden uzak durun. Her türlü iftirayı, hakareti mubah gören zihniyeti terk edin”

“Bu hususta sayın Başbakan’ın yaptığı uyarı çok önemlidir. Sayın Başbakan, ‘Türkiye bir hukuk devletidir. Hayat tarzları, inançlar, düşünceler devletin güvencesi altındadır’ derken birleşmemiz gereken müşterekleri de dile getirmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız da dün yaptığı konuşmada, kimsenin hayat tarzına asla müdahale etmediğini hatırlatmış ve ‘Ezana tahammül edemeyenlerin müezzinin üzerine yürümesi ne kadar yanlışsa namaz kılmayana baskı da o kadar yanlıştır’ diyerek ülkemizde yaşam tarzı farklılıkları istismar etmeye çalışanları uyarmıştır.

“BÖLÜNMEYE DEĞİL KAYNAŞMAYA, KENETLENMEYE İHTİYAÇ VAR”

Türkiye büyük bir tehdit altında, adı ister DEAŞ, ister FETÖ veya PKK, PYD olsun karşı karşıya olduğumuz terör hepimizin varlığını hedef alıyor. Atılan kurşunların, intihar bombacılarının amacı bu ülkeyi yaşanmaz hale getirmek. Bu tehlikenin farkına varın. Ülkemizin, insanımızın daha fazla bölünmeye değil kaynaşmaya, kenetlenmeye ve karşılıklı saygı içinde birlikte var olmaya ihtiyacı var. Eğer birleşmez isek korkarım bizi daha acılı günler bekler. Kişisel hesaplarınızı dondurun, gün birleşme günüdür. Gelin hep birlikte teröre karşı bir ve beraber olalım. Hiçbirimizin gidecek başka vatanı yok. Gelin bu güzel vatana sahip çıkalım. Bu çağrımın medyamızı birleştirici bir rol oynamasını samimiyetle arzu ediyorum. Buna destek veren herkesle birlikte çalışmaya hazırız.

“Geçtiğimiz aylarda değerli üyemiz Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ı kaybettik. Kendisine birkez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Nur içinde yatsın. Şükranla yad ediyorum. Kurulumuza çok değerli katkıları oldu. Davetimizi kırmayarak kurulumuza katılan sayın bakanımız Prof. Dr. Mehmet Aydın beyle, Prof. Dr. Adem Sözüer beye bu vesileyle hoş geldiniz diyorum. Mehmet Aydın hocamız bildiğiniz gibi 58-59 ve 60’ıncı hükümetlerimizde devlet bakanı olarak görev yaptı. Din ve felsefe alanlarındaki akademik çalışmalarıyla uluslararası haklı bir şöhrete sahiptir. Prof. Dr. Adem Sözüer ise ceza hukuku alanında ülkemizin sayılı otoritelerinden biri olarak kurulumuza mutlaka değer katacaktır.”

“FETÖ İLE MÜCADELESİ KAMUOYUNCA ÇOK İYİ BİLİNEN GRUBUMUZU VE MENSUPLARINI BU YAPIYLA BAĞLANTILI GÖRMEK NE AKLA NE VİCDANA SIĞAR”

“Değerli arkadaşlar biraz önce üzüldüğüm bir haber aldım. Hukuk müşavirimiz Erem Yücel ve değerli arkadaşımız Yahya Üzdiyen gözaltına alındı. Evlerinde ve ofislerinde polis tarafından arama yapıldı. Çağırsalar bu arkadaşlar seve seve ifadeye vermeye giderlerdi. Anladığım kadarıyla bu gözaltı kararları bir ay önce tutuklanan holdingin Ankara temsilcisi Barbaros Muratoğlu ile ilgili soruşturmanın bir devamı. Bir FETÖ’cü itirafçının suçlamalarına dayandırılıyor. Bu üç arkadaşımız yaklaşık 25-30 senedir grubumuzda çalışıyor. Ne bir cemaat ile ne de gizli bir yapıyla ilişkili olmaları mümkün değil. Arkadaşlarımızın hiçbir suçu olmadığına inanıyorum. Bir itirafçının yakıştırmaları olarak görüyorum. FETÖ ile mücadelesi kamuoyunca çok iyi bilinen, bu yapıdan büyük zararlar gören grubumuzu ve mensuplarını bu yapıyla bağlantılı görmek ne akla ne vicdana sığar. Bu gibi suçlamalar olsa olsa FETÖ davalarını içerde ve dışarıda sulandırmaya, gözden düşürmeye yarar. Biz her şeye rağmen adalete güvenmeye devam edeceğiz.”

KURUL ÜYELERİNDEN TAKDİR

Toplantıya katılan kurul üyeleri, 15 Temmuz ve sonrasında Doğan Grubu’nun yayınlarını takdirle karşıladıklarını bildirdi. Doğan Yayın İlkeleri Kurulu CEO ve okur temsilcileri şöyle:

Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Avrupa Birliği eski Genel Sekreteri, Emekli Büyükelçi Doğan Holding Başkan Danışmanı Volkan Vural, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, Gazeteci, Yazar Altan Öymen, Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Aydın Uğur, Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Doğan Hızlan, Eski Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın, Teknik Direktör ve Futbol Yorumcusu Mustafa Denizli, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Eski Dekanı, Türkiye Milli Kültür Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Salih Tuğ, Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Karşı Ayrımcılığı Önlem Komitesi Üyesi ve Avrupa Konseyi Kadınlara Yönelik Şiddetle Mücadele Komitesi Başkanı Prof. Dr.Feride Acar, Doğan Yayın İlkeleri Kurulu Genel Sekreteri Afitap Pusat, Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, Doğan Haber Ajansı (DHA) Genel Müdürü Uğur Cebeci, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rıfat Ababay, CNN TÜRK Genel Müdürü Erdoğan Aktaş ve Kanal D Genel Müdürü Barış Tünay.
Kaynak: Hürriyet

18İzmir Milli Eğitim Müdürü: Başbakan İzmir’e okul yaptıracak

Timur TARLIĞ/İZMİR, (DHA) – İZMİR İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi, İzmir Milletvekili olan Başbakan Binali Yıldırım’ın, İzmir’de kendi parasıyla bir ilkokul yaptıracağını söyledi.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü yöneticileri 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında İzmir’de  gazetecilerle bir araya geldi. Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi, İzmir’de 27 okul inşaatının devam ettiğini, Başbakan Binali Yıldırım’ın da İzmir’de kendi parasıyla bir ilkokul yaptıracağını açıkladı. Okul arsasını belirlediklerini anlatan Yahşi, ancak nerede olduğunu açıklamadı. Ömer Yahşi, diğer hayırseverlerin de 20 okul daha yapıtıracağını söyledi.
Milli Eğitim Müdürü Yahşi, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında İzmir’de el konulan 181 okulu eğitime kazandırdıklarını anlattı. Zihinsel engelli çocuklara yönelik özel eğitimi önemsediklerini belirten Yahşi, 3 özel eğitim anaokulunu hizmete açtıklarını söyledi. Yahşi, “Henüz daha anaokuluna başlamadan işitsel, görsel, zihinsel anlamda sıkıntı çeken çocukları erken çocuklukta tespit ederek bunlara yönelik eğitim verilmesini sağlıyoruz. Zamanında tespit ediliyor hastalıkları. Eğitim ve tedavisi zamanında yapılabiliyor. Bunun sayısını daha da arttıracağız” dedi.
FETÖ/PDY soruşturması kapsamında el konulan araçların da İzmir Valiliği tarafından Milli Eğitim Müdürlüğü’ne tahsis edildiğini anlatan Yahşi , “Bu araçlar ilçe milli eğitim müdürlüklerine dağıtıldı. Müdürlerimiz köy okullarına giderken kullanabiliyorlar. Yine bu okullardan gelen malzemeleri, tahta ve sıraları köy okullarına dağıttık” diye konuştu.’
Güney Kore’nin gerçekleştirdiği eğitim reformunu örnek gösteren Yahşi “20 yılda Güney Kore gibi bir dev çıktı ortaya. Bizim kendimizi güncellememiz gerekiyor. Meslek liselerinde elektrik elektronik ve muhasebe gibi bölümleri geçtik artık. Sektörle el ele verip bölümler açacağız. Türkiye’de ilk olarak ayakkabı lisesini açıyoruz. Bu sektörde bir tane ara eleman yok, üretim ve tasarımda” dedi.
‘İZMİR’DE 9 BİN SURİYELİ ÖĞRENCİ’
Türkiye’deki 900 bin Suriyeli çocuğun Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitime dahil edildiğini söyleyen Yahşi, İzmir’de sayının 9 bin olduğunu söyledi. Kurulan 5 geçici eğitim merkezinde 29 ilçedeki Suriyeli çocuklara eğitim verildiğini söyleyen Yahşi, “Onları ötekileştirmeyeceğiz. Biz bu çocuklara eğitim veriyoruz, bir çocuğun bile dışarıda kalmasını istemiyoruz. Onlara İstiklal Marşını öğreteceğim, Türkçe öğreteceğim, geleneklerimizi öğreteceğim” dedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

17 Burdur’da FETÖ’den 10 tutuklama

 

Mesut MADAN/BURDUR, (DHA) – BURDUR’da FETÖ/PDY operasyonunda 10 kişi tutuklandı.

Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında son 15 günde peyderpey gözaltına alınan 14 şüpheli işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden 10’u tutuklanırken, 4’ü ise adli kontrolle serbest bırakıldı.

FETÖ/PDY soruşturmasında daha önce tutuklanan 7 kişi ise haklarındaki delil durumunun değerlendirilmesinin ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Kaynak: Hürriyet

16Aydın Doğan’dan medyaya çağrı: Gelin hep birlikte teröre karşı bir ve beraber olalım, bu güzel vatana sahip çıkalım. Hiçbirimizin gidecek başka vatanı yok

 

Taner YENER-İdris TİFTİKÇİ/İSTANBUL, (DHA) DOĞAN Yayın İlkeleri Kurulu toplantısı Hilton Oteli’nde gerçekleşti. Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan başkanlığındaki toplantıya, kurul üyelerinin yanı sıra medya grubu yönetici ve temsilcileri katıldı. Toplantı sırasında bir konuşma yapan Aydın Doğan, medyaya çağırıda bulundu. “Gelin hep birlikte teröre karşı bir ve beraber olalım, bu güzel vatana sahip çıkalım. Hiçbirimizin gidecek başka vatanı yok” diyen Doğan, “Çağımızın belası olan terör farklı isimler ve kimlikler altında ülkemizi kıskaca almaya, korku salmaya çalışıyor, milletimize zarar veriyor. Terör belasıyla mücadele elbette kolay değil ama dik duracağız, asla boyun eğmeyeceğiz. Milletçe kenetlenip ülkemize, insanımıza, demokrasimize ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkacağız. Zor şartlarda elbette medyaya da büyük sorumluluklar düşüyor. Şunu açıklıkla bir kez daha vurgulamak isterim. Grubumuz medyası adı ve amacı ne olursa olsun, kim yaparsa yapsın her türlü teröre şiddetle karşıdır. Demokrasi ve hukuk düzeni varlığımızın temeli ve vazgeçilmez şartıdır. Devletimizin terörle mücadelesini sonuna kadar desteklemeyi bir görev addediyoruz” diye konuştu.

Aydın Doğan’ın medyaya çağırısı ve diğer açıklamaları şöyle;
“2016 yılında büyük acılar ve felaketler gördük. 15 Temmuz’da tarihimizde eşine, emsaline rastlanmayan kanlı bir darbe girişimi yaşadık. İç savaş tehlikesini atlattık. Başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere siyasi partilerimizin, parlamentomuzun ve milletimizin gurur verici direnişiyle FETÖ yapılanmasının bu hain girişimini püskürtmeyi başardık ve uçurumun kenarından döndük. FETÖ yapılanmasının yıllar içerisinde devşirdiği ve devletin en kilit noktalarına yerleştirdiği kadrolar ile kendi emellerini gerçekleştirmek için nasıl şiddet ve vahşete başvurduğunu gördük. Darbe girişimine karşı çıkarken sivili, askeri ve polisiyle birlikte 246 vatandaşımız şehit oldu. Yüzlerce insanımız yaralandı. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum”

“Çağımızın belası olan terör farklı isimler ve kimlikler altında ülkemizi kıskaca almaya, korku salmaya çalışıyor, milletimize zarar veriyor. Terör belasıyla mücadele elbette kolay değil ama dik duracağız, asla boyun eğmeyeceğiz. Milletçe kenetlenip ülkemize, insanımıza, demokrasimize ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkacağız. Zor şartlarda elbette medyaya da büyük sorumluluklar düşüyor. Şunu açıklıkla bir kez daha vurgulamak isterim. Grubumuz medyası adı ve amacı ne olursa olsun, kim yaparsa yapsın her türlü teröre şiddetle karşıdır. Demokrasi ve hukuk düzeni varlığımızın temeli ve vazgeçilmez şartıdır. Devletimizin terörle mücadelesini sonuna kadar desteklemeyi bir görev addediyoruz.”
“GAZETEMİZ, TELEVİZYONUMUZ KURŞUNLANDI. YILMADIK, MİLLİ DİRENİŞE HİZMET ETTİK”
“15 Temmuz gecesi FETÖ yapılanması bizim gazetemizi ve televizyonumuzu basıp kurşunladı. Buna karşılık yılmadık milli direnişe hizmet ettik. FETÖ ile mücadelede ön saflarda yer aldık. Bugün de devletimizin hukuka bağlı olarak FETÖ’den arındırılması çabalarına destek olmaktayız. Nasıl FETÖ darbe girişimine karşı durduysak PKK, DAEŞ ve diğer örgütlerin saldırılarına da aynı kararlılıkla karşıyız. Bizim yayıncılık anlayışımız toplumdaki ayrışmaları ve kutuplaşmaları körüklemeye karşıdır. Biz demokrasiyi savunuyoruz, çoğulculuktan yanayız. Farklılıkların bir arada yaşamasını sağlayan insan haklarına saygılı demokratik hukuk düzeninden asla vazgeçmeyeceğiz. Doğan medyası olarak bağımsız ve objektif yayıncılıktan başka bir iddiamız yok. Bağımsızlığımızı korumaya titizlikle çalışıyoruz. Hiçbir parti veya yapıyla ne eskiden ne de şimdi hiçbir bağımız olmadı sadece gazetecilik mesleğine bağlıyız. 38 yıldır yayıncılık yapıyorum. Bu mesleğin bir duayeni olarak buradan Türk medyasına açık bir çağrıda bulunuyorum. Artık fikirlerini beğenmediğiniz, sizin gibi düşünmeyen, yaşam tarzları sizden farklı kişileri ve grupları hedef alıp karalamaya, peşinen suçlu olarak teşhir etmeye ve vatan haini olarak damgalamaya çalışmaktan vazgeçin. Toplumu kutuplaştırıcı yayınlardan sakının. Nefret söylemlerinden vazgeçin, kısır polemiklerden uzak durun. Her türlü iftirayı, hakareti mubah gören zihniyeti terk edin”
“Bu hususta sayın Başbakan’ın yaptığı uyarı çok önemlidir. Sayın Başbakan, ‘Türkiye bir hukuk devletidir. Hayat tarzları, inançlar, düşünceler devletin güvencesi altındadır’ derken birleşmemiz gereken müşterekleri de dile getirmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız da dün yaptığı konuşmada, kimsenin hayat tarzına asla müdahale etmediğini hatırlatmış ve ‘Ezana tahammül edemeyenlerin müezzinin üzerine yürümesi ne kadar yanlışsa namaz kılmayana baskı da o kadar yanlıştır’ diyerek ülkemizde yaşam tarzı farklılıkları istismar etmeye çalışanları uyarmıştır.
“BÖLÜNMEYE DEĞİL KAYNAŞMAYA, KENETLENMEYE İHTİYAÇ VAR”
Türkiye büyük bir tehdit altında, adı ister DEAŞ, ister FETÖ veya PKK, PYD olsun karşı karşıya olduğumuz terör hepimizin varlığını hedef alıyor. Atılan kurşunların, intihar bombacılarının amacı bu ülkeyi yaşanmaz hale getirmek. Bu tehlikenin farkına varın. Ülkemizin, insanımızın daha fazla bölünmeye değil kaynaşmaya, kenetlenmeye ve karşılıklı saygı içinde birlikte var olmaya ihtiyacı var. Eğer birleşmez isek korkarım bizi daha acılı günler bekler. Kişisel hesaplarınızı dondurun, gün birleşme günüdür. Gelin hep birlikte teröre karşı bir ve beraber olalım. Hiçbirimizin gidecek başka vatanı yok. Gelin bu güzel vatana sahip çıkalım. Bu çağrımın medyamızı birleştirici bir rol oynamasını samimiyetle arzu ediyorum. Buna destek veren herkesle birlikte çalışmaya hazırız.

“Geçtiğimiz aylarda değerli üyemiz Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ı kaybettik. Kendisine birkez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Nur içinde yatsın. Şükranla yad ediyorum. Kurulumuza çok değerli katkıları oldu. Davetimizi kırmayarak kurulumuza katılan sayın bakanımız Prof. Dr. Mehmet Aydın beyle, Prof. Dr. Adem Sözüer beye bu vesileyle hoş geldiniz diyorum. Mehmet Aydın hocamız bildiğiniz gibi 58-59 ve 60’ıncı hükümetlerimizde devlet bakanı olarak görev yaptı. Din ve felsefe alanlarındaki akademik çalışmalarıyla uluslararası haklı bir şöhrete sahiptir. Prof. Dr. Adem Sözüer ise ceza hukuku alanında ülkemizin sayılı otoritelerinden biri olarak kurulumuza mutlaka değer katacaktır”
“FETÖ İLE MÜCADELESİ KAMUOYUNCA ÇOK İYİ BİLİNEN GRUBUMUZU VE MENSUPLARINI BU YAPIYLA BAĞLANTILI GÖRMEK NE AKLA NE VİCDANA SIĞAR”
“Değerli arkadaşlar biraz önce üzüldüğüm bir haber aldım. Hukuk müşavirimiz Erem Yücel ve değerli arkadaşımız Yahya Üzdiyen gözaltına alındı. Evlerinde ve ofislerinde polis tarafından arama yapıldı. Çağırsalar bu arkadaşlar seve seve ifadeye vermeye giderlerdi. Anladığım kadarıyla bu gözaltı kararları bir ay önce tutuklanan holdingin Ankara temsilcisi Barbaros Muratoğlu ile ilgili soruşturmanın bir devamı. Bir FETÖ’cü itirafçının suçlamalarına dayandırılıyor. Bu üç arkadaşımız yaklaşık 25-30 senedir grubumuzda çalışıyor. Ne bir cemaat ile ne de gizli bir yapıyla ilişkili olmaları mümkün değil. Arkadaşlarımızın hiçbir suçu olmadığına inanıyorum. Bir itirafçının yakıştırmaları olarak görüyorum. FETÖ ile mücadelesi kamuoyunca çok iyi bilinen, bu yapıdan büyük zararlar gören grubumuzu ve mensuplarını bu yapıyla bağlantılı görmek ne akla ne vicdana sığar. Bu gibi suçlamalar olsa olsa FETÖ davalarını içerde ve dışarıda sulandırmaya, gözden düşürmeye yarar. Biz her şeye rağmen adalete güvenmeye devam edeceğiz”
KURUL ÜYELERİNDEN TAKDİR
Toplantıya katılan kurul üyeleri, 15 Temmuz ve sonrasında Doğan Grubu’nun yayınlarını takdirle karşıladıklarını bildirdi. Doğan Yayın İlkeleri Kurulu CEO ve okur temsilcileri şöyle:
Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Avrupa Birliği eski Genel Sekreteri, Emekli Büyükelçi Doğan Holding Başkan Danışmanı Volkan Vural, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, Gazeteci, Yazar Altan Öymen, Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Aydın Uğur, Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Doğan Hızlan, Eski Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın, Teknik Direktör ve Futbol Yorumcusu Mustafa Denizli, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Eski Dekanı, Türkiye Milli Kültür Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Salih Tuğ, Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Karşı Ayrımcılığı Önlem Komitesi Üyesi ve Avrupa Konseyi Kadınlara Yönelik Şiddetle Mücadele Komitesi Başkanı Prof. Dr.Feride Acar, Doğan Yayın İlkeleri Kurulu Genel Sekreteri Afitap Pusat, Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, Doğan Haber Ajansı (DHA) Genel Müdürü Uğur Cebeci, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rıfat Ababay, CNN TÜRK Genel Müdürü Erdoğan Aktaş ve Kanal D Genel Müdürü Barış Tünay.

(FOTOĞRAF)

….//KUTU//…

PROF. DR. MEHMET AYDIN

AK Parti hükümetlerinde devlet bakanı olarak görev yapan,  akademik çalışmaları ile ilahiyat ve felsefe alanlarında uluslararası saygınlığı bulunan Prof. Dr. Mehmet Aydın,  20 Mart 1943’de Elazığ’da doğdu. 1966 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu ve 1967’de Felsefe dalında doktora öğrenimi yapmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İngiltere’ye gönderildi. Edinburgh Üniversitesi’ndeki doktora çalışmasını 1972’de tamamlayarak yurda döndü ve Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde felsefe asistanı olarak göreve başladı. 1973-1975 yılları arasında yaptığı askerlik görevini müteakip Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne atandı. 1978 yılında Sistematik Felsefe ve Mantık dalında doçent oldu. Kendi kuruluşundaki görevine ek olarak Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi ile ODTÜ’nin Felsefe bölümlerinde çalıştı. 1984 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesine Profesör olarak atandı ve 1996-1999 yılları arasında dekanlık yaptı.

Prof. Mehmet Aydın’ın din ve felsefe alanlarında (Türkçe, İngilizce, Arapça ve Felemenkçe olarak) kaleme alınmış yazıları bulunuyor. Ayrıca yurtçinde ve yurtdışında bulunan çeşitli bilimsel ve akademik kuruluşların üyesi. Yine uluslararası düzeyde yayın faaliyeti gösteren bazı dergilerin danışma kurulu üyesi. Ana Hatlarıyla Kant Sonrası Batı Felsefesinde Ahlaki ve Dini Rasyonellik, Kant ve Ameli Aklın Eleştirisi, Kant ve Rasyonel Teolojinin Eleştirisi, Batı Felsefesinde Yeni-Kantçılık, Kant’ın etkileri ve Batı Din-Ahlak Felsefesinde Yeni Yönelişler ve Bugünkü Durum gibi Hristiyanlık ilahiyatını derinlemesine irdelediği yazıları bulunuyor.

PROF. DR. ADEM SÖZÜER

Ceza Hukuku alanında Türkiye’nin önemli otoritelerinden Prof. Adem Sözüer,  1957 yılında Rize’nin İkizdere ilçesinde dünyaya gedi. Adem Sözüer, 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. Bir süre İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde çalıştı. 1987 yılında yüksek lisansını tamamladı, 1993 yılında hukuk doktoru ünvanı, 2000 yılında ise ceza hukuku doçenti ünvanı aldı. Sözüer, 2008 yılında Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı’nda profesör oldu. 2009 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanlığına atandı ve 2013 yılında yine bu göreve ikinci kez getirildi.

 

 

 
Kaynak: Hürriyet

15Erdoğan: Bizi ‘DEAŞ’la mücadele etmiyor’ diye itham edenlerin ‘Daha ileriye gitmeyin’ demeleri boşuna değil

Bahar DEMİREL / ANKARA, (DHA) – CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de devam eden Fırat Kalkanı Harekatı’na ilişkin “Bizi bir dönem ‘DEAŞ’la mücadele etmiyor’ diye uluslararası alanda sıkıştıranların, ahlaksızca itham edenlerin; bu örgütün tepesine bindiğimizde bir anda karşımıza geçip, ‘Daha ileriye gitmeyin, 20 kilometreyi geçmeyin’ demeleri boşuna değildir. Onlar ne derse desin, biz kendi göbeğimizi kendimiz kestik ve yola devam ediyoruz” dedi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nce inşaatına başlanan, 2011’de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na devredilerek, yapımı tamamlanan Keçiören metro hattı, hizmete açıldı. Açılış törenine; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Ankara Valisi Ercan Topaca ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek katıldı.

Törende konuşan Başbakan Yıldırım, Keçiören metro hattıyla ilgili bilgi vererek, “Günde 50 bin yolcu taşıyacak. 9 tane durağı var. Tam kapasiteyle çalıştığında günde 50 bin yolcu taşınacak. Hattın devreye girmesiyle Ankara’da raylı sistem uzunluğu, 65 kilometreye çıkıyor. Sivas ve İzmir’e hızlı tren çalışmaları devam ediyor. İnşallah 2019’da bu hatları tamamlayacağız. Ankara’yı dünyanın tanıdığı bir mega kent haline getiriyoruz” dedi.

BAŞBAKAN YILDIRIM’DAN GENÇLERE: AŞKINIZ BİTMESİN AMA KEÇİÖREN METROSU BİTTİ

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı görevini yürütürken, Keçiören Metrosu’na test sürüşü için geldiklerinde, yanına gelen bir gençle aralarında geçen diyaloğu anlatan Başbakan Yıldırım, “Geçenlerde bunun test sürüşüne geldiğimizde, o zaman Ulaştırma Bakanlığı görevini sürdürüyordum. Bir genç bana dedi ki ‘Sayın Bakanım, bizim buradaki Keçiören Metrosu gençler arasında önemli bir söyleme dönüştü’. Nedir o? ‘Aşkımız Keçiören Metrosu gibi olsun, hiç bitmesin’. Bundan doğrusu çok etkilendim; ama gençler için de yeni bir tavsiyem var. Siz yeni bir slogan bulun. Aşkınız bitmesin, devam etsin; ama Keçiören Metrosu bitti. Hayırlı, uğurlu olsun” diye konuştu.

GAZİNO İSTASYONU’NUN YENİ ADI ŞEHİTLER İSTASYONU

Keçiören metro hattının başladığı Gazino İstasyonu’nun adının, Şehitler İstasyonu olarak değiştirildiğini açıklayan Yıldırım, “Bu metronun başladığı yer, Gazino diye bir yer. 15 Temmuz, Keçiörenlilerin, Ankaralıların gösterdikleri o kahramanlıkların bir ufak karşılığı olarak Keçiören Belediyemiz ve bu ilçemizde oturanların büyük bir talebi yerine getirilerek, Gazino İstasyonunun adı da Şehitler İstasyonuna döndü. meydanın adı da Şehitler Meydanı oldu. Şehitlerimiz için ne yapsak azdır. Onlar bu toprakların sigortasıdır, garantisidir” dedi.

YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI: MİLLETİN KARARININ ÜZERİNDE HİÇBİR KARAR TANIMIYORUZ

Anayasa değişikliğine ilişkin de açıklamalarda bulunan Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece çalışmadık. Aynı zamanda Türkiye’de demokrasiyi yok etmek isteyenler, vesayet odaklarının da kafalarını eze eze geliyoruz. İnşallah bu yıl içerisinde en büyük değişimi, dönüşümü de AK Parti iktidarında milletimizin desteğiyle gerçekleştireceğiz. Bu değişim, anayasa değişimidir. Anayasada yapacağımız bu değişiklikle evelallah vesayet rejimi tarihin derinliklerinde kaybolup, gidecek. Milletin iradesi, milletin kararı her daim geçerli olacak. Milletin kararının üzerinde başka hiçbir karar tanımıyoruz”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: TÜRKİYE’Yİ AYAKTA TUTAN RUH İŞTE BUDUR

Keçiören metro hattının açılış töreninde hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi ayakta tutan unsurun birlik ruhu olduğunu vurguladı. Erdoğan, “Keçiörenli vatandaşlarımızın sergiledikleri birlik, beraberlik, dayanışma örneği; aynı zamanda Türkiye’de son dönemde sürekli tahrik edilmeye çalışılan farklılıklarımızı çatışma unsuru haline dönüştürme çabalarına karşı verilmiş en güzel cevaptır. Nitekim 15 Temmuz Keçiören’in dik duruşunun en güzel örneğidir. Biliyorum ki Keçiören’de kimse kimseye bu Türk mü, Kürt mü, Boşnak mı diye bakmaz. Biliyorum ki Keçiören’de kimse kimseye bu Sünni mi, bu Alevi mi diye bakmaz. Herkes insandır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır, komşudur, kardeştir. Türkiye’yi ayakta tutan ruh işte budur” diye konuştu.

“FARKLILIKLAR ÜZERİNDEN MİLLETİMİZİ BİRBİRİNE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Türk milletinin etnik farklılıklar ve meşrep farklılıkları üzerinden birbirine düşürülmeye çalışıldığını savunan Erdoğan, “Bunun için her fırsatta kimi zaman etnik kimi zaman da meşrep farklılıkları üzerinden milletimizi birbirine düşürmeye çalışıyorlar. Bugüne kadar denemedikleri yol, kaşımadıkları hassasiyet kalmadı; ama başarılı olamadılar. Allah’ın izniyle olamayacaklar. Milletimizi birbirine düşüremeyecekler. Kardeşliğimizi bozamadılar, bozamayacaklar. Birlik ve beraberliğimizi zedeleyemediler, zedeleyemeyecekler. Milletimiz terör örgütleri ve onların destekçileriyle istismar edilmeye çalışılan vatandaşlarımız arasındaki ayrımı daima titizlikle yapmıştır” dedi.

‘İDAM’ SLOGANLARINA YANIT: BANA GELMESİ HALİNDE ONAYLARIM

Konuşması sırasında yükselen ‘İdam isteriz’ sloganlarına Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle karşılık verdi: “Bu konuda kanaatimi biliyorsunuz. Parlamentoya bu konuda geldiğinde, parlamento bunu müzakere eder. Parlamentodan bu çıktıktan sonra bana gelmesi halinde, ben de bunu onaylarım, dedim. Çünkü benim bu konudaki inancım şudur. Katili affetme yetkisi, devletin değildir. Devlete yönelik işlenmiş suçlar varsa eyvallah, devletin affetme yetkisi vardır”

“TÜRKİYE, TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ORTAK SALDIRISI ALTINDADIR”

Türkiye’ye terör örgütleri vasıtasıyla diz çöktürülmeye çalışıldığını vurgulayan Erdoğan, “Yıllardır Kürt deyip, Kürt vatandaşlarımızın hayalarını çukurla, hendekle, bombayla zehir edenleri milletimiz çok iyi gördü ve görüyor. Aynı şekilde Alevi deyip, bu meşrebe mensup vatandaşlarımızı istismar edenleri de çok iyi tefrik ediyor. İşte en son olarak hayat tarzı tartışması üzerinden toplumun bir kesimini diğerine karşı tahrik etmek isteyenler yine ortada kaldı. Milletimiz hangi kökenden, hangi meşrepten, hangi inançtan olursa olsun; şunu gayet iyi görüyor. Türkiye, terör örgütlerinin ortak saldırısı altındadır ve bu örgütler vasıtasıyla diz çöktürülmeye çalışılmaktadır” diye konuştu.

“DEAŞ, PKK, PYD, YPG, DHKP-C, FETÖ; BİRBİRİLERİNDEN FARKI YOK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Adam gibi karşımıza çıkamayanlar, terör örgütleri aracılığıyla canımızı yakmadan, bizi arkadan hançerlemenin hesabı içindeler. Bizi bir dönem DEAŞ’la mücadele etmiyor, diye uluslararası alanda sıkıştıranların, ahlaksızca itham edenlerin; bu örgütün tepesine bindiğimizde bir anda karşımıza geçip, ‘Daha ileriye gitmeyin, 20 kilometreyi geçmeyin’ demeleri boşuna değildir. Onlar ne derse desin, biz kendi göbeğimizi kendimiz kestik ve yola devam ediyoruz. DEAŞ’a karşı başka bir terör örgütünü destekleyenlerin oyunları ve bahaneleri Türkiye’nin sahaya inmesiyle bozulmuştur, boşa çıkmıştır. Görüldü ki bunların derdi bölgeyi DEAŞ’tan ve diğer terör örgütlerinden temizlemek değil. Tam tersine bölgenin bitip, tükenmeyen bir kan ve ateş denizine dönüştürülmesidir. Ha DEAŞ ha PKK ha PYD ha YPG ha DHKP-C ve ilave ediyorum ha FETÖ; hiç birbirilerinden farkı yok. Bu niyetlerini de gizleme gereği zaten duymadılar”

“TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ GAZİANTEP’TE DEĞİL HALEP’TE, HATAY’DA DEĞİL İDLİB’DE”

Tehditlerin kaynağında yok edilmesi gerektiğini savunan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde patlayan bombalarla, yapılan eylemlerle Irak ve Suriye’de oynanan oyun arasındaki ilişkiyi biz gayet iyi biliyoruz; ama şu gerçeğin de farkındayız. Şayet biz bu tehditleri oralarda karşılamazsak oralardaki kardeşlerimizin güvenliğini, huzurunu, refahını koruyamazsak kendi evimizde mutlu ve müreffeh yaşama imkanını da bulamayız. Ülkemize yönelik tehditleri kaynağında yok etmek zorundayız. Türkiye’nin güvenliği Gaziantep’te değil Halep’te, Hatay’da değil İdlib’de, Mersin’de değil Kıbrıs’ta, Kars’ta değil Nahçıvan’da, Trakya’da değil Balkanlar’da başlar. Bunu böyle bilin. Bizi kendi içimize sıkıştırarak, büyük oyunun dışına atma çabalarına rıza göstermeyeceğiz. Hem sahada hem masada olarak kendimizin ve kardeşlerimizin hakkını, hukukunu sonuna kadar aramakta kararlıyız”

METRO 15 OCAK’A KADAR ÜCRETSİZ

Keçiören Metrosu’nun 15 Ocak’a kadar ücretsiz olacağını duyuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünden itibaren fiyatı 2,5 lira belirlendi. Ayın 15’ine kadar ücretsiz olarak hizmet verecek” dedi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VATMAN KOLTUĞUNDA

Konuşmaların ardından metro ile ilk yolculuk yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vatman koltuğuna geçmesiyle temsili ilk sefer; makinist bölümünde Başbakan Yıldırım, Ulaştırma Bakanı Arslan ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek ile gerçekleştirildi.

SEYAHAT SÜRESİ 17 DAKİKAYA İNİYOR

Atatürk Kültür Merkezi (AKM)-Keçiören arasındaki seyahat süresini 17 dakikaya indirecek Keçiören Metro hattında, başlangıçta 6 set vagonlarla 7 dakika aralığıyla hizmet verilecek. İhtiyaca göre, servis aralığı daha da kısalacak 9 bin 200 metre uzunluğundaki Keçiören Metrosu’ndan, AKM istasyonunda Batıkent Metrosu’na aktarma sağlanacak.
Kaynak: Hürriyet

14Kılıçdaroğlu: Türkiye teröre teslim edildi

Engin ÖZMEN- Mehmet YİRUN- Ruhan YALÇIN/TEKİRDAĞ,(DHA)- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin 15 yılda terör batağı içine sokulduğunu belirterek, “Eskiden bir PKK terörü vardı, şimdi FETÖ terörü çıktı. Şimdi IŞİD terörü çıktı, şimdi El Nusra terörü çıktı. Kim Türkiye’yi bu terör bataklığının içine soktu? Bunu her vatandaşımın kendi vicdanına sorması lazım. Geçen grup toplantında dedim ki, Türkiye teröre teslim edildi. Bana cevap veriyorlar, ne demek Türkiye teslim edildi diye. Nasıl bunu söylersiniz diye. Bir daha söylüyorum. Mısır’daki sağır sultan da duysun, Saray’daki Sultan kendisini kral addeden de duysun. Türkiye 15 yılda teröre teslim edildi” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tekirdağ’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 450 milyon lira tutarındaki yatırımlarının toplu açılış ve bazı tesislerinin temel atma törenine katıldı. Kılıçdaroğlu, sevgi gösterileriyle girdiği salonda konuşmasına başlarken, ‘Türkiye laiktir, laik kalacak’, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganları atıldı. Sloganlar üzerine Kılıçdaroğlu, “Elbetteki Türkiye’ye laiktir laik kalacak. Elbete ki, Türkiye Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi özgürlük ve bağımsızlık karekterimdir diyecek. Biz sözlerin sonuna kadar arkasında olacağız. Çünkü biz Mustafa Kemal’ın partisiyiz” dedi.
“TÜRKİYE 15 YILDA TERÖRE TESLİM EDİLDİ”
Türkiye’nin 15 yılda terör batağı içinde olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
“Her vatandaşıma soruyorum, her vatandaşıma. Kime oy verirse versin bu ülkede yaşıyorsa, eline vicdanına koyacak. Ve su sorunun cevabını arayacak. 15 yılda ne oldu da Türkiye bir terör batağına saplandı. Ne oldu? Ve 15 yıldır bu ükeyi kim yönetiyor? Hangi siyasi parti yönetiyor? Ceplerini doldurdular, Türkiye’yi terör batağına sapladılar. Bunu hesabını sormak zorundayız. Bunun hesabını soramadığımız takdirde, Türkiye’yi aydınlığa ulaştıramayız. Ne olduğunu biliyoruz, ne yaptıklarını da biliyoruz.
KİM TÜRKİYE’Yİ TERÖR BATAKLIĞINA SOKTU?
Eskiden bir PKK terörü vardı, şimdi FETÖ terörü çıktı. Şimdi IŞİD terörü çıktı, şimdi El Nusra terörü çıktı. Kim Türkiye’yi bu terör bataklığının içine soktu? Bunu her vatandaşımın kendi vicdanına sorması lazım. Geçen grup toplantında dedim ki, Türkiye teröre teslim edildi. Bana cevap veriyorlar, ne demek Türkiye teslim edildi diye. Nasıl bunu söylersiniz diye. Bir daha söylüyorum. Mısır’daki sağır sultan da duysun, Saray’daki Sultan kendisini kral addeden de duysun. Türkiye 15 yılda teröre teslim edildi.
Soruyorum FETÖ ile menzil arkadaşlığı yapanlar kimlerdi? Devletin en üst makamlarına yerleştirenler kimlerdi? MİT’e, polise, Maliye Bakanlığı’na, Yargıtay’a, Adalet Bakanlığı’na, devletin her kademesine, üniversitelere terör örgütü mensuplarını yerleştirenler kimlerdi? Türkiye’yi teröre teslim edenler kimlerdi? Türkiye’de paralel bir devletin kurulmasını savunanlar, yapanlar, altyapısını oluşturanlar kimlerdi? Bunun hesabını sormayacak mıyız? Size sözüm söz, bunların hesabını soracağım.
BİZ BUNLARI UNUTMADIK
PKK terör örgütüne, onun mensuplarına övgüler düzenler kimlerdi? Bilmiyor muyuz, PKK terör örgütü mahkemeler kurarken sessiz duranlar, vergi mahkemeleri kurarken, askeri alma daireleri kurarken, sessiz duranlar, 294 kez güvenlik güçleri terör örgütüne müdahale etmek isterken, 282 kez müdahale etmeyin diyerler kimlerdi? Türkiye’ye teröre teslim edenler bunlar. IŞİD terör örgütünü, El Nusra terör örgütüne, silah desteği yapanlar kimlerdi. Habur’a terör örgütünün ayağına Türkiye Cumhuriyeti’nin hakimlerini, savcılarını götürenler kimlerdi? Biz bunları unuttuk mu sanıyorlar. Unutmayacağız ve unutturmayacağız.”
Türkiye’de son bir yılda terörden binden fazla insanın hayatını kaybettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Şehitlerimiz var içimiz yanıyor. Sorumlusu kim? Kim sorumlusu? Hz. Ömer der ki, Dicle kenarında bir koyun kaybolsa onun sorumlusu benim der. Biz Dicle’nin kenarında koyunu bıraktık. Şehirlerin göbeğinde, Ankara’da, İstanbul’da, şehirlerin göbeğinde onlarca, yüzlerce insanımız hayatını kaybediyor. Bir tek sorumlu bulamıyoruz. Özellike CHP’ye oy vermeyen vatandaşlarıma sesleniyorum. Elini vicdanına koy, sana tarihten, sana inançtan, sana kimlikten, sana dürüstülükten, ahlaktan sesleniyorum. Hz. Ömer diyor ki Dicle’nin kenarında bir koyun kaybolsa sorumlusu benim. Onlarca insan hayatını kaybediyor, sen vicdanına bunun sorumlusu kim, sormak zorundasın” dedi.
“SAKIN GİTMEYİN”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Suriye’de sürdürdüğü Fırat Kalkanı Harekatı’nda bazı askerlerin yakıldığını iddiası olduğunu belirterek, şöyle dedi:
“Görüntüler var. İlk bana söylediklerinde hükümetten net açıklaması istiyorum dedim. Bunlar doğru mu? Araştırıyoruz dediler. Aradan tam 15 gün geçti 15 gün. Cevap var mı? Yok. Hükümet nerede? Hükümet yok. O zaman devletin yetkililerine sesleniyorum. Bu görüntüler doğru mu değil mi? Çıkın millete açıklama yapın. Fırat Kalkanı Harekatı’nda şehit sayımız 50’ye yaklaştı. Efendim El Bab’dan sonra bilmem nereler gideceğiz. Sakın gitmeyin. Sakın, askerlerimizi oraya göndermeyin. Söyledim, yine söylüyorum. Ankara’da bu Türkiye’ye yöneten beylere seseleniyorum. Eğer sen şehitlik yüce bir mertebedir diyorsan. Kayseri’ye gidip, polislere inşallah siz de şehit olursunuz, o mertebeye erişirsiniz diye telkinde bulunuyorsan, önce sen çocuklarını oraya göndereceksin. Kendi çocuklarını göndermiyorsun, Anadolu’nun gariban çocuklarını gönderiyorsun. Sonra da kalkıp şehitlere kelle deme cüretinde bulunuyorsun. Biz bunları unutmadık ve unutturmayacağız” dedi.
LİNÇ EDİLEN ASKERLERİN FAİLLERİ YAKALANSIN
15 Temmuz mağdurlarından da söz etmek istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Herkesin hakkı hukuku vardır. Herkes hukuk içinde yargılanmak zorundadır. 15 Temmuz gecesi linç edilen askerlerimizin hesabını sormak zorundayız. 15 Temmuz gecesi o askerin ne günahı var. Kim o askerleri linç eden? O askerlerin anaları, babaları yok mu? İlk kez burada söylüyorum. 15 Temmuz’dan sonra saraya gittim bunu söyledim. Linç edilen askerlerin faillerinin de yakalanması ve yargılanması lazım dedim. Hepsi evet dedi. Ne oldu? Evet diyeceksin gereğini yapmayacaksın. Evet diyeceksin arkanı döneceksin” dedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

13FETÖ’den ilk mahkumiyet

FETÖ’cü komutanlara ilk ceza Erzurum’da verildi. Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kapsamında tutuklanan iki komutan müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

15 Temmuz darbe girişiminde, FETÖ/PDY’nin atama listesinde adı örgütün sözde ‘Erzurum Sıkıyönetim Komutanı’ olarak yer alan Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Murat Koçak ile ‘Kırmızı Bylock’ kullandığı tespit edilen Harekat ve Asayiş Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Murat Yılmaz ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Her iki komutana iyi hal indirimi uygulanmadı.

‘SIKIYÖNETİM DİREKTİFLERİNİ’ UYGULAMAKTA ISRARCI OLDUKLARI BELİRLENDİ

15 Temmuz başarısız darbe girişimi gecesinde Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı olan Kurmay Albay Murat Koçak ile Jandarma Bölge Komutanlığında görevli Harekat ve Asayiş Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Yılmaz gözaltına alındı. Yurtta Sulh Konseyi tarafından gönderilen ‘sıkıyönetim direktiflerini’ uygulamakta ısrarcı oldukları belirlenen Murat Koçak ile Murat Yılmaz, 17 Temmuz’da tutuklanarak H Tipi Cezaevine gönderildi. Murat Koçak ve Murat Yılmaz hakkında 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme’ suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapis cezası istemi ile dava açıldı.

İDDİANAMEDE İKİ KOMUTAN ÖRGÜTÜN YÖNETİCİSİ SAYILDI

Hazırlanan 32 sayfalık iddianamede söz konusu eylemlerin FETÖ/PDY mensupları tarafından gerçekleştirildiği, Murat Koçak’ın ‘Sıkıyönetim Direktifi’ konulu belgenin ekinde bulunan ‘İl Sıkıyönetim Komutanları’ başlıklı listenin 29’uncu sırasında Erzurum Sıkıyönetim Komutanı olarak görevlendirildiği, Murat Yılmaz’ın örgüt mensuplarının kullandığı Bylock adlı haberleşme programını kullandığı vurgulandı. Murat Yılmaz’ın Murat Koçak ile birlikte hareket ettiği ve her ikisin de örgütün emirleri doğrultusunda astlarına emir verdiği belirtilen iddianamede, ‘Erzurum ilinin Doğu Anadolu Bölgesinin merkezi konumundaki bir il olduğu, Erzurum ili belediye teşkilatının Büyükşehir Belediyesi statüsünde olduğu, ülkemizde bulunan TRT müdürlüklerinden birisinin ve kamu kurumlarına ait çok sayıda bölge müdürlüklerinin Erzurum’da olduğu, Bölge Adliye Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi bulunan Erzurum’un adli teşkilat yönünden de Türkiye’nin önemli bir ili olduğu, özellikle örgüt lideri Fethullah Gülen’in Erzurum nüfusuna kayıtlı olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde soruşturmaya konu eylemleri icra eden şüphelilerin örgütün sıradan birer üyesi değil yöneticisi olduklarına’ dikkat çekildi.
Mahkemede suçlamaları kabul etmeyen Murat Koçak, sıkıyönetim direktifinin Genelkurmay Başkanlığından ileri sürdü. Koçak, “Planlama yapmadım, personeli mevziye aldım, bir kişiyi bile dışarıya çıkarmadım. Sıkıyönetim komutanı olsaydım emir verirdim. Sadece televizyon izledim. Sıkıyönetim atama listesinde ismimi kim neden yazdı bilmiyorum. İsmimin yer alması ‘insanlar tarafından acaba bu yapacak mıydı?’ diye algı oluşturdu. İsmim bulunduğu için şikayetçiyim. FETÖ/PDY ile herhangi bir bağlantım olmadı, bylock kullanmadım” diye konuştu.

“BİNBAŞI YILMAZ, BYLOCK KULLANDIĞINI KABUL ETMEDİ”

15 Temmuz gecesi nöbetçi amir olan Binbaşı Murat Yılmaz ise ‘Harekat Yıldırım’ mesajı gelince Kurmay Başkanı Albay Murat Koçak’ı aradığını bildirdi. Bylock iddiasını kabul etmeyen ve yeniden inceleme yapılmasını isteyen Murat Yılmaz, “Komutanımızı aradım durumla ilgili bilgi verdim. Kendisini evinden araçla aldırmamı emretti. Karargaha geldiğinde mesajı kendisine ilettim. Daha sonra komutanımız odasına geçti. Ben gelen diğer mesajları da kendisine aktardım. O da benden bu mesajları incelememi istedi. Ben de mesajların birden fazla geldiğini görünce mükerrer olduğunu düşündüm. Çünkü 10 dakika 4-5 kere mesaj geldi. Ben mesajları kendimce dikkate almadım. İçeriğinde Valinin görevden alınması, TBMM’nin görevden alınması, siyasi partilerin kaldırılması bana doğru gelmedi. Zaten komutanımız da güvenlik tedbirleriyle ilgili görev almamızı emretti” dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kapsamında tutuklanan iki komutan müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Kaynak: Hürriyet

12380 iş adamı hakkında “Himmet” soruşturmasından gözaltı kararı

Ümit TÜRK/İSTANBUL,(DHA)  Fethullahçı Terör Örgütü’ne finansman sağladığı ve himmet topladığı iddia edilen 380 işadamı hakkında gözaltı kararı çıkarıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından FETÖ’nün finansal yapılanmasına ilişkin başlatılan soruşturması kapsamındaörgüte himmet topladığı ve finansman sağladığı iddia edilen 380 işadamı hakkında gözaltı kararı verildi.
OPERASYONLAR 35 İLDE SÜRÜYOR

Sulh Ceza Hakimliği’nden alınan karar doğrultusunda İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, söz konusu iş adamlarının adreslerine gittikleri, gözaltı ve arama işlemlerinin devam ettiği öğrenildi. Operasyonların 35 ili kapsadığı belirtildi.

Kaynak: Hürriyet

11Öğretmenin ‘FETÖ propagandası’ndan tutuklanmasına tepki

Tezcan SOLMAZ/DÜZCE, (DHA)- DÜZCE’de, Türk Eğitim-Sen üyesi tarih öğretmeni Abidin Gel’in, sosyal medyada ‘Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) propagandası’ yaptığı suçlamasıyla tutuklanmasına sendika üyeleri ile MHP’liler basın açıklaması yaparak tepki gösterdi.
Tarih öğretmeni Abidin Gel, Facebook hesabında FETÖ propagandası yaptığı suçlamasıyla dün çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı. Adliye önünde toplanan MHP İl ve İlçe teşkilatıları yönetim kurulu ve Türk Eğitim-Sen üyeleri, basın açıklaması yaptı. MHP İl Başkanı Ümit Yılmaz, Abidin Gel’in, yıllarca Ülkü Ocakları dergisinde emek verdiğini, seminerler düzenleyip birçok öğrenciyi vatanını seven bireyler haline getirdiğini söyledi. Yılmaz, Abidin Gel’in sokaklardaki öğrencileri ellerinden tutup Ülkü Ocakları’na getirerek FETÖ, PKK, DHKP-C, El-Kaide gibi örgütlerin kucağına düşmemeleri için çaba harcadığını söyleyerek şöyle konuştu:
“Bu çalışmaları yapan değerli öğretmenimiz, devlet içine çöreklenmiş bu tür hain örgütlerin elemanları ve iş birlikçileri tarafından hedefe oturtulmuştur. Yıllarını, FETÖ gibi devleti ele geçirmeye çalışan hain örgütlerle mücadeleyle geçirmiş, Abidin öğretmen ve ülkücü Türk milliyetçisi diğer arkadaşlarımızın soruşturmalara dahil edilmesi, görevden alınması, tutuklanması ne maksat taşımaktadır? Yıllarını FETÖ denilen hain örgütün içinde geçirdiği tüm Düzce kamuoyu tarafından bilinen kişiler sokaklarda dolaşmaktadır. Suçsuzluğuna emin olduğumuz arkadaşlarımızı savunmak bizim asli görevimizdir. Birlik ve beraberliği sağlamanın tek yolu ve olmazsa olmazı adaletli davranmaktır. Biz bu tür soruşturmaların toplumsal huzurun ve barışın bozulmasına ve adalet duygusunun yara almasıyla sonuçlanacağına inanıyoruz. Biz terörün her türlüsü ile mücadelede devletimizin ve Türk milletinin yanındayız. Fakat son tutuklamalarla bu soruşturmaların ülkücülere yönelik bir kıyıma dönmesine göz yumamayız.”
Yılmaz, Anayasa ile teminat altına alınan lekelenmeme hakkı, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini savunarak, “Anayasal bağlamda eleştiri hakkını kullanan Abidin Gel arkadaşımızın terör propagandası yapmaktan tutuklanması Anayasal haklara aykırılık teşkil ettiğinden HSYK’yı da görevini yapmaya davet ediyoruz” dedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

10Şampiyon milli güreşçiler Kahramankazan’da

Hasan POLAT/KAHRAMANKAZAN(Ankara), (DHA)- OLİMPİYAT şampiyonu milli güreşçiler Taha Akgül ve Rıza Kayaalp, FETÖ darbe girişiminin engellenmesinde verdiği mücadele ile tarihe geçerek unvan alan Kahramankazan’ı ziyaret etti.

ALLAH ŞEHİTLERDEN RAZI OLSUN

Milli güreşçiler Rıza Kayaalp ve Taha Akgül önce ilçenin 9 şehidinden biri olan Hasan Yılmaz’ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Akgül, şehitler sayesinde yurt dışında ülkeyi temsil edebildiklerini belirterek, “Onlar olmasaydı biz olimpiyatlara gidemezdik. Vatan millet elden gittiği zaman ne madalyanın ne şampiyonluğun bir önemi kalıyor. Allah onlardan razı olsun” dedi. Kayaalp ve Akgül daha sonra, ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen ‘Başarı Yolunda Azim ve Kararlılığın Önemi’ isimli söyleşiye katılarak, öğrencilerle bir araya geldi.

Söyleşiye Kahramankazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk, AK Parti Ordu Milletvekili Ergün Taşçı, Türkiye Güreş Federasyonu Başkan Vekili Hüseyin Kaya ve ilçe protokolü katıldı. Belediye Başkanı Lokman Ertürk burada yaptığı konuşmada, Kahramankazan’ın adli olayların en az olduğu ilçe konumunda bulunmasının altında yatan en önemli nedenlerden birisinin ilçe genelinde spor faaliyetlerine verilen önemin olması olduğunu söyledi. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da düzenlenen bir yarışmada ‘Yılın Sporcu İlçesi’ ödülüne layık görüldüklerini anımsatan Ertürk, şunları kaydetti:

“Kahramankazan gencinden yaşlısına, erkeğinden kadınına tüm bireyleriyle sporcu bir ilçe. Tüm alanlarda olduğu gibi spor alanında da büyük yatırımlara imza attık ve atmaya devam edeceğiz. İlçe halkımızın faydalanabileceği iki adet yarı olimpik yüzme havuzu inşa ettik. Dünya standartlarında bir spor salonumuz var. Yine iki adet çim sahamız var ilçemizde. Bunun yarı sıra uluslararası müsabakalara ev sahipliği yapıyoruz. Uluslararası standartlarda yine bir bocce salonumuz mevcut. İlçemize gelen sporcuların ve kendi sporcularımızın konaklayacağı 5 yıldızlı otel standartlarında bir kamp merkezimiz var. Bocce takımımızda 50’ye yakın sporcu var. Bunların tamamı milli takıma girmek suretiyle üniversitelere sınavsız giriş yaptı. Ayrıca yine bocce alanda uluslararası yarışmalara ev sahipliği yapıyoruz. Yine tüm bu branşlarda açtığımız yaz okulları ile geleceğimiz olan gençlerimizin sportmen bir kişilikle yetişmesini sağlıyoruz” dedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

9Seyit Tümtürk: Reina saldırganı kesinlikle Uygur Türk’ü değildir

Oktay ENSARİ- Zafer BARIŞ/KAYSERİ (DHA) – DÜNYA Uygur Kongresi Genel Başkan Yardımcısı ve Doğu Türkistanlılar Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk, Reina baskınını gerçekleştiren teröristin Uygur Türk’ü olduğu haberlere sert tepki gösterdi. Tümtürk, “Bu kişi kesinlikle Uygur Türk’ü değildir. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ı, elinde belge olmadığı halde bu sorumsuz açıklamasından dolayı Doğu Türkistan camiası adına kınıyoruz” dedi.
‘Ebu Muhammed Horasani’ kod adlı teröristin Uygur Türk’ü olduğu yolundaki açıklamaların, Türkiye’deki onbinlerce Doğu Türkistanlı’yı zan altında bıraktığı ve algı yaratıldığı görüşünü savunan Doğu Türkistanlılar Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk, şunları söyledi:
“Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın açıklamalarına asla katılmıyorum. Zira, bu katil ve teröristin Uygur Türkü olduğuna dair bir tek belge ve bulgu yoktur. Ama, bize ulaşan bilgilere ve devlete göre bu terörist, çok iyi Rusça ve Özbekçe konuşmaktadır. O nedenle teröristin Özbek olma ihtimali daha yüksektir. Biz, Doğu Türkistanlılar olarak çektiğimiz eziyet ve zulüm yüzünden 1965 yılında devletimiz tarafından Türkiye’ye getirildik. O günden bu yana soydaşlarımız; kan kardeşlerimiz ve kardeşlerimizle yan yana omuz omuza Türkiye’nin bekası ve iyiliği için çalıştık. Hiçbir şekilde terör olaylarının içinde olmadık ve olmayacağız. O nedenle, bizim diasporamızın, Çin başta olmak üzere Batılı istihbaratların kışkırtması ve yazılı, sözlü ve sosyal medyada Uygur Türklerini hedef gösteren, ilk günden beri bu yöndeki çaba ve açıklamaları çok manidar buluyoruz. İlk günlerde olay sonrası medyada Kazak Türk’ü Ramazan İşhan ve Kırgız vatandaşları Lake Masrafhov’un isimleri ve resimleri haksız yere basıldı ve  Doğu Türkistanlı Uygur teröristi denilerek, hedef gösterildi.”
Bunların gerçek olmadığının ortaya çıktığını söyleyen Seyit Tümtürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Böylesine bilgi kirliliği olan bir ortamda Doğu Türkistanlılara yöneltilen açıklamaları, hele Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın kamuoyuna biraz önce yaptığı açıklamaları haksız, mesnetsiz ve sorumsuz buluyoruz. Uygur Türkleri mazlum ve muhacirdir. Devlet adamlarının bu tür açıklamaları bizi hayrete düşürmüştür. 5 günden bu yana bir kısım medyanın üzerimizde oluşturduğu algı, ‘Doğu Türkistanlılar teröristtir’ şeklindeki nitelendirmeleri ve iddiaları ne yazık ki resmileştirmiştir. Bizim için DEAŞ, PKK ve FETÖ terör örgütleri aynıdır. Onlarca cana mal olan olayın, camide veya bir gece kulübünde gerçekleştirilmiş olması bizim için terör olayından başka bir şey ifade etmez.”
“ZEYTİBURNU ADETA ORTA ASYA’DIR”
Başbakan Yardımcısı Kaynak’ın yaptığı açıklamanın ardından Doğu Türkistanlı Uygur Türklerinin başına gelebilecek olaylardan sorumlu olacağına vurgu yapan Tümtürk, 6 milyar insan arasında bir kişinin gerek batılı örgütler, gerek DEAŞ gerekse Çin istihbaratı tarafından yönlendirilmiş bile olsa, bunu 35 milyon Doğu Türkistan halkının ve diasporasının üzerine yıkmanın doğru olmayacağını ifade etti. Seyit Tümtürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zanlının Zeytinburnu semtinden taksiye binmiş olması, Doğu Türkistanlı olduğu anlamına gelmez. Zeytinburnu semti adeta bir küçük Orta Asya’dır. Orada Kazak, Türkmen, Afgan, Uygur, Kırgız ,Tatar olmak üzere bir çok Türk Cumhuriyeti’nden soydaşımız yaşamaktadır. O nedenle Doğu Türkistanlılar zan altında bırakılamaz. Bu güne kadar haklı davamızda  Doğu Türkistanlı Uygur Türk’ü lafını ağızlarına almayıp, Çin’in ağzıyla Sincan diyenlerin nasıl oldu da Doğu Türkistanlıları terörist diye hedef göstermesi manidardır.”

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

8CHP’li Ağbaba: OHAL, AKP’nin muhalifleri susturmasına yarıyor

Mikail PELİT/MALATYA, (DHA) – CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “OHAL döneminde sanki terör azalmış gibi, işsizlik azalmış gibi, ekonomi iyiye gitmiş gibi OHAL’i tekrar uzattılar. OHAL, AKP’nin muhaliflerini susturmasına yarıyor. Amaç terörü azaltmak değil, düzeni sağlamak değil, amaç muhalifleri susturmak” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Malatya il binasında basın toplantısı düzenledi, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye’nin birçok ilinin artık Bağdat’tan, Kabil’den, herhangi bir Ortadoğu ülkesinden farkı kalmadığını söyleyen Ağbaba, “Ortadoğu ülkesi demek, kanın gözyaşının olduğu, mezhep savaşının olduğu, etnik savaşların olduğu ülke demek. Türkiye’nin her yanında terör can almaya devam ediyor” diye konuştu. Ağbaba, son bir ayda yaşanan olayların, son bir yılın da özeti olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin en büyük statlarından Vodafone Arena önünde canlı bombalar 50’ye yakın insanı katletti. Hemen ardından Kayseri’de bir canlı bomba, silahsız askerlerimizi katletti. Ardından bizim ülkemizde, bizim korumamızda olan Rus Büyükelçisi bir polis tarafından vurularak öldürüldü. Hemen ardından da ülkemizde misafir olarak bulunanların da olduğu bir eğlence merkezinde, yeni yıla giren insanları eli kanlı bir katil silahla tarayarak öldürdü. Maalesef bunların arkasındaki güçler bulunamadı ve devlet bunlara çok ciddi bir şekilde tedbir alamadı. Hükümet bunun sorumluluğunu almalı. Dünyanın herhangi bir ülkesinde böyle bir olay olursa istifa olur. Diyorlar ki ‘Avrupa ülkelerinde de oluyor.’ Avrupa ülkelerinde her ay ortalama iki patlama olmuyor. Dışarıdaki Avrupa ülkeleri bunun tedbirini alabiliyor ama bizde alınabilmiş değil. MİT, 13-14 yaşındaki çocukların Facebook paylaşımlarını takip ediyor. Twitter paylaşımlarını takip ederek insanları gözaltına alıyor. Mutlaka istihbaratın devreye girerek bunları engellemesi gerekiyor.”
Ağbaba, “Yönetilemeyen bir ülke konumundayız. Bakanların ismini bilen yok. Türkiye’de herhangi bir terör olayından sonra sorumluluk alan kimse yok. Ama bazı ak-troller hala muhalefeti suçlamakla, hala insanları hedef göstermekle meşguller” dedi. Ağbaba, şunları söyledi:
“Türkiye’de ilginç olaylar da oluyor. ‘Erdoğan’a çay vermem’ diyen bir kantinci tutuklanıyor. ‘Saraya gitmem’ diyen Trabzon’un Vakfıkebir İlçesinden bir muhtara soruşturma açılması isteniyor. Yıllarca FETÖ ile ilgili kitap yazan, ‘Dokunan yanar’ diyen Ahmet Şık cezaevine atılıyor. ‘Suriye politikası yanlış’ diyen gazeteci Hüsnü Mahalli tutuklanıyor ki bugün bir gazetede hükümet sözcüsünün açıklamaları var. Diyor ki ‘Suriye politikası baştan aşağı yanlış.’ Günaydın. Senin yanlış politikaların yüzünden şehitler geliyor. Türkiye’nin birçok yerine IŞİD denen barbar örgüt insanlarımızı katlediyor. Bunlar senin yanlış politikaların yüzünden. Bunları söylemeyecek miyiz? AKP’nin Suriye politikaları neticesinde bugün Türkiye bir ateş çemberinde, bir bataklıktadır.”
Ağbaba, “Bütün bu olaylar olurken laikliği savunan gençler tutuklanıyor. Ne demiş? ‘Laiklik bu ülkenin çimentosudur’ demiş. Laiklik AKP’nin de güvencesidir. Laiklik bizi Suriye’ye benzetmeyen, Irak olmamamızı sağlayan, Mısır, Libya, Yemen, Suudi Arabistan olmamamızı sağlayan özelliktir. Laiklik birilerinin şeytanlaştırarak gösterdiği gibi değil, laiklik din ve vicdan hürriyetidir. Herkesin istediğine inanması, herkesin özgürce ibadetini yapmasıdır. Bugün her şeye rağmen birazcık barışımız varsa bu laiklik sayesindedir. 15 yaşında çocuk, sadece Erdoğan’la ilgili, hükümetle ilgili bir şey yazdığı için, beğen butonuna bastığı için tutuklanıyor. Ama 31 Aralık gecesi 39 kişinin katledildiği olayı övenler, ‘Oh olsun’ diyenlere bir şey yapılmıyor. ‘İyi ki IŞİD var’ diyenlere bir şey yapılmıyor. Ama laikliği savunan gençler tutuklanıyor. Maalesef bizim ülkemizde son bir ayda yaşanan, dünyanın herhangi bir ülkesinde 10 yılda yaşanmıyor” diye konuştu.
OHAL’in tekrar 3 ay daha uzatılmasını eleştiren Ağbaba, “Türkiye’nin her tarafında kan akıyor, göz yaşı var, ekonomi kötüye gidiyor, OHAL’i tekrar uzattılar. OHAL döneminde sanki terör azalmış gibi, işsizlik azalmış gibi, ekonomi iyiye gitmiş gibi OHAL’i tekrar uzattılar. OHAL, AKP’nin kendi muhalifleri susturmasına yarıyor. Kendine muhalif gazetecileri, kendine muhalif yayın organlarını susturuyor. Yandaş medyası, Atatürk’e, Cumhuriyete küfür eden televizyonlar bangır bangır yayın yaparken, muhalif televizyonlar, gazeteler kapatılıyor. Her tarafta baskı var. OHAL, AKP’nin kendi muhaliflerini susturma operasyonuna dönmüş durumda. Amaç OHAL’le terörü azaltmak değil, düzeni sağlamak değil, amaç muhalifleri susturmak” dedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

7FETÖ’nün eğitim kurumu müdürlerine dava açıldı

15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’nün eğitim kurumları ve yurtlarına operasyonlar düzenledi. Aralarında idareci, müdür yardımcısı, yurt müdürü ve memurlarında bulunduğu 8 şüpheli gözaltına alındı. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan Cuma Ulaşlı, Mustafa Tamer Bal, Hasan Yakar, Erbil Özal, Kemal Eyi, Fikriye Selçuk, Gülşen Göçer ve Rıdvan Erdoğdu tutuklandı. Soruşturmasını hazırlayan Cumhuriyet Savcısı iddianamesini hazırladı. Savcı, iddianamesinde şüphelilerden 3’ünün ByLock kullanıcısı olduğunu belirtirken tüm şüphelilerin sohbet toplantılarına katıldığını kaydetti. Bazı şüphelilerin evlerinde yapılan aramalarda Fethullah Gülen’in kitap ve CD’lerinin bulunduğuna dikkat çeken savcı, tüm şüphelilerin örgütle bağlantılarının olduğunu vurguladı.
BURS VE KURBAN PARASI TOPLANIRDI
Savcı, iddianamesinde şüphelilerin ifadelerine de yer verdi. Burç Okulları’nda çalıştığı sırada işten atılma korkusuyla idarecilerin
baskısıyla toplantılarına katıldığını anlatan Kemal Eyi, şunları söyledi:
“Katıldığım sohbetlerde genelde dini sohbetler gerçekleşirdi. Katıldığım bir iki sohbette Fethullah Gülen’in birkaç videosu izlettirildi. ByLock sistemini hiç kullanmadım ancak duydum. Çalıştığım bir esnada imza amacı ile okul müdürünün yanına gittiğim yanlarında bulunan birkaç şahısla bu program hakkında konuştuğunu duydum. Çalıştığım kurumda her müdür, altındaki öğretmenlere burs ve kurban adı altında para alırdı. Burs paralarını maaş ödemesinden keserdi. Zaman Gazetesi’ne abone olmamız zorunlu kılınırdı. Burada çalışan tüm kadrolu öğretmenler Zaman Gazetesi üyeliği için çalışırlardı. Okul müdürünün talimatıyla kadrolu öğretmenler, velilerden abonelik alırdı. Alamazlarsa kendi ceplerinden öderdi.”
‘TELEFONUMA BYLOCK YÜKLEMEK İSTEDİLER’
Şüphelilerden Rıdvan Erdoğdu ise memur olarak görev yaptığı sırada, kendisini Zaman Gazetesi ve Sızıntı Dergisi’ne abone yapmak istediklerini belirterek, “Ben bunu kabul etmedim. Yine okulda görev yapan İshak isimli muhasebeci benim telefonuma ByLock isimli programı yüklemek istedi. Bunu da kabul etmedim” diye konuştu. Savcı tüm şüpheliler hakkında ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle Adana 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne dava açtı. Şüpheliler önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.
Kaynak: Hürriyet

6Darbe girişimi gecesi 2. Ordu’da olanların kamera görüntüsü

Mikail PELİT/MALATYA, (DHA) – 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 2’nci Ordu Komutanlığı’ndaki darbecilerin görüntüleri ortaya çıktı. Generallere emir veren FETÖ’cü albayın, görüntülerde emrini dinlemeyenlere silah çektiği görüldü.
FETÖ’cülerin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada darbe gecesi 2’nci Ordu Komutanlığı’nda olup bitenlerin güvenlik kameralarına yansıdığı ortaya çıktı. Başsavcı Ergül Yılmaz ve Başsavcı Vekili Mehmet Badem tarafından hazırlanan 165 sayfalık iddianamede bir numaralı delil dosyasında bu görüntüler de yer aldı.
AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET
2’nci Ordu eski komutanı olan ve TSK’den ihraç edilen Orgeneral Adem Huduti’nin de yer aldığı 76 şüpheli hakkında ‘FETÖ/PDY üyesi olmakla birlikte örgüt adına suç işlemek’, ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek’, ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme’, ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme’ suçlaması ile dava açıldı. 76 şüpheli hakkında 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile örgüt üyeliğinden 15 yıl hapis cezası istendi.
ZOR KULLANMA OLMAMIŞ
Başsavcı Ergül Yılmaz ve Başsavcı Vekili Mehmet Badem tarafından alınan ifadeler ve kamera kayıtlarının incelenmesinde, Orgeneral Adem Huduti’nin makam odasına girişi ve çıkışı sırasında kendisine karşı herhangi bir zor kullanma olmadığı, makam odasındayken Albay Bahadır Erdemli, Tuğgeneral Zeki Karataş, Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili’nin, Adem Huduti’nin emir subayı olan Sedat Kaya nezaretinde içeriye defalarca girip çıktıkları, giriş çıkışlarında askeri nizama uydukları anlaşıldı.
Makam odasının iki kapısının olduğu, bu kapılardan birinde Koruma Astsubayı Fatih Gürcan’ın, diğerinde ise Hacı Eyyüp Özcan’ın bulunduğu belirtilen iddianamede, bu odaya hiçbir zaman uzun namlulu silah ile girilmediği, Albay Bahadır Erdemli’nin sadece bir kere uzun namlulu silah ile içeriye girmeye çalıştığı ancak Emir Subayı Sedat Kaya tarafından uzun namlulu silahın alınarak içeriye silahsız girmesinin sağlandığı, Adem Huduti’nin kendi beyanına göre darbecileri ikna yöntemiyle bu işten vazgeçirilmeye çalıştığı, daha sonra güvenlik kuvvetlerince darbeci oldukları iddia edilen kişilerin teslim alındığı, saat 16.40 sıralarında Tümgeneral Avni Angun ile birlikte makam odasından çıktıkları ve aşağı inerek güvenlik kuvvetlerine teslim oldukları yer aldı.
KAMERA GÖRÜNTÜLERİ
Hazırlanan iddianamede yer alan ifade ve görüntülere göre Orgeneral Huduti saat 23.20 sularında beraberinde yakın korumaları ile birlikte 7 ayrı araç ile 2. Ordu Komutanlığı Karargahına giriş yapıyor. Saat 23.28’de orgeneral Huduti, Emir Subayı Binbaşı Sedat Kaya’ya talimat veriyor. Komuta katında saat 23.35’ten itibaren garson erler makamda görev alıyor. Orgeneral Huduti’nin yakın korumalarının ise 00.19’dan itibaren makam odasının bulunduğu şeref salonunda uzun namlulu silahlarla güvenlik önlemi alıyor. Avni Angun’un saat 00.05 sıralarında Orgeneral Adem Huduti’nin makam odasına giriyor, saat 00.40 sıralarında çıkıyor. Bu çıkışında Albay Bahadır Erdemli ile tartışıyor, Albay Bahadır Erdemli silah çekiyor. Tümgeneral Avni Angun, Adem Huduti’nin Koruma Astsubayı olan Fatih Gürcan tarafından oradan alınıp tekrar makam odasına götürülüyor. Saat 03.20 ile 03.30 arasında kaldığı makam odasından çıkarak Tuğgeneral Zeki Karataş, Yarbay Suat Özocak ve Binbaşı Bülent Kuzucu’ya talimatlar veriyor. Saat 06.10 civarlarına kadar makam odasında kalıyor, daha sonra makam odasından çıkarak koridorda rahat bir şekilde dolaşıp tekrar içeri giriyor. Saat 07.25 sıralarında bu kez Adem Huduti’nin Koruma Astsubayı Fatih Gürcan, Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili ve Albay Bahadır Erdemli tarafından makam odasından çıkarılıp gözetim altında soruşturma ile ilgili alınan ifadeler doğrultusunda Şeref Salonuna götürülüyor. Orada kendisine plastik kelepçe takılıyor ve plastik kelepçenin bileklerini sıkmasından dolayı bir süre sonra çıkarılıyor. Darbe teşebbüsünün başarısız sonuçlanmasının ardından bulunduğu yerden çıkarak, darbe teşebbüsünde aktif rol alan Tuğgeneral Zeki Karataş, Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, Albay Bahadır Erdemli ve bir grup askeri 12.00-13.00 saatleri arasında askeri ve emniyet yetkililerine teslim ettikten sonra tekrar makam odasına giriyor. Bütün bunların yaşandığı sırada komuta katındaki iki kameranın da kayıt yaptığı ancak sesleri almadığı ve güvenlik kameralarının Binbaşı Eyüp Kök tarafından açılarının değiştirildiği görülüyor.
Saat 16.42’de Orgeneral Adem Huduti ve Tümgeneral Avni Angun, makam odasının protokol kapısından çıkış yapıyor. Karargah kapısında bekleyen Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz, Huduti ve Angun’u teslim alıyor.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

5TSK’da Bylock soruşturası; 44 rütbeli asker tutuklandı

Hayati KILIÇ/İSTANBUL,(DHA) Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ‘nün Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK) ‘ndeki yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında ve örgütün şifreli haberleşme programı Bylock’u kullandıkları iddiasıyla nöbetçi mahkemeye sevk edilen 44 rütbeli asker daha tutuklandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nca, TSK içerisinde “Bylock” kullanan FETÖ mensuplarına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, gözaltında bulunan 49 rütbeli asker, dün emniyetteki ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılık sorgularının ardından tutuklanmaları talebiyle hakimliğe sevkedildi. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nde ifadeleri tamamlanan şüphelilerden 44’ü hakkında, “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan tutuklama kararı verildi. 3’ü adli kontrol tedbiri olmak üzere 5 asker serbest bırakıldı.
TUTUKLANAN RÜTBELİ ASKER SAYISI 231’E YÜKSELDİ

Öte yandan yine aynı soruşturma kapsamında, daha önce 187 rütbeli asker tutuklanmıştı. Son tutuklamalarla birlikte sayı 231’e ulaştı. 11 askerde serbest bırakılmıştı. Bylock kullanan askerlerin de olduğu toplam 530 kişi hakkında gözaltı kararı verilmişti. Yakalanan askerlerden emniyetteki işlemleri tamamlananlar, grup grup adliyeye sevk ediliyor.
Kaynak: Hürriyet

4Bursa merkezli FETÖ operasyonunda gözaltına alınan asker sayısı 45’e çıktı

Berktuğ ÖNCÜ/BURSA, (DHA) – BURSA merkezli 27 ilde FETÖ/PDY yönelik düzenlenen operasyonlarda, aralarında üsteğmen, teğmen ve astsubayların bulunduğu 45 asker gözaltına alındı.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, Uludağ Kariyer Derneği ile ilgili incilemesini genişleterek sürdürüyor. Soruşturma kapsamında Bursa Emniyet Müdürlüğü ekiplerince, aralarında üsteğmen, teğmen ve astsubayların bulunduğu 46 muvazzaf asker için yakalama kararı çıkartıldı. Dün sabah saatlerinde Bursa merkezli 27 ilde başlatılan operasyonda gözaltına alınan askerlerin sayısı 45’e yükseldi. Yakalama kararı çıkartılan bir askerin ise aranmasına devam ediliyor.
Kaynak: Hürriyet

3Vali Deniz’den üniversite sınavına hazırlananlara eğitim seti

Reşat YİĞİZ/BATMAN, (DHA)-

BATMAN Valisi Ahmet Deniz, Halk Eğitim Müdürlüğü’nün Üniversiteye hazırlanan dargelirli öğrenciler için verdiği hazırlık kursunu ziyaret ederek buradaki bin 130 öğrenciye eğitim seti hediye etti.

Üniversiteye hazırlanan öğrencileri sınıflarında ziyaret eden Vali Ahmet Deniz, öğrencilere başarı dileyerek, “İç huzuru ile içinde güzellikleri taşıyan, hoşgörüyü, sevgiyi, kardeşliği, paylaşımcılığı, kimsenin kimseyi ötekileştirmediği bir ülkede yaşamak önemlidir. Terör örgütü PKK, DEAŞ ve FETÖ’nün arkasındaki güçlerin tek gayesi, buraları Suriye gibi yapmak. Ama bize düşen görev; hep beraber Türkü, Kürdü, Arabı ile Alevi, Sunni yek vücut olacağız. Aynı Çanakkale’deki, Kurtuluş savaşındaki seferberlik ruhuna ihtiyacımız var. Halk Eğitim Müdürlüğümüzce destekleyici, üniversiteye gidecek olan öğrencilerimize yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Burada bin 130 öğrenciye bu desteği ücretsiz veriyor. Tüm öğrencilerimize eğitim seti hediye ettik. Bu çocuklarımızın daha iyi eğitim alabilmeleri için eksik materyallerini destek mahiyetinde dağıttık” dedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

2Ankara merkezli 31 ilde operasyon: 105 asker eşi hakkında gözaltı kararı (2)

74 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen 2010 KPSS sorularının çalınmasına yönelik 10’uncu dalga operasyonda, hakkında gözaltı kararı bulunan 105 kişiden 74’ü gözaltına alındı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman tarafından yürütülen KPSS soruşturmasına yönelik 10’uncu operasyon, eşleri 15 Temmuz darbe girişiminde aktif rol alan 105 asker eşine yönelik yapıldı. Savcı Erkman’ın talimatıyla harekete geçen Ankara Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 31 ilde haklarında yakalama kararı bulanan 105 kişiden 74’ünü gözaltına aldı. Gözaltı kararı alınanlar arasında araştırma görevlisi, öğretmen, sosyolog, danışman ve çeşitli devlet kurumlarında çalışanlar olduğu; bunların 2’sinin eşinin albay, 14’ünün yarbay, 40’nın binbaşı, 40’nın yüzbaşı ve 4’ünün üsteğmen gibi rütbelerde yer aldıkları belirlendi.

ŞÜPHELİLER İLE FETÖ ÜYELERİ ARASINDAKİ İLGİNÇ BAĞLANTILAR

Şüphelilerden Kevser T.’in eşinin, NATO’da görevli Binbaşı Musa T. olduğu ve darbe girişiminden sonra ülkeye dönmeyerek, Belçika’ya iltica talebinde bulunduğu ortaya çıktı. Kevser T.’nin kardeşi Nuri Öztürk’ün ise daha önce soruşturmayı yürüten savcıyı tehdit eden ve soruşturma kapsamında tutuklanan kişi olduğu belirlendi.

Şüphelilerin, yapılan inceleme sonrası, 2010 KPSS Genel Kültür, Genel Yetenek ve Eğitim Bilimleri sınav sorularını sınavdan önce temin ettikleri yönünde kuvvetli şüpheler bulunduğunu belirten savcılık yetkilileri, şüphelilerin eşlerinden FETÖ’nün tepe yönetimiyle irtibatlı olanların bulunduğu bilgisini de verdi.

Özkan ARSLAN / ANKARA, (DHA)
Kaynak: Hürriyet

1TEM’deki dev AVM’nin yolunu Karayolları açtı, belediye kapattı

Mutlu YUCA- Murat KÜÇÜK / BOLU,(DHA) – BOLU’da, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında denetim kayyumu atanan TEM kenarındaki AVM’nin 10 aydır kapalı olan D-100 bağlantı yolu, Karayolları tarafından açıldıktan 1 gün sonra belediye ekiplerince yeniden kapatıldı. Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, söz konusu yol yüzünden yargılandığını hatırlatarak, “Hem ben yargılanacağım, ondan sonra da ben yolu açacağım. Bunun izahı olamaz” dedi.
TEM Otoyolu’nun Elmalık mevkisinde 2011 yılında hizmete giren Higwahy Alışveriş Merkezi’in D-100 Karayolu bağlantı yolu, imar planında yer almadığı ve TEM’e kaçak geçişlerin olduğu gerekçesiyle geçen yıl Şubat ayında ulaşıma kapatıldı. İçişleri Bakanlığı, 3 ay sonra aynı gerekçeyle Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ve 9 belediye görevlisi hakkında soruşturma izni verdi. Bakanlık kararında imar planında olmayan yolla tesise bağlantı sağlandığına dikkat çekildi. Ayrıca tesisin bir bölümü ile açık otoparkı da orman arazisinde yer aldığı gerekçesiyle Bolu Orman Bölge Müdürlüğü’nün ilgili personeli ‘görevi kötüye kullanmak’ suçlamasıyla yargılandı.
OTOYOLA KAÇAK GEÇİŞ KAPATILDI
Yaşananların ardından AVM’nin kurucu büyük ortakları Adnan Daylan ve Ömer Baday, yüzde 55’lik hisselerini Haziran ayında işadamı Abdulkadir Şimşek’e sattı. Yurt dışına kaçan Daylan ve Baday hakkında FETÖ/PDY soruşturması kapsamında yakalama kararı çıkarılıken, tesisin yeni yönetimi otoyola kaçak geçişleri önlemek için açık otoparkın etrafını bariyer ve tel çitlerle çevirdi.
KARAYOLLARI AÇTI, BELEDİYE KAPATTI
15 Temmuz darbe girişminin ardından AVM’ye atanan TMSF Kayumluğu, geçen 21 Aralık’ta Karayolları Genel Müdürlüğü ve Bolu Belediyesi’ne yazı yazarak, otoyola kaçak geçişlere karşı tedbirlerin alındığını belirterek bağlantı yolunun açılmasını talep etti. Karayolları 4’üncü Bölge Müdürlüğü de otoyol bağlantısının kalıcı olarak kapatılması  üzerine D-100 bağlantı yolunun açılmasına karar verdi. Karayolları ekipleri bunun üzerine geçen 30 Aralık’ta 10 aydır kapalı olan yolu ulaşıma açtı. Ancak 1 gün sonra belediye ekipleri yolu kazarak tekrar ulaşıma kapattı. Bin 700 kişinin çalıştığı tesisteki esnaf, hukuka aykırı şekilde hareket edip kendilerini zarara uğrattıkları gerekçesiyle belediye hakkında suç duyurusunda bulundu.
BELEDİYE BAŞKANI: KANUNLA ÇÖZÜLMELİ
Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, söz konusu bağlantı yolunun belediye ile hiçbir ilgisi olmadığını söyleyerek, “Burası tünel yapılırken Karayolları’nın inşatta kullandığı bir yol. Bizimle hiçbir ilgisi yok. Sadece mücavir alanımız içinde olması nedeniyle Bolu Belediyesi ile ilgili görünen bir alan. Son olaylardan sonra bu yolun açılmasına göz yumduğumuz, oradaki yanlışlardan sorumlu olduğumuz konusunda tamamen Bolu Belediyesi suçlu duruma düşürüldü. Ben ve 9 arkadaşımız şu anda yargılanıyoruz. Buradaki hadise tamamen otoyol tesislerinin başka bir yerden bağlantısının olup olmayacağı ile ilgili çalışma. Bu kanunla çözülmesi gereken bir çalışma. Biz de görevimizi yapmak durumundayız. Çünkü yargılandığımız bir olayı devam ettirerek suç üstüne suç işlemiş oluyoruz. Bu işin çözüm yolu kanun çıkmasıdır. Kanun çıkarsa herkes rahatlar. Hem kanun çıkmayacak, hem ben yargılanacağım, ondan sonra da ben yolu açacağım. Bunun izahı olamaz. Kimse de açamaz. Burada valilik de emniyet de tedbir almak durumundadır. Onlara da resmi yazılarımızı ilettik.”
FOTOĞRAFLI

Kaynak: Hürriyet

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz